Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Kadın olan Woman kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Woman ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Woman kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

Wait till the guys at work hear that your wife left you for another woman.
İş yerindeki adamların karının seni başka bir kadın için terk ettiğini duyuncaya kadar bekle.

Iran balks at release of American woman.
İran Amerikalı kadının serbest bırakılmasına karşı çıkıyor.

Believe it or not, this woman has three kids.
İster inan ister inanma, bu kadının üç çocuğu var.

You're an attractive woman.
Çekici bir kadınsınız.

Who is that woman holding the flowers?
Çiçekleri tutan o kadın kimdir.

What a pretty woman!
Çok güzel bir kadın!

You're a very lovely woman.
Çok güzel bir kadınsın.

"How did you fit a briefcase into your pocket?!" the woman asked, stunned.
Şaşırmış bir şekilde "Nasıl olur da cebinin içine çantayı sığdırdın?!" diye sordu kadın.

He who loves not wine, woman and songs, remains a fool his whole life long.
Şarabı, kadını ve şarkıyı sevmeyen bütün ömrü boyunca bir aptal kalır.

I see an old woman under the tree.
Ağacın altında yaşlı bir kadın görüyorum.

I do not know the woman talking to our teacher.
Öğretmenimizle konuşan kadını tanımıyorum.

Children of Łazarz think their mother Felicja is the most beautiful woman in the world.
Łazarz'nın çocukları, anneleri Felicja'nın bütün dünyanın en güzel bayanı olduğunu düşünüyorlar.

The man is chasing the woman.
Adam kadını kovalıyordu.

The man confessed that he had robbed the old woman.
Adam, yaşlı kadını soyduğunu itiraf etti.

Excuse me, who is this woman?
Afedersiniz, bu kadın kim?

The fat woman was holding a monkey.
Şişman kadın bir maymun tutuyordu.

Suddenly, a young woman stood up.
Aniden, genç bir kadın ayağa kalktı.

Her mother is a most beautiful woman.
Annesi en güzel bir kadındır.

The young woman under that tree looks sad.
Şu ağacın altındaki genç kadın üzgün görünüyor.

That woman must be his wife.
Şu kadın onun karısı olmalı.

Stop that woman.
Şu kadını durdurun.

Did you sleep with that woman?
Şu kadınla uyudun mu?

Who's that woman standing over there?
Şurada duran kadın kim?

The privilege is reserved exclusively for woman.
Ayrıcalık özel olarak kadın için ayrılmıştır.

I never saw such a woman.
Böyle bir kadın asla görmedim.

The woman on the bench is Mrs. Brown.
Banktaki kadın Bayan Brown.

Will you introduce me to the young woman talking with Mrs. Allen?
Bayan Allen ile konuşan genç kadını bana tanıtır mısın?

I'm looking for a certain old woman.
Belirli bir yaşlı kadın arıyorum.

I'd never go out with a married woman!
Ben asla evli bir kadınla dışarı çıkmak istemem!

I became a woman.
Ben bir kadın oldum.

I am a woman.
Ben bir kadınım.

I'm a woman.
Ben bir kadınım.

I'm not a woman.
Ben kadın değilim.

I'm a thirty-year-old unmarried woman.
Ben otuz yaşında bekar bir kadınım.

I just want to let you know that I think you're the most beautiful woman that I've ever seen.
Ben sadece senin şu ana kadar gördüğüm en güzel kadın olduğunu sandığımı sana bildirmek istedim.

I was the only woman.
Ben tek kadındım.

I feel abandoned by the only woman I love.
Ben, sevdiğim tek kadın tarafından terkedilmiş hissediyorum.

A woman appeared from behind a tree.
Bir ağacın arkasından bir kadın çıktı.

What do you think it means when a man gives a woman his key?
Bir adam bir kadına anahtarını verirse bunun ne demek olduğunu düşünüyorsun?

Do you know what it means when a man gives a woman expensive jewelry?
Bir adam bir kadına pahalı mücevher verirse bunu ne demek olduğunu biliyor musun?

Do you know what it means when a man gives a woman a ring?
Bir erkek bir kadına bir yüzük verirse bunun ne demek olduğunu biliyor musun?

A man is as old as he feels, and a woman as old as she looks.
Bir erkek hissettiği kadar ve bir kadın göründüğü kadar yaşlıdır.

A woman was hanging the washing on the line.
Bir kadın çamaşırı ipe asıyordu.

A woman without a man is nothing.
Bir kadın erkeksiz bir şey değildir.

There are songs that I find degrading as a woman.
Bir kadın olarak aşağılayıcı bulduğum şarkılar var.

Blessed for not making me a woman.
Bir kadın olmadığım için şükrediyorum.

A woman fell from a ship into the sea.
Bir kadın, gemiden denize düştü.

A woman picked my pocket in the crowd.
Bir kadın, kalabalıkta cebimi soydu.

I fell in love with a woman.
Bir kadına aşık oldum.

I've heard it said that it's harder to please a woman than to please a man. I wonder if that's true.
Bir kadını memnun etmenin bir erkeği memnun etmekten daha zor olduğunun söylendiğini duydum. Doğru olup olmadığını merak ediyorum.

I heard a woman scream.
Bir kadının çığlık attığını duydum.

I heard that a woman stabbed a man for eating her lunch.
Bir kadının öğle yemeğini yediği için bir adamı bıçakladığını duydum.

