Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Sahip olan Having kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Having ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Having kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

She was accused of having lied about the affair.
İş hakkında yalan söylemekle suçlandı.

Having finished the work, I went out for a walk.
İşi bitirdikten sonra, yürüyüşe çıktım.

Having finished the work, he went to bed.
İşi bitirdikten sonra, yatmaya gitti.

Having finished my work, I left the office.
İşimi bitirdikten sonra bürodan ayrıldım.

He regretted having quit his job.
İşini bıraktığına pişman oldu.

We're having difficulty finding someone who'll lend us the money we need.
İhtiyacımız olan parayı bize ödünç verecek birini bulmakta güçlük çekiyoruz.

I hope you are having fun.
İnşallah eğleniyorsun.

People talk without having anything to say.
İnsanlar söyleyecek bir şeyi olmadan konuşurlar.

He was annoyed at having to show up before the public.
İnsanlardan önce gelmek zorunda olmak onun canını sıkıyordu.

Not wanting is the same as having.
İstemek sahip olmakla aynı değildir.

I count myself lucky in having good health.
İyi bir sağlığa sahip olduğum için, kendimi şanslı sayıyorum.

Are you having a good time?
İyi vakit geçiriyor musunuz?

I'm having a nice time.
İyi zaman geçiriyorum.

We're having a good time.
İyi zaman geçiriyoruz.

After having finished my studies, I became a teacher.
Çalışmalarımı bitirdikten sonra, ben bir öğretmen oldum.

The boy denied having stolen the bicycle.
Çocuk bisikleti çaldığını inkar etti.

The boy admitted having broken the vase.
Çocuk vazoyu kırdığını itiraf etti.

The kids are having fun.
Çocuklar eğleniyor.

It doesn't look like you're having much fun.
Çok eğleniyorsun gibi görünmüyor.

I'm having a lot of fun.
Çok eğleniyorum.

We're having a lot of fun.
Çok eğleniyoruz.

We're having a blast.
Çok eğleniyoruz.

I very much regretted having lost so much time.
Çok fazla zaman kaybettiğim için çok üzüldüm.

I regretted having wasted a great deal of time.
Çok zamanı israf ettiğime pişmanım.

I'm having a very hard time.
Çok zor bir zaman geçiriyorum.

They're having extreme money problems.
Aşırı para sorunu yaşıyorlar.

As I was having lunch, the phone rang.
Öğle yemeği yerken, telefon çaldı.

We are having lunch.
Öğle yemeği yiyoruz.

How about having our lunch in the park?
Öğle yemeğimizi parkta yiyelim mi.

We are having lunch in the garden.
Öğle yemeğini bahçede yiyoruz.

After having a lunch I feel like to sleep.
Öğle yemeğini yedikten sonra uyuyasım geldi.

The students are having a recess now.
Öğrenciler şimdi bir tatile giriyorlar.

I regret having said such a thing to my teacher.
Öğretmenime böyle bir şey söylediğime pişmanım.

It's very unlikely that the teacher will believe Tom's excuse for not having his homework done on time.
Öğretmenin ev ödevini zamanında yapmadığı için Tom'un özrünü kabul etmesi çok zayıf bir olasılıktır.

Having been written in a hurry, this letter has many mistakes in it.
Aceleyle yazıldığından dolayı, bu mektubun içinde çok hatası var.

He boasted of having won the prize.
Ödülü aldığı için övündü.

He is proud of having won the prize.
Ödülü kazanmış olmaktan gurur duyuyor.

The man denied having stolen the car.
Adam arabayı çaldığını inkar etti.

The man admitted having broken into the house.
Adam eve zorla girdiğini itiraf etti.

The men are having a barbecue.
Adamlar barbekü yapıyorlardı.

Having done my homework, I watched television.
Ödevimi bitirince televizyon izledim.

Having been wrongly addressed, the letter never reached him.
Adresi yanlış belirtilen mektup, ona hiçbir zaman ulaşmadı.

You do nothing but complain! You're not the only one who's having a hard time.
Şikâyet etmekten başka hiçbir şey yapmıyorsun! Sıkıntılı bir dönem geçiren tek kişi sen değilsin.

They're all having fun now.
Şimdi onların hepsi eğleniyor.

A lot of people who have up until now been spending money having a good time now need to be more careful with their money.
Şimdiye kadar eğlenerek para harcayan çok sayıda insan şimdi paralarına daha dikkat etmeliler.

What about having fish for dinner?
Akşam yemeği için balık yemeğe ne dersin?

We're having dinner.
Akşam yemeği yiyoruz.

We are having dinner.
Akşam yemeği yiyoruz.

Have you given any thought to having dinner with me?
Akşam yemeğini benimle yemeyi düşündün mü?

We are having fish for our main course.
Ana yemeğimiz için balık yiyoruz.

