The bookstore across from the station is very large.
İstasyonun karşısındaki kitabevi çok büyük.
The hole is two meters across.
Çukur iki metre genişliğindedir.
The teacher found it difficult to get his meaning across to the students.
Öğretmen ne demek istediğini öğrencilere anlatmayı zor buldu.
A good idea came across my mind.
Aklıma iyi bir fikir geldi.
Ann swam across the river.
Ann nehrin karşı tarafına yüzdü.
Banks across the country had closed their doors.
Ülke genelinde bankalar kapılarını kapamıştı.
He had the impudence to cut across our garden.
Bahçemizden geçerek saygısızlık yaptı.
I ran across an old friend near the bank.
Bankanın yanında eski bir arkadaşa rastladım.
I can see some people walking across the street.
Bazı insanların caddeyi yürüyerek geçtiğini görebiliyorum.
I sometimes talk to my neighbor across the fence.
Bazen çit boyunca komşumla konuşurum.
I'll take a shortcut across the garden.
Ben bahçenin içinden kestirmeden gideceğim.
I saw a dog swim across the river.
Ben bir köpeğin nehrin karşısına yüzdüğünü gördüm.
I came across this book in a secondhand bookstore.
Ben bu kitaba ikinci el kitap dükkanında rastladım.
I walked across the street.
Ben cadde boyunca yürüdüm.
I was able to swim across the river.
Ben nehri karşıdan karşıya yüzebildim.
I can swim across the river.
Ben nehrin öbür yakasına yüzebilirim.
I walked across the park.
Ben park boyunca yürüdüm.
I suggest we swim across the river.
Ben yüzerek nehrin öbür yakasına geçmeyi öneriyorum.
My house is just across the street.
Benim evim caddenin tam karşısındadır.
A boy is walking across the street.
Bir çocuk caddeyi geçiyor.
A banking scandal is sweeping across Capitol Hill.
Bir bankacılık skandalı Capitol Hill'i baştan başa süpürüyor.
A cat ran across the street.
Bir kedi caddeyi koşarak geçti.
I saw a bird fly across the sky.
Bir kuşun gökyüzünde uçuşunu gördüm.
A rat ran across the road.
Bir sıçan yolu koşarak geçti.
We flew across the Atlantic.
Biz Atlantik'i uçarak geçtik.
We rarely come across big names.
Biz büyük isimlere nadiren rastlarız.
We walked across the ice.
Biz buz boyunca yürüdük.
We saw Jane swimming across the river.
Biz Jane'in nehir boyunca yüzdüğünü gördük.
He came across this old coin in an antique shop.
Bu antik paraya bir antikacı dükkanında rastladı.
These two lines cut across each other at right angles.
Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.
This sidewalk is a lot narrower than the one across the road.
Bu kaldırım caddenin karşısındakinden daha dar.
This river is one mile across.
Bu nehir bir mil genişliğindedir.
This river is dangerous to swim across.
Bu nehir yüzmek için tehlikeli.
Can you swim across this river?
Bu nehri yüzerek geçebilir misin?
I cannot get across this river. It's too deep.
Bu nehrin karşısına geçemedim.O çok derin.
This old man actually swam across the river.
Bu yaşlı adam gerçekten nehri yüzerek geçti.
I'll travel across Europe by bicycle this summer.
Bu yaz Avrupa'ya bisiklet ile seyahat edeceğim.
There's a bookstore across the street from my house.
Caddede evimin karşısında bir kitapçı var.
I came across your brother on the street.
Caddede kardeşine rastladım.
There is a church across the street.
Caddenin karşı tarafında bir kilise vardır.
He lives across the street from us.
Caddenin karşı tarafında karşımızda yaşar.
I live across the street.
Caddenin karşısında yaşıyorum.
That tall building across the street is where Tom works.
Caddenin karşısındaki o yüksek bina Tom'un çalıştığı yerdir.
Don't run across the street.
Caddeyi koşarak geçmeyin.
Charles Lindbergh made the first solo flight across the Atlantic Ocean in 1927.
Charles Lindbergh, Atlantik Okyanusu'nda, 1927 yılında ilk tek kişilik uçuşunu yaptı.
The store is just across from the theater.
Dükkan tiyatronun tam karşısında.
Yesterday I ran across an old friend of mine at the airport.
Dün havalanında eski bir arkadaşımla karşılaştım.
