Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı şemsiye olan Umbrella kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Umbrella ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Umbrella kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

"Oh no! I left my umbrella on the train." "You are a scatterbrain!"
"Olamaz! Şemsiyemi trende unuttum." "Ne sersem şeysin!"

The boy cannot have stolen my umbrella.
Çocuk şemsiyemi çalmış olamaz.

The man holding the umbrella is Ken.
Şemsiye tutan adam Ken'dir.

My umbrella protects me from the rain.
Şemsiyem beni yağmurdan korur.

Where is my umbrella?
Şemsiyem nerede?

I have left my umbrella in a bus.
Şemsiyemi bir otobüste bıraktım.

I should have brought my umbrella. Large raindrops are starting to fall.
Şemsiyemi getirmeliydim. Büyük yağmur damlaları düşmeye başlıyor.

I am always leaving my umbrella on the train.
Şemsiyemi her zaman trende bırakıyorum.

I can't find my umbrella anywhere.
Şemsiyemi hiçbir yerde bulamıyorum.

I closed my umbrella.
Şemsiyemi kapadım.

I've lost my umbrella.
Şemsiyemi kaybettim.

I've lost my umbrella. I must buy a new one.
Şemsiyemi kaybettim. Yeni bir tane almalıyım.

When will you bring back my umbrella?
Şemsiyemi ne zaman geri getireceksin?

I almost left my umbrella on the train.
Şemsiyemi neredeyse trende bırakıyordum.

I may have left my umbrella in the bus.
Şemsiyemi otobüste unutabilirdim.

Won't you share my umbrella?
Şemsiyemi paylaşmaz mısın?

I left my umbrella in the cab.
Şemsiyemi takside bıraktım.

I left my umbrella behind in the taxi.
Şemsiyemi taksinin arkasında unuttum.

I have left my umbrella in the phone booth.
Şemsiyemi telefon kulübesinde unutmuşum.

I left my umbrella on the train.
Şemsiyemi trende bıraktım.

I forgot to bring my umbrella with me.
Şemsiyemi yanımda getirmeyi unuttum.

You're going to need your umbrella.
Şemsiyene ihtiyacın olacak.

Can I borrow your umbrella?
Şemsiyeni ödünç alabilir miyim.

Take your umbrella because it is cloudy.
Şemsiyeni al, çünkü hava bulutlu.

You do not have to take your umbrella with you.
Şemsiyeni almak zorunda değilsin.

Leave your umbrella in the hall.
Şemsiyeni holde bırak.

I don't want your umbrella.
Şemsiyeni istemiyorum.

You may find your umbrella at the Lost and Found.
Şemsiyeni Kayıp Eşya Bürosunda bulabilirsin.

I left your umbrella on the bus.
Şemsiyeni otobüste bıraktım.

May I share your umbrella?
Şemsiyeni paylaşabilir miyim?

Don't forget your umbrella.
Şemsiyeni unutma.

Take your umbrella with you.
Şemsiyeni yanına al.

It was wise of you to take your umbrella with you.
Şemsiyeni yanına alman akıllıcaydı.

Let me in under your umbrella.
Şemsiyenin altına girmeme izin ver.

She may have left her umbrella on the bus.
Şemsiyesini otobüste bırakmış olabilir.

She left her umbrella on the bus.
Şemsiyesini otobüste bıraktı.

Don't go out without an umbrella.
Şemsiyesiz dışarı çıkma.

If you need an umbrella I'll lend you one.
Şemsiyeye ihtiyacın varsa sana bir tane ödünç verebilirim.

If you need an umbrella, I can lend you one.
Şemsiye'ye ihtiyacın varsa,sana bir tane ödünç verebilirim.

I held the umbrella over her.
Şemsiyeyi onun üzerinde tuttum.

My mother bought my brother a yellow umbrella.
Annem erkek kardeşime sarı bir şemsiye aldı.

Once in a while, he leaves his umbrella in the train.
Arada bir şemsiyesini trende bırakır.

I left an umbrella behind.
Arkada bir şemsiye bıraktım.

I took shelter under my friend's umbrella.
Arkadaşımın şemsiyesinin altına sığındım.

It was very kind of you to lend me an umbrella.
Bana bir şemsiye ödünç verdiğiniz için çok naziktiniz.

Banks will try to lend you an umbrella on a sunny day, but they will turn their backs on a rainy day.
Bankalar güneşli bir günde sana bir şemsiye vermeye çalışırlar ama yağmurlu bir günde sırtlarını dönerler.

I put up my umbrella.
Ben şemsiyemi açtım.

I take an umbrella with me when I go out.
Ben dışarıya giderken yanımda bir şemsiye alırım.

I think you have my umbrella.
Bence şemsiyemi aldın.

I think you'd better take an umbrella in case it rains.
Bence yağmur yağarsa diye bir şemsiye alman daha iyi olur.

