The two groups met as friends.
İki grup arkadaşlar olarak buluştu.
We are both friends.
İkimiz de arkadaşız.
They became friends in elementary school.
İlkokulda arkadaş oldular.
One shouldn't betray one's friends.
İnsan arkadaşlarına ihanet etmemeli.
People often lie about what they did on the weekend, so their friends won't realize how boring they really are.
İnsanlar hafta sonunda ne yaptıkları hakkında sık sık yalan söylerler, bu yüzden onların arkadaşları onların gerçekten ne kadar sıkıcı olduklarını farketmezler.
Because all his friends were poor, too.
Çünkü onun bütün arkadaşları da fakirdi.
I know that my Chinese female friends enjoy my disciplining them.
Çinli bayan arkadaşlarımın onları disipline sokmamdan hoşlandıklarını biliyorum.
The boy has few friends to play with.
Çocuğun oynayacak birkaç arkadaşı var.
Do you have many friends?
Çok arkadaşın var mı?
She has very few close friends.
Çok az sayıda samimi arkadaşı var.
She imposes on her friends too often.
Çok sık arkadaşlarının zaafından yararlanıyor.
Many friends came to see me off.
Çok sayıda arkadaş beni uğurlamaya geldiler.
He asked a number of friends for advice.
Çok sayıda arkadaşından tavsiye istedi.
I am happy to have so many good friends.
Çok sayıda iyi arkadaşım olduğu için mutluyum.
There were many guests - most of them were our teacher's classmates and friends.
Çok sayıda misafir vardı-onlardan çoğu bizim öğretmenin sınıf arkadaşları ve arkadaşlarıydı.
She had plenty of acquaintances, but no friends.
Çok tanıdığı vardı ama hiç dostları yoktu.
Singer and actress Selena Gomez started her career at age seven on the children's public television show "Barney and Friends."
Şarkıcı ve aktris Selena Gomez mesleğine yedi yaşındayken çocukların ulusal televizyon gösterisi "Barney and Friends"'te başladı.
I have lunch at noon with my friends.
Öğleyin arkadaşlarımla birlikte öğle yemeği yerim.
Well done, my friends.
Aferin arkadaşlarım.
Ai finds it difficult to make friends with Ken.
Ai, Ken ile arkadaş olmayı zor buluyor.
I like to give gifts to my family and friends.
Aileme ve arkadaşlarıma hediyeler vermeyi seviyorum.
We are good friends now, but we didn't like each other at first.
Şimdi iyi arkadaşız ama başlangıçta birbirimizi sevmiyorduk.
So far I have been getting along well with my friends.
Şimdiye kadar arkadaşlarımla iyi geçindim.
I have many friends who speak fluently, but still don't sound like native speakers.
Akıcı olarak konuşan çok arkadaşım var fakat hâlâ yerliler gibi ses çıkaramıyorlar.
Akiko has some friends in France.
Akiko'nun Fransa'da bazı arkadaşları var.
I have a few friends in the United States.
Amerika'da birkaç arkadaşım var.
He made friends with her in America.
Amerika'da onunla arkadaş oldu.
I have a lot of friends who are native speakers, so I've had a lot of experience speaking with native speakers.
Ana dilini konuşan bir sürü arkadaşım var, bu yüzden ana dilini konuşanlarla konuşarak bir sürü deneyimim oldu.
I have many friends who are native speakers.
Ana dilini konuşan bir sürü arkadaşım var.
My friends came to see me the day before yesterday.
Önceki gün arkadaşlarım beni görmeye geldi.
They made up and became friends again.
Anlaşmazlığı giderdiler ve tekrar arkadaş oldular.
Ann has many friends.
Ann'in birçok arkadaşı var.
Ann had no friends to play with.
Ann'in birlikte oynayacak arkadaşları yoktu.
Do you have friends in Antigua?
Antigua'da arkadaşların var mı?
Don't worry. You'll make new friends.
Üzülmeyin. Yeni arkadaşlar edineceksiniz.
Friends should help one another.
Arkadaş birbirlerine yardımcı olmalıdır.
It's a great way to make friends.
Arkadaş bulmak için harika bir yol.
He knows the art of making friends.
Arkadaş edinme sanatını bilir.
I'm not here to make friends.
Arkadaş edinmek için burada değilim.
He found it hard to make friends.
Arkadaş edinmeyi zor buldu.
We'll be friends.
Arkadaş olacağız.
Let's be friends.
