Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Planı olan Plan kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Plan ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Plan kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

All depositors with over €100,000 in Southern Cypriot banks will now have to pay 9.9 percent levy on their savings as part of a €10 billion bailout plan agreed on Friday, March 15.
5 Mart Cuma günü kararlaştırılan 10 Milyar Avroluk kurtarma planı uyarınca Güney Kıbrıs bankalarında 100,000 avronun üzerinde parası bulunan mudilerin artık tasarrufları üzerinden yüzde 9.9 vergi ödemesi gerekecek.

You should plan to leave between 6:00 and 7:00.
6:00 ve 7:00 arasında ayrılmayı planlamalısın.

The workers are against the new plan.
İşçiler yeni plana karşı.

When do you plan to retire from your job?
İşinizden ne zaman emekli olmayı planlıyorsunuz?

Plan your work before you start it.
İşinizi başlamadan önce planlayın.

Here's the plan.
İşte plan.

The two companies plan to unite.
İki şirket birleşmeyi planlıyor.

I plan to finish it in two or three minutes.
İki ya da üç dakika içerisinde onu bitirmeyi planlıyorum.

You must carry out your first plan.
İlk planını uygulamalısın.

I hope your plan will work out.
İnşallah planın işe yarar.

The British ambassador liked Burr's plan.
İngiliz büyük elçisi Burr'un planını sevdi.

The British government is against the plan.
İngiliz hükümeti plana karşı.

I've worked out a good plan.
İyi bir plan hazırladım.

The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor.
Çocuğun planı, tıp öğrenimi yapmak ve bir doktor olarak Saint Croix'a dönmekti.

I plan to invite a lot of guests to the opening ceremony.
Açılış törenine çok misafir davet etmeyi planlıyorum.

I plan on being there in person.
Şahsen orada olmayı planlıyorum.

I plan to skip lunch.
Öğle yemeğini yememeyi planlıyorum.

The students discussed the plan for many hours.
Öğrenciler planı saatlerce tartıştı.

The teacher approved his plan.
Öğretmen onun planını onayladı.

I plan to stay in the city.
Şehirde kalmayı planlıyorum.

I plan to buy a new car as soon as I can afford one.
Almaya gücüm yeter yetmez yeni bir araba almayı planlıyorum.

The Americans did not like the new plan.
Amerikalılar yeni plandan hoşlanmadılar.

We need a plan first.
Önce bir plana ihtiyacımız var.

At first I thought I liked the plan, but on second thought I decided to oppose it.
Önce plandan hoşlandığımı düşündüm fakat ikinci düşünüşümde ona karşı çıkmaya karar verdim.

There was a sudden change of plan.
Ani bir plan değişikliği vardı.

As far as my experience goes, such a plan is impossible.
Anladığım kadarıyla, öylesine bir plan imkansızdır.

My mother finally approved of our plan.
Annem sonunda planımızı onayladı.

I plan to stay here for three days.
Üç gün burada kalmayı planlıyorum.

What do you plan to major in at college?
Üniversitede asıl branş olarak neyi planlıyorsun?

What do you plan to major in in college?
Üniversitede hangi alanda uzmanlaşmayı planlıyorsun?

I plan to take up engineering at college.
Üniversitede mühendislik ihtisası yapmayı düşünüyorum

Your stupid plan is actually working.
Aptalca planın gerçekten işe yarıyor.

Your stupid plan is actually working.
Aptalca planın gerçekten işe yarıyor.

Presently the plan is still in the air.
Şu an plan hâlâ sallantıda.

I can't come up with a plan right now.
Şu anda bir plan öneremem.

I plan to give my son a computer at the end of the month.
Ay sonunda oğluma bir bilgisayar hediye etmeyi planlıyorum.

Such a plan is bound to fail.
Öylesine bir plan kesin başarısız olacaktır.

I want you to have a definite plan before you leave.
Ayrılmadan önce belirli bir planının olmasını istiyorum.

Few people know about the plan.
Az sayıda insan plan hakkında biliyordu.

I'm not in favor of such a plan.
Böyle bir plandan yana değilim.

All his friends backed his plan.
Bütün arkadaşları onun planını destekledi.

I plan to throw all of this away. You may take whatever you like.
Bütün bunların hepsini atmayı planlıyorum. İstediğini alabilirsin.

I plan to spend all day with Tom.
Bütün günü Tom'la geçirmeyi planlıyorum.

