I hope your efforts will bear fruit.
İnşallah çabalarınız meyvesini verecektir.
For snacks, she eats fruit or nuts.
Aperatif olarak, meyve ve fındık yer.
A friend sent the fruit as a gift.
Bir arkadaş hediye olarak meyve gönderdi.
Do you want another glass of fruit punch?
Bir bardak daha meyve kokteyli ister misiniz?
Won't you have some fruit?
Biraz meyve almaz mısın?
Would you like some fruit?
Biraz meyve ister misin?
We ate fresh fruit after dinner.
Biz akşam yemeğinden sonra taze meyve yedik.
This fruit has an unpleasant smell.
Bu meyvenin hoş olmayan bir kokusu var.
I don't like the way this fruit smells.
Bu meyvenin hoş olmayan bir kokusu var.
This fruit doesn't taste good.
Bu meyvenin tadı iyi değil.
This fruit tastes bad.
Bu meyvenin tadı kötü.
I have a craving for fresh fruit.
Canım taze meyve istiyor.
You should eat more fruit.
Daha fazla meyve yemelisiniz.
Is a tomato a fruit or a vegetable?
Domates bir meyve mi yoksa bir sebze midir?
I like dragon fruit.
Ejderha meyvesini severim.
Apple is a tasty fruit
Elma lezzetli bir meyvedir.
What fruit do you like the best?
En çok hangi meyveyi seversin?
What kind of fruit do you like best?
En çok ne tür meyveyi seversin?
What's your favorite fruit?
En sevdiğin meyve hangisidir?
What's your favorite kind of dried fruit?
Favori kurutulmuş meyven nedir?
What's your favorite dried fruit?
Favori kurutulmuş meyven nedir?
What's your favorite kind of fruit?
Favori meyve türün nedir?
To all appearances, their actions haven't borne fruit.
Görünüşe bakılırsa, onların eylemleri meyve vermedi.
What fruit juices do you have?
Hangi meyve sularınız var?
What fruit is green?
Hangi meyve yeşildir?
Which fruit do you want?
Hangi meyveyi istiyorsun?
I've heard that people who eat vegetables and fruit every day are less likely to have a heart attack.
Her gün sebze ve meyve yiyen insanların kalp krizi geçirme olasılıklarının daha düşük olduğunu duydum.
I'm going to make a little fruit salad for everyone.
Herkes için biraz meyve salatası hazırlayacağım.
What's the most delicious fruit in Japan?
Japonya'da en lezzetli meyve hangisidir.
California is famous for its fruit.
Kaliforniya, meyvesi ile ünlüdür.
California is famous for its fruit.
Kaliforniya, meyvesiyle ünlüdür.
He was a fruit farmer from California.
Kaliforniya'lı bir meyve çiftçisiydi.
Who brings me fruit and tea?
Kim bana meyve ve çay getirir?
Please bring me fruit.
Lütfen bana meyve getir.
Please help yourself to some fruit.
Lütfen biraz meyveye buyrun.
Please help yourself to the fruit.
Lütfen meyveye buyrun.
The lemon is a sour fruit.
Limon ekşi bir meyvedir.
Don't eat the fruit in the bowl on the table. It's plastic.
Masanın üstünde duran sepetteki meyveyi yeme. Plastik.
The fruit went bad.
Meyve çürümüş.
He doesn't eat anything except fruit.
Meyve dışında bir şey yemez.
Fruit tends to rot right away.
Meyve hemen çürüme eğilimindedir.
Thanks for the fruit.
Meyve için sağ ol.
Do you want fruit?
Meyve istiyor musun?
The fruit smells delicious.
Meyve lezzetli kokuyor.
The fruit tastes sweet.
Meyve lezzetli.
I like fruit.
Meyve severim.
Do you want fruit juice?
Meyve suyu ister misin?
I am eating fruit.
Meyve yiyorum.
He eats nothing other than fruit.
Meyveden başka bir şey yemez.
He doesn't eat anything other than fruit.
Meyveden başka bir şey yemez.
You seem to like fruit.
Meyveden hoşlanıyor gibi görünüyorsun.
Help yourself to the fruit.
Meyveye buyrun.
What kind of fruit do you want?
Ne çeşit meyve istiyorsun?
He sells fruit.
O meyve satıyor.
She's eating fruit.
O meyve yiyor.
That cute baby is the fruit of their love.
O sevimli bebek onların aşkının meyvesidir.
He went to a fruit store first.
O, önce bir meyve dükkanına gitti.
He eats nothing else but fruit.
O, meyveden başka bir şey yemez.
He eats nothing but fruit.
O, meyveden başka bir şey yemez.
They grow fruit here.
Onlar burada meyve yetiştiriyorlar.
Her efforts bore fruit.
Onun çabaları meyvesini verdi.
I mostly have fruit for breakfast.
Sabah kahvaltısı için çoğunlukla meyve yerim.
What fruit would you like to have for dessert?
Tatlı olarak hangi meyveyi yemek istersiniz?
Fresh fruit is good for you.
Taze meyve, sizin için iyidir.
Tom insists on eating fruit every day.
Tom her gün meyve yeme konusunda ısrar ediyor.
Tom always ate fruit for breakfast.
Tom her zaman kahvaltı için meyve yedi.
Tom eats nothing but fruit.
Tom meyveden başka bir şey yemez.
I found out where to buy fruit cheaply.
Ucuz olarak nerede meyve alacağımı öğrendim.
You should wash fruit before you eat it.
Yemeden önce meyveyi yıkamalısın.
Between meals, he usually manages to stow away a generous supply of candy, ice cream, popcorn and fruit.
Yemekler arasında genellikle bol miktarda şekerleme, dondurma, patlamış mısır ve meyve yiyebiliyor.
I spilled some fruit juice on my new shirt.
Yeni gömleğime biraz meyve suyu döktüm.
"Look but don't touch", says the fruit vendor.
A tree is known by its fruit.
Add the chopped fruit the next day and let it set for 24 hours.
After working zealously, we were refreshed by fruit and water.
An apple is a tasty fruit.
Apart from some fruit, he hasn't eaten anything.
Apples are the best fruit.
As we enjoy our delicious summer dessert of fruit salad, do we ever stop to think that the beautiful green kiwi fruit is a native of northern China or that the passionfruit is a native of Brazil, Paraguay, Uruguay and northern Argentina?
Avocado is a fruit.
Avocados are the fruit of the avocado tree.
Bad friends bear bad fruit.
Bananas are a kind of fruit.
Before bearing fruit, orange trees bloom with orange blossoms.
Before bearing fruit, orange trees blossom with a flower called an "azahar".
Besides fruit, we're going to have ice cream.
Careful work will bear its fruit.
Children like fruit juice.
Children want fruit juice.
Do not touch the fruit!
Do you like fruit salad?
Do you sell fruit?
