Türkçe kelime anlamı Yüksek sesle olan Loud kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Loud ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.
It's so loud.
Çok gürültülü.
You're too loud.
Çok gürültülüsünüz.
He wore a very loud necktie.
Çok parlak bir kravat taktı.
Don't speak too loud. You'll wake her up.
Çok yüksek sesle konuşma. Onu uyandıracaksın.
You don't have to talk so loud.
Çok yüksek sesle konuşmak zorunda değilsiniz.
You should not speak so loud.
Çok yüksek sesle konuşmamalısın.
You don't need to speak so loud.
Çok yüksek sesle konuşmana gerek yok.
The teacher has a loud, clear voice.
Öğretmenin yüksek, net bir sesi var.
The man gave no heed to her loud protest.
Adam onun yüksek sesle protestosuna aldırmadı.
A loud noise made him jump.
Şiddetli gürültü onu hoplattı.
He read the poem with a loud voice.
Şiiri yüksek sesle okudu.
Suddenly, the door closed with a loud noise.
Aniden yüksek bir gürültüyle kapı kapandı.
My father always speaks in a very loud voice.
Babam her zaman çok yüksek bir sesle konuşur.
Mr Hopkins spoke in such a loud voice that I could hear him upstairs.
Bay Hopkins öyle bir yüksek sesle konuştu ki onu üst kattan duyabiliyordum.
You should've heard me. I shouted as loud as I could.
Beni duymalıydın. Elimden geldiği kadar yüksek sesle bağırdım.
The time-bomb exploded with a loud noise.
Bir saatli bomba bir gürültü ile patladı.
We sang in loud voices.
Biz yüksek sesle şarkı söyledik.
It's very loud.
Bu çok gürültülü.
Don't talk in a loud voice here.
Burada yüksek sesle konuşmayın.
The thunder was so loud that we could barely hear each other.
Gök gürültüsü o kadar yüksekti ki birbirimizi güçlükle duyabiliyorduk.
It was loud.
Gürültülüydü.
It's really loud.
Gerçekten gürültülü.
Did you really have to yell that loud?
Gerçekten yüksek sesle bağırmak zorunda mıydın?
You are always wearing a loud necktie.
Her zaman parlak renkli kravat takıyorsun.
John spoke in such a loud voice that I could hear him upstairs.
John o kadar yüksek sesle konuştu ki onu üst kattan duyabildim.
John called for the waiter in a loud voice.
John yüksek sesle garsonu çağırdı.
Young children can be very loud.
Küçük çocuklar çok gürültülü olabilir.
Please speak in a loud voice.
Lütfen yüksek sesle konuşun.
Does the music have to be so loud?
Müzik bu kadar sesli olmak zorunda mı?
I almost laughed out loud.
Neredeyse kahkaha patlatacaktım.
I can't put up with that loud noise.
O gürültüye dayanamıyorum.
That TV is too loud.
O televizyonun sesi çok yüksek.
He has a loud voice.
O yüksek bir sese sahip.
That was loud.
O yüksek sesliydi.
It exploded with a loud noise.
O, bir gürültü ile patladı.
She always speaks to him in a loud voice.
O, onunla her zaman yüksek sesle konuşur.
She began to cry in a loud voice.
O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.
She always speaks to him in a loud voice because he's hard of hearing.
O, zor işittiğinden dolayı, o onunla her zaman yüksek sesle konuşur.
Wow, this is loud!
Oh, bu çok gürültülü!
Say it clearly in a loud voice.
Onu yüksek sesle açıkça söyleyin.
The radio is a bit loud.
Radyo biraz gürültülü.
The radio is too loud.
Radyonun sesi çok yüksek.
The radio is too loud. Please turn the volume down.
Radyonun sesi çok yüksek. Lütfen sesi kısın.
The radio is too loud. Turn the volume down.
Radyonun sesi çok yüksek. Sesi kısın.
The time bomb exploded with a loud noise.
Saatli bomba büyük bir gürültüyle patladı.
You're loud.
Sen gürültülüsün.
It's too loud.
Ses çok yüksek.
Tom read poem out loud.
