Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Tenis olan Tennis kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Tennis ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Tennis kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

You are a good tennis player.
İyi bir tenisçisin.

I played tennis after I studied.
Çalıştıktan sonra tenis oynadım.

I can't play tennis very well.
Çok iyi şekilde tenis oynayamam.

I'm not much of a tennis player.
Çok iyi bir tenis oyuncusu değilim.

I like playing tennis, though I'm not very good at it.
Çok iyi olmasam bile tenis oynamaktan hoşlanırım.

I used to play a lot of tennis.
Çok tenis oynardım.

A very common type of elbow pain is known as "tennis elbow" in English.
Çok yaygın bir tip dirsek ağrısı, İngilizcede " tenisçi dirseği " olarak bilinir.

Finishing lunch, he played tennis.
Öğle yemeğinden sonra tenis oynadı.

I am going to play tennis in the afternoon.
Öğleden sonra tenis oynayacağım.

Let's play tennis in the afternoon.
Öğleden sonra tenis oynayalım.

It's too dark to play tennis now.
Şimdi tenis oynanmayacak kadar çok kalabalık.

Akira is a good tennis player.
Akira iyi bir tenis oyuncusu.

Akira is good at playing tennis.
Akira tenis oynamada iyidir.

Akira can play tennis well.
Akira tenisi iyi oynayabilir.

I am going to play tennis next Sunday.
Önümüzdeki Pazar tenis oynayacağım.

Ann plays tennis very well.
Ann çok iyi tenis oynar.

Ann often plays tennis after school.
Ann genellikle okul sonrası tenis oynuyor.

My mother is now crazy about tennis.
Annem şimdi tenis için deli oluyor.

My mother used to be into tennis.
Annem tenisle ilgilenirdi.

I belong to a tennis club in my university.
Üniversitemde bir tenis kulübü üyesiydim.

I play tennis once in a while.
Ara sıra tenis oynarım.

My friends don't play tennis.
Arkadaşlarım tenis oynamazlar.

Both Tom and Bill are playing tennis now.
Şu anda hem Tom hem de Bill tenis oynuyorlar.

I've just started playing tennis.
Az önce tenis oynamaya başladım.

I was playing tennis all day.
Bütün gün tenis oynuyordum.

I like tennis the best of all sports.
Bütün sporların içinde en çok tenisi severim.

I play tennis all the year around.
Bütün yıl boyunca tenis oynarım.

My grandmother walks faster than me, and plays tennis better than I do.
Büyükannem benden daha hızlı yürür, ve benim oynadığımdan daha iyi tenis oynar.

She wants to be a tennis player when she grows up.
Büyüyünce tenisçi olmak istiyor.

He wants to be a tennis player when he grows up.
Büyüyünce tenisçi olmak istiyor.

My father plays tennis every Sunday.
Babam her pazar tenis oynar.

My father likes tennis.
Babam tenisi sever.

His leg will prevent him from participating in a tennis tournament.
Bacağı onun tenis turnuvasına katılmasını engelleyecek.

Mrs. Ogawa is really good at tennis.
Bayan Ogawa teniste gerçekten iyidir.

Some boys play tennis and others play soccer.
Bazı delikanlılar tenis oynar diğerleri futbol.

Some girls were playing tennis.
Bazı kızlar tenis oynuyorlardı.

Some of my classmates like volleyball and the others enjoy tennis.
Bazı sınıf arkadaşlarım voleyboldan hoşlanır ve diğerleri tenisten hoşlanır.

Some of my classmates like volleyball and others enjoy tennis.
Bazı sınıf arkadaşlarım voleyboldan, diğerleri ise tenisten hoşlanıyor.

I sometimes play tennis with her.
Bazen onunla tenis oynarım.

I used to play tennis when I was a student.
Ben öğrenciyken tenis oynardım.

I played a match of tennis with my friend, but lost.
Ben arkadaşım ile bir tenis maçı oynadım fakat kaybettim.

I belong to a tennis club.
Ben bir tenis kulübünün üyesiyim.

I am a tennis player.
Ben bir tenisçiyim.

I'm a tennis player.
Ben bir tenisçiyim.

I played tennis yesterday for the first time.
Ben dün ilk defa tenis oynadım.

I played football and my sister played tennis.
Ben futbol oynadım ve kız kardeşim tenis oynadı.

I usually play tennis.
Ben genellikle tenis oynarım.

I play tennis every day.
Ben her gün tenis oynarım.

