I sang for two hours.
İki saat şarkı söyledim.
He sang off key.
Anahtar kapalı şarkı söyledi.
Mrs. Lark played the piano and the children sang.
Bayan Lark piyano çaldı ve çocuklar şarkı söyledi.
My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along.
Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.
We sang for her.
Biz onun için şarkı söyledik.
We sang in loud voices.
Biz yüksek sesle şarkı söyledik.
Dick played the piano and Lucy sang.
Dick piyano çaldı ve Lucy şarkı söyledi.
If I remember correctly, that's the song Tom sang at Mary's wedding.
Eğer doğru hatırlıyorsam, o, Tom'un Mary'nin düğününde söylediği şarkı.
She played the guitar and he sang.
Gitar çaldı ve şarkı söyledi.
John played guitar and his friends sang.
John gitar çaldı ve arkadaşları şarkı söyledi.
John sang "Imagine" on the stage.
John sahnede " Imagine" ı seslendirdi.
My sister sang an English song at the party.
Kız kardeşim partide İngilizce bir şarkı söyledi.
While she sat on the cliff and combed her hair, she sang a wonderfully beautiful song.
Kayalığa oturmuş saçlarını tararken çok güzel bir şarkı söylüyordu.
The birds sang.
Kuşlar öttü.
Tom wrote the song that Mary sang last night at the pub.
Mary'nin dün gece meyhanede söylediği şarkıyı Tom yazdı.
She sang very well.
O çok iyi şarkı söyledi.
She sang a song, the title of which I did not know.
O bir şarkı söyledi, ki onun adını bilmiyordum.
He sang a song.
O bir şarkı söyledi.
She sang with a beautiful voice.
O güzel bir sesle şarkı söyledi.
She sang better than usual.
O her zamankinden daha iyi söyledi.
She sang pretty well.
O oldukça güzel söyledi.
He sang and sang.
O sürekli şarkı söyledi.
She sang as she walked.
O yürürken şarkı söyledi.
He sang while working.
O, çalışırken şarkı söyledi.
She sang the song softly.
O, şarkıyı düşük sesle söyledi.
She sang a Japanese song for us.
O, bizim için bir Japon şarkısı söyledi.
She sang happily.
O, mutlu bir şekilde şarkı söyledi.
She sang better than him.
O, ondan daha iyi şarkı söyledi.
He sang a medley of Simon and Garfunkel hits.
O, Simon ve Garfungel hitlerinden bir potpori söyledi.
Her face reddened as he sang to her.
Ona şarkı söylerken onun yüzü kızardı.
They sang in tune.
Onlar ahenk içinde şarkı söyledi.
They sang in chorus.
Onlar koro halinde şarkı söylediler.
They sang on the stage in turn.
Onlar sahnede sırayla şarkı söylediler.
Each of them sang a song.
Onlardan her biri bir şarkı söyledi.
He played the piano and she sang.
Piyano çaldı ve şarkı söyledi.
What do you think of the song I just sang for you?
Senin için söylediğim şarkıyla ilgili ne düşünüyorsun?
Tom sang a song.
Tom bir şarkı söyledi.
Tom sang his daughter to sleep.
Tom kızının uyuması için şarkı söyledi.
Tom sang badly on purpose.
Tom kasıtlı olarak şarkıyı kötü söyledi.
Tom sang a duet with Mary.
Tom Mary ile bir düet yaptı.
Tom sang Mary to sleep.
Tom Mary'yi ninni söyleyerek uyuttu.
Tom sang his son to sleep.
Tom uyuması için oğluna şarkı söyledi.
What did you really think of the way Tom sang?
Tom'un şarkı söyleme tarzı hakkında gerçekten ne düşündün?
We sang as we walked.
Yürürken şarkı söyledik.
We sang while hiking.
Yürürken şarkı söyledik.
An old lady sang to me.
Yaşlı bir bayan bana şarkı söyledi.
As she sang with all her heart, the audience was deeply moved.
Bob sang loudest at the party.
Dick played piano and Lucy sang.
Each evening, a nightingale sang for us.
Every Tuesday morning an old lady called Mrs. Lark came to the children sang.
Everybody in the audience sang along.
Everybody sang at the top of their lungs.
Having found a suitable human host, an ambitious Cuba Libre sang a beautiful ballad at the karaoke bar.
He sang a long time ago.
He sang a song to lighten the atmosphere.
He sang at our request.
He sang on-stage.
He sang Simon and Garfunkel songs.
He sang the song with great expression.
He sang the way I did.
He sang to guitar accompaniment.
He sang to his heart's content.
He sang with his voice strained.
I didn't know any of the songs you sang, so I couldn't sing along.
I especially liked the way you sang the second song.
I just sang a couple of songs with Tom.
I once sang on stage, sung loudly with a choir, and lived my days singing for rent, but now my aged song is only a whisper of what I used to sing.
I really liked the way you sang.
I sang a song.
I sang on television once.
I sang one.
I wonder whether Angelica Agurbash could imagine NiaklajeÅ would run for president when she sang a song with his lyrics.
In 1969, Roger Miller recorded a song called "You Don't Want My Love." Today, this song is better known as "In the Summer Time." It's the first song he wrote and sang that became popular.
It was a beautiful evening; the last rays of the setting sun shone bright through the long stems of the trees upon the green underwood beneath, and the turtle-doves sang from the tall birches.
John played guitar and his friend sang.
John played the guitar and his friends sang.
Mary sang a high note.
People applaud a singer because he sang well, or maybe because he finally stopped.
Pua sang at church.
Pua sang.
Recently, what with this and that, I haven't been able to sing so today I sang like there's no tomorrow!
She sang a song, smiling at me.
She sang a song.
She sang better than he.
She sang her sweet song with feeling.
She sang softly.
She sang the song with tears running down her cheeks.
She sang to her heart's content.
She smiled at me, whilst she sang.
She told some jokes and sang some funny songs at a patient's beside.
Sitting on the rock, she sang a sweet song as she combed her hair.
Sometimes her mother sang old songs.
The bird sang in the tree.
