Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Bir şey olan Something kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Something ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Something kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

"Would you like something to drink?" "No, but thanks for offering."
"Bir şey içmek ister misin?" "Hayır, ama öneri için teşekkürler."

"Do you need something?" "Yes, I need to talk to you."
"Bir şeye ihtiyacın var mı?" "Evet, seninle konuşmaya ihtiyacım var."

"My boy, did you hear something?" "No."
"Oğlum bir şey duydun mu?" "Hayır."

"I'm tired of watching TV. Let's do something else." "Like what?"
"TV izlemekten usandım. Başka bir şey yapalım." "Ne gibi?"

"Do you want something to eat?" "Sorry, I just ate."
"Yiyecek bir şey ister misin?" "Üzgünüm, az önce yedim."

Have something to drink.
İçecek bir şey al.

Can I get you something to drink?
İçecek bir şey alabilir miyim?

May I have something to drink?
İçecek bir şey alabilir miyim?

Do you want something to drink?
İçecek bir şey ister misin?

Would you like something to drink?
İçecek bir şey ister misin?

Would you care for something to drink?
İçecek bir şey ister misin?

I want something to drink.
İçecek bir şey istiyorum.

I'd like something to drink.
İçecek bir şey istiyorum.

He needs something to drink.
İçecek bir şeye ihtiyacı var.

May I have something hot to drink?
İçecek sıcak bir şey alabilir miyim?

Get inside and lock your doors! Close your windows! There is something in the fog!
İçeri gir ve kapılarını kilitle! Pencerelerini kapat! Sisin içinde bir şey var!

I want something hot to drink.
İçmek için sıcak bir şey istiyorum.

I want something cold to drink.
İçmek için soğuk bir şey istiyorum.

How about something cold to drink?
İçmek için soğuk bir şeye ne dersin?

There's a general sense that something should be done about unemployment.
İşsizlik hakkında bir şey yapılması gerektiğine dair genel bir kanı vardır.

Is there something you need?
İhtiyacın olan bir şey var mı?

Don't say something you'll regret later.
İleride pişman olacağın bir şey söyleme.

Don't do something you'll regret later.
İleride pişman olacağın bir şey yapma.

I saw something interesting.
İlginç bir şey gördüm.

I've discovered something interesting.
İlginç bir şey keşfettim.

How can I sacrifice myself for something I don't believe in?
İnanmadığım bir şey için kendimi nasıl feda edebilirim?

Is there something you wanted?
İstediğin bir şey var mı?

Is there something that you want?
İstediğin bir şey var mı?

I won't be pressured into doing something I don't want to do.
İstemediğim bir şeyi yapmam için bana baskı yapılmayacak.

I want to eat something good.
İyi bir şey yemek istiyorum.

Let's go out and get something to eat.
Çıkalım ve yiyecek bir şeyler alalım.

I smell something rotten.
Çürük bir şeyin kokusunu alıyorum.

Do something quickly.
Çabucak bir şey yap.

We need to do something quickly.
Çabucak bir şey yapmamız gerekir.

Something is wrong with the washing machine.
Çamaşır makinesinde bir sorun var.

She took something out of the bag.
Çantadan bir şey çıkardı.

Most people are very passionate about something.
Çoğu insan bir şey hakkında çok tutkuludur.

If the child needs to eat, cook something healthy for him.
Çocuğun yemek yemeye ihtiyacı varsa, ona sağlıklı bir şey pişirin.

The child is always begging for something.
Çocuk her zaman bir şey istiyor.

I have to do something before it's too late.
Çok geç olmadan bir şey yapmak zorundayım.

"Give me something to write with." "Will this do?" "Yes, it will do."
“Yazmak için bana bir şey ver.” “Bu olur mu?” “Evet, olur.”

Obviously, I can't force you to do something you don't want to do.
Açık ki, yapmak istemediğin bir şeyi yapmaya zorlayamam seni.

Tom clearly had something to say, but he didn't say anything.
Açıkça Tom'un söyleyeceği bir şeyi vardı ama hiçbir şey söylemedi.

I was hungry and you've given me something to eat.
Açtım ve bana yiyecek bir şey verdin.

I was hungry and you gave me something to eat.
Açtım ve bana yiyecek bir şey verdin.

She felt something between love and hatred.
Aşk ve nefret arasında bir şey hissetti.

I'll fix a sandwich or something for your lunch.
Öğle yemeğin için bir sandviç falan hazırlayacağım.

Studying really isn't something easy.
Öğrenim yapmak gerçekten kolay bir şey değildir.

