We both fell asleep.
İkimiz de uykuya daldık.
I found the boy sound asleep.
Çocuğu derin uykuda buldum.
The child soon fell asleep in the bed.
Çocuk kısa sürede yatakta uykuya daldı.
Both of the children are asleep.
Çocukların ikisi de uyuyor.
Since he was very tired, he fell sound asleep.
Çok yorgun olduğu için mışıl mışıl uyudu.
Being very tired, I soon fell asleep.
Çok yorgun olduğu için, kısa sürede uykuya daldı.
I fell sound asleep because I was very tired.
Çok yorgun olduğum için mışıl mışıl uyudum.
I was very tired, so I fell asleep right away.
Çok yorgundum, bu yüzden hemen uyuyakaldım.
The pupil was half asleep in class.
Öğrenci sınıfta uyukluyordu.
He was about to fall asleep, when he heard his name called.
Adının söylendiğini duyduğunda uyumak üzereydi.
The man lay asleep all day long.
Adam bütün gün uyudu.
Did he already fall asleep?
Şimdiden uyudu mu?
After supper, I always find myself falling asleep.
Akşam yemeğinden sonra, ben her zaman kendimi uykuya dalmakta bulurum.
I was afraid I might fall asleep while driving.
Araba sürerken uykuya dalmaktan korktum.
She was only pretending to be asleep.
Aslında sadece uyuyor görünüyordu.
The old man was fast asleep when the bear came.
Ayı geldiğinde yaşlı adam derin uykudaydı.
My foot fell asleep.
Ayağım karıncalandı.
My foot's asleep again!
Ayağım tekrar uyuştu!
It was such a boring speech that I fell asleep.
Öylesine sıkıcı bir konuşmaydı ki uyuyakaldım.
I fell asleep before my father came home.
Babam eve gelmeden önce uykuya daldım.
My father often falls asleep while watching TV.
Babam TV izlerken sık sık uykuya dalar.
You'll be asleep by the time your father gets home.
Baban eve gelinceye kadar uyuyacaksın.
My leg is still asleep.
Bacağım hâlâ uyuşuk.
When I went to look, I found the boy fast asleep.
Bakmaya gittiğimde çocuğu derin uykuda buldum.
It takes so long for my baby to fall asleep.
Bebeğimin uykuya dalması çok uzun sürüyor.
The baby was fast asleep in her mother's arms.
Bebek annesinin kollarında uyuyakaldı.
The baby was sound asleep in her mother's arms.
Bebek annesinin kucağında uykuya dalmıştı.
The baby fell asleep in the cradle.
Bebek beşikte uyuyakaldı.
The baby is fast asleep.
Bebek derin uykuda.
The baby soon fell asleep in the cradle.
Bebek kısa sürede beşikte uyuyakaldı.
The baby is asleep.
Bebek uykuda.
The baby fell asleep.
Bebek uykuya daldı.
The baby was sound asleep.
Bebek uykuya daldı.
The baby seemed to be fast asleep.
Bebek uykuya dalmış gibi görünüyordu.
The baby has fallen asleep.
Bebek uyuyor.
The baby is asleep. Don't make a noise.
Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.
The baby seems to be asleep.
Bebek, uykuda gibi görünüyor.
I'm often half-asleep.
Ben çoğunlukla yarı uykudayım.
I fell asleep with a sweater on.
Ben bir kazakla uykuya daldım.
I'm often half asleep.
Ben sık sık yarı uykuluyum.
When he saw me, he pretended to be asleep.
Beni görünce, uyuyormuş gibi davrandı.
My left foot is asleep.
Benim sol ayağım uyuştu.
He fell asleep while reading a book.
Bir kitap okurken uyuyakaldı.
I fell asleep while reading a book.
Bir kitap okurken uyuyakaldım.
I laid down for a short nap and fell asleep for two hours.
Biraz kestirmek için uzandım ve iki saatlik bir uykuya daldım.
They fell asleep in each other's arms.
Birbirlerinin kollarında uyuyakaldılar.
We found the boy fast asleep.
