Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Karşılamak olan Meet kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Meet ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Meet kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

We'll meet at 3:00 p.m.
15:00'te buluşacağız

Meet me at 2:30.
2.30'da beni karşıla.

Let's meet at 2:30.
2.30'da buluşalım.

I'll meet Tom in front of the station at 2:30.
2.30'da istasyonun önünde Tom'la buluşacağım.

I'm supposed to meet Tom at 2:30.
2.30'da Tom'u karşılamam gerekiyor.

He tried to make both ends meet.
İki yakasını bir araya getirmeye çalışıyordu.

Where did you first meet Tom?
İlk kez Tom'la nerede buluştun?

People usually find it very difficult to break the ice when they meet someone extremely attractive for the first time.
İnsanlar ilk kez oldukça çekici biriyle karşılaştığında genellikleri havayı yumuşatmayı zor bulurlar.

I want to meet people and have fun.
İnsanlarla görüşmek ve eğlenmek istiyorum.

She asked me to meet her at the station.
İstasyonda onu karşılamamı söyledi.

I agreed to meet Tom in front of the station.
İstasyonun önünde Tom'u karşılamayı kabul ettim.

The couple parted, never to meet again.
Çift ayrıldı, tekrar bir araya gelmemek üzere.

I don't meet too many women.
Çok sayıda kadınla görüşmem.

He ran off to meet his teacher.
Öğretmeniyle buluşmak için kaçtı.

My name's Cyril. Pleased to meet you.
Adım Cyril. Tanıştığıma memnun oldum.

I have to go to the airport to meet my family.
Ailemi karşılamam için havaalanına gitmem gerekiyor.

I want you to meet my parents.
Ailemle tanışmanı istiyorum.

I can't meet Tom now.
Şimdi Tom'u karşılayamam.

Even though it's against company policy, Tom and Mary kiss and hug every time they meet.
Şirket politikasına ters olmasına rağmen, Tom ve Mary her karşılaşmada öpüşür ve birbirlerine sarılırlardı.

I will meet you at the station at 10 p.m.
Akşam saat on'da sizi istasyonda karşılayacağım.

I have to go meet Tom at the mall.
Alışveriş merkezinde Tom'la buluşmaya gitmeliyim.

Did you meet Jasmin in Germany?
Almanya'da Jasmin ile tanıştın mı?

Let's meet at Shibuya Station at six.
Altıda Shibuya İstasyonun'da buluşalım.

I would like you to meet my parents.
Anne-babamla tanışmanı istiyorum.

Mother is having trouble making ends meet.
Annem kıt kanaat geçinmekte sorun yaşıyor.

Didn't your mother teach you anything? When you meet with scary people always protect your wallet and your arsehole!
Annen sana bir şey öğretmedi mi? Korkunç biriyle karşılaştığında cüzdanını koru ve kıçını!

We'll meet in three hours.
Üç saat içinde buluşacağız.

I am sorry, but I cannot meet your requirement.
Üzgünüm ama isteğinizi yerine getiremem.

I'm sorry I cannot meet your demand.
Üzgünüm talebini karşılayamam.

I meet her at school now and then.
Ara sıra onunla okulda karşılaşırım.

I want you to meet my friend, Tom.
Arkadaşım Tom'la tanışmanı istiyorum.

I didn't meet any of my friends.
Arkadaşlarımdan herhangi biriyle karşılaşmadım.

I'd like to meet some of your friends.
Arkadaşlarından bazılarını tanımak isterim.

I never meet Tom anymore.
Artık Tom'la hiç karşılaşmıyorum.

The athletic meet was postponed due to rain.
Atletik karşılaşma yağmur dolayısıyla ertelenmişti.

We meet here once a month.
Ayda bir kez burada görüştük.

I never expected to meet Tom in a place like that.
Böyle bir yerde Tom ile karşılaşmayı hiç beklemiyordum.

All the family meet at evening meals.
Bütün aile akşam yemeklerinde buluşur.

I've been waiting all day to meet you.
Bütün gündür seninle buluşmayı bekliyorum.

I went to the airport to meet with my father.
Babamı karşılamak için havaalanına gittim.

I went to the airport to meet my father.
Babamı karşılamak için havaalanına gittim.

I went to the airport to meet my father.
Babamı karşılamak için havaalanına gittim.

I'll meet you in the baggage claims area.
Bagaj teslim bölümünde seninle buluşacağım.

He told me to meet him at his house.
Bana evinde onunla buluşmamı söyledi.

A man named Mr. Itoh wants to meet you.
Bay Otah adında bir adam sizinle görüşmek istiyor.

He had gone to the airport to meet Mr West.
Bay West'le buluşmak için havaalanına gitmişti.

It may not appeal to some, but I prefer to remain a salaried man; I don't have to worry so much about making both ends meet.
Bazı insanların ilgisini çekmeyebilir fakat maaşlı bir adam kalmayı tercih ediyorum; Geçinmek için çok fazla kaygılanmak zorunda değilim.

