Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Endişeli olan Worried kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Worried ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Worried kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

I'm not worried about losing my job.
İşimi kaybetme hakkında endişeli değilim.

He is worried about losing his job.
İşini kaybetme konusunda endişeli.

People were worried about what might happen.
İnsanlar ne olabileceği konusunda endişeliydi.

We were worried sick.
Çok endişeliydik.

The teacher was worried by Tom's frequent absences from class.
Öğretmen Tom'un sık sık derse gelmemesinden endişe duyuyordu.

The teacher was worried by Tom's frequent absence from class.
Öğretmen Tom'un sık sık sınıfta bulunmamasından endişeliydi.

Now I'm worried.
Şimdi endişeliyim.

I am worried about my mother's health.
Annemin sağlığı hakkında endişeliyim.

His mother is worried about him.
Annesi onun hakkında endişeli.

You're worried, aren't you?
Üzgünsün, değil mi?

She's worried since she hasn't heard from her son for many months.
Aylardır oğlundan haber almadığı için o endişeli.

We're worried about Grandma and Grandpa.
Büyük annem ve büyük babam için kaygılanıyoruz.

I've been worried all along.
Başından beri endişeliydim.

I was worried about my mistakes at first.
Başlangıçta hatalarım hakkında endişeliydim.

I'm very worried.
Ben çok endişeliyim.

I don't like the look of the weather today. I'm worried the hanami party might be cancelled.
Ben bugün havanın görünümünü sevmiyorum. Hanami partisinin iptal olabilmesinden endişeliyim.

I've been worried, too.
Ben de meraklandım.

I, too, am worried about Tom.
Ben de Tom hakkında endişeliyim.

I'm not worried about the price.
Ben fiyat konusunda endişeli değilim.

I'm worried about my weight.
Ben kilom hakkında endişe duyuyorum.

I was worried about his health.
Ben onun sağlığı hakkında endişeliydim.

I'm not worried about money.
Ben para konusunda endişeli değilim.

Were you really that worried about me?
Benim hakkımda gerçekten o kadar endişelendin mi?

I am really worried about a friend.
Bir arkadaşım hakkında gerçekten endişe duyuyorum.

He seems to be worried about something.
Bir şey hakkında endişeli görünüyor.

I've been a little worried.
Biraz endişeliyim.

I suddenly got very worried about Tom.
Birden Tom hakkında çok endişelendim.

We've been so worried.
Biz çok endişeliyiz.

We are worried about where he is now.
Biz şimdi onun nerede olduğu hakkında endişe ediyoruz.

We're not worried.
Biz endişeli değiliz.

We're worried.
Biz endişeliyiz.

You had us worried.
Bizi endişelendirdin.

Don't be that worried.
Bu kadar endişelenme.

It looks like it may rain today. I'm worried that our cherry-blossom-viewing party might be canceled.
Bugün yağmur yağabilir gibi görünüyor. Kiraz çiçeği partisinin iptal edilebileceğinden endişeliyim.

Today is the tomorrow we worried about yesterday.
Bugün, dün yarın için endişelendiğimiz gündür.

I was worried about this.
Bunun hakkında endişeliydim.

I have nothing to be worried about.
Endişelenecek bir şeyim yok.

I'm getting worried.
Endişeleniyorum.

Don't be worried.
Endişelenme.

I've got a good reason to be worried.
Endişelenmek için iyi bir nedenim var.

Should I be worried?
Endişelenmeli miyim?

I wasn't worried.
Endişeli değildim.

I'm not worried.
Endişeli değilim.

You seem worried.
Endişeli görünüyorsun.

You look worried.
Endişeli görünüyorsun.

Are you worried?
Endişeli misin?

Were you worried?
Endişeli miydin?

You're the one who should be worried.
Endişeli olması gereken sensin.

We've been worried.
Endişeliydik.

We were worried.
Endişeliydik.

I was worried.
Endişeliydim.

