Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Söyledi olan Told kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Told ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Told kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

"You never told me that!" "Yes, I did!"
"Onu bana söylemedin!" "Evet söyledim!"

You still haven't told me why you quit your job.
İşinizden ayrılma nedeninizi hâlâ bana söylemediniz.

I told you that I wasn't interested.
İlgilenmediğimi sana söyledim.

People told Maria that she was cute, but the mirror said: "You are much more than cute, you are beautiful!"
İnsanlar Maria'ya şirin olduğunu söylediler fakat ayna sen şirinden çok daha fazlasısın, sen güzelsin! dedi.

People were told to stay indoors because of the violence in the streets.
İnsanlara sokaklardaki şiddet nedeniyle evde kalmaları söylendi.

He told me that he was going to Italy.
İtalya'ya gittiğini söyledi.

A good newspaper reporter takes advantage of what he learns from any source, even the "little bird told him so" type of source.
İyi bir gazete muhabiri herhangi bir kaynaktan öğrendiklerinden, hatta "küçük kuş ona öyle söyledi" türü kaynaktan bile yararlanır.

I didn't go out at all because you told me not to.
Çıkmamamı söylediğin için hiç dışarı çıkmadım.

The boy told me why he was crying.
Çocuk bana niçin ağladığını söyledi.

Tom put together one million dollars in unmarked, used bills as the kidnappers had told him to do.
Çocuk hırsızlarının ona yapmasını söyledikleri gibi Tom işaretlenmemiş, kullanılmış paralar halinde bir milyon dolar topladı.

The kidnapper told me he'd kill Tom if I didn't show up alone.
Çocuk kaçıran yalnız gelmezsem Tom'u öldüreceğini söyledi.

I told an amusing story to the children.
Çocuklara eğlenceli bir hikaye anlattım.

She told the children an interesting story.
Çocuklara ilginç bir hikaye anlattı.

She told her children to put away their toys.
Çocuklara oyuncaklarını yerine koymasını söyledi.

I told the children to be quiet, but they just kept on being noisy.
Çocuklara sessiz olmalarını söyledim, fakat onlar gürültülü olmaya devam ettiler.

She told her children an amusing story.
Çocuklarına eğlendirici bir hikaye anlattı.

He told his children not to make so much noise.
Çocuklarına o kadar çok gürültü yapmamalarını söyledi.

During the opening ceremony, the history of Russia was told through the dreams of a young girl named Lubov, which means "love".
Açılış töreninde Rusya'nın tarihi Lubov adlı genç bir kızın rüyaları vasıtasıyla anlatıldı, bu, "aşk" anlamına geliyor.

The suspect told a lie to the inspector.
Şüpheli müfettişe bir yalan söyledi.

The suspect was told not to leave town.
Şüpheliye kasabadan ayrılmaması söylendi.

He told the students to be quiet.
Öğrencilere sessiz olmalarını söyledi.

The teacher told the boy not to make noise.
Öğretmen çocuğa gürültü yapmamasını söyledi.

The teacher told me to stand up.
Öğretmen ayağa kalkmamı söyledi.

The teacher told me that Hitler killed himself.
Öğretmen bana Hitler'in kendisini öldürdüğünü söyledi.

My teacher told me that I should have spent more time preparing my speech.
Öğretmen bana konuşmamı hazırlamak için daha çok zaman harcamam gerektiğini söyledi.

The teacher told us that Columbus discovered America in 1492.
Öğretmen bize Columbus'ın Amerika'yı 1492'de keşfettiğini söyledi.

The teacher told us a funny story.
Öğretmen bize komik bir hikaye anlattı.

The teacher told me study harder.
Öğretmen daha çok çalışmamı söyledi.

The teacher told Mary to shut up.
Öğretmen Mary'ye çenesini kapamasını söyledi.

The teacher told Mary to be quiet.
Öğretmen Mary'ye sessiz olmasını söyledi.

The teacher told him to study English hard.
Öğretmen ona İngilizceye çok çalışmasını söyledi.

The teacher told him to rewrite his essay.
Öğretmen ona denemesini yeniden yazmasını söyledi.

The teacher told us to be quiet.
Öğretmen sessiz olmamızı söyledi.

The teacher told Tom that he couldn't give him anything higher than a C.
Öğretmen Tom'a ona bir C 'den daha yüksek bir şey veremediğini söyledi.

My teacher told me to read as much as I could.
Öğretmenim bana elimden geldiği kadar çok okumamı söyledi.

My teacher told me that I should've devoted more time to preparing my speech.
Öğretmenim bana konuşmamı hazırlarken daha fazla zaman ayırmam gerektiğini söyledi.

My teacher told me that I didn't devote enough time to preparing my speech.
Öğretmenim bana konuşmamı hazırlarken yeterli zaman ayırmadığımı söyledi.

My teacher told me that I should have spent more time preparing my presentation.
Öğretmenim sunumumu hazırlayışımla daha fazla zaman geçirmemi söyledi.

Our teacher told us that we should do our best.
Öğretmenimiz bize elimizden geleni yapmamızı söyledi.

Our teacher told us what to read.
Öğretmenimiz bize ne okuyacağımızı söyledi.

Our teacher told us when to start.
Öğretmenimiz bize ne zaman başlayacağımızı söyledi.

Stop complaining and do as you're told.
Şikayet etmeyi bırak ve sana söylenildiği gibi yap.

