Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Bıçak olan Knife kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Knife ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Knife kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

The majority know how to use a knife.
Çoğunluk bıçağın nasıl kullanılacağını bilir.

The boy can handle a knife and fork very well.
Çocuk bir bıçak ve çatalı çok iyi şekilde kullanabilir.

I returned the knife that I borrowed.
Ödünç aldığım bıçağı iade ettim.

Mother cut the cheese with a knife.
Anne bir bıçakla peyniri kesti.

I'm sorry, I dropped my knife.
Üzgünüm, bıçağımı düşürdüm.

Pick up the knife.
Bıçağı al.

He handled the knife and fork very well.
Bıçağı ve çatalı çok iyi kullandı.

My knife is sharp.
Bıçağım keskin.

The knife has a very sharp edge.
Bıçağın çok keskin bir kenarı var.

The tip of the knife is sharp.
Bıçağın ucu keskindir.

May I borrow your knife?
Bıçağını ödünç alabilir miyim?

Drop the knife!
Bıçağını bırak!

Would you lend me your knife?
Bıçağını bana ödünç verir misin?

The tip of the knife blade is sharp.
Bıçak ağzının ucu keskindir.

The knife is dull.
Bıçak kör.

The knife isn't sharp.
Bıçak keskin değil.

The knife is not sharp.
Bıçak keskin değil.

That knife wasn't sharp and I couldn't cut the meat with it, so I resorted to using my pocket knife.
Bıçak keskin değildi ve eti onunla kesemedim, bu yüzden son çare olarak çakımı kullandım.

The knife was so dull that I couldn't cut the meat with it and I had to use my pocketknife.
Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve benim çakımı kullanmak zorunda kaldım.

Could I have a knife and fork, please?
Bıçak ve çatal alabilir miyim lütfen?

It is bad manners to eat with a knife.
Bıçakla yemek kabalıktır.

There were no fingerprints on the knife.
Bıçakta parmak izleri yoktu.

Give me your knife.
Bana bıçağını ver.

I cut my finger with a knife.
Ben bir bıçak ile parmağımı kestim.

My knife is broken.
Benim bıçağım kırıktır.

My knife has lost its edge.
Benim bıçak köreldi.

I have a sharp knife.
Benim keskin bir bıçağım var.

I need a knife.
Bir bıçağa ihtiyacım var.

I've got a knife.
Bir bıçağım var.

I can think of some situations in which a knife would come in handy.
Bir bıçağın yararlı olabileceği bazı durumları düşünebiliyorum.

I want a knife.
Bir bıçak istiyorum.

I have a knife and a fork.
Bir bıçak ve bir çatalım var.

I sharpened a pencil with a knife.
Bir bıçakla kalemi yonttum.

I cut myself with a knife.
Bir bıçakla kendimi kestim.

He hurt his left hand with a knife.
Bir bıçakla sol elini yaraladı.

I need a kitchen knife.
Bir mutfak bıçağına ihtiyacım var.

He put a knife to my throat.
Boğazıma bir bıçak dayadı.

They put a knife to my throat and robbed me.
Boğazıma bir bıçak dayadılar ve beni soydular.

Does anyone claim this knife?
Bu bıçağa sahip çıkan var mı?

Take this knife and cut the top off.
Bu bıçağı al ve üst kısmı kes.

The edge of this knife is sharp and cuts well.
Bu bıçağın ağzı keskindir ve iyi keser.

This knife isn't very sharp.
Bu bıçak çok keskin değil.

This knife is very sharp.
Bu bıçak çok keskin.

This knife is used to cut meat.
Bu bıçak et kesmek için kullanılır.

This knife cuts well.
Bu bıçak iyi keser.

This knife won't cut well.
Bu bıçak iyi kesmez.

This knife is so dull that it can't cut.
Bu bıçak o kadar kör ki kesemez.

This is Tom's knife.
Bu, Tom'un bıçağı.

He injured himself with a knife yesterday.
Dün bir bıçakla kendini yaraladı.

Be careful. That knife is sharp.
Dikkatli ol. O bıçak keskindir.

Give me the big knife to cut the bread.
Ekmeği kesmek için bana büyük bıçağı ver.

The knife we used to cut the bread with was sharp.
Ekmeği kesmek için kullandığımız bıçak keskindi.