Mother is having trouble making ends meet.
Annem kıt kanaat geçinmekte sorun yaşıyor.

Having graduated from college, she became a teacher.
Üniversiteden mezun olduktan sonra, o bir öğretmen oldu.

I can't forgive him for behaving like that.
Öyle davrandığı için onu affedemiyorum.

I regret having said so.
Öyle söylediğime pişmanım.

I am ashamed of my son having done so.
Öyle yaptığı için oğlumdan utanıyorum.

He denied having said such a thing.
Böyle bir şey söylediğini inkar etti.

He was ashamed of having done such a thing.
Böyle bir şey yapmaktan utandı.

I regret having done such a thing.
Böyle bir şey yaptığıma pişmanım.

They're having problems with their budget.
Bütçeleriyle ilgili sorunlar yaşıyorlar.

Having worked all day, you must be exhausted.
Bütün gün çalıştıktan sonra bitkin olmalısın.

Having worked on the farm all day long, he was completely tired out.
Bütün gün boyunca çiftlikte çalıştığı için, o tamamen yorgundu.

My father is shaving in the bathroom.
Babam banyoda tıraş oluyor.

Dad is shaving in the bathroom.
Babam banyoda tıraş oluyor.

My father brags about never having had a traffic accident.
Babam hiç trafik kazası geçirmediği için gururlanıyor.

They are having lunch in the garden.
Bahçede öğle yemeği yiyorlar.

Some students were sitting on the bench and having lunch.
Bazı öğrenciler, bankta oturuyorlardı ve öğle yemeği yiyorlardı.

We're having some friends over.
Bazı arkadaşları ağırlıyoruz.

Some people identify success with having much money.
Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.

Some people dream of having a house on a hill.
Bazı insanlar tepede bir ev sahibi olmayı hayal ediyor.

The mayor denied having taken a bribe.
Belediye başkanı bir rüşvet aldığını inkar etti.

I am having a very hard time.
Ben çok zor bir zaman geçiriyorum.

I'll go out after having dinner.
Ben akşam yemeğini yedikten sonra dışarı çıkacağım.

I am proud of having accomplished such a task.
Ben böyle bir görevi başarmanın gururunu duyuyorum.

I left home without having breakfast yesterday.
Ben dün kahvaltı etmeden evden çıktım.

I also really had the feeling of having had a relaxed day with my family for the first time in a long while.
Ben de uzun süredir ailemle birlikte rahat bir gün geçirdiğim duygusuna sahiptim.

I'm having fun.
Ben eğleniyorum.

I'm having a hard time concentrating.
Ben konsantre olmakta zorluk çekiyorum.

I am having trouble with one thing after another.
Ben peş peşe sorun yaşıyorum.

I regard the contract as having been broken.
Ben sözleşmeyi bozulmuş olarak görüyorum.

I admit having done wrong.
Ben yanlış yaptığımı itiraf ediyorum.

I watched television after having my meal.
Ben yemeğimi yedikten sonra televizyon izledim.

Thanks for having me.
Beni ağırladığınız için teşekkürler.

What bugged me most was having been deceived.
Beni en çok kızdıran aldatılmış olmamdı.

He regretted not having taken my advice.
Benim tavsiyemi dinlemediği için pişman oldu.

As you know, I've lost my job, so I'm having trouble paying all my bills.
Bildiğin gibi, işimi kaybettim, bu yüzden bütün faturalarımı ödemekte sorun yaşıyorum.

As you know, I've lost my job, so I'm having trouble making ends meet.
Bildiğin gibi, işimi kaybettim, bu yüzden geçinmekte sıkıntı yaşıyorum.

I'm having a problem with my computer.
Bilgisayarımla ilgili bir sorun yaşıyorum.

Are you seriously thinking about having a baby?
Bir bebek sahibi olmayı ciddi olarak düşünüyor musunuz?

What do you say to having a coffee break?
Bir kahve molası vermeye ne dersin?

Having walked for some time, we came to the lake.
Bir müddet yürüyerek göle geldik.

I'd be happy to help you if you're having trouble.
Bir sorununuz varsa, size yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.

We are having a meeting.
Bir toplantı yapıyoruz.

He died without having made a will.
Bir vasiyet yapmadan öldü.

Even though it's a bit cold, we still plan on having a picnic.
Biraz soğuk olmasına rağmen hâlâ pikniğe gitmeyi planlıyoruz.

How about having dinner together?
Birlikte akşam yemeği yemeğe ne dersin?

We are having a mild winter.
Biz ılıman bir kış geçiriyoruz.

We were having fun.
Biz eğleniyorduk.

We are having a good time.
Biz iyi vakit geçiriyoruz.

Our dorm's having heater problems.
Bizim yurt ısıtıcı problemleri yaşıyor.

I'm sorry for your not having come with us.
Bizimle gelemediğin için üzgünüm.