Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Planlama olan Planning kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Planning ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Planning kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

He is planning to develop his business.
İşini geliştirmeyi planlıyor.

He is planning to launch his business.
İşini kurmayı planlıyor.

He is planning to go home on leave.
İzinli olarak eve gitmeyi planlıyor.

The gang was planning a robbery.
Çete bir soygun planlıyordu.

My older brother is planning to work at a drug factory.
Ağabeyim, bir ilaç fabrikasında çalışmayı planlıyor.

What're you planning now?
Şimdi ne planlıyorsunuz?

Our company is planning to build a new chemical plant in Russia.
Şirketimiz Rusya'da yeni bir kimya tesisi kurmayı planlıyor.

Smart shopping requires careful planning.
Akıllı alışveriş dikkatli bir planlama gerektirir.

I'm planning to stay at my uncle's place.
Amcamın evinde kalmayı planlıyorum.

I'm planning to stay in Boston for three months.
Üç ay Boston'da kalmayı planlıyorum.

What do you think they're planning to do with all that money?
Bütün o parayla ne yapmayı planladıklarını düşünüyorsun?

My grandfather is planning to retire the year after next.
Büyükbabam önümüzdeki yıl emekli olmayı planlıyor.

We're planning to spend our honeymoon abroad.
Balayımızı yurt dışında geçirmeyi planlıyoruz.

Tell me what you're planning on doing.
Bana ne yapmayı planladığını söyle.

You're planning something, aren't you?
Bir şey planlıyorsun, değil mi?

I'm planning to stay at a hotel.
Bir otelde kalmayı planlıyorum.

We're planning a party.
Bir parti planlıyoruz.

We're planning a robbery.
Bir soygun planlıyoruz.

We're planning a trip to Boston.
Boston'a bir gezi planlıyoruz.

I had no idea you were planning on going to Boston.
Boston'a gitmeyi planladığına dair hiçbir fikrim yoktu.

I had no idea you were planning to go to Boston.
Boston'a gitmeyi planladığına dair hiçbir fikrim yoktu.

I know you're not planning on staying in Boston.
Boston'da kalmayı planlamadığını biliyorum.

Are you planning on staying in Boston for a long time?
Boston'da uzun süre kalmayı planlıyor musun?

I'm planning to study tonight.
Bu akşam çalışmayı planlıyorum.

What are you planning to do after this is over?
Bu bittikten sonra ne yapmayı planlıyorsun?

She is planning to stay home tonight.
Bu gece evde kalmayı planlıyor.

I'm planning to read as many books as I can this year.
Bu yıl okuyabildiğim kadar çok kitap okumayı planlıyorum.

I was planning on going to the beach today, but then it started to rain.
Bugün plaja gitmeyi planlıyordum fakat sonra yağmur yağmaya başladı.

How much longer are you planning on staying in Boston?
Daha ne kadar Boston'da kalmayı planlıyorsun?

I'm planning to disguise myself as a doctor.
doktor olarak kılık değiştirmeyi planlıyorum.

What're you planning to do after you retire?
Emekli olduktan sonra ne yapmayı planlıyorsun?

I am planning to call on Mary the day after tomorrow.
Ertesi gün Mary'yi aramayı planlıyorum.

I've been planning this party for days.
Günlerdir bu partiyi planlıyorum.

Where are you planning to spend the night?
Geceyi nerede geçirmeyi planlıyorsun?

I'm planning to leave for Europe next week.
Gelecek hafta Avrupa'ya hareket etmeyi planlıyorum.

I'm planning my next vacation. Maybe I'll go to Disneyland with my family and friends. How much should I save for it?
Gelecek tatilimi planlıyorum. Belki ailem ve arkadaşlarımla Disneyland'a gideceğim. Bunun için ne kadar para biriktirmeliyim?

I know you weren't planning to come.
Gelmeyi planlamadığını biliyorum.

I need to know if you are planning to come.
Gelmeyi planlayıp planlamadığını bilmem gerekiyor.

The group was planning a bull session to talk about the upcoming party.
Grup, yaklaşmakta olan parti hakkında konuşmak için bir boğa oturumu planlıyordu.

I'm not planning anything.
Herhangi bir şey planlamıyorum.

I'm planning to stay at the Hillside Hotel.
Hillside Hotel'da kalmayı planlıyorum.

Jackson was not planning to retreat.
Jackson geri çekilmeyi planlamıyordu.

How many people are you planning on calling?
Kaç kişi aramayı planlıyorsun?

How many people are you planning on inviting?
Kaç kişi davet etmeyi planlıyorsun?

How many people are you planning on visiting?
Kaç kişi ziyaret etmeyi planlıyorsun?

How many guests are you planning on?
Kaç tane misafir planlıyorsun?

Are you planning to stay?
Kalmayı planlıyor musun?

Are you planning on staying?
Kalmayı planlıyor musun?

I'm planning on staying in the city.
Kentte kalmayı planlıyorum.

What're you planning to do after you graduate from high school?
Liseden mezun olduktan sonra ne yapmayı planlıyorsun?

Tom wondered who Mary was planning to vote for.
Mary'nin kim için oy vermeyi planladığını merak ettim.

