Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Koştu olan Ran kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Ran ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Ran kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

He ran 100 meters 11 seconds flat.
11 saniyede 100 metre koştu.

In 1962, he ran for governor, and lost.
1962 de, valiliğe adaylığını koydu, ve kaybetti.

The business contract ran out last month.
İş sözleşmesi geçen ay bitti.

On my way to work, I ran into my uncle.
İşe giderken amcama rastladım.

Our car ran out of gas after two minutes.
İki dakika sonra arabamızın yakıtı bitti.

People ran out of the castle.
İnsanlar kaleden dışarı koştular.

I ran into an old classmate of mine on my way to the station.
İstasyona giderken eski bir sınıf arkadaşıma rastladım.

We ran on as far as the station.
İstasyona kadar koşmaya devam ettik.

He ran to the station and caught the train.
İstasyona koştu ve trene yetişti.

I ran into my old teacher at the station.
İstasyonda benim eski öğretmenime rastladım.

I ran into an old friend of mine outside the station.
İstasyonun dışında eski bir arkadaşıma rastladım.

We ran out of gas in the middle of the desert.
Çölün ortasında benzinimiz bitti.

I stole your bag because I ran out of money.
Çantanı çaldım çünkü param kalmamıştı.

The boy ran away without looking back.
Çocuk arkasına bakmadan kaçtı.

The boy ran away when he saw me.
Çocuk beni gördüğünde kaçtı.

The boy ran away.
Çocuk kaçtı.

The boy ran toward his house.
Çocuk, evine doğru koştu.

The children ran down the hill.
Çocuklar tepeden aşağıya koştular.

One of the boys suddenly ran away.
Çocuklardan biri aniden kaçtı.

Since he ran so fast, they couldn't catch up with him.
Çok hızlı koştuğu için, onlar ona yetişemedi.

I ran like the wind.
Çok hızlı koştum.

Multilateral trade negotiations ran aground over import quotas.
Çok taraflı ticaret müzakereleri ithalat kotaları üzerinde şapa oturdu.

A drop of sweat ran down the side of his temple.
Şakağının kenarından bir damla ter aktı.

A drop of sweat ran down his temple.
Şakağından bir damla ter aktı.

When the wine ran out, everybody went home.
Şarap bittiğinde herkes eve gitti.

The teacher ran up the stairs.
Öğretmen merdivenlerden yukarı koştu.

He ran off to meet his teacher.
Öğretmeniyle buluşmak için kaçtı.

I ran away in a hurry.
Aceleyle kaçtım.

The man ran away.
Adam kaçtı.

A drop of sweat ran down his forehead.
Alnından bir damla ter aktı.

A a drop of sweat ran down her brow.
Alnından bir damla ter aktı.

His parents ran a hotel.
Anne ve babası bir otel çalıştırıyor.

I ran into an old friend three days ago.
Üç gün önce eski bir arkadaşa rastladım.

A shiver ran down my spine.
Üstüme bir ürperti geldi.

The car ran into a tree.
Araba bir ağaca çarptı.

My car ran out of gas.
Arabamın benzini bitti.

I was almost home when the car ran out of gas.
Arabanın benzini bittiğinde neredeyse eve varmak üzereydim.

I ran into my friend.
Arkadaşıma rastladım.

The horse ran fast.
At hızlı koştu.

The horse ran through the fields.
At tarlalarda koştu.

I ran into my aunt by chance in Europe.
Avrupa'da teyzeme rastladım.

The bear ran after me.
Ayı beni kovaladı.

I ran to the bathroom to look at myself in the mirror.
Aynada kendime bakmak için banyoya koştum.

A wonderful idea just ran through my mind.
Az önce aklımdan harika bir fikir geçti.

I just ran into her on the street.
Az önce caddede ona rastladım.

All the boys ran away.
Bütün erkekler kaçtılar.

My father ran in the cooking contest and won the first prize.
Babam bir aşçılık yarışmasına katıldı ve birincilik ödülünü kazandı.

I ran across an old friend near the bank.
Bankanın yanında eski bir arkadaşa rastladım.

I ran for the mayor.
Belediye başkanı için koştum.

I ran for mayor.
Belediye başkanlığına aday oldum.

I ran to my mother.
Ben annemin yanına koştum.

