Türkçe kelime anlamı Piknik olan Picnic kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Picnic ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.
We'll go on a picnic next Sunday.
Önümüzdeki Pazar bir pikniğe gideceğiz.
Tom couldn't go on the picnic with us today because he had an important business meeting.
Önemli bir iş toplantısı olduğundan dolayı Tom bizimle pikniğe gidemedi.
I couldn't go on a picnic because of the rain.
Ben yağmur nedeniyle pikniğe gidemedim
Do you want to go on a picnic with me?
Benimle birlikte pikniğe gitmek istiyor musunuz?
How about going on a picnic?
Bir pikniğe gitmeye ne dersin?
It is too cold for a picnic today.
Bir piknik için bugün hava çok soğuk.
I never thought it'd be this hard to build a picnic table.
Bir piknik masasını kurmanın bu kadar zor olacağını asla düşünmemiştim.
Even though it's a bit cold, we still plan on having a picnic.
Biraz soğuk olmasına rağmen hâlâ pikniğe gitmeyi planlıyoruz.
I can still remember the time when we went on a picnic together.
Birlikte pikniğe gittiğimiz zamanı hâlâ hatırlayabiliyorum.
We had lots of fun at the picnic.
Biz piknikte çok eğlendik.
It's ideal weather for a picnic.
Bu piknik için ideal hava.
This is the perfect place for a romantic picnic.
Bu, romantik bir piknik için mükemmel yer.
Today is a beautiful day for a picnic.
Bugün piknik için güzel bir gün.
I took a day off yesterday and went on a picnic.
Dün bir günlük izin aldım ve pikniğe gittim.
It was a fine day so I went on a picnic.
Güzel bir gündü bu yüzden pikniğe gittim.
Except for the weather, it was a great picnic.
Hava dışında, harika bir piknikti.
The weather being fine, we went on a picnic.
Hava güzel olduğundan, pikniğe gittik.
Weather permitting, let's go on a picnic.
Hava güzel olursa, pikniğe gidelim.
Weather permitting, we will go on a picnic tomorrow.
Hava güzel olursa, yarın pikniğe gideceğiz.
We postponed our picnic pending a change in the weather.
Havada beklenen değişikliklikten pikniğimizi erteledik.
A warm, sunny day is ideal for a picnic.
Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.
Bad weather forced us to call off the picnic.
Kötü hava pikniği iptal etmemiz için bizi zorladı.
Why is Mary going on a picnic with him?
Neden Mary onunla pikniğe gidiyor?
When we discussed where to go on a picnic, some wanted to go to the forest, others wanted to go to the sea.
Nereye pikniğe gideceğimizi görüştüğümüzde bazıları ormana gitmek istedi, diğerleri denize gitmek istedi.
She went on a picnic.
O, pikniğe gitti.
They set out on a picnic.
Onlar piknik için yola çıktılar.
I'd like to go on a picnic with her.
Onunla bir pikniğe gitmek istiyorum.
Let's go to the picnic.
Pikniğe gidelim.
We abandoned the plan to go on a picnic.
Pikniğe gitme planından vazgeçtik.
I called off the picnic.
Pikniği iptal ettim.
Our picnic was ruined by insects.
Pikniğimiz böcekler tarafından berbat edildi.
I just want you to know that I won't be able to come to your picnic.
Pikniğinize gelemeyeceğimi bilmenizi istiyorum.
The picnic was a disappointment.
Piknik bir hayal kırıklığıydı.
The day of the picnic has arrived.
Piknik günü geldi.
Let's decide on the date for the picnic.
Piknik içi tarih kararlaştıralım.
It's a wonderful day for a picnic.
Piknik için harika bir gün.
It was the perfect day for a picnic.
Piknik için mükemmel bir gündü.
They went into the woods for a picnic.
Piknik için ormana gittiler.
Let's fix the date for the picnic.
Piknik için tarih belirleyelim.
The picnic was called off because of the rain.
Piknik yağmurdan dolayı iptal edildi.
What about a picnic?
Piknik yapalım mı?
We enjoyed ourselves at the picnic.
Piknikte eğlendik.
Our class will go on a picnic next week.
Sınıfımız gelecek hafta bir pikniğe gidecek.
I think it's a little too cold to go on a picnic.
Sanırım pikniğe gitmek için biraz çok fazla soğuk.
Tom would like to go on the picnic, too. We should invite him.
Tom da pikniğe gitmek istiyor, onu davet etmeliyiz.
Tom put his coffee mug on the picnic table.
Tom kahve kupasını piknik masasına koydu.
