As I was having lunch, the phone rang.
Öğle yemeği yerken, telefon çaldı.
I need to make an urgent call. Is there a public phone near here?
Acil bir arama yapmam gerekiyor. Buraya yakın bir halka açık telefon var mı?
In case of an emergency, phone me at this number.
Acil bir durumda, beni bu numaradan ara.
Don't phone her now.
Şimdi ona telefon etmeyin.
I need to use your phone to call an ambulance.
Ambulans çağırmak için telefonunu kullanmalıyım.
He gives me a phone call every now and then.
Ara sıra beni arar.
The mobile phone you have dialed is either switched off or outside the coverage area, please try again later.
Aradığınız telefon ya kapalı ya da kapsama alanı dışında, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.
I'm on the phone now.
Şu an telefondayım.
I can't come to the phone right now.
Şu anda telefona gelemem.
I thought I had paid the monthly fee, but I received a phone call from the school saying that the bill still needs to be paid.
Aylık ücreti ödediğimi düşünüyordum fakat okuldan hâlâ ödenmesi gereken fatura olduğunu söyleyen bir telefon çağrısı aldım.
I'll phone you before I start.
Ayrılmadan önce seni ararım.
I just got another phone call from Tom.
Az önce Tom'dan bir telefon çağrısı daha aldım.
I've been on the phone all afternoon.
Bütün öğleden sonra telefondaydım.
I can probably reach Tom by phone right now.
Büyük olasılıkla şimdi telefonla Tom'a ulaşabilirim.
My father is expecting you to phone him tomorrow.
Babam; onu yarın aramanı bekliyor.
Can you tell me where the nearest pay phone is?
Bana en yakın ankesörlü telefonun nerede olduğunu söyler misiniz?
Give me your phone number.
Bana telefon numaranı ver.
Would you give me your phone number?
Bana telefon numaranı verir misin?
Give me your phone.
Bana telefonunu ver.
A Mr. Brown wants you on the phone.
Bay Brown adında biri telefonda seni istiyor.
It's a phone call from a Mr Brown.
Bay Brown diye birinden telefon var.
I forgot to phone Mr. Ford.
Bay Ford'a telefon etmeyi unuttum.
Mr. Green, you are wanted on the phone.
Bay Green, telefonda aranıyorsunuz.
You had a phone call from Mr. Takakura.
Bay Takakura'dan bir çağrınız vardı.
Mr Tanaka, you are wanted on the phone.
Bay Tanaka telefona istendiniz.
Mrs. Jones is often unpleasant to her husband's secretary over the phone.
Bayan Jones çoğunlukla telefonda kocasının sekreterine karşı tatsız davranır.
I want to make a phone call.
Ben bir telefon görüşmesi yapmak istiyorum.
I have to make a phone call.
Ben bir telefon görüşmesi yapmak zorundayım.
I object to his making private calls on this phone.
Ben bu telefondan özel arama yapılmasına karşıyım.
I'd like to know the phone number of the nearest American Express office.
Ben en yakın American Express ofisinin telefon numarasını öğrenmek istiyorum.
He suddenly hung up the phone while I was speaking.
Ben konuşuyorken o aniden telefonu kapattı.
Just when I was about to phone her, a letter arrived from her.
Ben ona telefon etmek üzereyken, ondan bir mektup geldi.
I called him up on the phone.
Ben onu telefonla aradım.
I forgot his phone number.
Ben onun telefon numarasını unuttum.
I forget your phone number.
Ben telefon numaranızı unuttum.
I'm talking on the phone.
Ben telefonda konuşuyorum
I hear the phone.
Ben telefonu duyuyorum.
May I use the phone?
Ben telefonu kullanabilir miyim?
Have there been any phone calls for me?
Beni arayan oldu mu?
Take me back to the office. I have forgotten my phone.
Beni ofise geri götür. Telefonumu unuttum.
I think that my phone is probably smarter than me.
Benim telefonumun muhtemelen benden daha akıllı olduğunu düşünüyorum.
Mary's phone was confiscated by a teacher.
Bir öğretmen tarafından Mary'nin telefonuna el kondu.
I need to make a phone call.
Bir telefon araması yapmam gerekiyor.
Let's make a phone call.
Bir telefon görüşmesi yapalım.
I would like to make a phone call.