Don't tell Tom that Mary isn't planning on helping his mother.
Mary'nin onun annesine yardım etmeyi planlamadığını Tom'a söyleme.

How long are you planning to stay?
Ne kadar kalmayı planlıyorsun?

How much time are you planning on being at the library?
Ne kadar sürede kütüphanede olmayı planlıyorsun?

What're they planning?
Ne planlıyorlar?

What are you planning?
Ne planlıyorsun?

What're you planning?
Ne planlıyorsun?

I know what you're planning.
Ne planladığını biliyorum.

What do you think they're planning?
Ne planladıklarını düşünüyorsun?

What were you planning to do?
Ne yapmayı planlıyordunuz?

When are you planning to begin?
Ne zaman başlamayı planlıyorsun?

When are you planning to get married?
Ne zaman evlenmeyi planlıyorsun?

Where are you planning to stay?
Nerede kalmayı planlıyorsun?

We are planning a trip to New York.
New York'a bir yolculuk planlıyoruz.

He is now planning to study abroad next year.
O şimdi gelecek yıl yurt dışında eğitim yapmayı planlıyor.

He works in the planning section.
O, planlama bölümünde çalışıyor.

He belongs to the planning section.
O, planlama bölümünde üyedir.

I'm planning to go to graduate school.
Okuldan mezun olmayı planlıyorum.

I had no idea you were planning to go to graduate school.
Okulu bitirmek için gitmeyi planladığına dair hiçbir fikrim yoktu.

I was planning on it.
Ona güveniyordum.

They announced that they were planning to live in Boston.
Onlar Boston'da yaşamayı planladıklarını duyurdular.

Are you planning to help them?
Onlara yardım etmeyi planlıyor musunuz?

I should've told Tom that I wasn't planning to be there.
Orada olmayı planlamadığımı Tom'a söylemeliydim.

I'm planning to stay at the hotel.
Otelde kalmayı planlıyorum.

Just what were you planning?
Sadece ne planlıyordun?

The attack began without enough planning.
Saldırı yeterli planlama yapılmadan başladı.

I think he is planning something.
Sanırım o bir şey planlıyor.

I assumed you and Tom were planning to come.
Senin ve Tom'un gelmeyi planladığınızı sandım.

I was just wondering if any of you are planning to go to our high school reunion this weekend.
Sizlerden herhangi birinin bu hafta sonu bizim lise toplantısına gitmeyi planlayıp planlamadığınızı sadece merak ediyordum.

The question is whether Tom was planning to meet Mary or just met her by chance.
Sorun Tom'un Mary ile karşılaşmayı planladığı mı yoksa tesadüfen karşılaştığı mıdır.

As God as my witness Tom, I didn't tell her about the surprise party you're planning.
Tanrı şahidimdir ki Tom, planladığın sürpriz partiden ona bahsetmedim.

I'll ask him where he is planning to go during the vacation.
Tatil sırasında onun nereye gitmeyi planladığını ona soracağım.

Tom told me he was planning to go to college in Boston.
Tom bana Boston'da üniversiteye gitmeyi planladığını söyledi.

Tom told me that he's planning to take Mary out to dinner tonight.
Tom bana bu gece Mary'yi akşam yemeğine götürmeyi planladığını söyledi.

Tom told me he was planning to go on a cycling trip next summer.
Tom bana gelecek yaz bir bisiklet gezisine gitmeyi planladığını söyledi.

Tom asked me when I was planning to go back to Boston.
Tom bana ne zaman Boston'a geri gitmeyi planladığımı sordu.

Tom said he was planning to hitchhike to Boston.
Tom Boston'a otostop yapmayı planladığını söyledi.

Tom says he's planning to take Mary out to dinner tonight.
Tom bu gece Mary'yi akşam yemeğine götürmeyi planladığını söylüyor.

Tom told me he was planning to go to Boston in October.
Tom ekim ayında Boston'a gitmeyi planladığını söyledi.

Tom is planning to go to Boston next week, isn't he?
Tom gelecek hafta Boston'a gitmeyi planlıyor, değil mi?

Tom didn't say when he was planning to leave.
Tom gitmeyi planladığını söylemedi.

Tom didn't say whether he was planning to go or not.
Tom gitmeyi planlayıp planlamadığını söylemedi.

Tom must've been planning this for weeks.
Tom haftalardır bunu planlıyor olmalı.

Although Tom is sick, he's planning on going to school.
Tom hasta olmasına rağmen okula gitmeyi planlıyor.

Even though Tom is sick, he's planning on going to school.
Tom hasta olmasına rağmen okula gitmeyi planlıyor.

Tom certainly sounds like he's not planning to come.
Tom kesinlikle gelmeyi planlıyor gibi görünüyor.

Tom certainly gave the impression that he wasn't planning on being there tomorrow.
Tom kesinlikle yarın orada olmayı planlamadığı izlenimini verdi.

Tom didn't say who he was planning to meet.
Tom kimle buluşmayı planladığını söylemedi.

Tom didn't say who he was planning to go with.
Tom kimle gitmeyi planladığını söylemedi.

Tom is planning a birthday party for Mary.
Tom Mary için bir doğum günü partisi planlıyor.