"It must bother you to have taken a bad master." "I'm stupid too. So, it's all right."
"Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı." "Ben de aptalım. Öyleyse, tamam. "
People will question all the good things they hear about you but believe all the bad without a second thought.
İnsanlar sizin hakkınızda duydukları bütün iyi şeyleri sorgulayacak fakat bütün kötü şeylere tereddüt etmeden inanacaklardır.
It's bad manners to point at people.
İnsanları parmakla göstermek terbiyesizlik.
It's so easy to write good example sentences, that even if we accidentally delete a few good sentences in the process of getting rid of a whole lot of bad ones, I think we could drastically improve the quality of this corpus by doing a lot of deleting.
İyi örnek cümleler yazmak o kadar kolaydır ki bir sürü kötü olanlardan kurtulma sürecinde birkaç iyi cümleyi kazara iptal etsek bile, sanırım çok sayıda iptal yaparak bu korpusun kalitesini şiddetle geliştirebiliriz.
I have good days and bad days.
İyi günlerim ve kötü günlerim var.
I've got good news and bad news.
İyi haberim ve kötü haberim var.
Do you want the good news or the bad news?
İyi mi yoksa kötü haber mi istiyorsun?
Well they say bad news travels fast.
İyi, onlar kötü haber tez yayılır diyorlar.
I must get a bad tooth pulled out.
Çürümüş bir dişi çektirmeliyim.
It is bad to steal.
Çalmak kötüdür.
Is eating raw pork really bad for you?
Çiğ domuz eti yemek sizin için gerçekten zararlı mı?
Is eating too much fiber bad for you?
Çok fazla lif yeme sizin için zararlı mı?
Why is eating too much salt bad for you?
Çok fazla tuz yemek sizin için niçin kötüdür?
Eating too much is bad for your health.
Çok fazla yemek, sağlığın için zararlıdır.
I seem to have caught a bad cold.
Çok kötü soğuk almışım gibi görünüyorum.
Is eating between meals really bad for your health?
Öğünler arasında yemek yeme sağlığınız için gerçekten zararlı mıdır?
Eating between meals is a bad habit.
Öğünler arasında yemek yemek kötü bir alışkanlıktır.
He has a bad reputation with his students.
Öğrencilerinin yanında kötü bir ünü var.
The teacher had a bad cold.
Öğretmen bayağı üşütmüştü.
It's bad manners to speak with your mouth full.
Ağzın doluyken konuşmak terbiyesizliktir.
Is eating sugar really that bad for you?
Şeker yemek sağlığınız için gerçekten o kadar kötü mü?
On the days he doesn't take a nap, he's bad tempered.
Şekerleme yapmadığı günlerde aksi olur.
Both drinking and smoking are bad for the health.
Alkol ve sigara içmek sağlık için kötüdür.
Some superstitious people in America believe that if a black cat crosses your path, you'll have bad luck.
Amerika'daki bazı batıl inançlı insanlar eğer bir kedi sizin yolunuzdan geçerse, kötü şansınız olacağına inanıyor.
My mother is sick with a bad cold.
Annem kötü bir soğuk algınlığından dolayı hasta.
You're a bad influence on me.
Üzerimde kötü etki bırakıyorsun.
Nothing is the matter with the car. It's just that you are a bad driver.
Arabada sorun yok, sadece sen kötü bir sürücüsün.
Those children use bad words.
Şu çocuklar kötü sözler kullanırlar.
I have bad cramps when I have my period.
Özel günümde kötü kramplarım oluyor.
The special lecture was put off until the next day due to the bad weather.
Özel konferans, kötü hava koşulları nedeniyle bir sonraki güne ertelendi.
It is bad manners to eat with a knife.
Bıçakla yemek kabalıktır.
He had never seen such a bad boy.
Böylesine kötü bir çocuk asla görmedi.
I had a bad headache. That's why I went to bed early.
Başım çok kötü ağrıyordu. Bu yüzden erken yattım.
She blamed her failure on bad luck.
Başarısızlığını kötü şansa bağladı.
He attributed his failure to bad luck.
Başarısızlığını kötü şansa dayandırdı.
He often attributes his failures to bad luck.
Başarısızlıklarını çoğunlukla kötü şansa bağlıyor.
He is always saying bad things about others.
Başkaları hakkında her zaman kötü şeyler söylüyor.
Not bad for a start.
Başlangıç için fena değil.
He is very bad at inventing excuses.
Bahaneler icat etmekte çok kötüdür.
I've been told that sitting for hours working on my computer is bad for my back.
Bana bilgisayarımda çalışırken saatlerce oturmanın sırtım için zararlı olduğu söylendi.
Some people think it's a bad idea.
Bazı insanlar onun kötü bir fikir olduğunu düşünüyorlar.
I've got some good news and some bad news.
