Türkçe kelime anlamı Parça olan Piece kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Piece ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.
We got an interesting piece of information.
İlginç bir bilgiye sahibiz.
The boy reached out for another piece of cake.
Çocuk bir parça daha kek için uzandı.
The uncle gave me a friendly piece of advice.
Amcam bana dostça bir tavsiye verdi.
My uncle gave me a friendly piece of advice.
Amcam bana dostça bir tavsiyede bulundu.
Mother tied up three pencils with a piece of string.
Annem bir parça ip ile üç kurşun kalemi bağladı.
Give me a white piece of paper.
Bana beyaz bir kağıt parçası ver.
He brought me a piece of information.
Bana bir parça bilgi getirdi.
Would you slice me a piece of ham, please?
Bana bir parça jambon dilimler misin?
Give me a piece of paper.
Bana bir parça kağıt ver.
Bring me a piece of chalk.
Bana bir parça tebeşir getir.
Give me a piece of chalk.
Bana bir parça tebeşir verin.
He gave me a piece of friendly advice.
Bana dostça bir öğüt verdi.
She gave me a piece of good advice.
Bana iyi bir nasihat verdi.
The baby almost choked on a piece of candy.
Bebek neredeyse bir parça şeker yutuyordu.
I bought a piece of baggage.
Ben bir parça bagaj satın aldım.
I need an envelope, a piece of paper, and a pencil or a pen.
Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.
Save a piece of cake for me.
Benim için bir parça kek ayır.
Can you sketch it for me on this piece of paper please?
Benim için bu kağıt üzerine bir eskizini çizebilir misin lütfen?
I cut my right hand on a piece of glass.
Bir cam parçasıyla sağ elimi kestim.
I want a piece of candy.
Bir parça şeker istiyorum.
Would you like another piece of cake?
Bir parça daha kek ister misiniz?
How about another piece of cake?
Bir parça daha keke ne dersin?
Would you like another piece of pie?
Bir parça daha pasta ister misiniz?
I stepped on a piece of broken glass.
Bir parça kırılmış cama bastım.
I wrote down his address on a piece of paper.
Bir parça kağıda onun adresini yazdım.
Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.
Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen.
Can I tempt you to try another piece of cake?
Bir parça kek daha alır mısınız?
May I have another piece of cake?
Bir parça kek daha alabilir miyim?
I tried a piece of cake and it was delicious.
Bir parça kek tattım ve o lezzetliydi.
I want a piece of pie.
Bir parça pasta istiyorum.
I want a piece of cake.
Bir parça pasta istiyorum.
I need an envelope and a piece of paper. I also need either a pencil or a pen.
Bir zarfa ve bir parça kağıda ihtiyacım var. Ayrıca bir kurşun kalem ya da dolma kaleme ihtiyacım var.
These dirty clothes could be a new piece of evidence to prove his innocence.
Bu kirli giysiler onun suçsuzluğunu kanıtlayacak yeni bir kanıt parçası olabilirdi.
This piece doesn't match.
Bu parça uymuyor.
Would you mind if I ate a piece of this pie?
Bu turtadan bir parça yiyebilir miyim?
The warehouse was empty except for a piece of furniture.
Depo, bir mobilya parçası dışında boştu.
I said my piece.
Eserimi söyledim.
What's your favorite piece of furniture?
Favori mobilyan nedir?
John claimed that the dishonest salesman had tricked him into buying a useless piece of machinery.
John sahtekâr satıcının işe yaramaz bir makine parçasını alırken onu kandırdığını iddia etti.
The girl made a doll out of a piece of cloth.
Kız bir parça bezden bir bebek yaptı.
He threw a piece of meat to a dog.
Köpeğe bir parça et fırlattı.
The dog had a piece of meat in its mouth.
Köpeğin ağzında bir parça et vardı.
The cat made off with a piece of fish from the kitchen.
Kedi mutfaktan bir parça balık aşırdı.
I found the missing piece of your necklace.
Kolyenin kayıp parçasını buldum.
Please give me a piece of bread.
Lütfen bana bir parça ekmek ver.
Please fetch me a piece of paper.
Lütfen bana bir parça kağıt getir.
Please write the answer on this piece of paper.
Lütfen cevabı bu kâğıt parçasına yazın.
Please give me a piece of paper to write on.
Lütfen yazmak için bana bir parça kağıt ver.
He bought a piece of furniture at the store.
Mağazada bir parça mobilya aldı.
The "One Piece" manga is very popular in Malaysia
Manga " One Piece " Malezya çok popüler.
He swallowed a piece of toast because he was starving.
