Türkçe kelime anlamı Pirinç olan Rice kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Rice ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.
In 1918, revolts due to the price of rice erupted all around the country.
1918 yılında, pirinç fiyatından kaynaklanan ayaklanmalar tüm dünyada patlak verdi.
China is the world's leading producer of rice.
Çin dünyanın önde gelen pirinç üreticisidir.
Most Japanese eat rice at least once a day.
Çoğu Japon en az günde bir kez pirinç yer.
I'm eating rice now.
Şimdi pirinç yiyorum.
The chief crop of our country is rice.
Ülkemizin başlıca ürünü pirinçtir.
Do you eat rice in your country?
Ülkende pirinç yer misiniz?
Do the people of your country eat rice?
Ülkenizdeki insanlar pirinç yer mi?
My father grows rice.
Babam pirinç yetiştirir.
We ate fish and rice.
Balık ve pirinç pilavı yedik.
I think I like eating white rice better than brown rice.
Beyaz pirinç yemeği kahverengi pirinçten daha çok seviyorum.
Do you prefer white rice or brown rice?
Beyaz pirinci mi yoksa kahverengi pirinci mi tercih edersiniz?
A bowl of rice is about 180 grams.
Bir kase pirinç yaklaşık 180 gramdır.
We cultivate rice.
Biz pirinç yetiştiririz.
We live on rice.
Biz pirince bağımlı yaşıyoruz.
I'd like to eat curry rice for dinner tonight.
Bu akşam akşam yemeği için köri pilavı yemek istiyorum.
I want to eat curry rice for supper tonight.
Bu akşam akşam yemeği için köri pilavı yemek istiyorum.
This rice is sticky.
Bu pirinç yapışkan.
The curry rice at this restaurant is delicious.
Bu restorandaki köri pilavı lezzetli.
There used to be rice fields around here.
Buralarda pirinç tarlaları vardı.
I ate curry rice last night.
Dün gece köri pilavı yedim.
We ate curry rice last night.
Dün gece körili pilav yedik.
I like bread more than rice.
Ekmeği pirinçten daha çok severim.
It was exceptionally cold last summer, and the rice crop was the worst in 10 years.
Geçen yaz oldukça soğuktu, ve pirinç ekini on yıl içinde en kötüydü.
Which do you prefer, rice or bread?
Hangisini tercih edersin, pirinç pilavı mı yoksa ekmek mi?
The Japanese live mainly on rice.
Japonlar ağırlıklı olarak pirince dayalı yaşarlar.
The Japanese eat rice at least once a day.
Japonlar günde en az bir kez pilav yer.
The main diet in Japan is rice.
Japonya'da ana yiyecek pirinçtir.
There is a chronic oversupply of rice in Japan.
Japonya'da kronik bir pirinç fazlalığı vardır.
There is a great market for rice in Japan.
Japonya'da pirinç için büyük bir pazar var.
Japan's consumption of rice is decreasing.
Japonya'nın pirinç tüketimi azalıyor.
The main crop of Japan is rice.
Japonyanın temel ürünü pirinçtir.
I like curry rice.
Köri pilavını severim.
If carbs are so bad, then why are the Japanese thin even though they eat lots of rice?
Karbonhidratlar bu kadar kötüyse, öyleyse Japonlar çok pirinç yemelerine rağmen neden zayıflar?
There are many alternatives to cow milk, such as goat milk, almond milk, coconut milk, soy milk, hemp milk and rice milk.
Keçi sütü, badem sütü, hindistan cevizi sütü, soya sütü, kenevir sütü ve pirinç sütü gibi inek sütü için birçok alternatifler vardır.
How to cook rice without starch?
Nişastasız pirinç pilavı nasıl pişirirsin?
He grows rice.
O pirinç yetiştirir.
Unusually low temperatures account for the poor rice crop this year.
Olağandışı düşük ısılar bu yıl düşük kaliteli pirinç hasatından sorumlu tutulmaktadır.
They eat a lot of rice.
Onlar çok pirinç yerler.
They eat a lot of rice in Japan.
Onlar Japonya'da çok pilav yerler.
They deal in rice at that store.
Onlar o dükkanda pirinç ticareti yapıyorlar.
This is how we cook rice.
Pilavı pişirme şeklimiz budur.
