I am anxious to visit Britain once again.
İngiltere'yi bir kez daha ziyaret etmek için can atıyorum.
I cannot relax if one of my friends is anxious.
Arkadaşlarımdan biri endişeli ise rahatlayamam.
I'm anxious to succeed.
Başarmak için endişeliyim.
I'm anxious for a promotion.
Ben bir tanıtım için hevesliyim.
I am anxious about the future.
Ben gelecek hakkında endişeliyim.
I have been anxious about my son's safety.
Ben oğlumun güvenliği hakkında endişeliyim.
I've been anxious to meet you.
Ben sizinle karşılamaya can atıyorum.
I have to admit I'm a little anxious.
Biraz endişeli olduğumu kabul etmeliyim.
We are anxious for their safety.
Biz onların güvenliği için endişeliyiz.
We are anxious about her health.
Biz, onun sağlığı hakkında endişeliyiz.
I cannot but feel anxious about the health of these women workers.
Bu kadın işçilerin sağlığı hakkında endişe etmemek elimde değil.
Chris is very anxious to go to college.
Chris üniversiteye gitmek için can atıyor.
We are anxious for world peace.
Dünya barışından endişeliyiz.
Emily is anxious to see him again.
Emily onu tekrar görmek için can atıyor.
You seem anxious.
Endişeli görünüyorsun.
I was anxious.
Endişeliydim.
I sent an email to an old friend of mine. We haven't kept in touch for awhile, being that the last time we met was over two years ago and haven't contacted each other since. There's no reply from her yet. I'm starting to get anxious.
Eski bir arkadaşıma bir e-posta gönderdim. Son kez karşılaşmamız iki yıl önce olduğu için bir süre görüşmedik ve o zamandan beri birbirimizle temas kurmadık.Ondan henüz bir cevap yok. Endişelenmeye başlıyorum.
Anxious for a quick decision, the chairman called for a vote.
Hızlı bir karar için endişeli olduğundan, başkan bir oy için çağrıda bulundu.
We are all anxious about your health.
Hepimiz sağlığınız hakkında endişeliyiz.
Everybody was anxious to know what had happened.
Herkes ne olduğunu öğrenmek için merak içindeydi.
We are anxious about our daughter's health.
Kızımızın sağlığı hakkında endişeliyiz.
Why are you so anxious?
Neden bu kadar endişelisin?
He is anxious to see you.
O seni görmek için hevesli.
He is anxious to go with you.
O sizinle gitmeye isteklidir.
He was anxious to meet you.
O sizinle karşılaşmak için hevesliydi.
He is anxious to go to America.
O, Amerika'ya gitmek için hevesli.
She is anxious to visit Europe.
O, Avrupa'yı ziyaret etmek için isteklidir.
He is anxious about his future.
O, geleceği hakkında endişelidir.
He was getting increasingly anxious.
O, giderek daha çok kaygılanıyordu.
She was anxious to recover from illness.
O, hastalığı atlatma konusunda endişeliydi.
He is anxious to please everybody.
O, herkesi memnun etmeye hevesli.
He is anxious to read the book.
O, kitabı okumak için istekli.
She is anxious about his safety.
O, onun güvenliği hakkında endişelidir.
He is anxious for her to come.
O, onun gelmesi için heveslidir.
She was anxious about his health.
O, onun sağlığı hakkında endişeliydi.
He's anxious about his examination result.
O, sınav sonucu hakkında endişeli.
She is anxious to meet you.
O, seninle tanışmak için istekli.
He is anxious about the result.
O, sonuç hakkında endişelidir.
She was anxious lest she might miss the train.
O, tren kaçırabilir diye endişeliydi.
She was anxious for help.
O, yardım için endişeliydi.
She is anxious to go abroad.
O, yurt dışına gitmek istiyor.
I'm very anxious about my son's safety.
Oğlumun güvenliği hakkında çok endişeliyim.
She became very anxious about her son's health.
Oğlunun sağlığı hakkında çok endişelendi.
I'm anxious about his safety.
Onun güvenliği hakkında endişeliyim.
We are anxious about her safety.
Onun güvenliği hakkında endişeliyiz.
I was anxious for her safety.
Onun güvenliği için endişeliydim.
I'm anxious about her health.
Onun sağlığı hakkında endişeliyim.
I was anxious to read your letter from Paris.
Paris'ten gelen mektubunu okumak için can atıyordum.
She is very anxious about his health.
Sağlığı hakkında çok endişeli.
She is very anxious about your health.
Sağlığınız hakkında çok endişeli.
She is anxious about your health.
Sağlığınızdan endişe ediyor.
I have been anxious about your health.
Sağlığınla ilgili kaygılandım.
There is no need to be unnecessarily anxious about the outbreak.
Salgından gereksiz yere endişelenmeye gerek yok.
I'm anxious to see you.
Seni görmek için can atıyorum.
We are anxious about your health.
Senin sağlığın hakkında endişeliyiz.
We are anxious for your help.
Senin yardımından endişeliyiz.
I am anxious about the result.
Sonuç hakkında endişeliyim.
She's anxious to know the results.
Sonuçları öğrenmek için merak içindedir.
People all over the world are anxious for peace.
Tüm dünyada insanlar barış için endişeli.
Tom is getting anxious.
Tom endişeleniyor.
Tom looks anxious.
Tom endişeli görünüyor.
Tom seems anxious.
Tom endişeli görünüyor.
Tom appeared anxious.
Tom endişeli görünüyordu.
Tom became anxious.
Tom endişeli oldu.
Tom seems to be anxious to get going.
Tom gitmek için endişeli görünüyor.
Tom is anxious to leave.
Tom gitmek için endişeli.
Tom is anxious to see you.
Tom seni görmek için endişeli.
"Climb back from the comment area, I feel lonely and I'm scared!" shouted Mary, anxious.
A good son is always anxious to please his parents.
A wardsman wheeled the little boy back to the ward after his surgery, followed by a long line of anxious relatives.
Are you anxious?
Being anxious to please her, I bought her a nice present.
Born in a poor family, he is anxious for wealth.
Every spring I am anxious to get out in the garden again.
Everyone is anxious to know what has become of the former champion.
Everyone, it seemed, was anxious to get their Christmas shopping done early this year.
Father is anxious about my health.
Having seen my brother trembling before the urchins mocking him, I became anxious and angered at the same time.
He has been suffering from a bad cold. She is very anxious about his health.
He is anxious about her health.
He is anxious for a motorbike.
He is anxious for her news.
He is anxious for our happiness.
He is anxious to get back into circulation.
He is anxious to know the result of the test.
He is anxious to know the result.
He was anxious for a bicycle.
He was anxious for fame.
He was anxious for his brother to meet you.
He was anxious to finish school and make his own way in the world.
He was not anxious for fame.
He was very anxious on the eve of the exam.
He was very anxious to please.