I ran across an old friend of mine at the party yesterday.
Dün partide eski bir arkadaşıma rastladım.
I have never come across such a stubborn person.
Daha önce böyle inatçı bir kişiyle karşılaşmadım.
He came across some old documents in the closet.
Dolapta bazı eski belgelere rastladı.
I ran across his telephone number in an old address book of mine.
Eski adres defterimde onun telefon numarasına rastladım.
My house is just across from the hospital.
Evim hastanenin tam karşısında.
There is a bookstore across from my house.
Evimin karşısında bir kitapçı var.
She darted across the house to her room and closed the door behind her.
Evin içinden hızla odasına fırladı ve arkasından kapıyı kapattı.
I couldn't get my idea across to the class.
Fikrimi sınıfa anlatamadım.
The lake is four miles across.
Göl dört mil genişliğindedir.
He called me from across the pond.
Göletin karşı tarafından bana seslendi.
I came across an article in the newspaper about your new project.
Gazetede yeni projenizle ilgili bir makaleye rastladım.
I took a trip across Canada last April.
Geçen nisan ayında Kanada genelinde bir gezi yaptım.
There was a bridge across each river.
Her nehir üzerinde bir köprü vardı.
I soon came across a box labeled Terry Tate.
Kısa sürede Terry Tate etiketli bir kutuya rastladım.
The dog walked across the street.
Köpek yürüyerek caddeyi geçti.
The people of the village built a wooden bridge across the river.
Köy halkı, nehir üzerinde ahşap bir köprü yaptılar.
He came across the Atlantic in a small sailboat.
Küçük bir teknede Atlantik'i geçti.
The castle is across the river.
Kale nehrin karşısındadır.
The church is just across the street.
Kilise caddenin hemen karşısında.
Whose house is across from yours?
Kimin evi sizinkinin karşısındadır?
The lecturer couldn't get his message across to the audience.
Konuşmacı mesajını dinleyicilere anlatamadı.
I live across the hall.
Koridorun karşısında yaşıyorum.
Lindbergh was the first man to fly across the Atlantic.
Lindbergh, Atlantik üzerinden uçan ilk insandı.
The store is across the street.
Mağaza caddenin karşısındadır.
The store is just across from my house.
Mağaza evimin tam karşısındadır.
Mary was able to swim across the river.
Mary yüzerek nehri geçebildi.
He reached across the table and shook my hand.
Masanın üzerinden uzandı ve elimi sıktı.
When I tried to move the desk, one of its legs made a jarring sound as it scraped across the floor.
Masayı taşımaya çalıştığımda karşıya çekerken bacaklarından biri kulak tırmalayıcı bir ses yaptı.
Getting your message across is much more important than trying to say it exactly like a native speaker would say it.
Mesajınızı anlatmak bir yerlinin tam olarak söyleyeceği gibi onu söylemeye çalışmaktan çok daha önemlidir.
I ran across her in Mongolia, of all places.
Mongolia'da tesadüfen onunla her yerde karşılaştım.
The river is shallow here. We can walk across.
Nehir burada sığ. Yürüyerek geçebiliriz.
The river is 35 meters across.
Nehir karşıdan karşıya 35 metredir.
The river is fifty yards across.
Nehir karşıdan karşıya elli yardadır.
They run a ferry service across the river.
Nehirde karşıdan karşıya feribot seferleri yaparlar.
Do you think it dangerous that I swim across the river?
Nehirde yüzmemin tehlikeli olduğunu düşünüyor musun?
I am able to swim across the river.
Nehri karşıdan karşıya yüzebilirim.
We managed to swim across the river.
Nehri yüzerek geçebildik.
Can you swim across the river?
Nehri yüzerek geçebilir misin?
I saw a boy swimming across the river.
Nehri yüzerek geçen bir genç gördüm.
He had no difficulty swimming across the river.
Nehri yüzerek geçmede zorluk çekmedi.
He attempted to swim across the river.
Nehri yüzerek geçmeye çalıştı.
He succeeded in swimming across the river.
Nehri yüzerek geçmeyi başardı.
How long would it take to swim across the river?
Nehrin öbür yakasına yüzmek ne kadar sürer?
There is a bridge across the river.
Nehrin üzerinde bir köprü var.
A bridge was built across the river.
Nehrin üzerine bir köprü yapıldı.
I am getting across the river.
Nehrin karşısına geçiyorum.