Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Hissediyorum olan Feel kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Feel ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Feel kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

"I know how you really feel." "No, you don't!"
"Gerçekten nasıl hissettiğini biliyorum." " Hayır, bilmiyorsun!"

"How do you feel?" "Not good at all!"
"Nasıl hissediyorsun?" "Hiç iyi değil!"

I feel like telling him what I think of him.
İçimden onunla ilgili düşündüğümü söylemek geliyor.

If you feel like crying, you should cry to your heart's content.
İçinden ağlamak geliyorsa; gönlünce ağla.

I feel useless.
İşe yaramaz hissediyorum.

I feel betrayed.
İhanet edilmiş hissediyorum.

Please feel free to have a second helping.
İkinci bir yardım almak için çekinmeyin.

If you take medicine, you will feel better.
İlaç alırsanız, daha iyi hissedersiniz.

I hope you feel better tomorrow.
İnşallah yarın daha iyi hissedersiniz.

People feel most at ease when they are at home.
İnsanlar en çok evde oldukları zaman rahat eder.

I don't feel up to running to the station.
İstasyona kadar koşacak durumda değilim.

Do you feel all right?
İyi hissediyor musunuz?

I feel all right.
İyi hissediyorum.

I didn't feel well, but I went to work.
İyi hissetmiyordum fakat işe gittim.

I don't feel good.
İyi hissetmiyorum.

I don't feel well.
İyi hissetmiyorum.

I don't feel well. Could you give me some medicine?
İyi hissetmiyorum. Bana bir ilaç verir misiniz?

The sheets feel damp.
Çarşaflar nemli.

I feel for you.
Çektiklerinizi anlıyorum.

I'm beginning to feel at ease when I speak in Chinese.
Çince konuştuğumda içim rahat hissetmeye başlıyorum.

I often feel extremely exhausted.
Çoğunlukla oldukça yorgun hissederim.

I feel so helpless.
Çok çaresiz hissediyorum.

I feel so stupid.
Çok aptal hissediyorum.

I feel much better.
Çok daha iyi hissediyorum.

I feel a lot better.
Çok daha iyi hissediyorum.

We think too much and feel too little.
Çok fazla düşünüyoruz ve çok az hissediyoruz.

I feel so betrayed.
Çok fazla ihanete uğradığımı düşünüyorum.

I feel very ill.
Çok hastayım.

I feel so pretty.
Çok hoş hissediyorum.

I feel very betrayed.
Çok ihanete uğramış hissediyorum.

I feel very good.
Çok iyi hissediyorum.

I don't feel so well.
Çok iyi hissetmiyorum.

I feel so bad.
Çok kötü hissediyorum.

Don't feel so bad.
Çok kötü hissetme.

I don't feel so happy.
Çok mutlu hissetmiyorum.

I feel very relaxed.
Çok rahat hissediyorum.

I feel so embarrassed.
Çok utanıyorum.

I feel so alone.
Çok yalnız hissediyorum.

I feel so lonely.
Çok yalnız hissediyorum.

I feel hungry.
Açım!

I don't feel lucky.
Şanslı hissetmiyorum.

After having a lunch I feel like to sleep.
Öğle yemeğini yedikten sonra uyuyasım geldi.

I'm starting to feel hungry.
Acıkmaya başlıyorum.

I feel her pain.
Acını hissediyorum.

I feel your pain.
Acını hissediyorum.

I feel your pain.
Acını hissediyorum.

The man didn't feel like walking all the way; so he took the bus.
Adam bütün yolu yürümek istemedi;bu yüzden otobüse bindi.

Excuse me, but I feel sick.
Affedersiniz, ama hasta hissediyorum.

I feel a lot safer now.
Şimdi çok daha güvenli hissediyorum.

I feel much better now.
Şimdi çok daha iyi hissediyorum.

I feel like crying now.
Şimdi ağlayacak gibi hissediyorum.

Don't you feel stupid now?
Şimdi aptal hissetmiyor musun?

Now I feel the same.
Şimdi aynı şeyleri hissediyorum.

I feel like taking a bath now.
Şimdi canım bir banyo yapmak istiyor.

