Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Dünya olan World kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. World ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

World kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

Vatican City with its 0.44 km² is the world's smallest state.
0.44 km²'lik Vatikan, dünyanın en küçük ülkesidir.

World War I began in the year 1914.
1. Dünya Savaşı 1914 yılında başladı.

The 14th of November is the World Diabetes Day.
14 Kasım Dünya Diyabet Günü'dür.

In 1939, as in 1914, the world was on the brink of war.
1914'te olduğu gibi 1939'da dünya bir savaşın eşiğindeydi.

World War Two ended in 1945.
1945 yılında İkinci Dünya Savaşı sona erdi.

In 1958, Brazil won its first World Cup victory.
1958'de, Brezilya ilk Dünya Kupası zaferini kazandı.

The Netherlands have won the 2010 World Cup.
2010 Dünya Kupası'nı Hollanda kazandı.

May eighth is World Red Cross Red Crescent Day.
8 Mayıs Dünya Kızılay Kızılhaç Günüdür.

I've decided to quit my job and take a trip around the world.
İşimi bırakmaya ve dünya çapında bir gezi yapmaya karar verdim.

How's the world treating you?
İşler nasıl gidiyor?

The Second World War was not yet over.
İkinci Dünya Savaşı henüz bitmedi.

Many soldiers were killed in World War II.
İkinci Dünya Savaşı'nda birçok asker hayatını kaybetti.

We became Americanized after World War II.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra amerikanlaştırıldık.

As for the Emperor, he is the ruler of the world. As for the barbarians, they are the servants of the world.
İmparatora gelince, o dünyanın hükümdarıdır. Barbarlara gelince, onlar dünyanın uşaklarıdır.

English is spoken around the world.
İngilizce Dünya çapında konuşulur.

English is the language of the world.
İngilizce Dünya dilidir.

English is the world's language.
İngilizce dünyanın dilidir.

People are living in all parts of the world.
İnsanlar dünyanın her yerinde yaşıyorlar.

Iran is the eighteenth largest country in the world.
İran dünyada on sekizinci en büyük ülkedir.

Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star.
İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.

Spain is the winner of the 2010 FIFA World Cup.
İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibidir.

Italy has some of the best art galleries in the world.
İtalya dünyanın en iyi sanat galerilerinden bazılarına sahip.

Venice, Italy is one of the wonders of the world.
İtalya'daki Venedik dünya harikalarından biridir.

China is the world's leading producer of rice.
Çin dünyanın önde gelen pirinç üreticisidir.

Chinese officials say economic growth has dropped to a three-year low because of the world economy.
Çinli yetkililer ekonomik büyümenin dünya ekonomisinden dolayı üç yıl içinde en düşük seviyesine düştüğünü söylüyor.

In an ugly and unhappy world the richest man can purchase nothing but ugliness and unhappiness.
Çirkin ve mutsuz bir dünyada, en zengin adam çirkinlik ve mutsuzluktan başka bir şey satın alamaz.

Most parents see their own children as the best in the world.
Çoğu ebeveyn, kendi çocuklarını, dünyada en iyi olarak görüyor.

When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me.
Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.

"To live is the rarest thing in the world. Most people exist, that is all."
“Yaşamak dünyadaki en nadir şeydir. Birçok insan sadece var olur, hepsi bu.”

Shanghai is among the largest cities in the world.
Şangay dünyanın en büyük kentleri arasındadır.

Shanghai is the fastest-growing city in the world.
Şangay dünyanın en hızlı büyüyen kentidir.

Love makes the world go round.
Aşk Dünyayı döndürür.

Children of Łazarz think their mother Felicja is the most beautiful woman in the world.
Łazarz'nın çocukları, anneleri Felicja'nın bütün dünyanın en güzel bayanı olduğunu düşünüyorlar.

The United States had become a world power.
ABD bir dünya gücü olmuştur.

The United States of America export wheat throughout the world.
Abd dünyanın her yanına buğday ihraç eder.