I ran into a tree.
Ben bir ağaca rastladım.

I ran into your brother on the street.
Ben caddede erkek kardeşine rastladım.

I ran into your father yesterday.
Ben dün sizin babanıza rastladım.

I ran into your dad yesterday.
Ben dün sizin babanıza rastladım.

I ran into an old friend.
Ben eski bir arkadaşa rastladım.

I ran all the way to the station.
Ben istasyona kadar bütün yolu koştum.

I ran toward the door.
Ben kapıya doğru koştum.

I ran and ran; otherwise I might have been late.
Ben koştum ve koştum, aksi takdirde geç kalabilirdim.

I ran as fast as possible.
Ben mümkün olduğunca hızlı koştum.

I ran into the classroom out of breath.
Ben nefes nefese sınıfa kadar koştum.

I ran like lightning.
Ben yıldırım gibi koştum.

As soon as he saw me, he ran away.
Beni görür görmez, kaçtı.

The moment he saw me, he grew pale and ran away.
Beni gördüğü an, benzi sarardı ve kaçtı.

The moment he caught sight of me, he ran away.
Beni gördüğü an, kaçtı.

The moment he saw me he ran away.
Beni gördüğü anda kaçtı.

A boy ran up to me.
Bir çocuk bana doğru koştu.

A boy ran off with some money.
Bir çocuk biraz para aşırdı.

A tear ran down her cheek.
Bir gözyaşı onun yanağından aşağıya süzüldü.

I ran into a deer.
Bir geyiğe rastladım.

A truck ran over our dog.
Bir kamyon bizim köpeği ezdi.

A cat ran after a mouse.
Bir kedi bir fareyi kovaladı.

A cat ran across the street.
Bir kedi caddeyi koşarak geçti.

I ran for a mile.
Bir mil koştum.

A rat ran across the road.
Bir sıçan yolu koşarak geçti.

A lot of boys ran after the rabbit.
Bir sürü çocuk tavşanı kovaladı.

I ran all over town trying to borrow some money.
Biraz ödünç para almaya çalışarak tüm kasabayı koştum.

Someone broke into my house and ran away with all of my money.
Biri evime girdi ve tüm paramla birlikte kaçtı.

I ran into Tom the other day.
Birkaç gün önce Tom'a rastladım.

We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.
Biz bir mermi isabet edebilir diye korkuyorduk, bu nedenle aşağıya koştuk.

We ran after the thief.
Biz hırsızı kovaladık.

We ran into each other at the station.
Biz istasyonda birbirimizle karşılaştık.

We ran after the cat.
Biz kediyi kovaladık.

We ran around the park.
Biz parkın etrafında koştuk.

We ran down the hill.
Biz tepeden aşağı koştuk.

We ran a hundred-meter dash.
Biz yüz metre koştuk.

The moment he saw us, he ran away.
Bizi gördüğü an, o kaçtı.

Our money ran out.
Bizim para bitti.

When I was in Boston, I ran into Tom.
Boston'dayken Tom'la karşılaştım.

A drop of sweat ran down his neck.
Boynundan bir damla ter aktı.

I ran into an old friend of mine this morning.
Bu sabah eski bir arkadaşıma rastladım.

I ran all the way to the station this morning.
Bu sabah istasyona kadar bütün yolu koştum.

I just wanted to tell you I ran into Tom this morning.
Bu sabah Tom'a rastladığımı az önce sana söylemek istedim.

When I boarded the train this morning, I ran into an old friend.
Bu sabah trene bindiğimde eski bir arkadaşa denk geldim.

This is a picture of the first train that ran between Tokyo and Yokohama.
Bu, Tokyo ve Yokohama arasında çalışan ilk trenin bir resmidir

I ran into Tom at lunch today.
Bugün öğle yemeğinde Tom'a rastladım.

Who do you think I ran into today?
Bugün kimle karşılaştığımı düşünüyorsun?

I ran all the way here and I'm out of breath.
Buraya kadar bütün yolu koştum ve nefes nefese kaldım.

A drop of sweat ran down his nose.
Burnundan bir damla ter aktı.

Sweetheart, we need to go to the supermarket. We ran out of milk.
Canım, süpermarkete gitmemiz lazım. Sütümüz bitmiş.