"It seems that you know the country well." "I think so", answered Tom, smiling.
"Görünüşe bakılırsa kırsal kesimi iyi biliyorsun." Tom gülümseyerek "sanırım öyle" diye cevap verdi.
At a first glance it seems easy.
İlk bakışta kolay görünüyor.
He seems to be a nice guy.
İyi bir adam gibi görünüyor.
It seems that the children will have to sleep on the floor.
Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
He seems like a very nice man.
Çok iyi bir adam gibi görünüyor.
She seems to have had a very hard time.
Çok zor bir zaman geçirmiş gibi görünüyor.
He seems satisfied with my explanation.
Açıklamamdam tatmin olmuş görünüyordu.
That seems suspicious.
Şüpheli görünüyor.
It seems the teacher was disappointed.
Öğretmen hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyor.
So far, your action seems completely groundless.
Şimdiye kadar, eyleminiz tamamen sebepsiz görünmektedir.
It seems that supper will be late.
Akşam yemeği geç olacak gibi görünüyor.
He seems to have something on his mind.
Aklında bir şey var gibi görünüyor.
It seems that I have lost my keys.
Anahtarlarımı kaybettim gibi geliyor.
She seems to know something important.
Önemli bir şey biliyor gibi görünüyor.
Your suggestion seems reasonable.
Önerin makul görünüyor.
Ann seems to be ill.
Ann hasta görünüyor.
He seems to have left the country.
Ülkeyi terk etmiş gibi görünüyor.
Looking back on our college days, it seems as if they were a century ago.
Üniversite günlerine dönüp baktığımda,sanki bir asır önceymiş gibi görünüyorlar.
It seems obvious.
Apaçık görünüyor.
There seems to be a difference in outlook between us.
Aramızdaki görüş açısında bir fark var gibi görünüyor.
It seems that he likes his present job.
Şu andaki işinden hoşlanıyor gibi görünüyor.
It seems those two are made for each other.
Şu ikisi birbirleri için yapılmış gibi görünüyor.
It seems to be clearing up.
Aydınlanıyor gibi görünüyor.
It seems that you don't like Tom either.
Öyle görünüyor ki sen de Tom'dan hoşlanmıyorsun.
It seems we are in the same boat.
Aynı durumdayız gibi görünüyor.
He seems not to agree.
Aynı fikirde değil gibi görünüyor.
It seems that he was a great athlete.
Büyük bir atletmiş gibi görünüyor.
He seems to have had a great amount of money.
Büyük miktarda parası var gibi görünüyor.
He seems not to be aware of the conflict between my father and me.
Babam ve benim aramdaki anlaşmazlığın farkında değil gibi görünüyor.
Your father seems very nice.
Baban çok hoş görünüyor.
It seems to me that you are wrong.
Bana öyle görünüyor ki seninki yanlış.
It seems to me that she knows everything.
Bana öyle geliyor ki o her şeyi biliyor.
It seems to me that the train is late.
Bana öyle geliyor ki tren geç kaldı.
It seems to me you have appendicitis.
Bana apandisitin var gibi geliyor.
It seems to me that we should go now.
Bana şimdi gitmemiz gerekiyor gibi geliyor.
It seems to me that something is wrong.
Bana bir şey yanlış gibi görünüyor.
It seems right to me.
Bana doğru gibi geliyor.
It seems to me the flag is correct.
Bana göre bayrak doğru.
It seems to me that they will be late.
Bana geç kalacaklar gibi görünüyor.
It seems that Mr. Brooke is an honest person.
Bay Brooke dürüst bir insan gibi görünüyor.
It seems that Mr Tanaka has passed the exam.
Bay Tanaka sınavı geçti gibi görünüyor.
Mr White seems to have many friends.
Bay White birçok arkadaşa sahip gibi görünüyor.
Mr. White seems to have many friends.
Bay White'ın çok arkadaşı var gibi gözüküyor.
Ms. Brown seems to be an actress.
Bayan Brown, bir oyuncu gibi görünüyor.
Sometimes it seems that everybody hates me.
Bazen herkes benden nefret ediyor gibi geliyor.
The baby seems to be asleep.
Bebek, uykuda gibi görünüyor.
When I look back upon those days, it all seems like a dream.
Ben o günlere dönüp baktığımda, her şey rüya gibi görünüyor.
It seems to me that she is a little selfish.
Bence o biraz bencil.
