Türkçe kelime anlamı Alışveriş olan Shopping kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Shopping ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.
Let's go shopping downtown.
Çarşıya alışverişe gidelim.
I'm going to go shopping after lunch.
Öğle yemeğinden sonra alışverişe gideceğim.
She finished her lunch quickly and went shopping.
Öğle yemeğini çabucak bitirip alışverişe gitti.
She has to go shopping in the afternoon.
Öğleden sonra alışverişe gitmesi gerekiyor.
Smart shopping requires careful planning.
Akıllı alışveriş dikkatli bir planlama gerektirir.
Put away your brain and go shopping.
Aklını bir kenara koy ve alışverişe git.
My shopping bag broke.
Alışveriş çantam kırıldı.
We wandered aimlessly around the shopping district.
Alışveriş bölgesinde amaçsızca dolaştık.
The shopping center is one mile ahead.
Alışveriş merkezi bir mil ilerde.
Where's the shopping center?
Alışveriş merkezi nerede?
We wandered round the shopping center.
Alışveriş merkezini dolaştık.
Shopping malls are popular among teenagers.
Alışveriş merkezleri ergenler arasında popülerdir.
I hate shopping.
Alışveriş yapmaktan nefret ediyorum.
Do you want to come to do the shopping?
Alışveriş yapmaya gelmek ister misin?
I have to go shopping; I'll be back in an hour.
Alışveriş yapmaya gitmeliyim, bir saat içinde döneceğim.
I love shopping!
Alışveriş yapmayı seviyorum.
I usually go shopping on Sunday afternoon.
Alışverişe genellikle Pazar öğleden sonra giderim.
I'll go shopping.
Alışverişe gideceğim.
We'll go shopping.
Alışverişe gideceğiz.
They'll go shopping.
Alışverişe gidecekler.
They go shopping.
Alışverişe giderler.
They are going shopping.
Alışverişe gidiyorlar.
I'm going shopping.
Alışverişe gidiyorum.
We're going shopping.
Alışverişe gidiyoruz.
I always list what I need before I go shopping.
Alışverişe gitmeden önce her zaman ihtiyaçlarımı listelerim.
I want to go shopping.
Alışverişe gitmek istiyorum.
I have to go shopping. I'll be back in an hour.
Alışverişe gitmek zorundayım. Bir saat içinde döneceğim.
I would rather stay at home than go shopping.
Alışverişe gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
What do you say to going shopping?
Alışverişe gitmeye ne dersin..
He went shopping.
Alışverişe gitti.
We went shopping.
Alışverişe gittik.
I went shopping.
Alışverişe gittim.
I'll do the shopping for you.
Alışverişi sizin için yapacağım.
The shopping center will be demolished.
Alıveriş merkezi yıkılacak.
Mother has just gone out shopping.
Anne az önce alışveriş için dışarı çıktı.
Mother has just gone shopping.
Anne az önce alışverişe gitti.
Mother went shopping at the department store.
Anne mağazaya alışverişe gitti.
My mother is doing the shopping.
Annem alışveriş yapıyor.
My mother went shopping, didn't she?
Annem alışverişe gitti, değil mi?
My mother has gone shopping.
Annem alışverişe gitti.
My mother went shopping downtown yesterday.
Annem dün çarşıya alışverişe gitti.
She went shopping with her mother.
Annesi ile alışverişe gitti.
I blew my whole bonus on shopping and travel.
Bütün bonusumu alışveriş ve seyahat üzerine çarçur ettim.
I had to do all the housework, but I wish I had gone to the movies or shopping.
Bütün ev işlerini yapmak zorunda kaldım, ama keşke sinemaya ya da alışveriş yapmaya gitseydim.
I've been shopping all day.
Bütün gündür alışveriş yapıyorum.
I left my baby in her care and went shopping.
Bebeğimi ona emanet edip alışverişe gittim.
I have to go shopping.
Ben alışverişe gitmek zorundayım.
I went shopping with a friend.
Ben bir arkadaş ile alışverişe gittim.
I usually do my shopping at this supermarket.
Ben genellikle bu süpermarkette alışveriş yaparım.
I like shopping in used-book stores and in used-clothing shops.
Ben ikinci el kitapçılarda ve ikinci el giyim dükkanlarında alışveriş yapmayı severim.
I go shopping almost every day.
Ben neredeyse her gün alışverişe gidiyorum.
I'll go shopping tomorrow.