Tom şiiri sesli okudu.
Tom screamed as loud as he could.
Tom elinden geldiği kadar yüksek sesle çığlık attı.
Tom is getting loud.
Tom gürültülü oluyor.
Tom is loud.
Tom gürültülüdür.
Tom spoke loud enough for everyone to hear.
Tom herkesin duyması için yeterince yüksek sesle konuştu.
Tom thought the music was too loud, but he was too tired to get up and turn the volume down.
Tom müziğin çok yüksek olduğunu düşünüyordu fakat kalkıp kısamayacak kadar yorgundu.
Tom nearly laughed out loud.
Tom neredeyse yüksek sesle kahkaha atacaktı.
Tom read it out loud.
Tom onu sesli okudu.
Tom made sure his message was loud.
Tom onun mesajının sesli olduğundan emindi.
Tom laughed out loud.
Tom yüksek sesle güldü.
Tom was trying hard not to laugh out loud.
Tom yüksek sesle gülmemeye çalışıyordu.
Tom has a loud voice.
Tom'un yüksek bir sesi var.
Tom's loud snoring kept me awake all night.
Tom'un yüksek sesle horlaması beni bütün gece uyanık tuttu.
When the trumpets sounded, the army shouted, and at the sound of the trumpet, when the men gave a loud shout, the wall collapsed; so everyone charged straight in, and they took the city. They devoted the city to the LORD and destroyed with the sword every living thing in itâmen and women, young and old, cattle, sheep and donkeys.
Trompetler ses çıkardığında, ordu bağırdı ve trompet sesinde, adamlar yüksek sesle bağırdığında, duvar çöktü; bu yüzden herkes doğruca içeriye hücum etti ve şehri aldılar.Şehri LORD'a verdiler ve kılıçla onun içinde yaşayan her şeyi yok ettiler-erkekler, kadınlar, gençler ve yaşlılar, sığırlar, koyunlar ve eşekler.
The loud noise is driving me crazy.
Yüksek gürültü beni delirtiyor.
I felt an impulse to cry out loud.
Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.
I laughed out loud.
Yüksek sesle güldüm.
Don't talk so loud.
Yüksek sesle konuşma.
You must speak in a loud voice.
Yüksek sesle konuşmalısın.
There's no need to speak so loud.
Yüksek sesle konuşmaya gerek yok.
He cried out for help in a loud voice.
Yardım için yüksek sesle bağırdı.
"Murder!", screamed the poor woman in a loud shriek.
"Sphygmomanometer" is one of my favorite words to try to say out loud.
"You, a rich man?" said the Fox, and he began to laugh out loud. The Cat was laughing also, but tried to hide it by stroking his long whiskers.
A cacophony is a mix of loud sounds.
A conservative tie is preferable to a loud one for a job interview.
A loud knocking at the door woke him up.
A loud noise in the night scared him.
A loud noise jolted me awake from a deep sleep.
A sudden loud noise broke in on my meditation.
A terribly loud beep resounded - the microphone produced feedback.
Am I talking too loud?
Avoid loud and aggressive persons, they are vexations to the spirit.
Baby is sleeping. Don't be so loud.
Do you want me to read this out loud to you?
Don't make any loud noises.
Dressed in a loud and peculiar outfit, she stood out in the crowd.
Every sunday, I drive to my local buddhist temple. I drive really fast, with loud music on.
Extremely loud music interrupted their conversation.
Far be it from me to criticize, but your dress is rather loud.
For me, listening to loud music is annoying.
He devoted a whole poem to the blueness of his victim's eyes, which the two policemen read out loud to one another through hysterical, tearful laughter.
He flinches whenever he hears a loud, sudden noise.
He gave a loud cry for help.
He gave a loud cry with pain.
He is so mild in disposition that I have never heard him speak in a loud voice.
He read the letter in a loud voice.
He was roused by a loud knocking at the door.
His loud voice drew my attention.
His stern tone and loud voice belied his inner sensitivity and caring nature.
I call out in a loud voice but there is no reply.
I can hear the loud sound of rain. So it must be raining heavily.
I can hear you loud and clear.