Arkadaş olalım.
We became friends.
Arkadaş olduk.
We should be friends.
Arkadaş olmalıyız.
You should be careful in choosing friends.
Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
We're friends, aren't we?
Arkadaşız, değil mi?
Friends do things together.
Arkadaşlar şeyleri birlikte yaparlar.
The friends kissed each other on the cheek.
Arkadaşlar birbirlerini yanaktan öptüler.
Have you made friends?
Arkadaşlar edindin mi?
He is not very fast at making friends.
Arkadaşlar edinmede çok hızlı değil.
I have two gifts for friends.
Arkadaşlar için iki hediyem var.
What are friends for?
Arkadaşlar ne içindir?
Friends: a family of which we chose the members.
Arkadaşlar: üyelerini bizim seçtiğimiz bir ailedir.
I need friends.
Arkadaşlara ihtiyacım var.
You need friends.
Arkadaşlara ihtiyacın var.
Her friends waited for her by the gate.
Arkadaşları onu kapıda bekledi.
Her friends call him Ned.
Arkadaşları onu Ned diyor.
Her friends had to padlock the freezer to prevent her from eating ice cream.
Arkadaşları onun dondurma yemesini engellemek için buzluğa asma kilit takmak zorunda kaldılar.
She was laughed at by her friends.
Arkadaşları tarafından alay edildi.
He will be laughed at by his friends.
Arkadaşları tarafından kahkahalarla gülünecek.
He was laughed at by his friends.
Arkadaşları tarafından ona gülündü.
My friends call me Beth.
Arkadaşlarım bana Beth diyorlar.
My friends treated me to a meal.
Arkadaşlarım bana bir yemek ısmarladılar.
My friends call me Ken.
Arkadaşlarım bana Ken diyorlar.
My friends call me Mary.
Arkadaşlarım bana Mary derler.
My friends say I speak better French when I'm drunk.
Arkadaşlarım ben sarhoşken daha iyi Fransızca konuştuğumu söylüyorlar.
My friends invited me to dinner.
Arkadaşlarım beni akşam yemeğine davet ettiler.
My friends scolded me for my stupid behavior.
Arkadaşlarım beni aptal davranışım için azarladı.
My friends congratulated me on my success.
Arkadaşlarım benim başarımı kutladılar.
My friends celebrated my birthday.
Arkadaşlarım benim doğum günümü kutladılar.
My friends went to the movies without me.
Arkadaşlarım bensiz sinemaya gitti.
My friends aren't young.
Arkadaşlarım genç değildir.
My friends always say I'm too calm, but my family always says I'm too annoying.
Arkadaşlarım her zaman benim sakin olduğumu söyler fakat ailem her zaman can sıkıcı olduğumu söyler.
My friends don't know where I am.
Arkadaşlarım nerede olduğumu bilmiyor.
My friends will be here at any moment.
Arkadaşlarım neredeyse burada olacak.
My friends don't play tennis.
Arkadaşlarım tenis oynamazlar.
I showed my friends these picture postcards.
Arkadaşlarıma bu resimli kartpostalları gösterdim.
I want to go back to my friends.
Arkadaşlarıma geri dönmek istiyorum.
Ask my friends.
Arkadaşlarıma sor.
I forgot to send New Year's cards to my friends.
Arkadaşlarıma Yılbaşı kartları göndermeyi unuttum.
I miss my friends.
Arkadaşlarımı özlüyorum.
I invited my friends to dinner.
Arkadaşlarımı akşam yemeğine davet ettim.
I'm looking for my friends.
Arkadaşlarımı arıyorum.
I got my friends to help me.
Arkadaşlarımı bana yardım ettirdim.
I like my friends.
Arkadaşlarımı severim.
I love my friends.
Arkadaşlarımı severim.
Many of my friends can speak French.
Arkadaşlarımın çoğu Fransızca konuşabilir.
Many of my friends think that Tom and Mary are overprotective parents.
Arkadaşlarımın çoğu, Tom ve Mary'nin aşırı korumacı ebeveynler olduklarını düşünüyorlar.
In my circle of friends there are two people who are professional singers.
Arkadaşlarımın arasında iki tane profesyonel şarkıcı var.
I lost sight of my friends.
Arkadaşlarımın görüntüsünü katbettim
All of my friends like computer games.
Arkadaşlarımın hepsi bilgisayar oyunlarını sever.
All of my friends like soccer.
Arkadaşlarımın hepsi futbolu severler.
