Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Yarış olan Race kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Race ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Race kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

She was strong enough to run a 10-mile race.
10 millik bir yarışı koşmak için yeterince güçlüydü.

He was lucky and won the race.
Şanslıydı ve yarışı kazandı.

The United States had won the race to the moon.
Amerika Birleşik Devletleri, aya yarışı kazandı.

Don't race the car. We want to make it go as far as possible.
Arabayı yarışa sokma.Biz mümkün olduğu kadar onu uzağa götürteceğiz.

Our friend finished the race in second place.
Arkadaşımız yarışı ikinci sırada bitirdi.

Atomic bombs are a danger to the human race.
Atom bombaları insan ırkı için bir tehlikedir.

The Yankees are running away with the pennant race.
Bayrak yarışında Yankiler fark atıyorlar.

Some famous foreign runners entered that race.
Bazı ünlü yabancı koşucular o yarışa girdi.

As was expected, Tom won the race.
Beklenildiği gibi Tom yarışı kazandı.

When I got to school, the race had already finished.
Ben okula vardığımda yarış zaten bitmişti.

I am training hard so that I may win the race.
Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.

Are you going to take part in the next race?
Bir sonraki yarışa katılacak mısınız?

Are you seriously thinking about pursuing a career as a race car driver?
Bir yarış arabası sürücüsü olarak bir kariyeri sürdürmeyi ciddi olarak düşünüyor musun?

I used to dream about becoming a race car driver.
Bir yarış arabası sürücüsü olmanın hayalini kurardım.

To our surprise, Emi won the 400-meter race with ease.
Bizim için sürpriz oldu, Emi 400 metre yarışını kolaylıkla kazandı.

Do you seriously want to race me?
Cidden benimle yarışmak istiyor musun?

Who's your favorite race car driver?
Favori yarış arabası sürücün kimdir?

A bicycle race was held in Nagoya last year.
Geçen yıl Nagoya'da bir bisiklet yarışı düzenlendi.

A fast child may win the race, but even a slow child can compete.
Hızlı bir çocuk yarışı kazanabilir fakat yavaş bir çocuk bile yarışabilir.

The weather will delay the start of the race.
Hava yarışın başlamasını geciktirecek.

Have you ever gone to see a horse race?
Hiç bir at yarışı görmeye gittin mi?

None of us knew his decision to win the long-distance race.
Hiçbirimiz, onun uzun mesafe yarışı kazanma kararını bilmiyordu.

I don't care about your race or age or religion.
Irkın ya da yaşın ya da dinin umurumda değil.

He asked me who I thought would win the race.
O bana yarışı kimin kazanacağını düşündüğümü sordu.

He won the race with ease.
O kolaylıkla yarışı kazandı.

She was disqualified from the race for two false starts.
O, iki yanlış başlama yüzünden yarıştan diskalifiye edildi.

He took part in the race.
O, yarışa katıldı.

It was a victory for the whole country when he finished first in the race.
O, yarışı birinci bitirdiğinde, tüm ülke için bir zaferdi.

He won the race easily.
O, yarışı kolayca kazandı.

He came in fifth in the race.
O, yarışta beşinci geldi.

They are in the final part of the race.
Onlar yarışın son bölümünde.

His bad leg prevented him from winning the race.
Onun kötü bacağı yarışı kazanmasını engelledi.

Is it true that he won the race?
Onun yarışı kazandığı gerçek mi?

I ran a race with him.
Onunla bir yarış yaptım.

I had a race with him.
Onunla bir yarışım vardı.

I'll race you to the bus stop.
Otobüs durağına kadar seninle yarışacağım.

Only four horses competed in the race.
Sadece dört at yarışta yarıştı.

Sputnik 1, launched in 1957, triggered the Space Race.
Sputnik 1, 1957'de fırlatıldı, uzay yarışını tetikledi.

Tom boasts of never having been defeated in a horse race.
Tom at yarışında asla yenilmemekle övünüyor.

Tom doesn't have what it takes to be a race car driver.
Tom bir yarış otomobili sürücüsü olmak için gerekenlere sahip değildir.

Tom thinks that if he had tried a little harder, he could have won the race.
Tom biraz daha çok çabalasaydı, yarışı kazanabileceğini düşünüyor.

Tom always dreamed of becoming a race car driver.
Tom her zaman bir yarış arabası sürücüsü olmayı hayal etti.

Tom is bound to lose the race.
Tom kesinlikle yarışı kaybedecek.