I lost my umbrella.
Benim şemsiyemi kaybettim.

I had an umbrella with me but my friend did not.
Benim yanımda şemsiyem vardı fakat arkadaşımın yoktu.

I bought an umbrella.
Bir şemsiye aldım.

You should take an umbrella.
Bir şemsiye almalısın.

You'd better take an umbrella.
Bir şemsiye alsan iyi olur.

Do you have an umbrella?
Bir şemsiyen var mı?

Two male school pupils sharing an umbrella? That's quite a queer situation.
Bir şemsiyeyi paylaşan iki erkek okul öğrencisi? Bu oldukça nonoş bir durum.

Someone left their umbrella in the hall.
Biri şemsiyesini salonda bıraktı.

Somebody left his umbrella behind.
Biri onun şemsiyesini geride bıraktı.

I'll borrow an umbrella from somebody.
Birinden bir şemsiye ödünç alırım.

Someone's taken my umbrella.
Birisi şemsiyemi aldı.

Someone stole my umbrella at the bakery.
Birisi fırında şemsiyemi çaldı.

Someone must have taken my umbrella by mistake.
Birisi yanlışlıkla benim şemsiyemi almış olmalı.

This umbrella belongs to Tom.
Bu şemsiye Tom'a ait.

I'll take this umbrella.
Bu şemsiyeyi alacağım.

This isn't my umbrella; it's somebody else's.
Bu benim şemsiye değil; O başka birininki.

That's my umbrella.
Bu benim şemsiyem.

This is my umbrella.
Bu benim şemsiyem.

Take this folding umbrella with you. It might come in handy.
Bu katlanan şemşiyeyi yanına al. Yararlı olabilir.

Whose umbrella is this?
Bu kimin şemsiyesi?

This is his umbrella, isn't it?
Bu onun şemsiyesi değil mi?

This is his umbrella, right?
Bu onun şemsiyesi, doğru mu?

You should take an umbrella with you this morning.
Bu sabah yanına bir şemsiye almalısın.

This just has to be his umbrella.
Bu yalnızca onun şemsiyesi olmalı.

That's Tom's umbrella.
Bu, Tom'un şemsiyesi.

You should take an umbrella with you today.
Bugün yanına bir şemsiye almalısın.

I'm pretty sure that this is his umbrella.
Bunun onun şemsiyesi olduğundan oldukça eminim.

I don't think this is Tom's umbrella.
Bunun Tom'un şemsiyesi olduğunu sanmıyorum.

I left my umbrella here last night.
Dün gece şemsiyemi burada bıraktım.

You can borrow an umbrella if you need one.
Eğer ihtiyacınız varsa bir şemsiye ödünç alabilirsiniz.

Did you find the umbrella you said you'd lost the other day?
Geçen gün kaybettiğini söylediğin şemsiyeyi buldun mu?

Hanako has forgotten her umbrella again.
Hanako yine şemsiyesini unuttu.

It looks like it will start pouring any second now. Better take an umbrella.
Her an aşırı yağmur başlayacak gibi görünüyor. Şemsiye alsan iyi olur.

You don't want to get wet and catch a cold, so take this umbrella with you.
Islanıp üşütmek istemezsin, bu yüzden bu şemsiyeyi yanına al.

Jack may have taken my umbrella by mistake.
Jack yanlışlıkla benim şemsiyemi almış olabilir.

The red umbrella reminded her of her grandma.
Kırmızı şemsiye ona büyükannesini hatırlattı.

Kate went to school with an umbrella, but Brian didn't.
Kate bir şemsiye ile okula gitti fakat Brian gitmedi.

I wish I could remember where I left my umbrella.
Keşke şemsiyemi nereye bıraktığımı hatırlayabilsem.

Whose umbrella did you use?
Kimin şemsiyesini kullandın?

I'm afraid I took your umbrella by mistake.
Maalesef yanlışlıkla sizin şemsiyenizi aldım.

Mary urged her son to take an umbrella.
Mary oğlunun bir şemsiye alması için ısrar etti.

Why do you need a new umbrella?
Neden yeni bir şemsiyeye ihtiyacın var?

I almost left my umbrella in the train.
Neredeyse şemsiyemi trende unutuyordum.

That's my umbrella, not Tom's.
O benim şemsiyem, Tom'un değil.

It's my umbrella.
O benim şemsiyem.

He carries his umbrella about with him every day.
O her gün şemsiyesini yanında taşır.

Is this your umbrella?
O senin şemsiyen mi?

She put a red ribbon on her umbrella as a mark.
O, şemsiyesine bir işareti olarak kırmızı bir kurdele koydu.

He used his umbrella as a weapon.
O, şemsiyesini bir silah olarak kullandı.

He left his umbrella in the bus.
O, şemsiyesini otobüste bıraktı.