I've been worried.
Endişeliydim.

I'm worried that I might be late.
Geç kalabileceğimden endişeliyim.

You're not really worried, are you?
Gerçekten endişeli değilsin, değil mi?

I'm really worried.
Gerçekten endişeliyim.

Grant was not worried about supplies.
Grant, malzemeler konusunda endişeli değildi.

Helen is very worried about her daughter.
Helen kızı hakkında çok endişeli.

Everyone looks worried.
Herkes endişeli gözüküyor.

I am not the least bit worried.
Hiç endişelenmedim.

I'm very worried about my weight.
Kilom hakkında çok endişeliyim.

I'm worried sick.
Meraktan ölüyorum.

You don't know how worried I am.
Ne kadar endişeli olduğumu bilmiyorsun.

I'm starting to get a little worried about what might happen.
Ne olabileceği hakkında biraz endişelenmeye başlıyorum.

You must be very worried about what's going on.
Ne olduğu hakkında çok endişeli olmalısın.

Why are you so worried?
Neden bu kadar endişelisin?

He looks very worried.
O, çok endişeli görünüyor.

She's worried because she hasn't received a letter from her son for many months.
O, aylardır oğlundan bir mektup almadığı için endişeli.

What is she worried about?
O, ne hakkında endişeli.

She is worried about his safety.
O, onun güvenliği hakkında endişelidir.

He's worried that he might be late.
O, onun geç kalabileceğinden endişelidir.

She looked worried about her school report.
Okul karnesi hakkında endişeli görünüyordu.

They seem worried.
Onlar endişeli görünüyor.

They look worried.
Onlar endişeli görünüyorlar.

I'm not worried about them.
Onlar hakkında endişeli değilim.

I'm worried about them.
Onlar için endişeleniyorum.

I was very worried about her.
Onun hakkında çok endişeliydim.

I wouldn't have worried about that.
Onun hakkında endişe etmezdim.

I'm not worried about him.
Onun hakkında endişeli değilim.

I'm not worried about her.
Onun hakkında endişeli değilim.

I have to admit I was worried about it.
Onun hakkında endişeli olduğumu kabul etmeliyim.

I'm worried about him.
Onun hakkında endişeliyim.

I'm worried about her.
Onun için endişeleniyorum.

I wonder why she is so worried.
Onun niçin çok endişeli olduğunu merak ediyorum.

I'm worried because of his health.
Onun sağlığından dolayı endişeliyim.

It worried me that she looked pale.
Onun solgun görünmesi beni endişelendirdi.

He seemed worried about his health.
Sağlığı hakkında endişeli görünüyordu.

I'm very worried about your health.
Sağlığın hakkında çok endişeliyim.

We're worried about your health.
Sağlığınızla ilgili endişeliyiz.

I'm just worried about my weight.
Sadece kilom hakkında endişeliyim.

It may seem like just a little thing to you, but Tom is really worried about the whole thing.
Sana sadece küçük bir şey gibi gelebilir, fakat Tom her şey hakkında gerçekten üzgün.

I suppose you're worried about Tom.
Sanırım Tom hakkında endişelisin.

You should be worried, too.
Sen de endişeli olmalısın.

You're worried.
Sen endişelisin.

I'm very worried about you.
Senin hakkında çok endişeliyim.

I'm worried about you.
Senin hakkında endişeliyim.

We are worried about you.
Senin hakkında endişeliyiz.

You don't understand how worried I was about you.
Senin hakkında nasıl endişeli olduğumu anlamazsın.

I'm worried for you.
Senin için endişeleniyorum.

I'm not worried about you, Tom. I'm worried about Mary.
Senin için endişelenmiyorum, Tom. Mary için endişeleniyorum.

If I could only speak English half as well as you can, I wouldn't be worried about traveling around the world.
Senin konuşabildiğinin yarısı kadar iyi İngilizce konuşabilsem, tüm dünyayı seyahat etme hakkında endişeli olmam.