When we started out in 2009, I was convinced that our store would become one of the best in the city.
2009'da işe başladığımızda, mağazanın şehirdeki en iyilerden biri olacağına ikna edildim.
Allow us to do our job.
İşimizi yapmamıza izin ver.
Let's do our job.
İşimizi yapmamıza izin verin.
Here are our books.
İşte bizim kitaplarımız.
There comes our teacher.
İşte hocamız geliyor.
You're wasting both our time.
İkimizin de zamanını harcıyorsun.
There is an urgent need for understanding how climate change will affect our lives.
İklim değişikliğinin yaşamlarımızı nasıl etkileyeceğini anlamaya acil bir ihtiyaç var.
There are many talented people in our city, but Tom isn't one of them.
İlimizde birçok yetenekli insan var, ama Tom bunlardan biri değildir.
Let's celebrate the anniversary of our first kiss.
İlk öpüşmemizin yıl dönümünü kutlayalım.
Let's celebrate the anniversary of our first date.
İlk buluşmamızın yıl dönümünü kutlayalım.
I haven't had so much fun since our first date.
İlk randevumuzdan beri çok fazla eğlenmedim.
I haven't forgotten our first date.
İlk randevumuzu unutmadım.
The Bible tells us to love our neighbor.
İncil bize komşumuzu sevmemizi söyler.
To be human we must transcend our animal nature.
İnsan olarak hayvan doğamızı aşmalıyız.
Jesus died on the cross for our sins.
İsa bizim günahlarımız için çarmıhta öldü.
Good day! You are our new neighbor, if I am not mistaken?
İyi günler ! Siz yeni komşumuzsunuz, eğer yanılmıyorsam ?
In order to return to our era, what should we do?
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
Let's put up our tent here.
Çadırımızı buraya kuralım.
We can't leave our tents on the beach where they are now. If we do, they'll be under water during high tide.
Çadırlarımızı şimdi oldukları yerde sahilde bırakamayız. Eğer bırakırsak, su yükseldiğinde su altında kalacaklar.
With work, we can expand our markets.
Çalışarak, pazarlarımızı genişletebiliriz.
The study made it clear that smoking ruins our health.
Çalışma sigara içmenin sağlığımızı mahvettiğini netleştirmiştir.
Translating helps us to know our mother tongue better.
Çeviri yapmak, bize ana dilimizi daha iyi bilmemizde yardımcı olur.
A lot of people in our neighborhood own guns.
Çevremizdeki çok sayıda insanın silahı var.
There are a number of things we can do to protect our environment.
Çevremizi korumak için yapabileceğimiz birkaç şey var.
Most of us love our country.
Çoğumuz ülkemizi seviyoruz.
While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
I suggest that your son come to our party.
Çocuğunun partimize gelmesini tavsiye ederim.
Children are the flowers of our lives.
Çocuklar hayatlarımızın çiçekleridir.
For our children to be safe, please do not enter adult sites.
Çocuklarımız için güvenle, lütfen yetişkin sitelerine girmeyin.
Where are our children?
Çocuklarımız nerede?
It's hurting our children.
Çocuklarımıza zarar veriyor.
We have to think about our children.
Çocuklarımızı düşünmek zorundayız.
We must protect our children.
Çocuklarımızı korumalıyız.
We have to think about our children and our grandchildren.
Çocuklarımızı ve torunlarımızı düşünmek zorundayız.
Much to our surprise, he was good at singing.
Çok şaşırdık, o şarkı söylemede iyiydi.
To our great relief, she returned home safe and sound.
Çok rahatladık, o, eve sağ salim döndü.
There were many guests - most of them were our teacher's classmates and friends.
Çok sayıda misafir vardı-onlardan çoğu bizim öğretmenin sınıf arkadaşları ve arkadaşlarıydı.
If we're lucky, we'll double our money.
Şansımız varsa paramızı ikiye katlarız.
Although the conditions are slightly different, the result of our experiment was identical with Robinson's.
Şartlar hafifçe farklı olmasına rağmen, bizim deneyin sonucu Robinson'unki ile aynı.
How about having our lunch in the park?
Öğle yemeğimizi parkta yiyelim mi.
As for our students, one has already left for Bucharest, and one is on her way.
Öğrencilerimize gelince, biri Bükreş'e hareket etti, ve biri yolda.
The teacher taught us that we should always do our best.
Öğretmen bize hep en iyisini yapmamız gerektiğini öğretti.
The teacher mixed up our names.
Öğretmen bizim adlarımızı karıştırdı.
The teacher aroused our interest.
Öğretmen ilgimizi artırdı.
The teacher is busy looking over our tests.
Öğretmen testlerimizi incelemekle meşgul.
The teacher was very fair when she marked our exams.
Öğretmen, sınavlarımızda not verirken çok adildi.
Our teacher told us that we should do our best.
