Türkçe kelime anlamı Tat olan Taste kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Taste ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.
The taste of the first kiss remains vivid in my memory.
İlk öpücüğün tadı benim bellekte canlı kalır.
You have good taste in music.
İyi bir müzik zevkin var.
Wine is not to my taste.
Şarap bana göre değil.
Peaches taste sweet.
Şeftaliler tatlıdır.
Since I have a cold, I can't taste anything.
Üşüttüğüm için, hiçbir şeyin tadını alamıyorum.
When I have a cold, I cannot taste anything.
Üşüttüğümde, hiçbir şeyin tadını alamıyorum.
What does the special taste like?
Özel lezzet neye benziyor?
For being such an expensive wine, it really should taste better than this.
Böyle pahalı bir şarap olduğu için, gerçekten bundan daha iyi tadı olmalı.
I don't like the taste of tomatoes.
Ben domatesin tadını sevmiyorum.
Do you like the taste of beer?
Biranın tadını sever misin?
The apples from our own tree taste much better than the sprayed apples from the supermarket.
Bizim kendi ağacımızdan gelen elmalar marketten gelen püskürtülmüş elmalardan çok daha iyi tat veriyor.
How does this soup taste?
Bu çorbanın tadı nasıl?
These grapes taste sour.
Bu üzümlerin tadı ekşi.
This seasoning has a bitter taste.
Bu baharatın acı bir tadı var.
This doesn't taste like pork to me.
Bu bana bir domuz eti gibi tat vermiyor.
These apples taste good.
Bu elmaların tadı iyi.
Would you like to taste this yummy cake?
Bu lezzetli keki tatmak ister misin?
This fruit doesn't taste good.
Bu meyvenin tadı iyi değil.
This cheese has a sharp taste.
Bu peynirin keskin bir tadı var.
These oranges taste good.
Bu portakalların tadı iyi.
My taste is quite different from yours.
Damak tadım sizinkinden oldukça farklı.
If you put more tea leaves into the pot, the tea will taste better.
Eğer demliğe biraz daha çay yaprakları koyarsan, çayın tadı daha iyi olacaktır.
It has a refreshing taste.
Ferahlatıcı bir tadı var.
It doesn't taste as good as it looks.
Göründüğü kadar iyi tadı yok.
To he who is sick, honey has a bitter taste.
Hasta olana bal acı bir tattır.
Taste this wine to see if you like it.
Hoşunuza gidip gitmeyeceğini anlamak için bu şarabın tadın.
I love the taste of watermelon.
Karpuzun tadını severim.
From personal experience, I know that any encounter with him will leave a bad taste in your mouth.
Kişisel deneyimlerimden, onunla tartışmanın ağzında kötü bir tat bırakacağını biliyorum.
Dried fish is not to my taste.
Kurutulmuş balık benim damak tadıma uygun değil.
Modern jazz is not to my taste.
Modern caz benim zevkime göre değil.
She isn't to my taste.
O benim zevkime göre değil.
That experience left a bad taste in my mouth.
O deneyim ağzımda kötü bir tat bıraktı.
His taste in music is superb.
Onun müzik zevki muhteşemdir.
I don't like his taste in color.
Onun renk zevkini sevmiyorum.
He was curious about how it would taste, so he took a small bite.
Onun tadının nasıl olacağı hakkında meraklıydı, bu yüzden küçük bir ısırık aldı.
Did you taste the rice?
Pilavı tattın mı?
The milk has a bad taste.
Sütün kötü bir tadı var.
It requires a good taste to study art.
Sanat öğrenimi yapmak iyi bir zevk gerektirir.
Garlic is used to improve the taste of food.
Sarımsak yemeğin lezzetini artırmak için kullanılır.
I don't like your taste in color.
Senin renk zevkinden hoşlanmıyorum.
I don't like the taste of onions.
Soğanın tadını sevmiyorum.
Since I have a cold, I have no sense of taste.
Soğuk aldığım için, tad hissim yok.
Does it taste okay?
Tadı nasıl?
How about the taste?
Tadı nasıldır?
You have no taste.
Tadın yok.
Have a taste.
Tadına bak.
Choice is a matter of taste.
Tercih zevk meselesidir.
Tom claims that he can taste the difference between these two brands of salt.
Tom bu iki tuz markası arasındaki farkı tadabileceğini iddia ediyor.
Tom developed a taste for French wine.
Tom Fransız şarabı için bir tat geliştirdi.
Tom didn't like the taste.
Tom lezzeti sevmedi.
Tom can't taste the difference between expensive wine and cheap wine.
Tom pahalı şarap ve ucuz şarap arasındaki farkı tadamaz.
Tom's taste in music is similar to mine.
Tom'un müzik zevki benimkine benzer.
When the tempura I make cools down, it immediately loses its crispiness and doesn't taste very good.
Yaptığım tempura soğuduğunda, o derhal gevrekliğini kaybeder ve tadı iyi olmaz.
The meals don't suit my taste.
Yemekler benim zevkime uymuyor.
The food didn't taste that bad.
Yiyeceğin tadı o kadar kötü değildi.
The food didn't taste all that bad.
Yiyeceğin tadı o kadar kötü değildi.
"Can you cook?" - "Yes, I can. But I can't guarantee it'll taste good."
"Unfortunately the frankfurters split open when I was boiling them." "It doesn't matter, Tom. They still taste good."
"You have expensive taste!" the shopkeeper exclaimed. "Are you sure you don't want to look through our cheaper variants first?"
A cold dulled his taste.
A coward dies a thousand times before his death. The valiant never taste of death but once.
A litany of taste tests enabled Hugo to distinguish between a variety of pastes.
Abstract art is not to the taste of everyone.
According to the old man I met yesterday, cockroaches can be eaten and don't taste all that bad.
Add salt and pepper to taste.
Add salt to taste.
An egotist is a person of low taste, more interested in himself than in me.
Apples are good for your health, and, in addition, they taste great.
Be sure to taste your words before you spit them out.
Can you taste the garlic?
Come on! I will show you the taste of defeat.
Come taste!
Could I have a sample taste?
Delicious looking food doesn't necessarily taste good.
Do you like the taste of lemons?
Do you like the taste of truffle?
Does that taste good?
Doesn't it taste good?
Dr Tamura and his colleagues wanted to see if ordinary wine drinkers perceived the negative taste.
Each has his own taste.
Every person to his taste.
Every separation is a taste of death.
Food really does taste better when eaten with close friends.
For a temporary taste of another world and a look at your own desires you must pay everything you own, and ten years off your life.
Happiness has no taste without sadness.
He has more money than taste.
Her dress is not to my taste.
Her eclectic taste was evident from the unusual decor of the room.
Here, have a taste.
His doctors told him that he would see, hear, and taste as before.
How does it taste?
Humans have five senses: sight, hearing, touch, taste and smell.
Hunger makes anything taste good.
I can taste something strange in this soup.
I can't distinguish the taste.
I can't taste the tofu. Is there really tofu in this?
I don't like to eat sardines, because I think they taste too salty.
I don't mind since I'm used to it, but the first guy who thought about making a hearse with a golden roof on top of it, he must have had quite bad taste.
I find that Frankfurters have a better taste than Viennese.
I find that frankfurters have much more taste than wieners.
