Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Gidiyor olan Going kelimesinin kullanıldığı toplam 23 adet cümle bulundu. Going ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Going kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

"You probably wouldn't like going camping with me." "You're wrong. In fact, I think I'd like that very much."
"Büyük olasılıkla benimle birlikte kamp yapmaya gitmek istemezsin." "Yanılıyorsun. Aslında, onu çok fazla sevdiğimi düşünüyorum."

"Don't wait for me." "I wasn't going to wait for you."
"Beni bekleme." "Ben seni beklemeyecektim."

"How's it going?" "Not too bad."
"Nasılsın?" " Çok kötü değil."

"Why are you going to Japan?" "To attend a conference in Tokyo."
"Neden Japonya'ya gideceksin?" "Tokyo'da bir konferansa katılmak için."

Are you going to work until 10:00?
10:00'a kadar çalışacak mısın?

Are you going to continue working until 10:00?
10:00'a kadar çalışmaya devam edecek misin?

I'm going to take the 10:30 train.
10:30 trenine bineceğim.

I'm going to wait till 2:30.
2.30'a kadar bekleyeceğim.

I'm going to wait until 2:30.
2.30'a kadar bekleyeceğim.

I'm going inside.
İçeri gidiyorum.

We're going inside.
İçeri giriyoruz.

Are you going in?
İçeriye giriyor musun?

How are we going to get inside?
İçeriye nasıl gireceğiz?

Don't worry. Everything's going to be all right.
İçin rahat olsun, her şey yoluna girecek.

Business keeps going from bad to worse.
İş daha da kötüye gitmeye devam ediyor.

Work is going well.
İş iyi gidiyor.

I'm going to work by bicycle
İşe bisikletle gidiyorum.

I'm going to work.
İşe gidiyorum.

I stayed home all day instead of going to work.
İşe gitme yerine bütün gün evde kaldım.

I stayed at home all day instead of going to work.
İşe gitmek yerine bütün gün evde kaldım.

I'm going to lose my job.
İşimi kaybedeceğim.

How is your work going?
İşin nasıl gidiyor?

Are you going to quit your job?
İşinizi bırakacak mısınız?

Things are going to change.
İşler değişecek.

Are things going well?
İşler iyi gidiyor mu?

I'm going to rock the boat.
İşleri karıştıracağım.

Are you still interested in going out for a drink after work?
İşten sonra bir içki için çıkmakla hâlâ ilgileniyor musun?

How about going out for a drink after work?
İşten sonra içmeye çıkalım mı?

I bought two milk boxes. We're going to make a cake.
İki kutu süt aldım. Kek yapacağız.

Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.
İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti.

What's going on with you two?
İkinize ne oluyor?

Are you going along?
İlerliyor musun?

Are we going far?
İlerliyor muyuz?

I'm going to do that first thing tomorrow.
İlk işi yarın yapacağım.

What are you going to do with your first pay?
İlk maaşın ile ne yapacaksın?

Which city are you going to visit first?
İlk olarak hangi şehri ziyaret edeceksiniz?

How is the construction going?
İnşaat nasıl gidiyor?

Are you going to learn English?
İngilizce öğrenecek misin?

I am going to study English.
İngilizce eğitimi göreceğim.

England is going to win the match.
İngiltere maçı kazanacak.

People are going to die.
İnsanlar ölecek.

He told me that he was going to Italy.
İtalya'ya gittiğini söyledi.

When are you going back to Italy?
İtalya'ya ne zaman geri dönüyorsun?

I'm going to confess.
İtiraf edeceğim.

It's not going well, is it?
İyi gitmiyor, değil mi?

The good news is that you're not going to die.
İyi haber ölmeyecek olmandır.

It's going to be all right, isn't it?
İyi olacak, değil mi?

It's going to be fine.
İyi olacak.

You're going to be OK.
İyi olacaksın.

You're going to be fine.
İyi olacaksın.

I'm going to help you get better.
İyileşmene yardım edeceğim.

Are you going to watch?
İzleyecek misin?

I'm going to scream.
Çığlık atacağım.

