The island needs a hospital, not a bridge.
Adanın köprüye değil hastaneye ihtiyacı var.
My mother goes to the hospital in the morning.
Annem hastaneye sabah gider.
I went to the hospital to see my mother.
Annemi görmek için hastaneye gittim.
My father is now at work at the hospital.
Babam şimdi hastanede iş başında.
My father is in the hospital now.
Babam şu anda hastanede.
My father visited my uncle in the hospital.
Babam hastanedeki amcamı ziyaret etti.
I hear that his father is in the hospital now.
Babasının şimdi hapishanede olduğunu duydum.
Babies can become dehydrated from a high fever, so I was told that it would be better to send him to the hospital.
Bebekler yüksek ateşten dolayı su kaybedebilirler, bu yüzden bana onu hastaneye göndermenin daha iyi olacağı söylendi.
I work for a hospital.
Ben bir hastane için çalışıyorum.
I want to work at a hospital.
Ben bir hastanede çalışmak istiyorum.
Tom took care of my kids when I was in the hospital.
Ben hastanedeyken, Tom çocuklarıma baktı.
I lost no time in visiting my aunt in the hospital yesterday.
Ben, dün hiç zaman kaybetmeden teyzemi hastanede ziyaret ettim.
Will you drive me to the hospital?
Beni hastaneye götürür müsün?
She was kind enough to take me to the hospital.
Beni hastaneye götürecek kadar nazikti.
I'm visiting a friend of mine in hospital.
Benim bir arkadaşımı hastanede ziyaret ediyorum.
She's been in the hospital for a month.
Bir aydır hastanede.
I was in the hospital for a week.
Bir haftadır hastanedeydim.
He must stay in the hospital for a week.
Bir haftalığına hastanede kalmalı.
I wouldn't want to work in a hospital.
Bir hastanede çalışmak istemezdim.
I was in the hospital a few days ago.
Birkaç gün önce hastanedeydim.
I was in the hospital for a few days.
Birkaç gün hastanedeydim.
We ought to send Jordan to the hospital.
Biz Jordan'ı hastaneye göndermeliyiz.
This is a hospital.
Bu bir hastanedir.
This hospital is run by the city.
Bu hastane iş ve bankacılık merkezi tarafından işletilir.
This hospital has a lot of new equipment.
Bu hastanenin birçok yeni donanımı var.
This time, when he went into the hospital, he finally understood that one's health is really the most important thing of all.
Bu sefer hastaneye gittiğinde sağlığın en önemli şey olduğunu sonunda anladı.
This is the hospital where Tom was born.
Bu Tom'un doğduğu hastane.
I'll go to the hospital today.
Bugün hastaneye gideceğim.
I go to the hospital today.
Bugün hastaneye gidiyorum.
After this, Miki was taken to the hospital.
Bundan sonra, Miki hastaneye götürüldü.
This is not a hospital.
Burası hastane değil.
Is there a hospital near here?
Buraya yakın bir hastane var mıdır?
Last night, his grandfather passed away in the hospital.
Dün gece büyük babası hastanede vefat etti.
I went to the hospital yesterday.
Dün hastaneye gittim.
When I saw his mother yesterday, she said he had left the hospital a week before.
Dün onun annesini gördüğümde, bir hafta önce hastaneden ayrıldığını söyledi.
You should go to the hospital at once.
Derhal hastaneye gitmelisin.
A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill.
Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.
If your child drinks poison, rush him to the hospital.
Eğer çocuğunuz zehir içerse, derhal hastaneye götürün.
The pharmacy is near the hospital.
Eczane, hastanenin yakınında.
Elaine is in hospital.
Elaine hastanededir.
Where's the nearest hospital?
En yakın hastane nerede?
My house is just across from the hospital.
Evim hastanenin tam karşısında.
I went to the hospital to have my eyes tested.
Gözlerimi kontrol ettirmek için hastaneye gittim.
I have been in the hospital for the last month.
Geçen ay boyunca hastanedeydim.
It was this hospital that I visited last month.
