Türkçe kelime anlamı çanta olan Purse kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Purse ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.
"I found this in her purse." "Oh my God! That's mine!"
"Bunu onun çantasında buldum." "Aman Allahım! O benim!"
I left my purse behind.
Çantamı geride bıraktım.
Your purse is open.
Çantanız açık.
She wondered where she had lost her purse.
Çantasını nerede kaybettiğini merak etti.
The man robbed me of my purse.
Adam benim cüzdanımı soydu.
Mother closed her purse with a snap.
Anne çantasını bir çıtçıtla kapattı.
Mrs. Baker had her purse stolen.
Bayan Baker çantasını çaldırdı.
I don't like to carry a purse.
Ben el çantası taşımayı sevmiyorum.
This purse is made of paper.
Bu çanta kağıttan yapılmıştır.
This is the same purse that I lost a week ago.
Bu, bir hafta önce kaybettiğim aynı çanta.
I found this in her purse.
Bunu onun çantasında buldum.
It occurred to me that I had left my purse at home.
Cüzdanı evde unuttuğum aklıma geldi.
When did you miss the purse?
Cüzdanı ne zaman kaybettin.
I was robbed of my purse.
Cüzdanım soyuldu.
I seem to have lost my purse.
Cüzdanımı kaybettim gibi geliyor.
I lost my purse.
Cüzdanımı kaybettim.
I must have lost my purse in the supermarket.
Cüzdanımı süpermarkette kaybetmiş olmalıyım.
Empty the purse into this bag.
Cüzdanını bu çantaya boşalt.
Your purse is similar to mine.
Cüzdanınız benimkine benziyor.
I had my purse stolen somewhere on my way home.
Eve giderken bir yerde cüzdanımı çaldırdım.
I did not miss my purse till I got home.
Eve varıncaya kadar cüzdanımın yokluğunu hissetmedim.
Mary opened her purse and looked around in it.
Mary çantasına açtı ve içine baktı.
Mary looked in her purse, but she didn't find what she was looking for.
Mary çantasına baktı ama aradığı şeyi bulmadı.
Mary reached in her purse and pulled out her checkbook.
Mary çantasına uzandı ve çekini çıkardı.
Mary reached into her purse and took out a photo.
Mary çantasına uzandı ve bir fotoğraf çıkardı.
Mary reached inside her purse and pulled out her license.
Mary çantasına uzandı ve ehliyetini çıkardı.
Mary reached for her purse.
Mary çantasına uzandı.
Mary put her purse on the kitchen table.
Mary çantasını mutfak masasına koydu.
Mary carries pepper spray in her purse.
Mary çantasında biber gazı taşıyor.
Mary took her key out of her purse and unlocked the door.
Mary çantasından anahtarını aldı ve kapıyı açtı.
Mary pulled an envelope out of her purse and handed it to Tom.
Mary çantasından bir zarf çıkardı ve onu Tom'a uzattı.
Mary pulled her wallet out of her purse.
Mary çantasından cüzdanını çıkardı.
Mary took a little mirror out of her purse and checked her hair and make-up.
Mary çantasından küçük bir ayna çıkardı ve saçını ve makyajını kontrol etti.
Mary took her phone out of her purse and took a picture.
Mary çantasından telefonunu çıkardı ve bir resim çekti.
Where's Mary's purse?
Mary'nin çantası nerede?
She was looking for the keys in her purse when he attacked her.
O ona saldırdığında çantasındaki anahtarlarını arıyordu.
She found her purse under the desk.
O, çantasını masanın altında buldu.
He stole my purse from me.
O, benden çantamı çaldı.
She lost her purse.
O, kendi cüzdanını kaybetti.
I lost my purse on my way to school.
Okula giderken cüzdanımı kaybettim.
She was robbed of her purse.
Onun cüzdanını çaldılar.
I had my purse stolen in the bus.
Otobüste cüzdanımı çaldırdım.
Paul wasn't with Mary when her purse was stolen.
Paul Mary'nin cüzdanı çalındığında onunla birlikte değildi.
I had my purse stolen in the changing room.
Soyunma odasında çantamı çaldırdım.
Tom stole some money from Mary's purse.
Tom Mary'nin cüzdanından biraz para çaldı.
I saw Tom stealing something out of your purse.
Tom'un çantandan bir şey çaldığını gördüm.
A boy snatched my purse as he rode by on his bicycle.
A heavy purse makes a light heart.
Carry this in your purse.
Did you find your purse?
Don't lose your purse.
Don't think I'm perverse, but I've seen several condoms in her purse.
Half-consciously I grabbed for my purse.
Have you seen my purse?
He has swords and purse.
He robbed me of my purse.
He said that he had left his purse at home and asked me if I could lend him 1,000 yen.
He seems to have a fat purse.
Her inheritance gave her a purse adequate to satisfy all her needs and wants.
Her purse is the same color as her shoes.
How much money do you have in your purse?
I did not miss my purse until I returned home.
I don't have my purse.
I examined the purse again, and found it empty.
I forgot my purse in the church.
I forgot my purse.
I had lost my purse, so I couldn't buy the cassette.
I had my purse and commutation ticket stolen while I was sleeping on the train.
I had my purse and commuter ticket stolen while I was sleeping in the train.
I picked up a purse in the street.
I put my money in a purse.
I took my purse from the car.
I'm surprised Wade isn't carrying her in his purse.
I've lost my purse again.
It was not until I reached home that I missed my purse.
Keep your purse and your mouth closed.
Mary grabbed her purse.
Mary hit Tom with her purse.
Mary looked in her purse.
Mary rooted through her purse, but didn't find what she was looking for.
Mary rummaged through her purse.
My purse has been stolen.
My wife holds the purse strings in our family.
She carried a silk purse.
She gave the boy what few coins she had in her purse.
She grabbed her purse.
She had her purse snatched from her arm.
She kept a tight rein on the purse strings.
She opened her purse and took out her chequebook.
She was very glad to find the purse she had given up for lost.
Slip this into your purse.
That's my purse.
There are a variety of articles in her purse.
There are many articles in her purse.
This is the first time I've ever found a coin purse.
This purse is strawberry.
Tom gave Mary the receipt and told her to put it in her purse.
Tom stole some money from his mother's purse.
Watch out for purse-snatchers.
We caught Tom red-handed, stealing money from Mary's purse.
