Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Kolay olan Easy kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Easy ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Easy kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

It is easy to add 5 to 10.
10'a 5 eklemek kolaydır.

The job is interesting, but not always easy.
İş ilginç fakat her zaman kolay değil.

You will find the job easy.
İşi kolay bulacaksın.

My job is easy and I have a lot of free time.
İşim kolay ve bir sürü boş zamanım var.

You shouldn't expect things to be easy.
İşlerin kolay olmasını beklememelisin.

It's just that easy.
İşte bu kadar kolay.

Two women are taking it easy on a bench in the park.
İki kadın parktaki bir bankta rahat ediyorlar.

At a first glance it seems easy.
İlk bakışta kolay görünüyor.

At first, Tom thought French was difficult, but now he thinks it's easy.
İlk olarak, Tom Fransızcanın zor olduğunu düşündü ama onun kolay olduğunu düşünüyor.

Faith makes all things possible.... love makes all things easy.
İnanç her şeyi mümkün kılar....aşk her şeyi kolaylaştırır.

It is not easy to master English.
İngilizce öğrenmek kolay değildir.

English is easy to learn.
İngilizce öğrenmek kolaydır.

English is not easy for me.
İngilizce benim için kolay değil.

English is not easy for us.
İngilizce bizim için kolay değildir.

Speaking English isn't easy, but it's fun.
İngilizce konuşmak kolay değil ama eğlencelidir.

Speaking English isn't easy, but interesting.
İngilizce konuşmak kolay değildir ama ilginçtir.

Speaking English isn't easy.
İngilizce konuşmak kolay değildir.

Speaking English is not easy.
İngilizce konuşmak kolay değildir.

I found it easy to speak English.
İngilizce konuşmayı kolay buldum.

Written in English, this book is easy for me to read.
İngilizce yazıldığı için bu kitabı okumam kolay.

English is not easy for him to learn.
İngilizce, onu öğrenmesi için kolay değildir.

It isn't easy to write a love letter in English.
İngilizcede bir aşk mektubu yazmak kolay değildir.

It is not easy to speak English well.
İngilizceyi iyi konuşmak kolay değildir.

Interlingua is easy to learn.
İnterlingua dilini öğrenmek kolaydır.

Spanish is easy.
İspanyolca kolaydır.

Swedish is easy.
İsveççe kolaydır.

It's so easy to write good example sentences, that even if we accidentally delete a few good sentences in the process of getting rid of a whole lot of bad ones, I think we could drastically improve the quality of this corpus by doing a lot of deleting.
İyi örnek cümleler yazmak o kadar kolaydır ki bir sürü kötü olanlardan kurtulma sürecinde birkaç iyi cümleyi kazara iptal etsek bile, sanırım çok sayıda iptal yaparak bu korpusun kalitesini şiddetle geliştirebiliriz.

It's not always easy to tell the difference between good and bad.
İyi ile kötü arasındaki farkı anlatmak her zaman kolay değildir.

Knowing how much school for my kids is costing, it's impossible to relax with a beer and take it easy.
Çocuklarımın okul maliyetini bildiğim için, bir bira ile rahatlamak ya da boş vermek imkansız.

You are working too hard. Take it easy for a while.
Çok çalışıyorsun. Bir süre ağırdan al.

You're working too hard. Take it easy for a while.
Çok fazla çalışıyorsun. Bir süre işi hafiften al.

It's very easy.
Çok kolay.

Because there are a lot of volcanoes, it is easy for Japan to be hit by earthquakes.
Çok sayıda volkan bulunduğundan dolayı, Japonya'nın depremler tarafından vurulması kolaydır.

Studying really isn't something easy.
Öğrenim yapmak gerçekten kolay bir şey değildir.

When you're in a hurry, it's easy to make a mistake.
Acele ettiğinde, hata yapmak kolaydır.

The island is very easy to reach.
Ada ulaşılması çok kolaydır.

Adams did not expect the job to be easy.
Adams işin kolay olmasını beklemiyordu.

The island is easy to reach by boat.
Adaya tekne ile ulaşmak kolaydır.

You always take things too easy.
Şeyleri her zaman çok basite alıyorsun.

The passwords were easy to figure out.
Şifreleri çözmesi kolaydı.

German is not an easy language.
Almanca kolay bir dil değildir.

Was it easy for you to find a job in Germany?
Almanya'da iş bulmak sana göre kolay mıydı?

It was not easy to find gold.
Altın bulmak kolay değildi.

It's so easy for Americans to say "I love you" and it's impossible to do this in Chinese.
Amerikalılar için "seni seviyorum" demek çok kolay ama Çince'de bunu yapmak olanaksızdır.

Begin with books that are easy to understand.
Anlaması kolay olan kitaplarla başla.

It's actually very easy to do.
Aslında yapmak çok kolay.