Biz çocuğu uykuya dalmış bulduk.
We found that everyone was asleep.
Biz herkesi uykuda bulduk.
I was asleep from one to four this afternoon.
Bu öğleden sonra saat birden dörde kadar uyudum.
I'm tired, but I can't fall asleep.
Denerim, fakat uykuya dalamam.
He fell asleep at the wheel and had an accident.
Direksiyon başında uykuya daldı ve kaza yaptı.
I fell asleep while I was doing my homework.
Ev ödevimi yaparken uyuyakaldım.
Tom was asleep when I got home.
Eve geldiğimde Tom uyuyordu.
The show was so boring that Ann and I fell asleep.
Gösteri o kadar sıkıcıydı ki Ann ve ben uykuya daldık.
I couldn't fall asleep because of the noise.
Gürültüden dolayı uyuyamadım.
Last night I fell asleep with television on.
Geçen gece televizyon açıkken uyumuşum.
While I was reading in bed last night, I fell asleep with the light on.
Geçen gece yatakta kitap okurken, ışık açık uykuya dalmışım.
I'm not really asleep, just dozing.
Gerçekten uyumuyorum, sadece kestiriyorum.
Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
Hızlı bir şekilde Sadako, uykuya dalmadan önce kağıdı katlamayı denedi.
We all fell asleep.
Hepimiz uykuya daldık.
Both dogs are asleep.
Her iki köpek uykuda.
They both fell asleep.
Her ikisi de uyudu.
Everyone's asleep.
Herkes uyuyor.
Everyone was asleep.
Herkes uyuyordu.
Soon after that, I began to fall asleep.
Kısa bir süre sonra, uyuklamaya başladım.
My daughter is fast asleep.
Kızım derin uykuda.
My dog often pretends to be asleep.
Köpeğim çoğunlukla uyuyor numarası yapıyor.
Almost all of the passenger in the bus were asleep when the accident happened.
Kaza olduğunda neredeyse otobüsteki yolcuların hepsi uyuyordu.
She fell asleep with her sweater on.
Kazağı üzerinde uyuyakaldı.
The cat was curled up asleep.
Kedi kıvrılmış uyuyordu.
While reading the book, I felt asleep.
Kitap okuyorken, uykum geldi.
My husband and daughter are fast asleep.
Kocam ve kızım derin uykuda.
I fell asleep in the middle of the lecture.
Konferansın ortasında uyuya kaldık.
I fell asleep with my contacts in.
Kontak lenslerle uyuyakaldım.
His speech went on for such a long time that some people began to fall asleep.
Konuşması o kadar uzun zaman sürdü ki bazı insanlar uyumaya başladı.
I turned the lamp off and fell asleep.
Lambayı kapatıp uykuya daldı.
I fell asleep listening to music.
Müzik dinlerken uyuyakaldım.
Mary says that she can't fall asleep without her favorite stuffed animal.
Mary favori doldurulmuş hayvanı olmadan uyuyamayacağını söylüyor.
I fell asleep while studying at my desk.
Masamda çalışırken uykuya daldım.
He probably got tired of waiting and fell asleep.
Muhtemelen beklemekten yoruldu ve uykuya daldı.
How long have I been asleep?
Ne kadar süredir uyuyorum?
For some reason, I'm wide awake and can't fall asleep.
Nedense, tamamen uyanığım ve uykuya dalamıyorum.
He was almost asleep.
Neredeyse uyuyordu.
That child soon fell asleep.
O çocuk kısa sürede uykuya daldı.
He fell asleep immediately.
O derhal uyudu.
He was fast asleep.
O derin uykuda.
He fell asleep right away.
O hemen uykuya daldı.
I was so excited that I could not fall asleep.
O kadar heyecanlıydım ki uyuyamadım.
He was sound asleep.
O sesli uyuyordu.
She fell asleep.
O uykuya daldı.
A burglar broke in while he was asleep.
O uyurken içeri bir hırsız girdi.
He seems to be asleep.
O uyuyor gibi görünüyor.
He is asleep.
O uyuyor.