He came at me with a knife in his hand.
Elinde bir bıçakla bana saldırdı.

I returned the knife which I had borrowed.
Emanet aldığım bıçağı geri verdim.

Cut the meat with a knife.
Eti bıçakla kes.

A strange man threatened her with a knife.
Garipı bir adam onu bir bıçakla tehdit etti.

There's no knife.
Hiç bıçak yok.

The woman reached for the knife on the table.
Kadın masadaki bıçağa uzandı.

There is a knife missing.
Kayıp bir bıçak var.

I have no knife to cut with.
Kesecek bıçağım yok.

I injured myself with a sharp knife.
Keskin bir bıçakla kendimi yaraladım.

A sharp knife is nothing without a sharp eye.
Keskin bir göz olmadan keskin bir bıçak işe yaramaz.

I want a knife to sharpen my pencil with.
Kurşun kalemimi keskinleştirmek için bir bıçak istiyorum.

Please lend me your knife.
Lütfen bana bıçağını ödünç ver.

Could you please bring me a clean knife?
Lütfen bana temiz bir bıçak getirir misin?

Tom certainly should be careful not to make Mary angry when she's holding a knife.
Mary bir bıçak tutuyorken onu kızdırmamak için Tom kesinlikle dikkatli olmalıdır.

The kitchen knife wasn't sharp enough to cut the meat, so I used my pocket knife.
Mutfak bıçağı eti kesmek için yeterince keskin değildi, bu yüzden çakımı kullandım.

When using the kitchen knife, my wife cut her finger.
Mutfak bıçağını kullanırken, karım parmağını kesti.

Is there a knife in the kitchen?
Mutfakta bir bıçak var mı?

If you're not careful with that knife, you might cut yourself.
O bıçağa dikkat etmezsen kendini kesebilirsin.

Put that knife down. You're making me nervous.
O bıçağı bırak. Beni geriyorsun.

Give me that knife.
O bıçağı bana ver.

He cut a twig from the tree with his knife.
O bıçak ile ağaçtan ince bir dal kesti.

That knife cuts well.
O bıçak iyi keser.

What are you going to do with that knife?
O bıçakla ne yapacaksın?

He was sharpening a knife.
O bir bıçağı biliyordu.

That's not a knife. THIS is a knife.
O bir bıçak değildir, BU bir bıçaktır.

It can be used as a knife.
O bir bıçak olarak kullanılabilir.

He cut it with the knife.
O onu bıçakla kesti.

That is not your knife.
O sizin bıçağınız değil.

He sank the knife into her back.
O, bıçağı onun sırtına batırdı.

He cut his finger with the knife.
O, bıçakla parmağını kesti.

She cut the apple with a knife.
O, bir bıçakla elmayı kesti.

She cut her hand with a knife.
O, elini bir bıçakla kesti.

He cut the meat with a knife.
O, eti bir bıçakla kesti.

She killed him with a knife.
O, onu bir bıçakla öldürdü.

She stabbed him with a knife.
O, onu bir bıçakla bıçakladı.

He stuck his knife into the tree.
O,bıçağını ağaca batırdı.

They eat with a knife and fork.
Onlar, bir bıçak ve çatalla yemek yerler.

Cut them with a knife.
Onları bir bıçakla kesin.

Cut it with a knife.
Onu bir bıçakla kes.

I accidentally threw an expensive knife into the trash.
Pahalı bir bıçağı yanlışlıkla çöpe attım.

Cut the cake with a knife.
Pastayı bir bıçakla kes.

I'd rather peel potatoes with a potato peeler than with an ordinary knife.
Patatesleri sıradan bir bıçak yerine patates soyacağı ile soymayı tercih ederim.

I cannot peel potatoes. I don't have a knife.
Patatesleri soyamam. Bıçağım yok.

Cheese cuts easily with a knife.
Peynir bir bıçak ile kolayca kesilir.

It's easy to cut cheese with a knife.
Peyniri bıçakla kesmek kolaydır.

Cheese is easy to cut with a knife.
Peyniri bir bıçak ile kesmek kolaydır.

Don't thrust your knife into the cheese.
Peynirin içine bıçak saplamayın.

The policeman took the knife from the boy.
Polis delikanlıdan bıçağı aldı.