Tom is going on a picnic tomorrow with Mary.
Tom Mary ile yarın pikniğe gidiyor.
Tom probably doesn't know why the picnic was canceled.
Tom muhtemelen pikniğin neden ertelendiğini bilmiyor.
Tom may have to cancel the picnic.
Tom pikniği iptal etmek zorunda kalabilir.
Tom opened the picnic basket and grabbed a ham and cheese sandwich.
Tom piknik sepetini açtı ve bir jambon ve peynirli sandviç kaptı.
Tom and three of his friends went on a picnic.
Tom ve arkadaşlarının üçü pikniğe gitti.
Tom and Mary sat at an unpainted picnic table eating their lunch.
Tom ve Mary öğle yemeklerini yerken boyanmamış bir piknik masasında oturdular.
Tom and Mary couldn't find an empty picnic table.
Tom ve Mary boş bir piknik masası bulamadı.
Tom and Mary are planning a picnic at the lake.
Tom ve Mary gölde bir piknik planlıyorlar.
Tom and Mary had a romantic picnic by the river.
Tom ve Mary nehrin yanında romantik bir piknik yaptı.
Tom and Mary couldn't go on a picnic because it was raining.
Tom ve Mary yağmur yağdığı için pikniğe gidemediler.
Tom put the large picnic basket on the passenger seat next to him.
Tom yanındaki yolcu koltuğuna büyük bir piknik sepeti koydu.
Tom knows why Mary decided not to go on the picnic with him.
Tom, Mary'nin niçin Tom'la birlikte pikniğe gitmemeye karar verdiğini biliyor.
Tom's mother packed the picnic basket with sandwiches.
Tom'un annesi piknik sepetini sandviçlerle doldurdu.
The rain spoiled our picnic.
Yağmur pikniğimizi mahvetti.
Since it rained, we did not go on a picnic.
Yağmur yağdığı için pikniğe gitmedik.
The rain necessitated a postponement of the picnic.
Yağmur, pikniği ertelemeyi gerektirdi.
The picnic was called off because of rain.
Yağmurdan dolayı piknik iptal edildi.
We've got to get up early tomorrow. We're going on a picnic.
Yarın erken kalkmak zorundayız-biz pikniğe gidiyoruz.
If it is sunny tomorrow, we will go on a picnic.
Yarın hava güneşli olursa, pikniğe gideriz.
If the weather is nice tomorrow, we will have a picnic.
Yarın hava güzel olursa, piknik yapacağız.
We will go on a picnic if it is fine tomorrow.
Yarın hava iyi olursa pikniğe gideriz.
If it is fine tomorrow, we'll go on a picnic.
Yarın hava iyi olursa, pikniğe gideriz.
I'm going to go on a picnic tomorrow.
Yarın pikniğe gideceğim.
We will go on a picnic tomorrow.
Yarın pikniğe gideceğiz.
I am going on a picnic tomorrow.
Yarın pikniğe gidiyorum.
If it rains tomorrow, I won't go to the picnic.
Yarın yağmur yağarsa, ben pikniğe gitmeyeceğim.
If it rains tomorrow, I won't go on a picnic.
Yarın yağmur yağarsa,pikniğe gitmeyeceğim.
A picnic is easier on everyone if you use a paper plate.
A well-used creel might better not be picked as a picnic hamper.
Apart from the weather, it was a good picnic.
Bad weather discouraged them from going on a picnic.
Because of the rain, the picnic was held in the gymnasium.
Because of the rain, we had to eat our picnic inside.
Buckle down and get to work. Do you think we're on a Sunday picnic here?
Cleaning up after the party was no picnic.
Do you remember anything odd happening at the picnic?
Except for the weather, it was a fun picnic.
Five miles is a suitable distance for a picnic.
He is not going on the picnic, and I am not either.
He probably won't go on the picnic tomorrow. I won't either.
He will have a picnic next Saturday.
Here they show up to enjoy by the fountain with ice, beer and picnic basket.
How come Mary is going on a picnic with him?
I am not going to the picnic, because I don't feel well.
I can't think of anything I'd rather do than go on a picnic with you.
I couldn't think of a better place to have a picnic.
I don't know if it will be fine tomorrow, but if it is fine we'll go on a picnic.
I don't want to go on a picnic with Tom.
I forgot to tell Tom about the picnic.
I found a nice place to have a picnic.
I have no idea how many people will be at the picnic.
I think it's wonderful that you're going on a picnic.
I think we should have a picnic here every year.
I think you'll enjoy the picnic.