Bazı iyi haberlerim ve bazı kötü haberlerim var.
Some people believe that the number thirteen brings bad luck.
Bazıları on üç sayısının kötü şans getirdiğine inanırlar.
Some think it is a bad idea.
Bazıları onun kötü bir fikir olduğunu düşünüyor.
Sometimes a ladder is a sign of bad luck.
Bazen bir merdiven kötü bir şans işaretidir.
I'm really bad with names, but I never forget a face.
Ben isimlerde gerçekten kötüyüm, ama bir yüzü asla unutmam.
I am a bad sailor.
Ben kötü bir denizciyim.
I am a bad person.
Ben kötü bir insanım.
I'm not a bad person.
Ben kötü bir kişi değilim.
I am suffering from a bad cold.
Ben kötü bir soğuk algınlığı çekiyorum.
I've caught a bad cold.
Ben kötü bir soğuk almışım.
Am I a bad person?
Ben kötü biri miyim?
I'm the bad one.
Ben kötü biriyim.
I had a bad cold.
Ben kötü soğuk almışım.
I'm really bad at parallel parking.
Ben paralel parketmede gerçekten kötüyüm.
I'm bad at sports.
Ben sporlarda kötüyüm.
That's a bad day for me.
Benim için kötü bir gün.
I have a bad squint.
Benim kötü bir şaşılığım var.
I have a bad sunburn.
Benim kötü bir güneş yanığım var.
I have a bad stiff neck.
Benim kötü bir sert ensem var.
I have a bad cold.
Benim kötü bir soğuk algınlığım var.
I'm suffering from a bad headache.
Berbat bir baş ağrısı çekiyorum.
A doctor told me that eating eggs was bad for me.
Bir doktor bana yumurtalar yemenin benim için kötü olduğunu söyledi.
I had a bad cold for a week.
Bir haftadır kötü soğuk algınlığı çekiyorum.
It's bad manners to talk during a concert.
Bir konser sırasında konuşmak terbiyesizliktir.
A wily hunter, Christopher Columbus once donned a red riding hood and went into the forest. Without a doubt, he attracted the Big Bad Wolf, grabbed him, and dragged the screaming wolf back to his ship.
Bir kurnaz avcı, Christopher Columbus bir zamanlar kırmızı bir başlık giydi ve ormana gitti. Şüphesiz, o büyük kötü kurdu cezbetti, onu yakaladı, ve bağıran kurdu gemisine geri götürdü.
Once upon a time, there was a bad king in England.
Bir zamanlar İngiltere'de kötü bir kral vardı.
I have some very bad news.
Biraz çok kötü haberim var.
I have some bad news.
Biraz kötü haberim var.
One's as bad as the other.
Biri diğeri kadar kötü.
One should not say bad words.
Birisi kötü kelimeler söylememeli.
Drinking on an empty stomach is bad for your health.
Boş mideyle içki içmek sağlığa zararlıdır.
You had better not go out in this bad weather.
Bu berbat havada dışarı çıkmasan iyi olur.
The translation of this sentence is a bad translation.
Bu cümlenin çevirisi kötü bir çeviridir.
This gas gives off a bad smell.
Bu gaz kötü bir koku verir.
This is a really bad time. Could you come back later?
Bu gerçekten kötü bir zaman. Daha sonra döner misin?
Is that a good thing or a bad thing?
Bu iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi?
This is a bad idea.
Bu kötü bir fikir.
It's a bad plan.
Bu kötü bir plan.
It's a bad time.
Bu kötü bir zaman.
This is bad news.
Bu kötü haber.
This bad weather will affect the crops.
Bu kötü hava ekinleri etkileyecek.
For this bad weather I don't feel like going out.
Bu kötü havadan dolayı canım dışarı çıkmak istemiyor.
We've had enough of this bad weather.
Bu kötü havadan usandım.
The rooms in this hotel are really very bad at muffling sounds. I can hear my neighbor chewing his gum!
Bu oteldeki odalar ses yalıtımında gerçekten çok kötü. Komşumun sakızını çiğnemesini duyabiliyorum.
This water has a bad smell.
Bu suyun kötü bir kokusu var.
Such toys have a bad influence on children.
Bu tür oyuncakların çocuklar üzerinde kötü bir etkisi var.
This year's good harvest will make up for last year's bad one.
Bu yılın iyi hasatı geçen yılın kötü hasatını telafi edecektir.
It's bad for business.
Bu, iş için kötü.
I've had a really bad day today.
Bugün gerçekten kötü bir gün geçirdim.
The weather is bad today.
Bugün hava kötü.
I have a bad headache today.
Bugün kötü bir baş ağrım var.
You seem to be in a bad mood today.
Bugün kötü bir ruh hali içinde gibi görünüyorsun.
You're in a bad mood today, aren't you?
Bugün kötü bir ruh hali içindesin, değil mi?