The whole plan is only based on his personal opinions.
Bütün plân sadece onun kişisel görüşleri üzerine kurulu.

It wasn't much of a plan.
Büyük bir plan değildi.

They had a battle plan they were sure would succeed.
Başarılı olacağına emin oldukları bir savaş planları vardı.

Work harder if you plan to succeed.
Başarılı olmayı planlıyorsan, daha çok çalış.

We need another plan.
Başka bir plana ihtiyacımız var.

Do you have another plan?
Başka bir planın var mı?

Was the president in favor of the plan?
Başkan planın lehinde miydi?

The President offered a new plan.
Başkan yeni bir plan önerdi.

The president proposed a new plan.
Başkan yeni bir plan önerdi.

What is the president's plan?
Başkanın planı nedir?

Her father approved of his plan.
Babası onun planını beğendi.

His father approved of his plan.
Babası onun planını onayladı.

He gave me a brief outline of the plan.
Bana planın kısa bir özetini verdi.

I can't decide unless you tell me your plan.
Bana planını söylemezsen karar veremem.

Tell me about your plan.
Bana planından bahset.

I plan to play a flute solo.
Ben bir flüt solo çalmayı düşünüyorum.

I'm not in favor of this plan.
Ben bu planı desteklemiyorum.

I am determined to carry out this plan.
Ben bu planı gerçekleştirmek için kararlıyım.

I agree to this plan.
Ben bu planı kabul ediyorum.

I can't think of any other plan.
Ben herhangi bir diğer planı düşünemiyorum.

I plan to go to her cocktail party.
Ben onun kokteyl partisine gitmeyi planlıyorum.

I see a great danger in his plan.
Ben onun planında büyük bir tehlike görüyorum.

I plan to go there.
Ben oraya gitmeyi planlıyorum.

I'm dead against the plan.
Ben plana tamamen karşıyım.

I'm thinking of the plan.
Ben planı düşünüyorum.

I had to change the plan.
Ben planı değiştirmek zorunda kaldım.

I can't approve the plan.
Ben planı onaylayamam.

I approve of your plan.
Ben planınızı onaylıyorum.

I plan to go to the movies.
Ben sinemaya gitmeyi planlıyorum.

I plan to hire someone who can speak English.
Ben, İngilizce konuşabilen birini işe almayı düşünüyorum.

I'm dead set against the plan.
Ben, plana karşı taban tabana zıtım.

My plan is to buy a car.
Benim planım bir araba satın almak.

My plan is different from yours.
Benim planım seninkinden farklıdır.

My plan was eventually adopted.
Benim planım sonunda kabul edildi.

My holiday plan has fallen through.
Benim tatil planı suya düştü.

Do we need a Plan B?
Bir B planına ihtiyacımız var mı?

As a whole, the plan seems to be good.
Bir bütün olarak, plan iyi gibi görünüyor.

You should plan to come with us the next time we go camping.
Bir dahaki sefere kampa gittiğimizde bizimle gelmeyi düşünmelisin.

Let's discuss the plan over a cup of coffee.
Bir fincan kahve içerken planı tartışalım.

I need a plan.
Bir plana ihtiyacım var.

I have a plan.
Bir planım var.

I do have a plan.
Bir planım var.

I don't have a plan.
Bir planım yok.

We have a plan.
Bir planımız var.

We had a plan.
Bir planımız vardı.

We don't have a plan.
Bir planımız yok.

Do you have a plan?
Bir planın var mı?

After a little time off, I plan to go on another concert tour.
Bir süre sonra, bir konser turuna daha gitmeyi planlıyorum.

Many Americans welcomed the plan.
Birçok Amerikalı planı memnuniyetle karşıladı.

Even though it's a bit cold, we still plan on having a picnic.
Biraz soğuk olmasına rağmen hâlâ pikniğe gitmeyi planlıyoruz.

In case anyone's interested, I don't plan to be here tomorrow.
Birinin ilgilenmesi ihtimaline karşın, yarın burada olmayı planlamıyorum.

You must keep the plan secret until someone notices it.
Birisi fark edene kadar planı gizli tutmak zorundasın.

We plan to stay a week.
Biz bir hafta kalmayı planlıyoruz.

We discussed the plan yesterday.
Biz dün planı tartıştık.

We discussed our future plan.
Biz gelecekle ilgili planımızı tartıştık.

We carried out that plan.
Biz o planı uyguladık.

We went along with his plan.
Biz onun planını destekledik.