Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Yemiş olan Eaten kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Eaten ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Eaten kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

The boy I saw searching through the garbage can said that he had not eaten anything for four days.
Çöp tenekesini incelediğini gördüğüm çocuk dört gündür bir şey yemediği söyledi.

It's been a long time since I've eaten Chinese food.
Çin yemeği yediğimden beri uzun zaman oldu.

Have you eaten lunch?
Öğle yemeği yedin mi?

I will go with you after I have eaten my lunch.
Öğle yemeğimi yedikten sonra seninle gideceğim.

Have you eaten lunch yet?
Öğle yemeğini henüz yedin mi?

You have eaten lunch, haven't you?
Öğle yemeğini yedin, değil mi?

Have you eaten your lunch yet?
Öğle yemeğinizi henüz yediniz mi?

I've eaten enough for now.
Şimdilik yeterince yedim.

Have you eaten dinner?
Akşam yemeği yedin mi?

Have you eaten supper yet?
Akşam yemeğini henüz yedin mi?

A dead deer being pecked by vultures, remains partly eaten by other animals, that sort of rotten meat is called 'carrion'.
Akbabalar tarafından gagalanan ölü bir geyik, diğer hayvanlar tarafından kısmen yenilmiş kalır, o tür çürümüş ete leş denir.

What are some foods commonly eaten in America?
Amerika'da yaygın olarak yenilen yiyecekler nedir?

Have you eaten your dinner already?
Önceden akşam yemeğini yedin mi?

My mother asked me not to feed the dog until after we had all eaten.
Annem bana hepimiz yemek yeyinceye kadar köpeği beslemememi rica etti.

The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
Üç gün boyunca bir şey yememişti, adamın gıda dışında herhangi bir şey hakkında düşünme sorunu vardı.

I haven't eaten for three days.
Üç gündür yemek yemedim.

I haven't eaten in three days.
Üç gündür yemek yemedim.

I have never eaten horse meat.
Asla at eti yemedim.

I've never eaten a live octopus.
Asla canlı bir ahtapot yemedim.

He hasn't actually eaten caviar.
Aslında havyar yemedi.

What is the strangest thing you've ever eaten?
Şu ana kadar yediğin en garip şey nedir?

I have just eaten lunch.
Az önce öğle yemeği yedim.

I've just eaten so I'm not hungry.
Az önce yemek yedim bu yüzden aç değilim.

He hadn't eaten all day long and was very hungry.
Bütün gün boyunca yememişti ve çok açtı.

I met an old man who says that he's never eaten at a restaurant in his whole life.
Bütün hayatı boyunca restoranda hiç yemek yemediğini söyleyen bir adamla tanıştım.

I've eaten all the crackers.
Bütün krakerleri yedim.

You shouldn't have eaten the fish raw.
Balığı çiğ olarak yememeliydin.

I have eaten at Chuck's Diner on several occasions.
Ben çeşitli vesilelerle Chuck's Diner'da yemek yedim.

I haven't eaten anything in six days.
Ben altı gün bir şey yemedim.

The cake was all eaten up before I got home.
Ben eve varmadan önce bütün kek yenilmiş.

I heard that a paralyzed man was eaten alive by maggots.
Ben felçli bir adamın kurtçuklar tarafından canlı canlı yenildiğini duydum.

I haven't eaten breakfast yet.
Ben henüz kahvaltı yapmadım.

Kuniko had already eaten when I came in.
Ben içeri girdiğimde, Kuniko çoktan yemişti.

I haven't eaten for two days.
Ben iki gündür yemek yemedim.

I've just eaten breakfast.
Ben kahvaltıyı az önce yaptım.

I've already eaten.
Ben zaten yedim.

The best cookies I've ever eaten are the ones that your mother baked for me.
Benim şimdiye kadar yediğim en iyi kurabiyeler annenin benim için pişirmiş olduklarıdır.

I haven't eaten in a while.
Bir süredir yemek yemedim.

I shouldn't have eaten the whole bag of potato chips.
Bir torba patates kızartmasının hepsini yememeliydim.

We have eaten no meat for several days.
Birkaç gündür hiç et yemedik.

I haven't eaten for a couple of days.
Birkaç gündür yemek yemiyorum.

We've eaten pizza and chicken at noon.
Biz, öğleyin pizza ve tavuk yedik.

This is the best tasting pear I've ever eaten.
Bu şimdiye kadar yediğim en lezzetli armut.

I've eaten a great deal of food this week.
Bu hafta çok yemek yedim.

I've never eaten anything as delicious as this.
Bu kadar lezzetli bir şey hiç yemedim.

I'm pretty hungry since I haven't eaten since early this morning.
Bu sabah erken saatlerden beri yemek yemediğimden dolayı oldukça açım.

What's the weirdest thing you've ever eaten?
Bugüne kadar yediğin en acayip şey ne?

What's the strangest thing you've ever eaten?
Bugüne kadar yediğin en garip şey ne?

How many times do you think you've eaten here?
Burada kaç kez yemek yediğini düşünüyorsun?

All the apples that fall are eaten by the pigs.
Düşen elmaların hepsi domuzlar tarafından yenir.

I haven't eaten anything since yesterday.
Dünden beri bir şey yemedim.

