"You're so beautiful. What's your name?" "Mind your own business."
"Sen çok güzelsin. Adın ne?" "Seni alakadar etmez."
People told Maria that she was cute, but the mirror said: "You are much more than cute, you are beautiful!"
İnsanlar Maria'ya şirin olduğunu söylediler fakat ayna sen şirinden çok daha fazlasısın, sen güzelsin! dedi.
Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.
İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir.
Italy is a beautiful country.
İtalya güzel bir ülkedir.
Flowers are so fragile and so beautiful, that you can't speak about them without poetry or metaphors.
Çiçekler o kadar narin ve güzeldir ki şiirler ve metaforlar olmadan onlar hakkında konuşamazsın.
There are very beautiful women.
Çok güzel bayanlar var.
It's such a beautiful day.
Çok güzel bir gün.
I have a very beautiful dog.
Çok güzel bir köpeğim var.
You look so beautiful.
Çok güzel görünüyorsun.
It was so beautiful.
Çok güzeldi.
You're so beautiful!
Çok güzelsin!
You are very beautiful.
Çok güzelsin.
You're so beautiful.
Çok güzelsin.
A very handsome prince met an exceptionally beautiful princess.
Çok yakışıklı bir prens istisnai güzel bir prensesle tanıştı.
She is no doubt pretty, but she isn't beautiful.
Şüphesiz sevimli, ama güzel değil.
The singer has a beautiful voice.
Şarkıcı güzel bir sese sahiptir.
Love is wonderful and beautiful.
Aşk harika ve güzeldir.
Children of Åazarz think their mother Felicja is the most beautiful woman in the world.
Łazarz'nın çocukları, anneleri Felicja'nın bütün dünyanın en güzel bayanı olduğunu düşünüyorlar.
My older sister is beautiful.
Ablam güzeldir.
The peach tree is beautiful when in flower.
Şeftali ağacı çiçek açtığı zaman çok güzeldir.
A wood floor is beautiful.
Ahşap bir zemin güzeldir.
Have you ever seen such a beautiful sunset?
Şimdiye kadar böylesine güzel bir gün batımı gördün mü?
Germany is one of Europe's most beautiful countries.
Almanya, Avrupa'nın en güzel ülkelerinden birisidir.
Is Germany as beautiful as the Netherlands?
Almanya, Hollanda kadar güzel mi?
What's the most beautiful city in Germany?
Almanya'daki en güzel şehir hangisidir?
America is beautiful.
Amerika güzel.
Suddenly, I saw a beautiful bird.
Aniden güzel bir kuş gördüm.
Mother bought me a beautiful dress last Sunday.
Anne geçen Pazar bana güzel bir elbise aldı.
My mother is beautiful.
Annem güzeldir.
When my mother was young, she was very beautiful.
Annem gençken çok güzelmiş.
Mother bought a beautiful doll for her.
Annem onun için güzel bir bebek aldı.
My mother is said to have been beautiful when she was a girl.
Annemin kızken güzel olduğunu söylerler.
Her mother is a most beautiful woman.
Annesi en güzel bir kadındır.
She is as beautiful as her mother.
Annesi kadar güzeldir.
Our university has a beautiful campus.
Üniversitemizin güzel bir kampüsü var.
My friend Kei is beautiful, but she is not considerate to others.
Arkadaşım Kei güzel, ama başkalarına saygılı değil.
Never have I seen such a beautiful sunset.
Asla böylesine güzel bir gün batımı görmedim.
Your horse is beautiful.
Atın güzel.
That actress is as beautiful as ever.
Şu aktrist her zamanki kadar güzel.
You're the most beautiful girl I've ever met.
Şu ana kadar tanıdığım en güzel kızsın.
Those roses are very beautiful.
Şu güller çok güzeldir.
That girl is very beautiful.
Şu kız çok güzel.
Do you think that brown hair is very beautiful?
Şu kahverengi saçın çok güzel olduğunu sanıyor musun?
The moon is very beautiful this evening.
Ay bu akşam çok güzel.
I've never seen such a beautiful flower.
Öyle güzel bir çiçek görmedim.
I have not seen such beautiful flowers.
Böyle güzel çiçekler görmemiştim.
Never have I seen such a beautiful scene.
Böyle güzel bir sahne hiç görmedim.
I've never seen such a beautiful sunset.
Böylesine güzel bir gün batımı görmedim.