Tom thought Mary could probably beat him in a swimming race.
Tom Mary'nin yüzme yarışında muhtemelen onu yenebileceğini düşündü.

Tom predicted Mary would win the race.
Tom Mary'nin yarışı kazanacağını önceden tahmin etti.

Tom was getting tired of hearing Mary bragging about winning the race.
Tom Mary'nin yarışı kazanması hakkındaki övünmelerinden bıkıyordu.

Tom asked Mary who she thought would be the most likely to win the race.
Tom Mary'ye büyük olasılıkla yarışı kimin kazanacağını düşündüğünü sordu.

Tom was nervous before the race.
Tom yarış öncesi gergindi.

Tom finished the race.
Tom yarışı bitirdi.

Tom didn't finish the race.
Tom yarışı bitirmedi.

Tom lost the race.
Tom yarışı kaybetti.

Tom won the race.
Tom yarışı kazandı.

Tom must be very happy after winning the race.
Tom yarışı kazandıktan sonra çok mutlu olmalı.

Tom thought he had a chance to win the race.
Tom yarışı kazanma şansı olduğunu düşündü.

It looks like Tom won the race.
Tom yarışı kazanmış gibi görünüyor.

Tom felt he had no chance to win the race.
Tom yarışı kazanmak için hiç şansı olmadığını hissetti.

Tom didn't expect to win the race.
Tom yarışı kazanmayı beklemiyordu.

Tom bet $300 on the race.
Tom yarışta 300 dolarlık bahse girdi.

Tom came in second in the race.
Tom yarışta ikinci oldu.

Tom came in last in the race.
Tom yarışta sonuncu geldi.

I challenged Tom to a race.
Tom'u bir yarışa davet ettim.

Tom had one big ambition in life. That was to become a race car driver.
Tom'un hayatta büyük bir hırsı vardı. O bir yarış arabası sürücüsü olmaktı.

I expected Tom to win the race.
Tom'un yarışı kazanmasını umuyordum.

The space race was an exciting time in history.
Uzay yarışı tarihte heyecan verici bir dönemdi.

One hundred and fifty people entered the marathon race.
Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.

She won the one hundred meter race.
Yüz metre yarışını kazandı.

Only four horses were in the race.
Yalnızca dört tane at yarıştaydı.

The race is over.
Yarış bitti.

I am training a horse for the race.
Yarış için bir at eğitiyorum.

The race went down to the wire.
Yarış son dakikaya kadar devam etti.

It's fun to watch the race.
Yarışı izlemek eğlenceli.

Did you win the race?
Yarışı kazandın mı?

Having run the race, Jane had two glasses of barley tea.
Yarışı koştuktan sonra, Jane iki bardak arpa çayı içti.

He won the race again.
Yarışı yine kazandı.

She took first prize in the race.
Yarışta birincilik ödülünü aldı.

There were fifty entries for the race.
Yarışta elli tane katılımcı vardı.

I was exhausted after running the race.
Yarışta koştuktan sonra bitkindim.

The race was fixed.
Yarışta rüşvet yoluyla hile yapıldı.

I started last in the race.
Yarışta sonuncu başladım.

There's going to be a three-mile race tomorrow.
Yarın üç millik bir yarış olacak.

Slow and steady wins the race.
Yavaş ve istikrarlı yarışı kazanır.

Yuko started the race very quickly.
Yuko yarışa çok hızlı başladı.

A black race, they had thick lips, flattened noses and frizzy hair resembling, in these ways, the blacks now living on Earth.

A new team was formed in order to take part in the boat race.

A new team was formed in order to take part in the race.

A runner must pass the baton in a relay race.

After the race, everyone stood around panting for five or ten minutes.

An ancient race left ringed contraptions throughout the galaxy to shortcut through space-time.

An ardent affection for the human race makes enthusiastic characters eager to produce alteration in laws and governments prematurely.

Arriving at school, I found the race was over.

At the beginning of a marathon race, scores of runners start, but only a few finish and just one takes the cake.

At what time will the race finish?

Before the horse race begins, the jockeys grip the reins tightly to restrain the impatient horses.

Before the race, the runners have to warm up.

Ben ran a 100-meter race with Carl.

Can anyone recommend a good colorist who isn't afraid to work with mixed race hair?

Come on, Tom, I'll race you.

Death is like a race in which everyone tries to finish last.

Discriminating against people because of their race is a mistake.

Do you want to race?