It seems that he mistook me for my sister.
Beni kız kardeşimle karıştırdı gibi görünüyor.
My boyfriend seems serious.
Benim erkek arkadaşım ciddi görünüyor.
My house seems small beside his.
Benim ev onunkinin yanında küçük görünüyor.
It seems very difficult for me.
Benim için çok zor gibi görünüyor.
My clock seems to be broken.
Benim masa saati bozuk gibi görünüyor.
She seems to have taken my remark as an insult.
Benim sözümü hakaret olarak almış gibi görünüyor.
It seems that bikinis are "in" this year.
Bikiniler bu yıl moda gibi görünüyor.
He seems to be worried about something.
Bir şey hakkında endişeli görünüyor.
Something seems to have caught Tom's attention.
Bir şey Tom'un dikkatini çekmiş gibi görünüyor.
As a whole, the plan seems to be good.
Bir bütün olarak, plan iyi gibi görünüyor.
In a way, Susie seems like my mother.
Bir bakıma, Susie anneme benziyor.
Where a painting's general sense seems clear, moreover, the exact decoding of its content remains in doubt.
Bir resmin genel anlamı açık görünse de, buna rağmen, onun içeriğinin tam çözümü şüpheli kalır.
There seems to be a problem.
Bir sorun varmış gibi gözüküyor.
It seems that there was a misunderstanding.
Bir yanlış anlaşılma olduğu görülüyor.
There seems to be a misunderstanding.
Bir yanlış anlama var gibi görünüyor.
It seems we have quite a few problems.
Birçok sorunumuz var gibi görünüyor.
It seems like we're going to be a little late.
Biraz geç kalacağız gibi görünüyor.
It seems we have more than one problem.
Birden fazla sorunumuz var gibi görünüyor.
Someone seems to be calling me.
Birisi bana sesleniyor gibi geliyor.
Bob seems excited about watching the soccer game.
Bob futbol oyunu izleme hakkında çoşkulu görünüyordu.
Something must have happened in Boston. Tom seems really depressed.
Boston'da bir şey olmuş olmalı. Tom gerçekten bunalımlı görünüyor.
He seems to live in Britain.
Britanya'da yaşıyor gibi görünüyor.
It seems like it might rain this afternoon.
Bu öğleden sonra yağmur yağabilir gibi görünüyor.
It seems that something is wrong with this car.
Bu arabada bir sorun var gibi görünüyor.
It seems to me that this is too expensive.
Bu bana çok pahalı gibi görünüyor.
This sentence seems to be grammatically correct.
Bu cümle dilbilgisi bakımından doğru görünüyor.
There seems to be some genetic problem with this animal.
Bu hayvanın, bazı kalıtsal sorunları varmış gibi görünüyor.
This book seems easy to me.
Bu kitap bana kolay gibi görünüyor.
This book seems easy to us.
Bu kitap bizim için kolay görünüyor.
This seems risky.
Bu riskli görünüyor.
This clock seems to be malfunctioning.
Bu saat arızalı görünüyor.
This clock seems to be broken.
Bu saat bozuk görünüyor.
It seems like you got up on the wrong side of the bed this morning.
Bu sabah yatağın ters tarafından kalkmışsın gibi görünüyor.
This problem seems difficult.
Bu sorun zor görünüyor.
Nothing seems to grow in this soil.
Bu toprakta bir şey yetişmez gibi görünüyor.
That seems correct to me.
Bu, bana doğru geliyor.
It seems that you are very happy today.
Bugün çok mutlusun gibi geliyor.
What seems to be the problems today?
Bugün hiç problem var mı?
Everyone seems to be short of money these days.
Bugünlerde herkes parasız gibi görünüyor.
It seems I'm the only one here from Boston.
Burada Bostonlu tek kişi benmişim gibi görünüyor.
It seems like I'm the only one here who's from Boston.
Burada Bostonlu tek kişi benmişim gibi görünüyor.
It seems I'm the only one having any fun here.
Burada eğlenen tek kişi benmişim gibi görünüyor.
It seems like I'm the only one having any fun here.
Burada eğlenen tek kişi benmişim gibi görünüyor.
It seems that you're not having fun in here.
Burada eğlenmiyormuşsun gibi görünüyor.
It seems I'm the only one here who knows how to speak French.
Burada Fransızca konuşmayı bilen tek kişi benmişim gibi görünüyor.
