Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Erkekler olan Men kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Men ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Men kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

The two men were not related.
İki adam akraba değildi.

Two men came up to me.
İki adam bana geldi.

The two men accused each other.
İki adam birbirini suçladı.

The two men were released from jail.
İki adam hapishaneden serbest bırakıldı.

Two men had their arms severed in Taiwan after a tug-of-war accident.
İki adam rekabet kazasından sonra Taiwan'da kollarını koparttılar.

The two men shook hands.
İki adam tokalaştı.

Two men met face to face.
İki adam yüz yüze görüştüler.

The two men had much in common.
İki adamın ortak çok şeyi vardı.

The taller of the two men went out first.
İki erkekten uzun olanı önce dışarı çıktı.

No two men are of a mind.
İki insan aynı akla sahip değildir.

The two men understood one another perfectly, and had a mutual respect for each other's strong qualities.
İki insan birbirlerini mükemmel şekilde anlıyorlardı, ve birbirlerinin güçlü niteliklerine karşılıklı saygıları vardı.

If two men always have the same opinion, one of them is unnecessary.
İki insan her zaman aynı görüşe sahipse, bunlardan biri gereksizdir.

People no longer consider it strange for men to let their hair grow long.
İnsanlar artık erkeklerin saçlarını uzatmalarına acayip olarak bakmıyorlar.

The men will be happy if they get anything back.
İnsanlar bir şeyi geri alırsa, mutlu olacaktır.

Angels watch from above as men fight amongst themselves.
İnsanlar kendi aralarında mücadele ederken melekler yukarıdan izlerler.

Why do men behave like apes, and vice versa?
İnsanlar niçin maymun gibi davranıyor, ya da tam tersi?

The men looked at Jessie in silence.
İnsanlar sessizce Jessie'ye baktı.

Not all men are wise.
İnsanların hepsi akıllı değildir.

I believe men are basically good.
İnsanların temelde iyi olduklarına inanıyorum.

The men had little to do except hunt for food.
İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı.

That men do not learn very much from the lessons of history is the most important of all the lessons that history has to teach.
İnsanoğlunun tarih derslerinden çok şey öğrenmemesi tarihin öğretmek zorunda olduğu tüm derslerin en önemlisidir.

Working men drank hard apple cider.
Çalışan erkekler sert elma şırası içtiler.

Women live longer than men in most countries.
Çoğu ülkede kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.

The men loaded the baggage into the truck.
Adamlar bagajı kamyona yükledi.

The men are having a barbecue.
Adamlar barbekü yapıyorlardı.

The men played cards and drank until late at night.
Adamlar gece geç saatlere kadar iskambil oynayıp içtiler.

The men began to march forward.
Adamlar ileri doğru yürümeye başladılar.

The men are wearing short sleeve shirts.
Adamlar kısa kollu gömlekler giyiyorlar.

The men are wearing short sleeves.
Adamlar kısa kollu giyiyorlar.

The men followed him.
Adamlar onu izledi.

The men cried for help.
Adamlar yardım için bağırdılar.

He sent some of his men into the valley.
Adamlarından bazılarını vadiye gönderdi.

By other's faults wise men correct their own.
Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.

Dead men tell no tales.
Ölü insanlar konuşamazlar.

All men are equal before God.
Allah önünde bütün insanlar eşittir.

Six hundred thousand men were killed or wounded.
Altı yüz bin asker öldürüldü veya yaralandı.

Three men menaced him with knives.
Üç adam bıçaklarla onu tehdit etti.

The three men fought as long as possible.
Üç adam mümkün olduğunca uzun savaştı.

Three big men attacked him and stole his money.
Üç büyük adam ona saldırdı ve onun parasını çaldı.

They are all good men at heart.
Aslında onların hepsi iyi insanlar.

One of those men is Tom.
Şu adamlardan birisi Tom'dur.

It'd be better if you didn't associate with men like that.
Öyle adamlarla iş birliği yapmasan iyi olur.

You shouldn't associate with men like that.
Öyle adamlarla işbirliği yapmamalısın.

Not all men are like that.
Bütün erkekler böyle değil.

All men are like that.
Bütün erkekler böyledir.

All men are brutes.
Bütün erkekler vahşidir.

All men must die.
Bütün insanlar ölmeli.

All men naturally hate each other.
Bütün insanlar doğal olarak birbirlerinden nefret ederler.

All men are created equal.
Bütün insanlar eşit yaratılırlar.

All men are equal.
Bütün insanlar eşittir.

All men want money.
Bütün insanlar para isterler.

All men are fallible.
Bütün insanlar yanılabilir.

All men have equal rights.
Bütün insanların eşit hakları vardır.

The two men sitting on the bench were Americans.
Bankta oturan iki adam Amerikalıydı.

A group of young men were fighting.
Bir grup genç adam döğüşüyorlardı.

Many men went west in search of gold.
Birçok adam altın aramak üzere batıya gitti.

Many great men went through hardship during their youth.
Birçok büyük insan gençliklerinde zorluklardan geçmişlerdir.

Many men died at sea.
Birçok erkek denizde öldü.