Geçen ay ziyaret ettiğim bu hastaneydi.
I was in the hospital last week.
Geçen hafta hastanedeydim.
The patient was discharged from hospital.
Hasta hastaneden taburcu edildi.
If I had known about your illness, I could have visited you in the hospital.
Hasta olduğunu bilseydim, seni hastanede ziyaret edebilirdim.
I'd like to get information about your hospital fee.
Hastane ücretiniz hakkında bilgi almak istiyorum.
The hospital is near here.
Hastane buraya yakın.
The hospital opened last month.
Hastane geçen ay açıldı.
The construction of the hospital is about to end.
Hastane inşaatı bitmek üzere.
The hospital is not crowded.
Hastane kalabalık değil.
The hospital is crowded.
Hastane kalabalık.
Where's the hospital?
Hastane nerede?
The hospital was far away from his village.
Hastane onun köyünden uzaktı.
I hate hospital food.
Hastane yiyeceğinden nefret ederim.
The hospital restricts the number of visitors who can enter the intensive care unit.
Hastane yoğun bakım ünitesine girebilen ziyaretçi sayısını kısıtlıyor.
I work in a hospital.
Hastanede çalışıyorum.
I must visit my friend in the hospital.
Hastanede arkadaşımı ziyaret etmeliyim.
I spent a week in hospital.
Hastanede bir hafta geçirdim.
I spent a week in the hospital.
Hastanede bir hafta geçirdim.
I got an IV at the hospital.
Hastanede damar yoluyla bir enjeksiyon aldım.
You don't have to stay in the hospital.
Hastanede kalmak zorunda değilsin.
You should've stayed in the hospital.
Hastanede kalmalıydın.
Do I have to stay in the hospital?
Hastanede kalmama gerek var mı?
They took a sample of my blood at the hospital.
Hastanede kan örneğimi aldılar.
You should be in a hospital.
Hastanede olmalısın.
I'm on my way to visit a friend in the hospital.
Hastanedeki bir arkadaşımı ziyaret edeceğim.
I'm visiting a friend of mine in the hospital.
Hastanedeki bir arkadaşımı ziyaret ediyorum.
To make up for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than he should have.
Hastanedeki kötü deneyimlerini telafi etmek için, Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.
My appointment at the hospital completely slipped my mind. Why didn't you remind me?
Hastanedeki randevumu unuttum. Neden bana hatırlatmadın?
To compensate for his unpleasant experiences in hospital, Tom drank a little more than was good for him.
Hastanedeki tatsız deneyimleri telafi etmek için, Tom onun için faydalı olandan biraz daha fazla içti.
I'm in the hospital.
Hastanedeyim.
I'm at the hospital.
Hastanedeyim.
I'm at the hospital. I got struck by lightning.
Hastanedeyim. Yıldırım çarptı.
What's that building behind the hospital?
Hastanenin arkasındaki o bina nedir?
You'll see the bank on the left hand side of the hospital.
Hastanenin sol tarafında bankayı göreceksin.
He contributed a lot of money to the hospital.
Hastaneye bir sürü para bağışladı.
I need to get back to the hospital.
Hastaneye dönmeliyim.
Go to the hospital.
Hastaneye git.
I have to go to hospital.
Hastaneye gitmek zorundayım.
You need to go to the hospital.
Hastaneye gitmelisin.
I have to get to the hospital.
Hastaneye gitmeliyim.
I have to go to the hospital.
Hastaneye gitmeliyim.
I've got to go to the hospital.
Hastaneye gitmem gerekiyor.
I need to go to the hospital.
Hastaneye gitmem gerekiyor.
You had better enter the hospital.
Hastaneye gitsen iyi olur.
I went to the hospital.
Hastaneye gittim.
She accompanied me to the hospital.
Hastaneye kadar bana eşlik etti.
I'll accompany you to the hospital.
Hastaneye kadar size eşlik edeceğim.
How can I get to the hospital by bus?
Hastaneye otobüsle nasıl gidebilirim?
She went to the hospital by taxi.
Hastaneye taksiyle gitti.