I'm in the tennis club.
Ben tenis kulübündeyim.

I like to play tennis. What sport do you like to play?
Ben tenis oynamaktan hoşlanırım. Sen hangi sporu yapmaktan hoşlanırsın?

I like playing tennis.
Ben tenis oynamayı seviyorum.

I like to play tennis.
Ben tenis oynamayı seviyorum.

I can play tennis.
Ben tenis oynayabilirim.

I like tennis very much.
Ben tenisi çok severim.

I'm good at tennis.
Ben tenisinde iyiyim.

I am poor at tennis.
Ben teniste kötüyüm.

I don't enjoy tennis.
Ben tenisten hoşlanmıyorum.

I hear that you are a good tennis player.
Ben, iyi bir tenis oyuncusu olduğunu duyuyorum.

I have tennis elbow.
Bende tenisçi dirseği var.

What do you say to playing tennis with me?
Benimle tenis oynamaya ne dersin?

Betty challenged me to a game of tennis.
Betty bir tenis oyununda bana meydan okudu.

I'd like to play tennis with you some day.
Bir gün seninle tenis oynamak istiyorum.

He plays tennis three times a week.
Bir haftada üç kez tenis oynar.

I made up my mind to join a tennis club.
Bir tenis kulübüne katılmaya karar verdim.

We will play a tennis match.
Bir tenis maçı oynayacağız.

We hope to organize a tennis club.
Bir teniz kulübü organize etmeyi düşünüyoruz.

Some were playing tennis on the tennis court.
Biri, tenis kortunda tenis oynuyordu.

Someone stole my tennis racket.
Birisi benim tenis raketimi çaldı.

They played table tennis together.
Birlikte masa tenisi oynadılar.

We played tennis yesterday.
Biz dün tenis oynadık.

We play tennis every day.
Biz her gün tenis oynarız.

We play tennis after school.
Biz okuldan sonra tenis oynarız.

We enjoyed playing tennis.
Biz tenis oynamaktan keyif aldık.

Do you want to play tennis with us?
Bizimle tenis oynamak ister misin?

Will you play tennis with us?
Bizimle tenis oynar mısın?

I played tennis with Bob.
Bob'la tenis oynadım.

I'll play tennis with Tom later this afternoon.
Bu öğleden sonra geç saatlerde Tom'la tenis oynayacağım.

How about playing tennis this afternoon?
Bu öğleden sonra tenis oynamaya ne dersin?

I will play tennis this afternoon.
Bu öğleden sonra tenis oynayacağım.

Let's play tennis this afternoon.
Bu öğleden sonra tenis oynayalım.

Is there a tennis court around here?
Bu civarda bir tenis kortu var mı?

They won't play tennis this Saturday.
Bu Cumartesi tenis oynamayacaklar.

Do you have a tennis court in this hotel?
Bu otelde, bir tenis kortunuz var mı?

He has been playing tennis since this morning.
Bu sabahtan beri tenis oynuyor.

I'll be playing tennis with Tom this afternoon, but it's not something I'm really looking forward to.
Bugün öğleden sonra Tom'la tenis oynuyor olacağım fakat bu gerçekten çok istediğim bir şey değil.

Can I borrow your tennis racket today?
Bugün senin tenis raketini ödünç alabilir miyim?

We can play either tennis or baseball here.
Burada ya tenis ya da beyzbol oynayabiliriz.

She used to play tennis on Saturday afternoon.
Cumartesi öğleden sonra tenis oynardı.

I will be playing a tennis match on Saturday with my boyfriend Cyril.
Cumartesi günü Cyril adlı oğlan arkadaşımla bir tenis maçı oynuyor olacağım.

We always play tennis on Saturday morning.
Cumartesi sabahı her zaman tenis oynarız.

She played tennis all day yesterday.
Dün bütün gün tenis oynadı.

Did Ming's father play tennis yesterday?
Dün Ming'in babası tenis oynadı mı?

Were you playing tennis yesterday morning?
Dün sabah tenis oynuyor muydun?

I played tennis with Taro yesterday.
Dün Taro ile tenis oynadım.

You played tennis yesterday.
Dün tenis oynadın.

Did you play tennis yesterday?
Dün tenis oynadınız mı?

They didn't play tennis yesterday.
Dün tenis oynamadılar.

I did not play tennis yesterday.
Dün tenis oynamadım.

I didn't play tennis yesterday.
Dün tenis oynamadım.

Yesterday I did not play tennis.
Dün tenis oynamadım.