O açlıktan öldüğü için bir parça tost yedi.
He gave me a piece of advice.
O bana bir parça tavsiye verdi.
That's a useful piece of information.
O faydalı bir bilgi parçası.
That is a useful piece of information.
O faydalı bir bilgi parçasıdır.
Where did you get that piece of wire?
O kabloyu nereden aldınız?
What's the name of that piece?
O parçanın adı ne?
He gave me a good piece of advice.
O, bana bir parça iyi öğüt verdi.
He took out a piece of paper.
O, bir parça kağıt çıkardı.
He took out a piece of chalk.
O, bir parça tebeşir aldı.
She got a piece of bread stuck in her throat.
O, boğazına bir parça ekmek sıkıştırdı.
That's an interesting piece of information.
O, ilginç bir bilgi.
He cut his sister a piece of bread.
O, kız kardeşine bir parça ekmek kesti.
She shared her piece of cake with me.
O, kek parçasını benimle paylaştı.
It's a very clever piece of kit.
O, kit'in çok akıllı bir parçasıdır.
She gave him a piece of paper.
O, ona bir parça kağıt verdi.
He gave her a piece of paper.
O, ona bir parça kağıt verdi.
He gave her a piece of advice.
O, ona biraz öğüt verdi.
That's not a useful piece of information.
O, yararlı bir bilgi parçası değil.
My son took a piece of candy from the box.
Oğlum kutudan bir parça şeker aldı.
I found a piece of paper in the room.
Odada bir kâğıt buldum.
I'll give him a piece of advice.
Ona bir parça nasihat edeceğim.
They each have a piece of the puzzle.
Onların her biri bulmacanın bir parçasına sahip.
It's a piece of cake.
Onu yapmak çok kolay.
Peel the orange and give me a piece.
Portakalı soy ve bana bir parça ver.
A rail is a piece of metal or wood which is long and thin. For example, a train runs on rails, which is why we call it a railway train.
Ray, metal ya da tahtadan yapılmış ince ve uzun bir şeydir. Örneğin, trenler ray üzerinde gider, bu yüzden ona demir yolu treni diyoruz.
I'll give you a piece of my mind.
Sana haddini bildireceğim.
I'll give you a piece of good advice.
Sana iyi bir öğüt vereceğim.
I'll give you a good piece of advice.
Sana iyi bir öğüt vereceğim.
You really are a piece of work.
Sen gerçekten işin bir parçasısın.
Tom ate the last piece of cake.
Son kek dilimini Tom yedi.
The last piece of cake was eaten by Tom.
Son kek parçası Tom tarafından yendi.
The final piece was placed in the puzzle.
Son parça bulmacaya yerleştirildi.
The final piece makes up the whole pie.
Son parça tüm pastayı oluşturur.
On the plate was a piece of chicken, a potato and some green peas.
Tabakta bir parça piliç, bir patates ve biraz yeşil bezelye vardı.
Combine all the parts to make one piece.
Tek parça yapmak için tüm parçaları birleştirin.
It hasn't been a piece of cake either.
Tereyağından kıl çeker gibi de olmadı hani.
Tom put a piece candy into his mouth.
Tom ağzına bir parça şeker koydu.
Tom put a piece of dry ice into a cup of water.
Tom bir bardak suya bir parça kuru buz koydu.
Tom cut his finger on a piece of glass.
Tom bir cam parçası ile parmağını kesti.
Tom took a piece of candy, unwrapped it and put it in his mouth.
Tom bir parça şeker aldı, açtı ve onu ağzına koydu.
Tom cut off a piece of meat and put it on his plate.
Tom bir parça et kesti ve onu tabağının üzerine koydu.
Tom ate a piece of garlic bread.
Tom bir parça sarımsaklı ekmek yedi.
Tom is the legal owner of this piece of land.
Tom bu arazinin yasal sahibidir.
Tom pulled a piece of paper out of his pocket.
Tom cebinden bir parça kağıt çıkardı.
Tom coaxed the mouse out of the hole in the wall with a piece of bread.
Tom fareyi bir parça ekmek ile duvardaki deliğin dışına çıkması için ikna etti.
Tom took a folded piece of paper out of his shirt pocket.
Tom gömlek cebinden bir parça katlanmış kağıt çıkardı.
Tom picked up a piece of the broken mirror.
Tom kırık bir ayna parçası aldı.
Tom cut his sister a piece of cake.
Tom kız kardeşine bir parça kek kesti.
Tom got a small piece of pie.
Tom küçük bir parça pasta aldı.
Tom folded the piece of paper in half.
Tom kağıt parçasını yarı yarıya katladı.