The prize money enabled me to go on a world cruise.
Ödül parası dünya gezisine gitmeme olanak sağladı.

I can't keep track of all the changes taking place in the world of AIDS research.
AIDS araştırma dünyasında yer alan tüm değişiklikleri takip edemem.

I have to change the world now.
Şimdi dünyayı değiştirmek zorundayım.

What in the world happened?
Allah aşkına ne oldu?

What in the world do you want to do?
Allah aşkına ne yapmak istiyorsun?

What in the world do you think you're doing?
Allah aşkına ne yaptığını sanıyorsun?

Who in the world do you think you are?
Allah aşkına sen kim olduğunu sanıyorsun?

What in the world are you doing?
Allah aşkına sen ne yapıyorsun?

What in the world does he mean?
Allah aşkına, o ne anlama geliyor?

God created the world.
Allah dünyayı yarattı.

The German athletes won four gold medals at the luge world championship in Canada.
Alman sporcular Kanada'daki kızak dünya şampiyonluğunda dört altın madalya kazandılar.

Germany is one of the largest cheese producers in the world.
Almanya dünyadaki en büyük peynir üreticilerinden biridir.

The United States fancies itself the world's freest nation.
Amerika Birleşik Devletleri, kendisini dünyanın en özgür ülkesi olarak hayal ediyor.

America fancies itself the world's freest nation.
Amerika, kendisinin dünyanın en özgür ülkesi olduğundan hoşlanıyor.

The world without anime would be like a washing machine without Internet-access.
Animesiz dünya Internet erişimi olmayan bir çamaşır makinesi gibi olurdu.

My mother makes the best cakes in the world.
Annem dünyadaki en iyi kekleri yapar.

The Southern Ocean is considered the world's most treacherous ocean.
Antarktika Okyanusu dünyanın en güvenilmez okyanusu olarak düşünülür.

I wonder if a third world war will break out.
Üçüncü dünya savaşının patlak verip vermeyeceğini merak ediyorum.

After I graduated from college, I spent two years traveling around the world.
Üniversiteden mezun olduktan sonra, dünyayı gezerek iki yıl geçirdim.

International Business Machines Corporation, based in Armonk, New York, is the world's largest computer firm.
Armonk, New York'ta bulunan IBM Şirketi dünyanın en büyük bilgisayar firmasıdır.

Arnold was striving to be the most muscular man in the world.
Arnold dünyadaki en kaslı adam olmak için çabalıyordu.

I don't understand the world anymore, well actually I just now realize that I never understood it.
Artık dünyayı anlamıyorum, aslında onu hiç anlamadığımı kesinlikle şimdi fark ediyorum.

I don't understand the world anymore.
Artık dünyayı anlamıyorum.

The soldiers arrested him, blindfolded him, then they took him behind their vehicle and one of the soldiers took aim at his leg and shot him. This scene was filmed and millions of people from all over the world saw it.
Askerler onu tutukladı, gözlerini bağladı, sonra onu araçlarının arkasına götürdüler ve askerlerden biri onun dizine nişan aldı ve onu vurdu. Bu sahne filme çekildi ve dünyanın her yerinden milyonlarca insan bunu gördü.

It's easier for a Russian to become an atheist than for anyone else in the world.
Ateist olmak bir Rus için dünyadaki herhangi bir başka yere göre daha kolaydır.

Australia is the smallest continent in the world.
Avustralya dünyadaki en küçük kıtadır.

The whole world speaks English.
Bütün dünya İngilizce konuşuyor.

All the world is divided into three types of people - finger-users, chopstick-users, and fork-users.
Bütün Dünya üç tip insana bölünmüştür-parmak-kullananlar, çubuk- kullananlar, ve çatal-kullananlar.

The whole world could be destroyed by an atomic war.
Bütün dünya bir atom savaşı ile yok edilebilir.

The whole world loves Brazil.
Bütün dünya Brezilya'yı sever.

The whole world was involved in the war.
Bütün dünya savaşta yer aldı.

The whole world is one country, every person is your cousin.
Bütün dünya tek bir ülkedir, her insan kuzenindir.