I don't feel like meeting her now.
Şimdi canım onunla karşılaşmak istemiyor.

I don't feel like dealing with Tom right now.
Şimdi canım Tom'la ilgilenmek istemiyor.

I feel better now.
Şimdi daha iyi hissediyorum.

I feel fine now.
Şimdi iyi hissediyorum.

Now I feel bad.
Şimdi kendimi kötü hissediyorum.

I feel at peace with myself now.
Şimdi kendimle barışık hissediyorum.

How do you feel now?
Şimdi nasıl hissediyorsunuz?

I feel it now.
Şimdi onu hissediyorum.

I don't feel like doing that right now.
Şimdi onu yapmak içinden gelmiyor.

Feel free to take this.
Almaya çekinmeyin.

I want to feel important.
Önemli hissetmek istiyorum.

Don't you feel cold?
Üşümüyor musun?

I feel cold.
Üşüyorum.

I feel cold. Would you shut the window, please?
Üşüyorum. Lütfen pencereyi kapatır mısın?

I feel blue.
Üzgün hissediyorum.

I know you feel sad.
Üzgün hissettiğini biliyorum.

I'm sorry, but I don't feel like going out today.
Üzgünüm fakat canım bugün dışarı çıkmak istemiyor.

When you're alone in your apartment, you feel independent. When you're alone in your room, you feel free. When you're alone in your bed, you feel lonely.
Apartmanında tek başına olduğunda, bağımsız hissedersin. Odanda tek başına olduğunda, özgür hissedersin. Yatağında tek başına olduğunda, yalnız hissedersin.

I feel silly.
Aptal hissediyorum.

At times I feel like quitting my job.
Ara sıra canım işimden ayrılmak istiyor.

I feel sad every now and then.
Arada bir üzgün hissederim.

I feel restless when I have to wait too long for my friend to show up.
Arkadaşımın gelmesini çok uzun süre beklemek zorunda kaldığımda huzursuz hissediyorum.

They didn't feel like playing any more.
Artık onların canı oynamak istemiyordu.

I never want to feel like this again.
Asla tekrar böyle hissetmek istemiyorum.

I feel feverish.
Ateşim çıktı.

I don't feel like eating anything now.
Şu an canım bir şey yemek istemiyor.

I don't feel much like talking right now.
Şu anda canım çok konuşmak istemiyor.

I don't feel like doing anything right now.
Şu anda canım bir şey yapmak istemiyor.

I don't feel like going out right now.
Şu anda canım dışarı çıkmak istemiyor.

I don't feel like doing my math homework now.
Şu anda canım matematik ödevini yapmak istemiyor.

I can't feel my toes.
Ayak parmaklarımı hissedemiyorum.

I think you'll feel the same way.
Aynı şekilde hissedeceğini düşünüyorum.

I feel the same way.
Aynı şekilde hissediyorum.

I feel the same.
Aynı şeyleri hissediyorum.

I feel nothing but contempt for such behavior.
Böylesine bir davranış için aşağılamaktan başka hiçbir şey hissetmiyorum.

I don't feel like going out on such a day.
Böylesine bir günde canım dışarı çıkmak istemiyor.

Do you feel any better today?
Bügün daha iyi hissediyormusun?

For all his failures, he did not feel so at all.
Bütün hatalarına rağmen hiç bir pişmanlık hissetmedi.

Great art makes people feel something.
Büyük sanat insana bir şey hissettirir.

I feel dizzy.
Başım dönüyor.

I feel like another person.
Başka biri oldum gibi hissediyorum.

I've spent so many years as chairman that I feel it's time I stepped down.
Başkan olarak uzun yıllar geçirdim, zamanın geldiğini hissettiğim için istifa ettim.

The shock of her father's death lingered on and she didn't feel like going out at all.
Babasının ölüm şoku kolay kolay geçmedi ve onun canı hiç dışarı gitmek istemedi.

My legs feel heavy.
Bacaklarımı ağır hissediyorum.

I can't feel my legs.
Bacaklarımı hissedemiyorum.

Don't call me Uncle. You make me feel so old.
Bana amca deme. Beni çok yaşlı hissettiriyorsun.