Have you told your parents?
Ailene söyledin mi?

She told her boss what she had in mind.
Aklındakini patronuna söyledi.

Death is one of two things. Either it is annihilation, and the dead have no consciousness of anything; or, as we are told, it is really a change: a migration of the soul from this place to another.
Ölüm iki şeyden biridir.O ya ölümlülüktür, ve ölüler herhangi bir şeyin bilincinde değildir; ya da bize söylenildiği gibi, gerçekten bir değişikliktir: ruhun bu yerden ötekine göç etmesidir.

At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.

My uncle told me the story by way of a joke.
Amcam masalı bir şaka gibi okudu.

I told you before that you should ask your mother first.
Önce annene sorman gerektiğini sana daha önce söyledim.

You'll be told in advance.
Önceden sana söylenilecek.

The mother told the children to be quiet.
Anne çocuklara sessiz olmalarını söyledi.

Anne told me that my hair is too long.
Anne bana saçımın çok uzun olduğunu söyledi.

My mother told me to mow the lawn.
Annem çimi biçmemi söyledi.

My mom told me that I was fat.
Annem bana şişman olduğumu söyledi.

My mom told me the same thing.
Annem bana aynı şeyi söyledi.

My mother told me not to go out.
Annem bana dışarı çıkmamamı söyledi.

My mother told me I needed to eat less candy.
Annem bana daha az şeker yemem gerektiğini söyledi.

My mother told me I needed to eat more vegetables.
Annem bana daha fazla sebze yemem gerektiğini söyledi.

My mother told me to clean the room.
Annem bana odayı temizlememi söyledi.

My mother told me not to be noisy.
Annem gürültücü olmamamı söyledi.

My mother told me why my father was so angry with me.
Annem, babamın bana neden çok kızgın olduğunu bana anlattı.

Have you told your mom?
Annene söyledin mi?

Tom opened the window even though his mother told him not to.
Annesi açmamasını söylemesine rağmen Tom pencereyi açtı.

The mother told her daughter to do it herself.
Annesi kızına onu kendinin yapmasını söyledi.

Even though his mother told him to get ready for dinner, Tom continued playing his game.
Annesi ona akşam yemeği için hazırlanmasını söylemesine rağmen Tom oyununu oynamaya devam etti.

That's why I told you not to go by car.
Arabayla gitmemeni söylememin nedeni odur.

He told his assistant that he would win.
Asistanına kazanacağını söyledi.

The soldiers were told never to surrender.
Askerlere asla teslim olmamaları söylendi.

I never told anyone.
Asla kimseye söylemedim.

I never told you to quit.
Asla sana gitmeni söylemedim.

I told you that I would never give up.
Asla vazgeçmeyeceğimi sana söyledim.

I never told you to lie.
Asla yalan söylediğini söylemedim.

The truth is I told a lie.
Aslına bakarsan, yalan söyledim.

What the lawyer had told me finally turned out to be false.
Avukatın bana söylediğinin yanlış olduğu sonunda ortaya çıktı.

Were you told to do so?
Öyle yapman sana söylendi mi?

I've just been told that I have to bring my own equipment.
Az önce kendi ekipmanımı getirmem gerektiğini söyledim.

Repeat what I have just told you.
Az önce sana söylediğimi tekrarla.

I just told Tom to leave Mary alone.
Az önce Tom'a Mary'yi yalnız bırakmasını söyledim.

I told you to stop doing that.
Böyle yapmayı kesmeni söyledim sana.

Whoever told you such a ridiculous story?
Böylesine saçma bir hikayeyi sana kim anlattı?

I told the police all I know.
Bütün bildiğimi polise anlattım.

I told him the big news.
Büyük haberi ona söyledim.

My grandmother told me the story of Cinderella.
Büyükannem bana Külkedisi hikayesini anlattı.

He told me that his grandfather is over ninety.
Büyükbabasının doksanın üzerinde olduğunu söyledi.

Father told me to wash the car.
Baba bana arabayı yıkamamı söyledi.

Father told us a very interesting story.
Baba bize çok ilginç bir hikaye anlattı.

My father told me where to go.
Babam bana nereye gideceğini söyledi.

My father told me I couldn't go abroad alone.
Babam bana yurt dışına yalnız gidemeyeceğimi söyledi.

My father told me to write an answer and post it at once.
Babam bana, bir yanıt yazıp hemen postalamamı söyledi.

Dad told me to help you, Mom.
Babam sana yardım etmemi söyledi, Anne.

My father told me not to read a book in my bed.
Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.

I told Dad about it.
Babama ondan bahsettim.

He went there as his father told him.
Babasının dediği gibi oraya gitti.

Look, I told you Tom is a friend of mine.
Bak, Tom'la arkadaş olduğumu sana söylemiştim.

What movie was it that you told me I should watch?
Bana İzlemem gerektiğini söylediğin hangi filmdi?

I've been told that.
Bana öyle dendi.

You haven't told me your name.
Bana adını söylemedin.

She told me that his mother was a doctor.
Bana annesinin bir doktor olduğunu söyledi.

She told me about what she saw in Australia.
Bana Avustralya'da gördüğünden bahsetti.

He told me that his father was a doctor.
Bana babasının bir doktor olduğunu söyledi.

He told me that he would wait till I returned.
Bana ben dönünceye kadar bekleyeceğini söyledi.