How about cup of tea or something, if you aren't in a hurry?
Acelen yoksa çaya veya başka bir şeye ne dersin?

A man was complaining of something in a sharp voice.
Adam keskin bir sesle bir şeyi şikayet ediyordu.

The man had something under his coat.
Adamın paltosunun altında bir şey vardı.

Excuse me, but may I ask you something.
Affedersiniz fakat bir,şey sorabilir miyim?

You should spend less time complaining and more time doing something productive.
Şikayet ederek daha az üretken bir şey yaparak daha fazla zaman harcamalısın.

I have to do something else now.
Şimdi başka bir şey yapmak zorundayım.

I want something to drink now.
Şimdi içecek bir şey istiyorum.

I want something cold to drink now.
Şimdi içecek soğuk bir şey istiyorum.

I think that what you need now is to eat something.
Şimdi ihtiyacın olan şeyin bir şey yemek olduğunu düşünüyorum.

We now have something to celebrate.
Şimdi kutlayacak bir şeyimiz var.

Do you want to do something about it now?
Şimdi onunla ilgili bir şey yapmak istiyor musun?

I must say something to you now.
Şimdi size bir şey söylemem gerekiyor.

We should've heard something from Tom by now.
Şimdiye kadar Tom'dan bir şey duymuş olmalısın.

Do you have something else in mind?
Aklında başka bir şey mi var?

He seems to have something on his mind.
Aklında bir şey var gibi görünüyor.

Is there something on your mind?
Aklında bir şey var mı?

Do you have something that's good for a cough?
Öksürük için iyi bir şeyin var mı?

Amy wants something new to wear.
Amy giyecek yeni bir şey istiyor.

I have to tell you something first.
Önce sana bir şey söylemeliyim.

I have something to do first.
Öncelikli olarak yapacak bir şeyim var.

She seems to know something important.
Önemli bir şey biliyor gibi görünüyor.

Don't hate something that you don't understand.
Anlamadığın şeyden nefret etme!

Ann wrote something on the blackboard.
Ann tahtaya bir şeyler yazdı.

Mum, dad, I've got something to tell you..
Anne, baba, size söylemem gereken bir şey var...

You mentioned something about my mother.
Annem hakkında bir şeyden bahsettin.

I wonder if my mother is hiding something from me. She called me a "son of a bitch" today.
Annemin benden bir şey saklayıp saklamadığını merak ediyorum. Bugün beni "orospu çocuğu" diye çağırdı.

Her mother must have smelled something fishy.
Annesi bir bit yeniği sezmiş olmalı.

Sorry, something went wrong.
Üzgünüm, bir şey yanlış gitti.

I'm afraid I might say something stupid.
Aptalca bir şey söyleyebileceğimden korkuyorum.

We've got to talk to Tom before he does something stupid.
Aptalca bir şey yapmadan önce Tom'la konuşmalıyız.

Something is wrong with the engine of my car.
Arabamın motorunda bir sorun var.

There is something wrong with my car.
Arabamda bir sorun var.

There's something wrong with my car.
Arabamda bir sorun var.

All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive.
Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.

I felt something touch my foot.
Ayağıma bir şey dokunduğunu hissettim.

I felt something touch my feet.
Ayaklarıma bir şey dokunduğunu hissettim.

Was it something special?
Özel bir şey miydi?

Is there something in particular that you want?
Özellikle istediğin bir şey var mı?

You have to be crazy to do something like that!
Böyle bir şey yapmak için deli olmak lazım.

We should make something like that.
Böyle bir şey yapmalıyız.

How can you afford something like this?
Böyle bir şeye nasıl gücün yetebiliyor?

I would never do something like that.
Böyle bir şeyi asla yapmadım.

I've been expecting something like that.
Böyle bir şeyi bekliyordum.

I suspected that something like this might happen.
Böyle bir şeyin olabileceğinden kuşkulandım.

I expected something like this might happen.
Böyle bir şeyin olabileceğini umuyordum.

I never would've expected something like this to happen
Böyle bir şeyin olmasını asla beklememeliydim.

I think something like this could only happen in Boston.
Böyle bir şeyin sadece Boston'da olabileceğini düşünüyorum.

He encouraged his son to do something great.
Büyük bir şey yapmak için oğlunu teşvik etti.

Great art makes people feel something.
Büyük sanat insana bir şey hissettirir.

My grandfather was always grumbling about something or other.
Büyükbabam her zaman, şu ya da bu nedenle söyleniyor.

I'm thinking about something else.
Başka bir şey düşünüyorum.

You seem to have thought of something else.
Başka bir şey düşünmüş gibi görünüyorsun.