There was peace all over the world.
Bütün dünyada barış vardı.

To the whole world - good night, good day and good morning.
Bütün dünyaya- iyi geceler, iyi günler ve günaydın.

After drinking all night, Bob was dead to the world.
Bütün gece içtikten sonra, Bob deliksiz uyudu.

My grandfather was killed in World War II.
Büyük babam II. Dünya Savaşı'nda öldürüldü.

Another world is possible.
Başka bir dünya mümkündür.

My father loves everyone in the world.
Babam bu dünyadaki herkesi seviyor

My father traveled all over the world by air.
Babam hava yoluyla dünyanın her yerine seyahat etti.

From my point of view, Australia is one of the best countries in the world.
Bana göre, Avustralya, dünyanın en iyi ülkelerden biridir.

I think Boston is one of the most expensive places in the world to live.
Bana kalırsa Boston yaşamak için dünyadaki en pahalı yerlerden biri.

Give me a lever long enough and a fulcrum on which to place it, and I shall move the world.
Bana yeterince uzun bir manivela ve onu yerleştirmek için bir dayanak verin ve dünyayı kımıldatacağım.

All the world desires peace.
Barışı tüm dünya arzuluyor.

Mr. Fujimori is famous all over the world.
Bay Fujimori tüm dünyada ünlüdür.

Some people say that French is one of the most beautiful languages in the world.
Bazı insanlar Fransızcanın dünyadaki en güzel dillerden biri olduğunu söylüyorlar.

The hand that rocks the cradle rules the world.
Beşik sallayan el dünyayı yönetir.

Maybe this world is another planet's Hell.
Belki bu dünya başka bir gezegenin cehennemi.

I'm in a perfect world.
Ben mükemmel bir dünyadayım.

I consider spaghetti to be one of the greatest foods in the world.
Ben Spagettinin dünyadaki en muhteşem yiyeceklerden biri olduğunu düşünüyorum.

I'd like to sail around the world.
Ben tekneyle dünyayı gezmek istiyorum.

I was born in a world you may not understand.
Ben, senin anlamayabileceğin bir dünyada doğdum.

I think Boston is the most beautiful city in the world.
Bence Boston dünyadaki en güzel şehir.

In my opinion, German is the best language in the world.
Bence, Almanca dünyadaki en iyi dildir.

In my world everyone’s a pony and they all eat rainbows and poop butterflies.
Benim dünyamdaki herkes birer midilli, onlar gökkuşağı yiyorlar kakaları da kelebek.

The limits of my language mean the limits of my world.
Benim dil sınırlarım benim dünyamın sınırları anlamına gelir.

Four of my favorite Christmas carols are "Silent Night," "Joy to the World," "The First Noel" and "Away in the Manger."
Benim favori Noel şarkılarımdan dördü " Silent Night ", "Joy to the World ", " The First Noel " ve " Away in the Manger. "

Scientists will come up with new methods of increasing the world's food supply.
Bilim adamları dünyanın gıda teminini arttırmak için yeni yöntemler bulacaklar.

The scientists wanted to make their discoveries known to the world at large.
Bilim adamları keşiflerini bütün ayrıntılarıyla dünyaya bildirmek istediler.

Bill Gates is the world's richest man.
Bill Gates dünyanın en zengin adamı.

How can Bill Gates be the the world's richest man if he gave away all of his money?
Bill Gates parasının hepsini bağışladıysa nasıl dünyanın en zengin adamı olabilir?

Many of the buildings were destroyed in World War II.
Binaların çoğu 2. Dünya Savaşında yıkıldı.

According to a survey, 1 thousand million people are suffering from poverty in the world.
Bir araştırmaya göre dünyada bir milyar insan yoksulluk çekiyor.

A world map shows all the countries.
Bir Dünya haritası tüm ülkeleri gösterir.

I'm confident that there won't be a world war.
Bir dünya savaşı olmayacağından eminim.

They did a tour of the world!
Bir dünya turu yaptılar!