As she grew older, she became more beautiful.
Büyüdükçe güzelleşti.
It's not a big room, but it's beautiful.
Büyük bir oda değil ama güzel.
The garden was full of beautiful flowers.
Bahçe güzel çiçeklerle doluydu.
The garden was full of beautiful yellow flowers.
Bahçe güzel sarı çiçeklerle doluydu.
The flowers in the garden are beautiful.
Bahçedeki çiçekler çok güzel.
This flower is the most beautiful in the garden.
Bahçedeki en güzel çiçek budur.
The roses in my garden are beautiful.
Bahçemdeki güller güzeldir.
What a beautiful morning for fishing!
Balıkçılık için ne güzel bir sabah!
In my opinion, you're beautiful.
Bana göre sen güzelsin.
The girl who gave me beautiful flowers was your sister.
Bana güzel çiçekleri veren senin kız kardeşindi.
She gave me a beautiful clock, but I lost it.
Bana güzel bir saat verdi ama ben onu kaybettim.
Some people say that French is one of the most beautiful languages in the world.
Bazı insanlar Fransızcanın dünyadaki en güzel dillerden biri olduğunu söylüyorlar.
I had never seen such a beautiful girl before.
Ben daha önce böyle güzel bir kız hiç görmemiştim.
I'm beautiful.
Ben güzelim.
I thought she was beautiful at the time.
Ben o zaman güzel olduğunu düşünürdüm.
I just want to let you know that I think you're the most beautiful woman that I've ever seen.
Ben sadece senin şu ana kadar gördüğüm en güzel kadın olduğunu sandığımı sana bildirmek istedim.
I am more beautiful than you.
Ben senden daha güzelim.
I advised the shy young man to declare his love for the beautiful girl.
Ben, utangaç genç adama güzel kıza aşkını ilan etmesini tavsiye ettim.
I think Boston is the most beautiful city in the world.
Bence Boston dünyadaki en güzel şehir.
Do you think I'm beautiful?
Benim güzel olduğumu düşünüyor musunuz?
To my surprise, he had a beautiful voice.
Benim için sürpriz oldu, güzel bir sesi vardı.
To my surprise, he got married to a very beautiful actress.
Benim için sürpriz oldu, o çok güzel bir aktrisle evlendi.
White doves are beautiful birds.
Beyaz güvercinler güzel kuşlardır.
You know, you have beautiful eyes.
Bilirsiniz, güzel gözlerin var.
A field of grass can be quite beautiful.
Bir çim alan oldukça güzel olabilir
A rainbow is one of the most beautiful phenomena of nature.
Bir gökkuşağı doğanın en güzel olaylarından biridir.
She picked a lot of beautiful flowers.
Bir sürü güzel çiçekler topladı.
Many beautiful flowers bloom in spring.
Birçok güzel çiçekler İlkbaharda çiçek açar.
We stood looking at the beautiful scenery.
Biz güzel manzaraya bakarak ayakta durduk.
We hiked through a beautiful green valley.
Biz güzel yeşil bir vadi boyunca gezdik.
Boston is a very beautiful city.
Boston çok güzel bir kenttir.
Boston has many beautiful parks.
Boston'un birçok güzel parkları var.
This flower is beautiful, isn't it?
Bu çiçek güzel, değil mi?
This flower is more beautiful than that one.
Bu çiçek ondan daha güzeldir.
This flower smells beautiful.
Bu çiçek tatlı kokuyor.
These flowers are so beautiful, aren't they?
Bu çiçekler çok güzel, değil mi?
These flowers are beautiful, aren't they?
Bu çiçekler güzeller, değil mi?
These flowers aren't only beautiful, but they smell nice.
Bu çiçekler sadece güzel değil, aynı zamanda güzel kokuyorlar.
This is a very beautiful flower.
Bu çok güzel bir çiçektir.
It's very beautiful.
Bu çok güzel.
This horse has beautiful big eyes.
Bu atın büyük güzel gözleri var.
The song is at once sad and beautiful.
Bu şarkı hem üzücü hem de güzel.
This city is famous for its beautiful park.
Bu şehir güzel parkı ile ünlüdür.
This mountain scenery is very beautiful.
Bu dağ manzarası çok güzeldir.
These glasses are beautiful.
Bu gözlükler güzel.
This rose is very beautiful.
Bu gül çok güzel.