Ben yarın alışverişe gideceğim.
I'll do your shopping, clean up the house, and cook your dinner for you.
Ben, sizin için alışveriş yapacağım, evi temizleyeceğim, ve akşam yemeği pişireceğim.
I don't like being asked to go shopping.
Benden alışverişe gitmemin rica edilmesinden hoşlanmam.
Honey, will you go shopping for me?
Benim için alışverişe gider misin, tatlım?
Can you do some shopping for me?
Benim için biraz alışveriş yapar mısın?
I have some shopping to do.
Benim yapacak biraz alışverişim var.
Would you like to come shopping with me?
Benimle alışverişe gelmek ister misin?
Will you go shopping with me?
Benimle alışverişe gidecek misin?
Would you like to go shopping with me?
Benimle alışverişe gitmek ister misin?
Won't you go shopping with me?
Benimle alışverişe gitmeyecek misin?
She went shopping at a supermarket.
Bir süpermarkete alışverişe gitti.
Most women enjoy shopping.
Birçok kadın alışverişi sever.
I like to go shopping in that store.
Bu mağazada alışveriş yapmak istiyorum.
I can't go shopping today.
Bugün alışverişe gidemiyorum.
I don't feel like going shopping with you today.
Bugün canım seninle alışverişe gitmek istemiyor.
I went shopping in town today.
Bugün kasabada alışverişe gittim.
Catherine wanted to go to the shopping center.
Catherine alışveriş merkezine gitmek istedi.
She didn't go shopping yesterday, did she?
Dün alışveriş yapmaya gitmedi, öyle mi?
We went shopping in Shibuya yesterday.
Dün Shibuya'da alışverişe çıktım.
I like shopping on Ebay.
Ebay'da alışverişi severim.
Where's the nearest shopping mall?
En yakın alışveriş merkezi nerede?
I go shopping every other day.
Gün aşırı alışverişe giderim.
I went shopping last Saturday.
Geçen Cumartesi alışverişe gittim.
How many times a week do you go shopping at a supermarket?
Haftada kaç defa süpermarkete alışverişe gidersin?
Do you go shopping every day?
Her gün alışverişe gider misin?
I go shopping every morning.
Her sabah alışverişe çıkarım.
I go shopping every morning.
Her sabah alışverişe giderim.
My hobby is shopping.
Hobim alışveriştir.
Jane is out shopping.
Jane alışverişe çıktı.
John asked Mary whether she would like to go shopping.
John Mary'ye alışverişe gitmek isteyip istemediğini sordu.
The girl insisted on going shopping with her mother.
Kız annesi ile alışverişe gitmek için ısrar etti.
My sister came along on the shopping trip.
Kız kardeşim alışveriş gezisine birlikte geldi.
A new shopping mall opened on the edge of town.
Kasabanın kenarında yeni bir alışveriş merkezi açıldı.
Maria and Natalia go shopping. They buy something for themselves.
Maria ve Natalia alışverişe giderler. Kendileri için bir şeyler alırlar.
Mary told me that you two went shopping.
Mary bana ikinizin alışverişe gittiğinizi söyledi.
Nancy did some shopping on the way.
Nancy yolda biraz alışveriş yaptı.
I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Ne alışveriş yapacak ne de anneme hoşça kal diyecek vaktim vardı.
How soon are you going shopping?
Ne kadar yakında alışverişe gidiyorsun?
Where can I do some shopping?
Nerede biraz alışveriş yapabilirim?
I'd like to do shopping on Fifth Avenue in New York.
New York'ta Fifth Avenue'da alışveriş yapmak istiyorum.
With Christmas just around the corner, I should do some shopping.
Noel çok yaklaştığı için biraz alışveriş yapmalıyım.
He went shopping at a department store.
O bir mağazaya alışverişe gitti.
She may have gone out to do some shopping.
O biraz alışveriş yapmak için dışarı gitmiş olabilir.
I went shopping at that department store.
O mağazada alışverişe gittim.
Whenever she goes shopping, she ends up buying more than she can afford.
O ne zaman alışverişe gitse, kendini gücünün yettiğinden daha fazlasını alarak bitirir.
She is just going shopping.
O sadece alışverişe gidiyor.
She will often go shopping on holidays.
O, çoğunlukla tatillerde alışverişe gidecek.
She intended to go shopping.
O, alışverişe gitmeyi düşündü.
She has gone shopping.
O, alışverişe gitti.
