Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Genellikle olan Usually kelimesinin kullanıldığı toplam 17 adet cümle bulundu. Usually ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Usually kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

The symbol "X" usually stands for an unknown quantity in mathematics.
"X" sembolü genellikle matematikte bilinmeyen miktarı temsil etmektedir.

Once the work is done, usually around half past five, I come home to have dinner.
İş yapılır yapılmaz, genellikle beş buçuk civarında, akşam yemeği yemek için eve gelirim.

Things usually take longer than you expect.
İşler genellikle beklediğinden daha uzun sürer.

People don't usually swim around here. The water's not too clean.
İnsanlar buralarda genellikle yüzmezler. Su çok temiz değil.

People usually become famous at the cost of their privacy.
İnsanlar genellikle kendi mahremiyetleri pahasına ünlü olurlar..

People usually find it very difficult to break the ice when they meet someone extremely attractive for the first time.
İnsanlar ilk kez oldukça çekici biriyle karşılaştığında genellikleri havayı yumuşatmayı zor bulurlar.

Iris, what do you usually eat for breakfast?
İris, genellikle kahvaltı için ne yersiniz?

What do Italians usually eat for lunch?
İtalyanlar öğle yemeğinde genelde ne yer?

What do you usually wear to work?
Çalışmak için genellikle ne giyersiniz?

In most sports the team that practice hardest usually brings home the bacon.
Çoğu sporlarda en sıkı çalışma yapan takım genellikle eve ekmek parasını getirir.

Children usually have faith in their parents.
Çocukların genellikle ailelerine inancı var.

After lunch, they usually have a nap.
Öğle yemeğinden sonra genelde şekerleme yaparlar.

We usually have lunch at noon.
Öğlen yemeğimizi genellikle öğlen yeriz.

My teacher usually gives a lot of homework.
Öğretmenim genellikle çok ödev verir.

Lightning is usually followed by thunder.
Şimşek, genelde gök gürültüsünün ardından meydana gelir.

We are usually at home in the evening.
Akşam genellikle evdeyiz.

I usually have supper between 7 and 8 p.m.
Akşam yemeğini genellikle akşam 7 ve 8 arasında yerim.

I usually go shopping on Sunday afternoon.
Alışverişe genellikle Pazar öğleden sonra giderim.

Native speakers sometimes make mistakes, but not usually the same kind of mistakes that non-native speakers make.
Ana dilini konuşanlar bazen hata yapar fakat genellikle ana dilini konuşmayanların yaptıkları hatalarla aynı türden değil.

My mother was usually very busy.
Annem genellikle çok meşguldü.

My mother usually relaxes and sleeps after lunch.
Annem genellikle öğle yemeğinden sonra gevşer ve uyur.

Athletes usually abstain from smoking.
Atletler genellikle sigaradan kaçınırlar.

That gentleman usually wears a hat.
Şu beyefendi genellikle bir şapka giyer.

My grandfather usually eats breakfast at six.
Büyükbabam sabah kahvaltısını genellikle saat altıda yer.

My father usually watches television after dinner.
Babam genellikle akşam yemeğinden sonra televizyon izler.

My father usually comes home at six.
Babam genellikle altıda eve gelir.

My father usually leaves home while I am in bed.
Babam genellikle ben yataktayken evden çıkar.

My father usually comes home at seven.
Babam genellikle eve yedide gelir.

My father usually goes to his office by bus.
Babam ofisine genellikle otobüsle gider.

My father is usually at home on Sunday.
Babam pazar günü genellikle evdedir.

My father is usually at home on Sundays.
Babam Pazar günleri genellikle evdedir.

Mr. Wang usually has a nap in the meeting room.
Bay Wang genelde toplantı odasında kestirir.

That depends, but usually about three times a week.
Belli olmaz ama genellikle haftada üç kez.

I usually have a ham and cheese sandwich for lunch.
Ben öğle yemeği için genellikle bir jambonlu ve peynirli sandviç yerim.

I usually work from 9:00 a.m. to 5:00 p.m., but today I worked until 10:00 p.m.
Ben genelde dokuzdan beşe kadar çalışırım ama bugün ona kadar çalıştım.

I usually avoid eating meal too much.
Ben genellikle çok yemek yemekten kaçınırım.

I usually take a bath after dinner.
Ben genellikle akşam yemeğinden sonra banyo yaparım.

I usually get up at six.
Ben genellikle altıda kalkarım.

I usually do my shopping at this supermarket.
Ben genellikle bu süpermarkette alışveriş yaparım.

I usually eat out.
Ben genellikle dışarıda yerim.

I usually go home at four.
Ben genellikle dörtte eve giderim.

I usually go to bed at nine.
Ben genellikle dokuz da yatarım.

I usually get up late.
Ben genellikle geç kalkarım.

I usually go for a walk every morning.
Ben genellikle her sabah yürüyüş yaparım.

I don't usually agree with Tom about anything.
Ben genellikle herhangi bir şey hakkında Tom'la aynı fikirde değilim.

I don't usually eat red meat.
Ben genellikle kırmızı et yemem.

I usually buy my clothes at the department store.
Ben genellikle kıyafetlerimi büyük mağazadan satın alırım.

I usually walk to school.
Ben genellikle okula yürürüm.

I'm usually in pretty good shape, but now I'm a little overweight.
Ben genellikle oldukça iyi formdayım ama şimdi biraz kiloluyum.

