Jesus loves you.
İsa seni seviyor.
America loves you.
Amerika seni seviyor.
Ann loves chocolate.
Ann çikolatayı sever.
Idiot! She's not being honest when she says she loves you. Haven't you figured it out yet? She's just a gold digger.
Aptal! Seni sevdiğini söylediğinde dürüst olmuyor. Hâlâ anlamadın mı? O, tam bir altın arayıcısı.
In fact, he loves her.
Aslında, onu seviyor.
The whole world loves Brazil.
Bütün dünya Brezilya'yı sever.
My grandmother loves watching TV.
Büyük annem TV izlemeyi sever.
My father loves my mother.
Babam annemi seviyor.
My father loves us.
Babam bizi seviyor.
My father loves everyone in the world.
Babam bu dünyadaki herkesi seviyor
My father loves pizza.
Babam, pizza seviyor
Your father loves you.
Baban seni seviyor.
Beatriz still loves Luis.
Beatriz hâlâ Luis'i seviyor.
You obviously love Tom and he obviously loves you.
Belli ki Tom'u seviyorsun ve belli ki o da seni seviyor.
I love my mother and she loves me.
Ben annemi seviyorum ve annem beni seviyor.
I prefer the one who loves me.
Ben beni seveni tercih ederim.
I love her and she loves me.
Ben onu seviyorum ve o beni seviyor.
I have a friend who loves me.
Beni seven bir arkadaşım var.
He says that he loves everything about me.
Benim hakkında her şeyi sevdiğini söylüyor.
My cat loves catnip.
Benim kedim kedi nanesini sever.
My cat loves toys.
Benim kedim oyuncakları sever.
He loves science fiction.
Bilim kurguyu seviyor.
Someone loves us.
Birisi bizi sever.
It's because she loves me.
Bu beni sevdiği içindir.
It's because he loves me.
Bu beni sevdiği içindir.
She loves to climb mountains.
Dağlara tırmanmayı sever.
It is difficult to love somebody when it's not clear whether or not the other person loves you the same way.
Diğer kişinin sizi aynı şekilde sevip sevmediği belli değilse, birini sevmek zordur.
My wife loves apple pie.
Eşim elmalı tartı seviyor.
Craft must have clothes, but truth loves to go naked.
El sanatının giysisi olmalı, ama gerçek çıplak gitmeyi seviyor.
She loves the boy as if he were her own child.
Erkek çocuğunu sanki kendi çocuğu gibi seviyor.
My brother loves taking pictures of mountains.
Erkek kardeşim dağ fotoğrafları çekmeyi sever.
He loves to play football.
Futbol oynamayı sever.
Tom loves to lie in the grass on a sunny day.
Güneşli bir günde, Tom çimende uzanmayı sever.
I guess Tom really loves me.
Galiba Tom gerçekten de beni seviyor.
She still loves him.
Hâlâ onu seviyor.
Everyone loves their father.
Herkes babasını sever.
Everybody loves a winner.
Herkes bir kazananı sever.
Everyone loves puppets.
Herkes kuklaları sever.
Everybody loves Lego.
Herkes Lego sever.
Everybody loves music.
Herkes müzik sever.
Everyone loves Mac.
Herkes Mac sever.
Everyone loves him.
Herkes onu sever.
Everybody loves it.
Herkes onu sever.
Everybody loves Tom, right?
Herkes Tom'u sever, değil mi?
Everybody loves Tom.
Herkes Tom'u sever.
Nobody loves me.
Hiç kimse beni sevmiyor.
No one knows if he loves her or not.
Hiç kimse onun onu sevip sevmediğini bilmiyor.
No one loves war.
Hiç kimse savaşı sevmez.
Nobody loves war.
Hiç kimse savaşı sevmez.
Jack loves Ben more than himself.
Jack, Ben'i kendisinden fazla seviyor.
She loves chili.
Kırmızı biberi sever.
My daughter loves jumping rope.
Kızım ip atlamayı sever.
I wish I could find someone who loves me.
Keşke beni seven birini bulabilsem.
My cat loves milk.
Kedim süt sever.
Who loves not women, wine and song remains a fool his whole life long.
Kim şarap, kadın ve şarkı sevmez; bütün hayatı boyunca aptal kalır.
Who loves who?
Kim kimi seviyor?
Who loves war?
Kim savaşı sever?
See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much.
Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğini görüyor musun? O, üst idarenin onu neden çok fazla sevdiğidir.
Linda loves chocolate.
Linda çikolata seviyor.
Mary loves to ride her horse.
Mary atına binmeyi sever.
Mary loves her bamboo fence.
Mary bambu çitini seviyor.
Mary loves playing with dolls.
Mary bebeklerle oynamayı seviyor.
Mary loves to dance and sing.
Mary dans edip şarkı söylemeyi sever.
Mary wants to become a vet because she loves animals.
Mary hayvanları sevdiği için veteriner olmak istiyor.
Mary loves kung fu.
Mary Kung fu'yu sever.
Mary loves her pony and her pony loves her.
Mary midillisini seviyor ve midillisi onu seviyor.
Mary loves her pony.
Mary midillisini seviyor.
Mary loves reading.
Mary okumayı sever.
Mary loves art.
Mary sanatı sever.
I know that Mary loves me.
Mary'nin beni sevdiğini biliyorum.
Tom doesn't have any idea how much Mary loves him.
Mary'nin onu ne kadar çok sevdiği hakkında Tom'un herhangi bir fikri yok.
Misery loves company.
Mutsuz insanlar diğer insanların da mutsuz olmalarını isterler.
That man loves my sister.
O adam kız kardeşimi seviyor.
She is not an American, but she loves America.
O Amerikalı değil ama Amerika'yı sever.
He loves to fish.
O balık tutmayı sever.
He loves fishing.
O balık tutmayı seviyor.
She loves me dearly.
O beni içtenlikle sever.
She loves me more than him and she loves me more than he.
O beni ondan daha çok seviyor ve o beni onun sevdiğinden daha çok seviyor.
He said that he loves me and want to marry me.
O beni sevdiğini ve benimle evlenmek istediğini söyledi.
She loves me and I love her too.
O beni sever ve ben de onu severim.
He loves me and I love him too.
O beni sever ve ben de onu severim.
He loves me and I love him, too.
O beni seviyor ve ben de onu seviyorum.
He loves me. But I do not love him.
O beni seviyor. Ama ben onu sevmiyorum.
He loves to see us.
O bizi görmeyi sever.
He loves us.
O bizi sever.
She loves us.
O bizi sever.
She loves chocolate, too.
O da çikolata seviyor.
She loves to gossip.
O dedikodu yapmayı sever.
She loves her boyfriend.
O erkek arkadaşını seviyor.
He loves nightclubs.
O gece kulüplerini sever.
He still loves her.
O hâlâ onu seviyor.
He loves animals.
O hayvanları sever.
He loves attention.
O ilgiyi sever.
