Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Bırakın olan Leave kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Leave ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Leave kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

"Your work has been causing a lot of complaints from customers; I'm ordering you to leave immediately." "Oh, up yours! I didn't want to work here in the first place."
"Çalışman müşterilerin birçok şikayetine neden oluyordu.; Buradan hemen ayrılmanı emrediyorum." "Defol git ha! Ben zaten burada çalışmak istemedim"

You should plan to leave between 6:00 and 7:00.
6:00 ve 7:00 arasında ayrılmayı planlamalısın.

I didn't want to leave before the work was completed.
İş tamamlanmadan ayrılmak istemedim.

Leave out anything that is useless.
İşe yaramaz şeyi atın.

Don't leave it up to chance.
İşi şansa bırakma.

He would leave the job to his vice president.
İşi başkan yardımcısına bırakacaktı.

You may leave when you have finished the work.
İşini bitirdiğinde gidebilirsin.

Don't leave your work unfinished.
İşini bitmemiş bırakma.

Don't leave your work half done.
İşini yarıda bırakma.

Don't leave your work half finished.
İşini yarım bitmiş bırakma.

Don't leave things half finished.
İşleri yarım bırakma.

The first bus will leave 10 minutes behind time.
İlk otobüs on dakika geç hareket edecek.

What time does the first train leave?
İlk tren ne zaman ayrılacak?

When I arrived at the station, the train was just about to leave.
İstasyona vardığımda tren tam hareket etmek üzereydi.

As soon as you leave the station, turn left.
İstasyondan çıkar çıkmaz sola dön.

You are free to leave any time you wish.
İstediğin zaman gitmekte serbestsin.

You have only to leave early to get a good seat.
İyi bir koltuk almak için sadece erken gitmek zorundasın.

All that you have to do to get a good seat is to leave early.
İyi bir koltuk almak için yapmanız gereken tek şey, erken çıkmaktır.

He is planning to go home on leave.
İzinli olarak eve gitmeyi planlıyor.

No one is to leave without permission.
İzinsiz kimse ayrılmayacak.

Call me before you leave.
Çıkmadan önce beni ara.

Make sure that the lights are turned off before you leave.
Çıkmadan önce, ışıkların kapalı olduğundan emin olun.

You really should eat before you leave.
Çıkmadan mutlaka karnını doyurmalısın.

Hurry, or the plane will leave you behind.
Çabuk ol, yoksa uçak sensiz gidecek.

We can't leave our tents on the beach where they are now. If we do, they'll be under water during high tide.
Çadırlarımızı şimdi oldukları yerde sahilde bırakamayız. Eğer bırakırsak, su yükseldiğinde su altında kalacaklar.

Can I leave my bag here?
Çantamı buraya bırakabilir miyim?

You may leave your bag here.
Çantanı buraya bırakabilirsin.

Why did you leave your job on the farm?
Çiftlikteki işini niye bıraktın?

Now please leave.
Şİmdi lütfen git.

The suspect was told not to leave town.
Şüpheliye kasabadan ayrılmaması söylendi.

Leave your hat and overcoat in the hall.
Şapkanı ve paltonu holde bırak.

You can leave your hat on.
Şapkanızı çıkarmanıza gerek yok.

The teacher didn't permit me to leave early.
Öğretmen erken çıkmama izin vermedi.

The teacher allowed me to leave school early.
Öğretmen okuldan erken ayrılmama izin verdi.

Don't leave my name off your list.
Adımı listenden çıkarma.

Where do the buses for downtown leave from?
Şehir içi otobüsler nereden kalkar?

He had to leave the city, so he moved to Berlin.
Şehirden ayrılmak zorundaydı, bu yüzden Berlin'e taşındı.

Leave your umbrella in the hall.
Şemsiyeni holde bırak.

My parents leave for New Zealand next Saturday.
Ailem gelecek cumartesi Yeni Zelanda'ya hareket edecek.

Leave my family alone!
Ailemi rahat bırak!

Leave my family alone.
Ailemi yalnız bırak.

Can we leave now?
Şimdi ayrılabilir miyiz?

Do you want to leave now?
Şimdi ayrılmak mı istiyorsun?

Now leave me.
Şimdi beni bırak.

He has been on sick leave for a month now.
Şimdi bir aydır hastalık izninde.