Bir telefon görüşmesi yapmak istiyorum.
I'll make a phone call.
Bir telefon konuşması yapacağım.
I don't have a phone book.
Bir telefon rehberim yok.
I hear a phone ringing.
Bir telefonun çaldığını duyuyorum.
Do you have a phone?
Bir telefonun var mı?
Do you have more than one mobile phone?
Birden fazla cep telefonun var mı?
I need to make some phone calls.
Birkaç yere telefon etmem lâzım.
We all want a new car or a new phone.
Biz hepimiz yeni bir araba ya da yeni bir telefon istiyoruz.
We talked over the phone.
Biz telefonda konuştuk.
This is my phone.
Bu benim telefonum.
The mobile phone belongs to you?
Bu cep telefonu sana mı ait?
I spent this morning on the phone with Tom.
Bu sabahı Tom'la telefonda geçirdim.
Is this your phone?
Bu senin telefonun mu?
This order has just come in over the phone.
Bu sipariş az önce telefonla geldi.
This type of mobile phone sells well.
Bu tür cep telefonu iyi satar.
You can use this phone.
Bu telefonu kullanabilirsiniz.
Where did you get this phone?
Bu telefonu nereden aldın?
This application runs on Tom's phone, but not on Mary's.
Bu uygulama Tom'un telefonunda çalışıyor ama Mary'ninkinde değil.
You could do that by phone.
Bunu telefonla yapabilirsin.
Fucking hell, what idiot dare phone me in the middle of the night?
Canı cehenneme, hangi gerizekalı gecenin bir yarısı beni arıyor?
My cell phone was off.
Cep telefonum kapalı.
I'm looking for my mobile phone.
Cep telefonumu arıyorum.
Don't forget to charge your cell phone.
Cep telefonunu şarj etmeyi unutma.
You should turn off your cell phone.
Cep telefonunu kapatmalısın.
May I use your cell phone again?
Cep telefonunu tekrar kullanabilir miyim?
Do you have a mobile phone?
Cep telefonunuz var mı?
As soon as we get the answer, we'll phone you.
Cevap alır almaz, seni arayacağız.
Last night I stayed home to be able to receive your phone call.
Dün gece aramana cevap verebilmek için evde kaldım.
I spoke to him on the phone last night.
Dün gece telefonda onunla konuştum.
I forgot to put my phone on the charger last night.
Dün gece telefonumu şarjöre koymayı unuttum.
I'll phone you later.
Daha sonra sana telefon edeceğim.
Mary's phone was confiscated because she was caught texting during class.
Ders anında mesajlaşırken yakalandığı için Mary'nin cep telefonuna el konuldu.
"Hold on," Dima said, taking out his phone. "I know someone who could lend me some money."
Dima " Bekle," "Ben, bana biraz borç verebilecek birini biliyorum." dedi.
The phone rang while I was taking a shower.
Duş alırken telefon çaldı.
If you hold on a moment, I will get Jane on the phone.
Eğer biraz beklerseniz, Jane'i telefona alacağım.
If anyone should phone, say I will be back at one o'clock.
Eğer biri ararsa, 01:00 de geri döneceğimi söyle.
If he had known her phone number, he could have called her up.
Eğer o, onun telefon numarasını bilseydi, onu arayabilirdi.
Can you tell me where the nearest courtesy phone is?
En yakın ev telefonunun nerede olduğunu bana söyler misin?
Can you tell me where the nearest hotel service phone is?
En yakın otel servis telefonunun nerede olduğunu bana söyler misiniz?
We talked on the phone until midnight.
Gece yarısına kadar telefonda konuştuk.
I'll either write to you or phone you next week.
Gelecek hafta sana ya yazacağım ya da telefon edeceğim.
I'll write to you or I'll phone you next week.
Gelecek hafta sana yazacağım veya seni arayacağım.
I'll write or phone you next week.
Gelecek hafta sana yazacağım ya da telefon edeceğim.
Next time phone ahead.
Gelecek sefer önceden telefon edin.
Why didn't you phone before coming?
Gelmeden önce niçin telefon etmedin?
I'll phone you as soon as I get to the airport.
Havaalanına varır varmaz sana telefon edeceğim.
I'll phone you every night.
Her gece seni arayacağım.
Put it on speaker phone.
Hoparlöre al.
