Türkçe kelime anlamı Ikiz olan Twin kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Twin ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.
The twin brothers are as like as two peas.
İkiz erkek kardeşler iki bezelye kadar benzer.
The twin brothers look exactly alike.
İkiz erkek kardeşler tam olarak benziyorlar.
The twin sisters are alike as two peas in a pod.
İkiz kız kardeşler bir zarftaki iki bezelye kadar benziyorlar.
The twin girls are so much alike that I can't tell one from the other.
İkiz kızlar o kadar çok benzerler ki birini diğerinden ayıramıyorum.
I don't know either twin.
İkizlerin hiçbirini tanımıyorum.
I'd like a twin room, please.
Çift yataklı bir oda istiyorum lütfen.
Those twin brothers have similar faces.
Şu ikiz erkek kardeşler benzer yüzlere sahip.
I'm a twin.
Ben bir ikizim.
I always confuse John and his twin brother.
Ben her zaman John'u ve onun ikiz erkek kardeşini karıştırırım.
I am a twin.
Ben ikizim.
He mistook me for my twin brother.
Beni ikiz erkek kardeşime benzetti.
I have a twin.
Benim bir ikizim var.
I have an identical twin.
Benim bir tek yumurta ikizim var.
I have a twin sister.
Bir ikiz kız kardeşim var.
I often confuse John and his twin brother.
John'u çoğunlukla ikiz erkek kardeşi ile karıştırıyorum.
His wife gave birth to twin boys.
Karısı ikiz erkekler dünyaya getirdi.
She is a twin.
O bir ikiz.
She gave birth to twin girls.
O, ikiz kızlar doğurdu.
They have twin daughters.
Onların ikiz kızları var.
I can't tell her from her twin sister.
Onu ikiz kız kardeşinden ayırt edemiyorum.
I can't tell his twin sisters apart.
Onun ikiz kız kardeşlerini ayırt edemiyorum.
Tom couldn't tell one twin from the other.
Tom bir ikizi diğerinden ayıramadı.
Can you tell Tom from his twin brother?
Tom'u ikiz kardeşinden ayırt edebilir misin?
Are you a twin?
Can you tell Jane and her twin sister apart?
Can you tell Jane from her twin sister?
Did you know Tom had a twin brother?
Do you have a twin brother?
Do you have a twin sister?
He took me for my twin brother.
I am looking for room with twin beds.
I am your twin.
I can't tell one twin from the other.
I have a twin brother.
I'd like a twin with an extra bed.
Is it true that Tom has a twin?
The "twin tiger cubs get separated ..." story felt a bit trite.
The criminal is not Bob, but his twin brother.
These twin brothers are as alike as two peas in a pod.
Tom didn't knew Mary was a twin.
Tom has an evil twin brother.
Tom has an identical twin brother and few people can tell them apart.
Tom has an identical twin.
Tom is a twin.
Tom is Mary's twin brother.
Tom might have an identical twin.
Tom attached some twine to the kite.
Tom tied his tomato plants to stakes with twine.
The young girls twined wreaths of flowers.
Tom couldn't help feeling a twinge of panic.
A twink performed a blowjob on me.
Planets are easy to identify because they don't twinkle like stars do.
The plane disappeared in the twinkle of an eye.
There was a happy twinkle in her eyes.
Tom's eyes twinkle with amusement.
Countless stars twinkled in the night sky.
His grey eyes shone and twinkled, and his usually pale face was flushed and animated.
Stars twinkled in the sky.
The stars twinkled above her.
The stars twinkled.
Tom's eyes twinkled.
Around the world thoughts shall fly in the twinkling of an eye.
Düşünceler göz açıp kapayana kadar tüm dünyada yayılacaktır.
Countless stars were twinkling in the sky.
Gökyüzünde çok sayıda yıldız parlıyordu.
Many stars are twinkling in the sky.
Gökyüzünde birçok yıldız parıldıyor.
In the twinkling of an eyelid, the Cat leaped on the blackbird, and ate him, feathers and all.
One day, when Tom was going back home from school, something twinkling fell down from the sky.
Stars were twinkling in the sky.
The stars twinkling in the night sky looked like jewels.
The stars were twinkling in the sky.
The twins are very much alike.
İkizler çok benzer.
He could not perceive any difference between the twins.
İkizler arasında hiçbir fark göremedi.
The twins sang.
İkizler şarkı söyledi.
The twins looked after the baby.
İkizler bebeğe baktılar.
The twins are as alike as two peas in a pod.
İkizler bir zarftaki iki bezelye kadar benzerler.
The twins are indistinguishable from each other.
İkizler birbirinden ayırt edilemez.
The twins do resemble each other.
İkizler birbirlerine benziyorlar.
Twins double the fun.
İkizler eğlenceyi ikiye katlıyor.
The twins smiled.
İkizler gülümsedi.
The twins have come down with measles.
İkizler kızamıktan dolayı yatağa düştü.
The twins are so much alike that I can not distinguish one from the other.
İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt edemiyorum.
The twins look so much alike it's next to impossible to distinguish one from the other.
İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız.
The twins were so alike that it was difficult to tell them apart.
İkizler o kadar benziyorlardı ki birbirinden ayırt etmek zordu.
The twins look exactly alike.
İkizler tam olarak benziyorlar.
The twins helped.
İkizler yardım etti.
Can you tell the twins apart?
İkizleri birbirinden ayırtedebilir misin?
My children are twins.
Çocuklarım ikiz.
Those twins look like two peas in a pod.
Şu ikizler bezelyedeki iki tane gibi benziyorlar.
I recalled a newspaper story about those twins.
Şu ikizler hakkındaki gazete makalesini hatırlattım.
It is sometimes difficult to tell twins apart.
Bazen ikizleri ayırmak zordur.
The Brown twins, both of whom got recently married, held a party.
Brown ikizleri, son zamanlarda her ikisi de evlendi, bir parti düzenledi.
Jean and Kate are twins.
Jean ve Kate ikizler.
She gave birth to twins a week ago.
O bir hafta önce ikiz doğurdu.
She gave birth to twins.
O, ikiz doğurdu.
They aren't twins.
Onlar ikiz değiller.
Though they're twins, they don't have many interests in common.
Onlar, ikiz olmalarına rağmen, çok sayıda ortak ilgileri yok.
She had twins.
Onun ikizleri vardı.
I think Tom and John are identical twins.
Sanırım Tom ve John tek yumurta ikizleri.
Tom couldn't tell the two twins apart.
Tom iki ikizi birbirinden ayıramadı.
Though Tom and Mary are twins, they don't look very similar.
Tom ve Mary ikiz olmasına rağmen, onlar çok benzer görünmüyor.
Body and spirit are twins: God only knows which is which.
Vücut ve ruh ikizdir: Sadece Tanrı hangisinin hangisi olduğunu bilir.