Now leave us.
Şimdi bizi bırak.

May I leave now?
Şimdi gidebilir miyim?

Can I leave now?
Şimdi gidebilir miyim?

We'll leave now.
Şimdi gideceğiz.

I can't leave now.
Şimdi gidemem.

You can't leave now.
Şimdi gidemezsin.

You guys have to leave now.
Şimdi gitmek zorundasınız.

You should leave now.
Şimdi gitmelisin.

I have to leave now.
Şimdi gitmeliyim.

I must leave now.
Şimdi gitmeliyim.

We have to leave now.
Şimdi gitmeliyiz.

Do you agree that we should leave now?
Şimdi gitmemiz gerektiği konusunda aynı fikirde misin?

Will you permit us to leave now?
Şimdi gitmemize izin verir misin?

I suggest that we leave now, Tom.
Şimdi gitmemizi öneriyorum, Tom.

I think you need to leave now.
Şimdi gitmen gerektiğini düşünüyorum.

I'm ready to leave now.
Şimdi gitmeye hazırım.

We'd better leave now, otherwise we'll be late.
Şimdi gitsen iyi olur, yoksa geç kalacaksın.

You can leave the room now.
Şimdi odayı terk edebilirsiniz.

You don't need to leave right now.
Şimdi terk etmeniz gerekmez.

You need to leave now.
Şimdi yola çıkman gerekir.

I am going to leave my present job.
Şimdiki işimi bırakacağım.

It was careless of you to leave the key in the car.
Anahtarı arabada bırakmak senin dikkatsizliğindi.

Leave the key.
Anahtarı bırakın.

However, Lucy is about to leave her home.
Ancak Lucy evinden ayrılmak üzereydi.

I will leave home when my mother comes back.
Annem döndüğünde evden ayrılacağım.

I was unable to leave home last Saturday, with my mother being ill.
Annem hasta olduğu için, geçen Cumartesi evden ayrılamadım.

I leave in three days.
Üç gün içinde gideceğim.

Leave my car alone.
Arabamı yalnız bırakın.

When did your friend leave for America?
Arkadaşın ne zaman Amerika'ya hareket etti?

They decided to leave extra food behind.
Arkasında kalan yemeği bırakmaya karar verdiler.

Let's leave it at that.
Artık onu bırakalım.

The soldier received official permission to leave.
Asker ayrılmak için resmi izin aldı.

The soldiers ordered the miners to leave.
Askerler madencilerin terk etmelerini emretti.

Don't ever leave me alone with Tom.
Asla beni Tom'la yalnız bırakma.

I never leave my house unlocked.
Asla evimi açık bırakmam.

I may never leave.
Asla gitmeyebilirim.

I'll never leave.
Asla gitmeyeceğim.

I'm never going to leave you.
Asla senden ayrılmayacağım.

Don't ever leave Tom alone.
Asla Tom'u yalnız bırakma.

When will you leave for the Moon? We all need you.
Ay'a ne zaman hareket edeceksin? Hepimizin sana ihtiyacı var.

Where did you leave your shoes?
Ayakkabılarını nerede bıraktın?

The last to leave was a tall man, with a pale face and smooth, black hair.
Ayrılacak son kişi soluk yüzlü,düz siyah saçlı, uzun bir adamdı.

Is it time to leave?
Ayrılma zamanı mı?

It was time to leave.
Ayrılma zamanıydı.

Be sure to put out the fire before you leave.
Ayrılmadan önce ateşi söndürdüğünden emin ol.

I want you to have a definite plan before you leave.
Ayrılmadan önce belirli bir planının olmasını istiyorum.

Can you help me organize my files before you leave?
Ayrılmadan önce dosyalarımı düzenlememe yardım edebilir misin?

How much time do we have before we leave?
Ayrılmadan önce ne kadar zamanımız var?

Is there anything I can do for you before I leave?
Ayrılmadan önce senin için yapabileceğim bir şey var mı?

I was about to leave.
Ayrılmak üzereydim.

You didn't have to leave.
Ayrılmak zorunda değildin.

You must leave.
Ayrılmalısın.

Do you want me to leave?
Ayrılmamı ister misin?

I don't want you to leave.
Ayrılmanızı istemiyorum.

Don't leave!
Ayrılmayın!