Some have come to meet their friends and others to see theirs off.
Bazıları arkadaşlarını karşılamak için geldiler ve diğerleri onlarınkini yolcu etmek için.

We sometimes meet them.
Bazen onlarla buluşuyoruz.

I'll meet you there in five minutes.
Beş dakika içinde seninle orada buluşacağım.

It's nice to meet you too.
Ben de sizinle tanıştığıma memnun oldum.

I'm glad to meet you, too.
Ben de sizinle tanıştığıma memnun oldum.

I did not meet anyone.
Ben kimseye rastlamadım.

When I was in New York, I happened to meet my old friend.
Ben New York'ta iken, tesadüfen eski arkadaşımla karşılaştım.

I had hoped to meet her there.
Ben orada onunla karşılamayı ümit etmiştim.

I arranged for a car to meet you at the airport.
Ben seni havaalanında karşılamak için bir araba ayarladım.

I've been anxious to meet you.
Ben sizinle karşılamaya can atıyorum.

I meet him from time to time.
Ben zaman zaman onunla karşılaşırım.

I meet him at the club from time to time.
Ben, zaman zaman onunla kulüpte karşılaşırım.

I think you should meet Tom in Boston.
Bence Tom'la Boston'da buluşmalısınız.

I think you should meet Tom.
Bence Tom'u karşılamalısın.

Do not forget to meet me at the station.
Beni istasyonda karşılamayı unutma.

Remember to meet me at the station.
Beni istasyonda karşılamayı unutmayın.

I could not find my brother who was to meet me at the station.
Beni istasyonda karşılayacak erkek kardeşimi bulamadım.

Thank you for coming to meet me.
Beni karşılamak için geldiğiniz için teşekkür ederim.

Will anybody be at the station to meet me?
Beni karşılamak için istasyonda birisi olacak mı?

Meet me in the hot tub.
Beni sıcak su havuzunda karşıla.

My name's Cyril. Nice to meet you.
Benim adım Cyril. Sizinle tanıştığıma memnun oldum.

We'll meet at my house.
Benim evimde buluşacağız.

Meet me downstairs.
Benimle alt katta buluş.

Meet me there.
Benimle orada buluş.

As you know, I've lost my job, so I'm having trouble making ends meet.
Bildiğin gibi, işimi kaybettim, bu yüzden geçinmekte sıkıntı yaşıyorum.

I've been to the station to meet a friend.
Bir arkadaşı karşılamak için istasyondayım.

We'll meet next time at ten o'clock, June the first, next year.
Bir dahaki sefere saat onda, 1 Haziran'da, gelecek sene buluşacağız.

I really would like to meet another Esperantist some day...
Bir gün başka bir Esperantist ile gerçekten tanışmak istiyorum...

I don't think I'll ever meet him.
Bir gün onunla karşılaşacağımı sanmıyorum.

I meet a lot of people.
Bir sürü insanla görüşüyorum.

Can we meet somewhere?
Bir yerde buluşabilir miyiz?

We are to meet at noon.
Biz öğleyin buluşacağız.

We participated in the athletic meet of our company.
Biz şirketimizin atletizm karşılamasına katıldık.

Where will we meet?
Biz nerede buluşacağız?

Where shall we meet?
Biz nerede buluşalım?

We'll meet on Sunday.
Biz pazar günü buluşacağız.

We have to meet the demand.
Biz talebi karşılamak zorundayız.

We will meet again.
Biz tekrar buluşacağız.

We are to meet again at the park tomorrow afternoon.
Biz yarın öğleden sonra parkta tekrar buluşacağız.

Bob went to meet her grandfather early in the morning.
Bob sabah erkenden onun büyükbabasını karşılamaya gitti.

Let's meet this afternoon.
Bu öğleden sonra buluşalım.

I had to meet Tom this afternoon.
Bu öğleden sonra Tom'la görüşmek zorunda kaldım.

I hope that I will meet her this evening.
Bu akşam onunla buluşmayı umuyorum.

I'm sorry that I can't meet you tonight.
Bu akşam seninle buluşamayacağım için üzgünüm.

Meet me tonight.
Bu gece benimle buluş.

Can you meet tonight?
Bu gece karşılayabilir misin?

We're going to meet Tom tonight.
Bu gece Tom'la buluşacağız.

I never for a moment imagined that I'd be able to meet so many famous people.
Bu kadar çok ünlü insanlarla tanışabileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.

This offer does not meet our requirement.
Bu teklif şartlarımızı karşılamıyor.

I'm going to meet a customer in his office today.
Bugün bir müşteriyle onun ofisinde buluşacağım.

On Friday evenings, a group of us with spouses working overseas meet at Chuck's Bar and Grill.
Cuma akşamları, deniz aşırı ülkelerde eşleriyle birlikte çalışan bir gurubumuz Chuck's Bar and Grill'de buluşurlar.

Can you meet me at nine o'clok on Saturday morning?
Cumartesi sabahı saat dokuzda benimle buluşabilir misin?

We'll meet when you return!
Döndüğün zaman buluşuruz!