Once upon a time there was a poor man and a rich woman.
Bir zamanlar yoksul bir adam ve zengin bir kadın vardı.

There were once a poor man and a rich woman.
Bir zamanlar yoksul bir adam ve zengin bir kadın vardı.

I read that the president of Brazil is a woman. Her name is Dilma.
Brezilya devlet başkanının bir kadın olduğunu okudum. Adı ise Dilma.

This is a man, that is a woman.
Bu bir erkek, o ise kadın.

This is a woman who we can trust.
Bu güvenebileceğimiz bir kadın.

This is a true story. A woman was admitted to a reputed obstetrics clinic to give birth.
Bu gerçek bir hikaye. Bir kadın, doğurmak için ünlü bir kadın-doğum kliniğine yatırıldı.

Who is this mysterious woman?
Bu gizemli kadın kim?

This woman is a doctor.
Bu kadın doktordur.

Who is this woman?
Bu kadın kim?

I know this woman.
Bu kadını tanıyorum.

This letter is to the old woman.
Bu mektup yaşlı bayanadır.

This is the woman I told you about.
Bu sana bahsettiğim kadın.

You're not the only woman here.
Buradaki tek kadın sen değilsin.

The woman who came here yesterday is Miss Yamada.
Dün buraya gelen kadın Bayan Yamada'dır.

They say she is the kindest woman on earth.
Dünyadaki en nazik kadın olduğunu söylüyorlar.

You could search the world over and never find another woman more beautiful than Mary.
Dünyayı araştırabilirsin ama asla Mary'den daha güzel bir kadın daha bulamazsın.

I'm waiting for the right woman.
Doğru kadını bekliyorum.

My wife Lidia is a beautiful, clever woman.
Eşim Lidia güzel, akıllı bir bayandır.

Man is judged by his courage, woman by her charm.
Erkek cesaretiyle yargılanır, kadın cazibesiyle.

You can have the last word with a woman, on the condition that it is yes.
Evet olması koşuluyla, bir kadına son sözü söyleyebilirsin.

I have no doubt in my mind you are the woman I'm going to marry.
Evleneceğim kadın olduğun konusunda aklımda hiç şüphem yok.

Florence Nightingale is famous as the woman who began professional nursing.
Florence Nightingale, profesyonel hemşireliğe başlayan kadın olarak ünlüdür.

She is apparently an honest woman.
Görünüşe göre dürüst bir kadın.

She was the last woman I expected to see.
Görmeyi umduğum son kadındı.

When your eyes encounter a beautiful woman, knock her out.
Gözlerin güzel bir kadınla karşılaştığında, onu çok şaşırt.

She's a woman of strong character.
Güçlü karakteri olan bir kadındır.

I will marry a beautiful Estonian woman.
Güzel bir Estonyalı bayanla evleneceğim.

The beautiful woman is kind.
Güzel bir kadın naziktir.

You get tired of a beautiful woman after three days. You get used to an ugly woman after three days.
Güzel bir kadından üç gün sonra usanırsın. Çirkin bir kadına üç gün sonra alışırsın.

The beautiful woman is tall.
Güzel kadın uzun boyludur.

A young woman was singing and playing the guitar in front of the fountain.
Genç bir kadın çeşmenin önünde şarkı söyleyip gitar çalıyordu.

The young woman was carrying an infant in her arms.
Genç kadın kollarında bir bebek taşıyordu.

The young woman was carrying a baby in her arms.
Genç kadın kucağında bir bebek taşıyordu.

The thief made off with the woman's handbag.
Hırsız, kadının çantasını çaldı.

The woman who he thought was his aunt was a stranger.
Halası olduğunu düşündüğü kadın bir yabancıydı.

It surprises most people to find out that the prison warden is a woman.
Hapishane gardiyanının bir kadın olduğunu görmek çoğu insanı şaşırtır.

You're an amazing woman.
Harika bir kadınsın.

I found out that the woman I thought was a nurse was actually a doctor.
Hemşire olduğunu düşündüğüm kadının aslında doktor olduğunu öğrendim.

The excited woman tried to explain the accident all in one breath.
Heyecanlı kadın kazayı bir nefeste açıklamaya çalıştı.

He was bored with his wife, an excellent woman he didn’t deserve.
Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı.

An interesting record is still preserved of the inhuman cruelties which were inflicted on this admirable young woman in the secret of the prison house where no eye pitied her and where no friendly hand composed her aching limbs.
Hiçbir gözün ona acımadığı ve hiçbir sıcak elin onun ağrıyan bacaklarını yatıştırmadığı cezaevinin gizli bölümündeki hayranlık uyandıran genç bir kadına yapılan insanlık dışı zulümlerle ilgili ilginç bir kayıt hâlâ korunuyor.

No woman is as arrogant as she is.
Hiçbir kadın onun olduğu kadar kibirli değildir.

Judy is the only woman on the board.
Judy yönetim kurulunda tek kadın.

Who's the woman with the red hat?
Kırmızı şapkalı olan bayan kim ?

The short woman wears a gray suit.
Kısa kadın gri bir takım elbise giyiyor.

My sister was a beautiful woman.
Kız kardeşim güzel bir kadındı.

His daughter grew to be a beautiful woman.
Kızı güzel bir kadın oldu.

The woman cried when she heard the bad news.
Kötü haberi duyduğunda kadın ağladı.