I'm going to rock the boat.
İşleri karıştıracağım.
I think that most young people like rock music.
Bence gençlerin çoğu rock müziği seviyor.
I want to hide under a rock.
Bir kayanın altında saklanmak istiyorum.
This is Brian Rock.
Bu Brian Rock.
It's getting dark early around here. The sun seems to drop like a rock when autumn rolls around.
Buralarda hava erken kararıyor.Sonbahar zamanı geldiğinde güneş bir kaya gibi düşüyor gibi görünüyor.
Jazz fusion is a combination of rock and jazz.
Caz füzyon rock ve cazın bir kombinasyonudur.
A fallen rock barred his way.
Düşmüş bir kaya onun yolunu kapadı.
He fell and hit his head on a rock.
Düştü ve bir kayaya başını çarptı.
I hung the laundry out to dry last night and by morning it had frozen hard as a rock.
Dün gece kurutmak için çamaşırı dışarı astım ve sabaha kadar kaya gibi donmuştu.
We blew up a huge rock with dynamite.
Dinamitle büyük bir kayayı havaya uçurduk.
What is your favorite classic rock song?
Favori klasik rock şarkın nedir?
I don't like noisy music, such as rock.
Gürültülü müzik, rock gibi, sevmiyorum.
The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.
Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.
Japanese young people like rock and jazz.
Genç Japonlar rock ve jazzdan hoşlanır.
Do you have any rock CDs?
Hiç rock CD'lerin var mı?
I love music, especially rock.
Müziği, özellikle Rock'ı seviyorum.
Modern heroes are represented by rock stars.
Modern kahramanlar rock yıldızları tarafından temsil edilmektedir.
I love biking and hard rock concerts.
Motosiklete binmeyi ve hard rock konserlerini severim.
He's as stupid as a rock.
O bir kaya kadar aptal.
He acts like a rock star.
O bir rock yıldızı gibi hareket ediyor.
He only listens to rock bands from the fifties.
O sadece ellili yılların rock gruplarını dinler.
He is known as a rock singer.
O, bir rock şarkıcısı olarak tanınır.
He organized a summer rock festival.
O, bir yaz rock festivali düzenledi.
He threw a rock into the pond.
O, havuza bir taş attı.
He hit his head against a rock.
O, kafasını bir kayaya çarptı.
It was hard as rock.
O, kaya gibi sertti.
It was as hard as rock.
O, kaya kadar sertti.
She is absorbed in rock music.
O, rock müzikle meşgul.
Rock is the music of the young.
Rock gençlerin müziğidir.
The rock concert was called off because the singer fell ill.
Rock konseri iptal edildi çünkü şarkıcı hastalandı.
I love rock.
Rock müziği seviyorum.
I love rock music.
Rock müziği seviyorum.
I love rock musicians.
Rock müzisyenleri seviyorum.
He was the king of rock-and-roll.
Rock-and-roll'un kralıydı.
Rock, paper, scissors.
Taş, Kağıt, Makas
Rock breaks scissors. Scissors cut paper. Paper smothers rock.
Taş, makası ezer. Makas, kağıdı keser. Kağıt, taşı kaplar.
I don't want to rock the boat.
Tekneyi sarsmak istemiyorum.
Don't rock the boat.
Tekneyi sarsmayın.
Tom threw a rock at the bottle, hit it and broke it.
Tom şişeye taş attı, onu vurdu ve onu kırdı.
Tom examines the rock with a magnifying glass.
Tom büyüteçle kayayı inceliyor.
Tom is caught between a rock and a hard place.
Tom bir kaya ve sert bir yer arasına sıkıştı.
Tom felt like crawling under a rock.
Tom bir kayanın altında sürünüyor gibi hissetti.
Tom hid behind a rock.
Tom bir kayanın arkasına saklandı.
Tom lifted up a rock and looked under it.
Tom bir kayayı kaldırdı ve onun altına baktı.
Tom dreamed of becoming a rock star.
Tom bir rock yıldızı olmayı hayal etti.
Tom picked up a rock and threw it at Mary.
Tom bir taş aldı ve onu Mary'ye attı.
Tom hit rock bottom.
Tom dibe vurdu.
Tom hid the house key under a rock in the garden.
Tom evin anahtarını bahçedeki bir taşın altına sakladı.
Tom usually listens to a radio station that plays classic rock.
Tom genelde klasik rock çalan bir radyo istasyonunu dinler.
Tom threw a rock at the dog.
Tom köpeğe bir taş attı.
Tom decided he was too old for rock climbing.
Tom kaya tırmanışı için çok yaşlı olduğuna karar verdi.
Tom went rock climbing.
Tom kaya tırmanışına gitti.
Tom is attempting to climb the rock.
Tom kayaya tırmanma girişiminde bulunuyor.
Tom only listens to punk rock.
Tom sadece punk rock dinler.
Tom's favorite Elvis Presley song is "Jailhouse Rock."
Tom'un favori Elvis Presley şarkısı "Jailhouse Rock."
Rock climbing without proper equipment is dangerous.
Uygun ekipman olmadan kaya tırmanışı tehlikeli.
Seen from a distance, the big rock looks like an old castle.
Uzaktan bakıldığında, büyük kaya eski bir kale gibi görünüyor.
Seen at a distance, the rock looks like a squatting human figure.
Uzaktan bakıldığında, kaya, çömelen bir insan figürüne benziyor.
Seen at a distance, the rock looked like a human face.
Uzaktan bakıldığında, kaya, bir insan yüzü gibi görünüyordu.
Seen from a distance, that rock looks like a human face.
Uzaktan görüldüğünde, o kaya bir insan yüzü gibi görünüyor.
I accidentally kicked a large rock and broke my toe.
Yanlışlıkla büyük bir kayaya tekme attım ve baş parmağımı kırdım.
A rock fell from above.
Yukarıdan bir kaya düştü.
"Do you like to listen to J-rock or J-pop?" "What does that mean?" "J-rock is Japanese rock, and J-pop is Japanese pop."
"Rock-paper-scissors, OK?" "Rock" "Scis..Paper" "Foul!"
A big rock rose out of the sea.
A big rock stuck out from the bank into the river.
A departmental manager is always between a rock and a hard place.
A good word may split open a rock, but a bad word - a head.
A large rock is large; a small one is small.
A monster lies on a rock near the top of the mountain.
A rock stuck out from the bank into the river.
And I would not be standing here tonight without the unyielding support of my best friend for the last 16 years, the rock of our family, the love of my life, the nation's next first lady, Michelle Obama.
As was unusual for me, I got tired quickly and I sat down on the edge of a rock.
At first I did not like rock music, but now I do.
At least we got to see him rock his magic!
Between a rock and a hard place.
Comets are made from ice and rock.
Do you like rock and roll?
Don't rock in the chair. It's going to break.
Don't step on that rock. It's going to fall.
Don't stumble over the rock.
Everyone is happy with the decision, so please don't rock the boat.
For rock it's hard to know on what basis you should call something 'hi-fi'.
Glacial water gets its colour from rock flour.
He built his house on rock.
He is keen on rock music, but she is even more so.
He pulled with all his strength but the rock would not move.
He sat on a small rock and looked out to sea.
He stopped a moment to kick a rock.
He was hit by a falling rock and died instantly.
He would be tied to a tree, and a monkey, placed behind him, would hit him on the head with a rock.
He's a dumb as a rock.
He's enamored of the idea of becoming a rock star.
He's learning English so he can read the words to his favorite rock songs.
