Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Piyano olan Piano kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Piano ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Piano kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

"Will you play the piano tomorrow?" "No, I won't."
"Yarın piyano çalacak mısın?" "Hayır, çalmayacağım."

I play the piano well.
İyi piyano çalarım.

She can play the piano very well.
Çok iyi şekilde piyano çalabilir.

I am playing the piano now.
Şimdi piyano çalıyorum.

She always practices the piano before dinner.
Akşam yemeğinden önce her zaman piyano çalışır.

My mother plays the piano well.
Annem iyi piyano çalar.

Tom can still play the piano even though he doesn't own one now.
Şu anda kendine ait bir piyanosu olmasa bile Tom hâlâ piyano çalabiliyor.

My father encouraged me to study the piano.
Babam piyano çalışmam için teşvik etti.

My father plays the piano and so does my mother.
Babam piyano çalar ve annem de.

Mr. Tanaka can play the piano well.
Bay Tanaka piyanoyu iyi çalabilir.

Mrs. Lark played the piano and the children sang.
Bayan Lark piyano çaldı ve çocuklar şarkı söyledi.

She saw some books lying on the piano.
Bazı kitapların piyanonun üstünde durduğunu gördü.

I play the piano after supper.
Ben akşam yemeğinden sonra piyano çalarım.

I can't play the piano, but she can.
Ben piyano çalamam fakat o çalabilir.

I like the sound of the piano.
Ben piyanonun sesini seviyorum.

I often hear her play the piano.
Ben sık sık onun piyano çaldığını duyarım.

He can play the piano better than I can.
Benden daha iyi piyano çalabilir.

Betty can play the piano.
Betty piyano çalabilir.

I heard him play the piano once.
Bir kez onun piyano çaldığını duydum.

A piano is expensive.
Bir piyano pahalıdır.

I play the piano a little.
Biraz piyano çalarım.

Somebody is playing the piano.
Biri piyano çalıyor.

Somebody is playing the piano. It must be Ann.
Biri piyanoyu çalıyor. Bu Ann olmalı.

Someone is playing the piano.
Birisi piyano çalıyor.

We asked Hanako to play the piano.
Biz Hanako'nun piyano çalmasını rica ettik.

She can play this tune on the piano.
Bu ezgiyi piyanoda çalabilir.

You can play this piano, but not at night.
Bu piyanoyu çalabilirsiniz ama gece değil.

Did you practice the piano this morning?
Bu sabah piyano çalıştın mı?

Chopin sits at the piano and begins to play.
Chopin'in piyanoda oturur ve çalmaya başlar.

Dick played the piano and Lucy sang.
Dick piyano çaldı ve Lucy şarkı söyledi.

On the wall there was a big picture of Sir Anthony at the piano.
Duvarda Sir Anthony'nin piyanoda büyük bir resmi vardı.

She's practicing the piano day and night.
Gece gündüz piyano çalışıyor.

Would you have some time on Monday to come over and help me move my piano?
Gelip piyanomu taşımama yardım etmek için pazartesi günü biraz zamanın var mı?

She takes piano lessons once a week.
Haftada bir kez piyano dersleri alır.

She practices the piano every day.
Her gün piyano çalışır.

She practiced the piano every day.
Her gün piyano çalıştı.

Every week I study piano on Monday and Tuesday, and dancing on Wednesday and Friday.
Her hafta Pazartesi ve Salı günleri piyano eğitimi, Çarşamba ve Cuma günleri dans.

She was always practicing the piano.
Her zaman piyano çalışıyordu.

I heard Jill play the piano.
Jill'in piyano çaldığını duydum.

Jim accompanied her on the piano.
Jim, ona piyanoda eşlik etti.

My sister can play the piano better than I can.
Kız kardeşim benden daha iyi piyano çalabilir.

My sister takes piano lessons twice a week.
Kız kardeşim haftada iki gün piyano dersleri alır.

My sister plays the piano every day.
Kız kardeşim her gün piyano çalar.

My sister has a piano.
Kız kardeşimin bir piyanosu var.

My sister has a nice piano.
Kız kardeşimin hoş bir piyanosu var.