I don't usually have to work on Sundays.
Ben genellikle Pazar günleri çalışmak zorunda değilim.

I usually get up at 6:00.
Ben genellikle saat 6:00 da kalkarım.

I usually get up early in the morning.
Ben genellikle sabah erken kalkarım.

I usually play tennis.
Ben genellikle tenis oynarım.

I usually walk.
Ben genellikle yürürüm.

I usually got to bed about eleven.
Ben genellikle yaklaşık on birde yatmaya gitmek zorundayım.

I usually buy clothing at a local store.
Ben genellikle yerel bir mağazada giysi satın alırım.

I'm usually awake by 8:00 a.m.
Ben sabah 8:00'e kadar genellikle uyanığım.

I usually gas up the car at this service station.
Ben, genellikle bu servis istasyonunda arabaya benzin alırım.

My place isn't usually this much of a mess.
Benim yerim genellikle bu kadar karmaşa değil.

I usually go to the barber once a month.
Berbere genelde ayda bir giderim.

When he opens a magazine, he will usually read his horoscope first.
Bir dergi açtığında, genellikle ilk olarak burcunu okur.

A Japanese garden usually has a pond in it.
Bir Japon bahçesi genellikle içinde bir havuza sahiptir.

I can usually tell when someone is hiding something from me.
Biri benden bir şey gizlediğinde genellikle söyleyebilirim.

We usually talked in English.
Biz genellikle İngilizce konuştuk.

We usually win.
Biz genellikle kazanırız.

We usually walk to school.
Biz genellikle okula yürürüz.

We usually call him Toshi.
Biz genellikle ona Toshi deriz.

We usually eat cooked fish.
Biz genellikle pişmiş balık yeriz.

Our university usually starts on April 1st.
Bizim üniversite genellikle Nisanın 1'inde başlar.

Bob usually goes to bed at ten.
Bob genellikle saat onda yatmaya gider.

I usually toss my loose change into my desk drawer.
Bozuk paramı genellikle masamın çekmecesine atarım.

These days, "the lion's share" usually means "the biggest share"; but not so long ago, it meant "all of it."
Bu günlerde, "aslan payı" genellikle "en büyük pay" anlamına gelmektedir; fakat çok geçmeden önce "onun hepsi" anlamına geliyordu.

This morning I missed the train I usually take.
Bu sabah genellikle bindiğim treni kaçırdım.

This is the hotel where Tom usually stays.
Bu Tom'un genellikle kaldığı otel.

There is usually a cool breeze here in the evening.
Burada akşamleyin genellikle serin bir esinti vardır.

Ambulances don't have to stop at red lights, but they usually slow down.
Cankurtaranlar kırmızı ışıklarda durmak zorunda değiller ama genellikle yavaşlarlar.

On Saturdays, we usually visit in this park.
Cumartesi günleri, genellikle bu parkta yürürüz.

My father usually wears a hat when he goes out.
Dışarı çıktığında babam genellikle bir şapka giyer.

Popcorn is very inexpensive when compared to many other snack foods. It's also usually healthier.
Diğer birçok aperatiflerle karşılaştırıldığında patlamış mısır çok ucuzdur. O ayrıca genellikle daha sağlıklıdır.

Parents are usually concerned about their children's future.
Ebeveynler genellikle kendi çocuklarının geleceği hakkında endişelidirler.

Men aren't usually as interested in figure skating as women are.
Erkekler genellikle kadınlar kadar artistik buz pateni ile ilgilenmezler.

Men are usually more interested in sports than women are.
Erkekler genellikle kadınlardan daha çok sporla ilgilenirler.

She usually helps her sister to do her homework.
Ev ödevini yapması için genellikle kız kardeşine yardım eder.

Elephants usually only sleep two or three hours a day.
Filler genellikle günde sadece iki ya da üç saat uyurlar.

I know that I should sleep for at least eight hours per day, however usually I sleep less.
Günlük en az sekiz saat uyumam gerektiğini biliyorum ama genellikle daha az uyuyorum.

At night, we usually go bowling.
Gece, biz genellikle bowlinge gideriz.

Young people are usually full of energy.
Genç insanlar genelde enerji dolu.

Young people usually have more energy than the old.
Genç insanlar genellikle yaşlılardan daha fazla enerjiye sahiptir.

I don't usually eat at places like this.
Genelde bu tür yerlerde yemek yemem.

Tom is usually the last to leave, but last night Mary left ten minutes after he did.
Genelde en geç Tom ayrılır, ama Mary dün gece ondan 10 dakika sonra ayrıldı.

I usually go on foot.
Genelde yaya giderim.

We usually have breakfast at 7:30.
Genellikle 7:30 da kahvaltı yaparız.

They do not usually live with their children.
Genellikle çocuklarıyla birlikte yaşamazlar.

I usually go to sleep very early.
Genellikle çok erken yatmaya giderim.

You're usually so optimistic.
Genellikle çok iyimsersin.

I usually eat a lot.
Genellikle çok yerim.

I don't usually cry.
Genellikle ağlamam.

I usually have dinner at seven.
Genellikle akşam yedide akşam yemeği yerim.

I usually watch television before supper.
Genellikle akşam yemeğinden önce televizyon izlerim.

I usually have dessert after dinner.
Genellikle akşam yemeğinden sonra tatlı yerim.