Öğretmenimiz bize elimizden geleni yapmamızı söyledi.
Our teacher reminded us not to forget our homework.
Öğretmenimiz bize ev ödevimizi unutmamamızı hatırlattı.
We look up to him as our teacher.
Öğretmenimiz olarak ona saygı duyuyoruz.
We have respect for our teacher.
Öğretmenimize saygımız var.
We asked our teacher: "Where will the wedding be held?"
Öğretmenimize sorduk: "Düğün nerede düzenlenecek?"
I do not know the woman talking to our teacher.
Öğretmenimizle konuşan kadını tanımıyorum.
If we don't hurry, we'll miss our train.
Acele etmezsen trenimizi kaçırırız.
His name is known to everyone in our town.
Adı kasabamızdaki herkes tarafından bilinir.
My name is known by everyone in our town.
Adım şehrimizdeki herkes tarafından bilinir.
Don't forget we have to do our homework.
Ödevimizi yapmak zorunda olduğumuzu unutma.
How did you get our address?
Adresimizi nasıl aldın?
There is a library in our city.
Şehrimizde bir kütüphane vardır.
Where are our umbrellas?
Şemsiyelerimiz nerede?
As soon as I can get my son to scan our family photos, I'll upload some of them to our website.
Aile fotoğraflarımızı oğluma taratır taratmaz, onlardan bazılarını web sitemize yükleyeceğim.
My parents were opposed to our marriage.
Ailem evliliğimize karşı çıktı.
We need a budget for our family.
Ailemiz için bir bütçeye ihtiyacımız var.
We are expecting an addition to our family.
Ailemize bir katılım bekliyoruz.
You've been a great help to our family.
Ailemize muhteşem bir yardımcısın.
What do you think happened to our family?
Ailemize ne olduğunu düşünüyorsun?
You have brought shame upon our family.
Ailemizi rezil ettin.
We grew up within our family circle.
Ailemizin çevresinde yetiştik.
I'm more optimistic about our prospects now.
Şimdi başarı şanslarımız hakkında daha iyimser değilim.
Now's our chance.
Şimdi bizim şansımız.
When I think about it now, our family lived a very miserable life.
Şimdi bunun hakkında düşündüğüm zaman, bizim aile çok sefil bir hayat yaşadı.
Who is the best singer in our company?
Şirketimizdeki en iyi şarkıcı kimdir?
We would like you to join our company.
Şirketimize katılmanızı istiyoruz.
He made a speech on behalf of our company.
Şirketimizin adına bir konuşma yaptı.
The future of our company is at stake. We have been heavily in the red for the last couple of years.
Şirketimizin geleceği tehlikede. Son birkaç yıldır aşırı derecede borçluyuz.
Would you like to come over to our house for dinner?
Akşam yemeği için evimize gelmek ister misiniz?
We hardly had time to eat our dinner.
Akşam yemeği yemek için neredeyse zamanımız yoktu.
We have already finished our dinner.
Akşam yemeğini zaten bitirdik.
Dying is not the opposite of living: we spend our life living while we don't spend our death dying.
Ölüm yaşamın zıttı değildir: biz ölümümüzü ölürken geçirmezken hayatımızı yaşarken geçiririz.
We have made numerous improvements to our house since we bought it.
Aldığımızdan beri evde birçok iyileştirmeler yaptık.
We spent the afternoon cleaning our gear.
Alet edavat temizleyerek öğleden sonrayı geçirdik.
God is our strength.
Allah bizim gücümüzdür.
Underneath we wrote the names of the students in our class.
Altına bizim sınıftaki öğrencilerin adlarını yazdık.
But you know, it would be sad to collect all these sentences, and keep them for ourselves. Because there's so much you can do with them. Which is why Tatoeba is open. Our source code is open. Our data is open.
Ama biliyorsunuz, tüm bu cümleleri toplamak ve kendimiz için saklamak hazin olacaktır. Ki Tatoeba'nın açık olmasının nedeni budur. Bizim kaynak kodumuz açıktır. Bizim bilgimiz açıktır.
We reached our goal.
Amacımıza ulaştık.
We are looking forward to our uncle's visit.
Amcamızın ziyaretini dört gözle bekliyoruz.
We are staying at our uncle's.
Amcamlarda kalıyoruz.
We dined at our uncle's.
Amcamlarda yedik.
We are having fish for our main course.
Ana yemeğimiz için balık yiyoruz.
We are going to visit our uncle next Sunday.
Önümüzdeki Pazar amcamızı ziyaret edeceğiz.
We are going to visit our aunt next Sunday.
Önümüzdeki Pazar teyzemizi ziyarete gidiyoruz.
We must finish our homework first.
Önce ev ödevimizi bitirmeliyiz.
He would not agree to our proposal.
Önerimizi kabul etmedi.
We're very happy about our deal.
Anlaşmamız hakkında çok mutluyuz.