Did you taste the rice?
Pilavı tattın mı?
Production of rice has decreased.
Pirinç üretimi azaldı.
Rice is the chief crop in this area.
Pirinç bu alanda başlıca üründür.
Rice is grown in many parts of the world.
Pirinç Dünyanın birçok yerinde yetişir.
The price of rice has come down.
Pirinç fiyatı düştü.
Rice prices are regulated by the government.
Pirinç fiyatları hükümet tarafından düzenlenir.
The rice crop is large this year.
Pirinç hasatı bu yıl büyük.
The rice crop is poor this year.
Pirinç hasatı bu yıl kötü.
He didn't eat all of the rice cakes.
Pirinç kekinin hepsini yemedi.
Rice is sold by the kilogram.
Pirinç kilo ile satılır.
The rice is delicious.
Pirinç lezzetlidir.
Rice is a grain that feeds billions of people.
Pirinç milyonlarca insanı besleyen bir tahıldır.
Rice is good with miso soup.
Pirinç miso çorbası ile iyi gider.
Turn on the rice cooker, please.
Pirinç ocağını açın lütfen.
Rice is usually eaten with chopsticks in Japan.
Pirinç pilavı Japonya'da genellikle çubukla yenir.
I usually eat rice with chopsticks.
Pirinç pilavını genellikle çubuklarla yerim.
Cook the rice.
Pirinç pilavını pişir.
Rice grows in warm climates.
Pirinç sıcak iklimlerde yetişir.
Rice is one of those staple commodities.
Pirinç sürekli satılan bu ürünlerden biridir.
Rice is grown in rainy regions.
Pirinç yağışlı bölgelerde yetişir.
Rice is grown in rainy regions.
Pirinç yağışlı bölgelerde yetiştirilir.
I am eating rice.
Pirinç yiyorum.
I prefer rice to bread.
Pirinci ekmeğe tercih ederim.
I like rice more than bread.
Pirinci ekmekten daha çok severim.
I like rice.
Pirinci seviyorum.
The price of rice is going up again.
Pirincin fiyatı tekrar yükseliyor.
The price of rice rose by three percent.
Pirincin fiyatı yüzde 3 arttı.
The price of rice went up three percent.
Pirincin fiyatı yüzde 3 arttı.
The quality of rice is getting worse.
Pirincin kalitesi gittikçe kötüleşmektedir.
Do you have rice?
Pirincin var mı?
The rice crop is already in.
Prinç ürünü zaten hasat edildi.
She lives on vegetables and brown rice.
Sebzeyle ve kahverengi pirinçle beslenir.
In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.
Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi.
Tom eats a lot of brown rice.
Tom çok fazla esmer pirinç yer.
Tom eats rice at least once a day.
Tom en az günde bir kez pirinç pilavı yer.
Tom eats rice at least twice a day.
Tom günde en az iki kez pirinç yiyor.
Tom often eats beans, rice, potatoes or pasta.
Tom genellikle fasulye, pirinç patates ya da makarna yer.
Tom eats at least three bowls of rice every day.
Tom her gün en az üç kase pirinç pilavı yer.
Tom grows rice.
Tom pirinç yetiştiriyor.
Tom put some rice in a bowl.
Tom, bir kaseye biraz pirinç koydu.
He ate rice twice a day for many years.
Yıllarca günde iki kez pirinç yedi.
"Pad See Ew" is a Thai dish made with flat, broad rice noodles.
A bento is a small meal made of boiled rice and seaweed, that is sold in cheap wooden boxes.
A bowl of rice weighs about 180 grams.
A festival is held at the rice harvest.
A poor rice harvest will get us into real trouble.
Add rice wine before cooking to remove the unpleasant odour.
Add the rice and cook gently until the grains begin to turn translucent.
An abundance of rice was produced last year.
Asians eat a lot of rice.
Because of the flood, it was a bad rice-harvest.
Belarus has been described by former US secretary of state Condoleezza Rice as "the last remaining true dictatorship in the heart of Europe".
Born in Japan, I make it a rule to have rice at dinner.
bowl of rice
Can I have seconds on rice and cabbage?
Can you cook rice well?
Combine the rice with the egg and soy sauce.
Cook 2 Japanese cups of rice.
Cook 300 grams of rice.