Many young men tend to commit the same errors.
Birçok genç erkek, aynı hataları işleme eğilimindedir.

Many men left for the West in search of gold.
Birçok insan altın aramak için Batı'ya gitti.

Many men set out for the West in search of gold.
Birçok insan altın aramak için Batıya yola çıktı.

We need no more men at present.
Biz şu anda daha fazla erkeğe ihtiyacımız yok.

We men are used to waiting for the women.
Biz erkekler kadınları beklemeye alışkınız.

We went out to dinner with two American men and two German ladies.
Biz iki Amerikalı erkek ve iki Alman bayanla akşam yemeği yemek için çıktık.

The three men had 50 pounds among them.
Bu üç kişinin aralarında 50 lirası vardı.

These men are used to hard work.
Bu adamlar sıkı çalışmaya alışkın.

It was quite fascinating to see how these men were surviving.
Bu adamların nasıl hayatta kaldıklarını görmek oldukça etkileyiciydi.

Robots have taken the place of men in this factory.
Bu fabrikada robotlar insanların yerini aldı.

Those young men are independent of their parents.
Bu genç erkekler ebeveynlerinden bağımsızlar.

There are many old men in this village.
Bu köyde çok sayıda yaşlı insan var.

This building is a capsule hotel lodging men and women.
Bu yapı erkekleri ve kadınları konaklayan kapsül bir oteldir.

Big men are not always strong.
Cüsseli erkekler her zaman güçlü değildir.

On Friday night, three men came into Mr White's hotel and asked for rooms.
Cuma akşamı, üç adam Bay White'ın oteline geldi ve üç oda istedi.

Four men are singing.
Dört adam şarkı söylüyor.

Four armed men held up the bank and escaped with $4 million.
Dört kollu adam bankayı soydu ve 4 milyon dolar ile kaçtı.

Three men broke out of prison yesterday.
Dün üç adam hapisten kaçtı.

Did you know that men who regularly take birth control pills don't get pregnant?
Düzenli olarak doğum kontrol hapı kullanan erkeklerin hamile kalmadıklarını biliyor muydun?

You will never get far without the co-operation, confidence and comradeship of other men and women.
Diğer erkeklerin ve kadınların iş birliği, güveni ve dostluğu olmadan, asla ileri gidemezsin.

Dima slept with 25 men in one night and then killed them.
Dima bir gecede 25 adamla yattı ve sonra onları öldürdü.

The men are coming.
Erkekler geliyor.

The men go to work.
Erkekler işe giderler.

The men are smiling on cue.
Erkekler tam da laflarının üstüne gülüyorlar.

Between men and women there is no friendship possible. There is passion, enmity, worship, love, but no friendship.
Erkekler ve kadınlar arasında arkadaşlık olamaz. Tutku,düşmanlık,aşk,aşırı sevgi olabilir ama dostluk asla.

Many of the men became sick.
Erkeklerin çoğu hasta oldu.

The men have mustaches.
Erkeklerin bıyıkları vardır.

He spoke softly to the men around him.
Etrafındaki insanlarla yumuşak bir şekilde konuştu.

When there are no men around, the night is somewhat spooky.
Etrafta hiç kimse yokken, gece bir şekilde korkutucu oluyor.

Many men were hired at the factory.
Fabrikaya birçok işçi alındı.

Physically, the two men were very different.
Fiziksel olarak iki erkek çok farklıydı.

Football is a simple game. 22 men chase a ball for 90 minutes, and at the end the Germans always win.
Futbol basit bir oyundur.22 Adam bir topun peşinden 90 dakika boyunca koşar ve sonunda hep Almanların kazandığı bir oyundur.

The reckless men froze to death during their expedition to the Antarctic.
Gözükara insanlar Antartika seferleri sırasında donarak öldü.

The southern army needed men and supplies.
Güney ordusunun adamlara ve malzemelere ihtiyacı vardı.

In former days, men sold themselves to the Devil to acquire magical powers. Nowadays they acquire those powers from science, and find themselves compelled to become devils.
Geçmişte insanlar sihirli güçler kazanmak için kendilerini şeytana satarlardı. Şimdilerde bu güçleri bilimden kazanıyorlar ve kendilerini şeytanlaşmak zorunda buluyorlar.

The young men said that they would do it despite all of the difficulties.
Genç adamlar tüm zorluklara rağmen bunu yapacaklarını söylediler.

Young men often wear T-shirts instead of shirts.
Genç erkekler gömlek yerine sıklıkla tişört giyerler.

The young men play and the old men watch.
Genç erkekler oynar ve yaşlı erkekler izler.

Young men are prone to fall into temptation.
Genç insanlar şeytana uymaya eğilimlidir.

Generally speaking, men can run faster than women can.
Genek olarak, erkekler kadınlardan daha hızlı koşabilirler.

Generally speaking, men are taller than women.
Genel olarak konuşursak, erkekler kadınlardan daha uzundur.

Generally speaking, women live longer than men by almost ten years.
Genel olarak, kadınlar erkeklerden yaklaşık on yıl daha uzun yaşarlar.