I am going to my room, where I can study.
Çalışabileceğim yere, odama gidiyorum.

I'm going to study.
Çalışacağım.

It remains to be seen whether or not going to America to study is good for me.
Çalışmak için Amerika'ya gidip gitmemenin benim için iyi olduğu yakında belirlenecek.

Before going back to work, I decided to rest a little.
Çalışmaya geri dönmeden önce biraz dinlenmeye karar verdim.

I'm not going to work.
Çalışmayacağım.

We're going to crash.
Çarpacağız.

The quality of tea is going down.
Çayın kalitesi düşüyor.

Most young adults enjoy going out at night.
Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır.

The children are going to the beach today.
Çocuklar bugün plaja gidiyorlar.

Moving a huge boulder is going to be very hard.
Çok büyük bir kaya parçasını hareket ettirmek çok zor olacak.

Am I going too fast?
Çok hızlı gidiyor muyum?

You're going too fast.
Çok hızlı gidiyorsun.

You are going too far.
Çok ileri gidiyorsun.

It's very hot, these clothes are going to kill you!
Çok sıcak. Bu elbiseler seni öldürecek!

A lot of people are waiting to see what is going to happen.
Çok sayıda insan ne olacağını görmek için bekliyorlar.

You're going too far.
Çok uzağa gidiyorsun.

I don't have much time, so I'm going to drop in at a fast-food restaurant.
Çok vaktim yok, bu yüzden bir fast-food restorana uğrayacağım.

It is going to rain very soon.
Çok yakında yağmur yağacak.

I'm confused. What am I going to do now?
Şaşırdım. Şimdi ne yapacağım?

I'm going to open the wine and let it breathe.
Şarabı açacağım ve havalandıracağım.

Are you going to sing?
Şarkı söyleyecek misin?

That singer is going to become popular.
Şarkıcı popüler hale gelecek.

The singer is going to be a hit.
Şarkıcı popüler olacak.

I'm going downstairs.
Aşağıya gidiyorum.

We're going down.
Aşağıya gidiyoruz.

I'm going to cry.
Ağlayacağım.

Are you going to cry?
Ağlayacak mısın?

What are we going to do for lunch?
Öğle yemeği için ne yapacağız.

I'm going to go shopping after lunch.
Öğle yemeğinden sonra alışverişe gideceğim.

How about going for a walk after lunch?
Öğle yemeğinden sonra yürüyüşe çıkmaya ne dersin?

How about going out for lunch?
Öğle yemeğini dışarıda yemeğe ne dersin?

Where are you going to eat lunch?
Öğle yemeğini nerede yiyeceksin?

I am going to play tennis in the afternoon.
Öğleden sonra tenis oynayacağım.

The number of students going abroad to study is increasing each year.
Öğrenim yapmak için yurtdışına giden öğrenci sayısı her yıl artmaktadır.

Our teacher is going to the USA next month.
Öğretmenimiz gelecek ay ABD'ye gidiyor.

I'm going to Japan with my girlfriend in August.
Ağustosta kız arkadaşımla birlikte Japonya'ya gidiyorum.

Hurry up, guys, you're going to be late.
Acele edin arkadaşlar, geç kalacaksınız.

Hurry up, girls, you're going to be late.
Acele edin kızlar, geç kalacaksınız.

Urgent business prevented him from going.
Acil iş onun gitmesini engelledi.

Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak,bizim şirketimizde geride kalacak.

Are you going to pay?
Ödeyecek misin?

I don't know my address yet, I'm going to stay with my friend for a while.
Adresimi henüz bilmiyorum. Bir süre arkadaşımla kalacağım.

I'm going downtown.
Şehir merkezine gidiyorum.

You're going to need your umbrella.
Şemsiyene ihtiyacın olacak.

The heavy snow prevented me from going out.
Şiddetli kar dışarı çıkmamı engelledi.

The heavy rain prevented us from going out.
Şiddetli yağış dışarı çıkmamızı engelledi.

The heavy rain prevented us from going fishing.
Şiddetli yağmur balık tutmaya gitmemizi engelledi.