The sisters played a duet on the violin and piano.
Kız kardeşler piyano ve kemanla düet yaptılar.

My daughter wants a piano.
Kızım bir piyano istiyor.

My youngest sister has piano lessons twice weekly.
Küçük kız kardeşimin haftada iki kez piyano dersleri var.

His wife accompanied him on the piano.
Karısı ona piyanoda eşlik etti.

I wish I could play the piano as well as Susie.
Keşke ben de Susie kadar iyi piyano çalabilsem.

You certainly play the piano well.
Kesinlikle iyi piyano çalıyorsun.

Who is playing the piano?
Kim piyano çalıyor?

The concert began with a piano solo.
Konser bir solo piyano ile başladı.

Lucy would often play the piano after dinner.
Lucy genellikle akşam yemeğinden sonra piyano çalardı.

The musician shook his head and pushed his little piano away.
Müzisyen kafasını salladı ve küçük piyanosunu itti.

Maria takes piano lessons once a week.
Maria haftada bir kez piyano dersleri alır.

Mary plays the piano.
Mary piyano çalar.

Mary put her piano up for sale.
Mary piyanosunu satışa çıkardı.

I see Mary playing the piano.
Mary'nin piyano çaldığını görüyorum.

Miho plays the piano.
Miho piyano çalar.

Miho plays piano better than Noriko.
Miho, Noriko'dan daha iyi piyano çalar.

She was playing the piano when the guests arrived.
Misafirler geldiğinde, o piyano çalıyordu.

Nancy has a piano.
Nancy'nin bir piyanosu var.

How often do you have your piano lessons?
Ne sıklıkta piyano derslerin var?

When do you practice the piano?
Ne zaman piyano uygulaması yaparsın?

She plays the piano very well.
O çok iyi şekilde piyano çalar.

He plays the piano very well.
O çok iyi piyano çalar.

She practices playing the piano regularly.
O düzenli olarak piyano çalışması yapar.

It's an old piano.
O eski bir piyano.

She played that tune on her grand piano.
O ezgiyi kuyruklu piyanosunda çaldı.

Did you have a piano lesson that day?
O gün bir piyano dersi var mı?

She plays the piano by ear.
O notasız piyano çalar.

He was playing the piano and she was singing.
O piyano çalıyordu ve o şarkı söylüyordu.

He was playing the piano.
O piyano çalıyordu.

Can he play the piano?
O piyano çalabilir mi?

She plays the piano.
O piyano çalar.

She can play the piano well.
O piyanoyu iyi şekilde çalabilir.

She was playing the piano at that time.
O zaman piyano çalıyordu.

She began lessons in piano at age 6.
O, 6 yaşında piyano derslerine başladı.

She can't play piano very well.
O, çok iyi piyano çalabilir.

She takes private piano lessons.
O, özel piyano dersleri alır.

She will accompany me on the piano.
O, bana piyanoda eşlik edecek.

She accompanied me on the piano.
O, bana piyanoda eşlik etti.

She played the piano beautifully.
O, güzelce piyano çaldı.

He played the guitar and she played the piano.
O, gitar çaldı ve o piyano çaldı.

She plays the piano every day.
O, her gün piyano çalar.

He knows how to play the piano.
O, nasıl piyano çalacağını biliyor.

She taught him how to play the piano.
O, ona nasıl piyano çalacağını öğretti.

She accompanied him on the piano.
O, ona piyanoda eşlik eder.

He plays the piano.
O, piyano çalıyor.

She can play the piano.
O, piyano çalabilir.

Does she play piano?
O, piyano çalar mı?

Does he play the piano?
O, piyano çalar mı?

She played a tune on the piano.
O, piyanoda bir melodi çaldı.

She played a waltz on the piano.
O, piyanoda vals çaldı.

She is learning the piano.
O, piyanoyu öğreniyor.

He can play the piano better than I.
O, piyanoyu benden daha iyi çalabilir.

He played piano by ear.
O, piyanoyu notasız çalardı.

She has been practicing the piano since morning.
O, sabahtan beri piyano çalışmaktadır.

The boy plays the piano.
Oğlan piyanoyu çalıyor.