The Lions had an easy win over the Hawks.
Aslanların şahinler üzerinde kolay bir galibiyeti vardı.

It was easy for me to do so.
Öyle yapmam kolaydı.

Some people say French is easy to learn.
Bazı insanlar Fransızcanın öğrenmesi kolay olduğunu söylüyorlar.

The unexpected windfall has put my brother and his wife on easy street.
Beklenmeyen bir para erkek kardeşimin ve karısının maddi durumunu düzeltti.

I thought it easy at first.
Ben ilk başta onun kolay olduğunu düşündüm.

I found the book easy.
Ben kitabı kolay buldum.

I'm not an easy girl.
Ben kolay bir kız değilim.

I found the game easy.
Ben oyunu kolay buldum.

I found it easy to answer this question.
Ben, bu soruya cevap vermeyi kolay buldum.

I think this book is easy.
Bence bu kitap kolaydır.

It's really easy for me to speak Japanese.
Benim için Japonca konuşmak cidden kolay.

It is easy for me to answer the question.
Benim soruyu cevaplamam kolay.

I found it easy to operate the computer.
Bilgisayarı çalıştırmayı kolay buldum.

To govern a country is not an easy job.
Bir ülkeyi yönetmek kolay bir iş değildir.

Learning a language is not easy.
Bir dil öğrenmek kolay değildir.

It is easy to make a man one's friend, but hard to keep him so.
Bir insanı birinin arkadaşı yapmak kolaydır fakat onu öyle sürdürmek zordur.

It is easy for a monkey to climb a tree.
Bir maymun için ağaca tırmanmak kolay bir şeydir.

It's easy for monkeys to climb trees.
Bir maymun için ağaca tırmanmak kolay bir şeydir.

Never choose a vocation just because it looks easy.
Bir mesleği asla sadece kolay göründüğü için tercih etme.

Being a prince is not that easy.
Bir prens olmak o kadar kolay değil.

The job of a driver is not as easy as it looks.
Bir sürücünün işi göründüğü kadar kolay değildir.

A driver's job is not as easy as it looks.
Bir sürücünün işi göründüğü kadar kolay değildir.

I'd like to relax and take it easy for a while.
Bir süre dinlenmek ve ağırdan almak istiyorum.

It's not easy to speak a foreign language.
Bir yabancı dili konuşmak kolay değil.

Hating someone is so easy.
Birisinden nefret etmek çok kolaydır.

It is easy for us to make many mistakes.
Bizim çok hata yapmamız kolaydır.

This wasn't an easy decision for us.
Bizim için bu kolay bir karar değildi.

Go easy on Bob. You know, he's been going though a rough period recently.
Bob'ın üzerine fazla gitmeyin.Bilirsiniz, o, son zamanlarda zor bir sürece rağmen devam etmektedir.

That's too easy.
Bu çok kolay.

This is so easy.
Bu çok kolay.

That's very easy.
Bu çok kolay.

This English novel is not easy enough for you to read in a week.
Bu İngilizce roman, bir haftada okunacak kadar basit değil.

This car is easy to handle.
Bu arabanın kullanımı kolay.

This car is easy to drive.
Bu arabayı sürmek kolaydır.

This song is easy to learn.
Bu şarkıyı öğrenmesi kolaydır.

This easy chair is quite comfortable.
Bu basit sandalye oldukça rahattır.

This bike is easy to ride.
Bu bisikleti sürmesi kolaydır.

Translating this sentence will be very easy.
Bu cümleyi çevirmek çok kolay olacak.

It'll be easy to find a renter for this house.
Bu ev için bir kiracı bulmak kolay olacak.

It's just not that easy.
Bu gerçekten o kadar kolay değil.

It's not always easy.
Bu her zaman kolay değil.

This work is anything but easy.
Bu iş hiç de kolay değil.

This work is by no means easy.
Bu iş hiçbir şekilde kolay değildir.

I never said this job would be easy.
Bu işin kolay olacağını hiç söylemedim.

It is easy for me to read this book.
Bu kitabı okumak benim için kolay.

It is easy to read this book.
Bu kitabı okumak kolay.

This book is easy enough for children to read.
Bu kitap çocukların okuması için yeterince kolay.

This book seems easy to me.
Bu kitap bana kolay gibi görünüyor.

This book is written in simple English, so it's easy to read.
Bu kitap basit bir İngilizce'yle yazılmış. Bu nedenle okuması kolaydır.

This book is easy for me to read.
Bu kitap benim okumam için kolay.

This book is easy enough for me to read.
Bu kitap benim okumam için yeteri kadar kolaydır.

This book is so easy that a child can read it.
Bu kitap bir çocuğun okuyabileceği kadar çok basittir.

This book seems easy to us.
Bu kitap bizim için kolay görünüyor.

This book is written in easy French.
Bu kitap kolay Fransızcayla yazılmış.