I have already eaten lunch.
Daha önce öğle yemeği yedim.

Have you already eaten supper?
Daha önce akşam yemeğinizi yediniz mi?

I have never eaten a mango before.
Daha önce asla mango yemedim.

Have you ever eaten at that restaurant?
Daha önce bu restoranda yedin mi hiç?

Since I've never eaten here before, I don't know what to recommend.
Daha önce burada hiç yemediğim için ne önereceğimi bilmiyorum.

I've never eaten Chinese food before.
Daha önce hiç Çin yiyeceği yemedim.

I wonder where the ice cream is. Do you think Tom could've eaten it all?
Dondurmanın nerede olduğunu merak ediyorum. Onun hepsini Tom'un yemiş olabileceğini düşünüyor musun?

You'd better not swim if you've just eaten.
Eğer henüz yemek yediysen, yüzmesen iyi olur.

Meat should not be eaten raw.
Et, çiğ yenmemelidir.

I thought we had eaten everything in the house, but I found another box of crackers.
Evdeki her şeyi yediğimizi düşünmüştüm, fakat bir kutu kraker daha buldum.

I haven't eaten French food since I left France.
Fransa'dan ayrıldığımdan beri Fransız yemeği yemedim.

I heard that a South American camper was eaten by an anaconda.
Güney Amerikalı bir kampçının bir anakonda tarafından yenildiğini duydum.

He looked as if he had not eaten for days.
Günlerdir hiç yemek yememiş gibi görünüyordu.

According to the news, he was eaten by sharks.
Habere göre o köpek balıkları tarafından yenildi.

What insects have you eaten?
Hangi böcekleri yedin.

I haven't eaten lunch yet.
Henüz öğle yemeği yemedim.

Have you eaten dinner yet?
Henüz akşam yemeğini yedin mi?

I haven't eaten yet.
Henüz bir şey yemedim.

Have you eaten breakfast yet?
Henüz kahvaltını yedin mi?

I have not eaten breakfast yet.
Henüz sabah kahvaltısı yemedim.

We haven't eaten yet.
Henüz yemedik.

Have you eaten yet?
Henüz yemek yedin mi?

Any mushroom can be eaten, but some only once.
Herhangi bir mantar yenilebilir fakat bazıları sadece bir kez.

I had never eaten any kind of Thai food, so I was pretty excited about going to a Thai restaurant with my grandmother.
Herhangi bir tür Tayland yiyeceği asla yemedim, bu yüzden büyük annemle birlikte bir Tayland restoranına gitme hakkında oldukça heyecanlıyım.

Have you ever eaten raw fish?
Hiç çiğ balık yedin mi?

Have you ever eaten chocolate-covered popcorn?
Hiç çikolata kaplı patlamış mısır yedin mi?

I've never eaten such a good meal.
Hiç böyle güzel bir yemek yemedim.

Have you ever eaten whale meat?
Hiç balina eti yedin mi?

Have you ever eaten at this restaurant?
Hiç bu restoranda yemek yedin mi?

Have you ever eaten Turkish food before?
Hiç daha önce Türk yemeği yedin mi?

Have you ever eaten turkey?
Hiç hindi yedin mi?

Have you ever eaten Japanese food?
Hiç Japon yemeği yedin mi?

Have you ever eaten a banana pie?
Hiç muzlu pasta yedin mi?

Have you ever eaten tempeh?
Hiç soya fasulyesi yedin mi?

I've never eaten rabbit meat.
Hiç tavşan eti yemedim.

In Hong Kong there are two types of liquid food which are considered absolutely vital: Cantonese soup and congee. It is curious to note that however "thick and ingredient-filled" the soup is, it's always drunk and however "thin" the congee is, it's always eaten.
Hong Kong'ta kesinlikle hayati kabul edilen iki tür sıvı gıda vardır: Kanton çorba ve Congee. Söylemesi tuhaftır ki her nasılsa "kalın ve malzeme dolu" çorba her zaman içilir ve her nasılsa congee "ince"dir ve her zaman yenir.

I haven't eaten since breakfast and I'm very hungry.
Kahvaltıdan beri bir şey yemedim ve ben çok açım.

Half of the melons were eaten.
Kavunların yarısı yenildi.

Half of the melon was eaten.
Kavunun yarısı yendi.

Have the guests eaten?
Konuklar yemek yediler mi?

I'm afraid I've eaten too much.
Korkarım ki çok fazla yedim.

Cattle would not eat grass where sheep had eaten.
Koyun çimen yerken sığır yemez.

Cabbage can be eaten raw.
Lahana çiğ olarak yenilebilir.

Lisa told me that she has eaten natto.
Lisa bana natto yediğinden bahsetti.

Mary hasn't eaten yet.
Mary henüz yemek yemedi.

There was some half-eaten food on the table.
Masada yarı yenmiş bir yemek vardı.

My guests have only been here since yesterday, but they've already eaten me out of house and home.
Misafirlerim sadece dünden beri buradalar fakat şimdiden her şeyi silip süpürdüler.

What have you eaten?
Ne yedin?

What! You've eaten my chocolate bear?
Ne! Sen benim çikolata ayımı yedim mi?