Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Kolayca olan Easily kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Easily ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Easily kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

People can easily tell the difference between them.
İnsanlar onlar arasındaki farkı kolaylıkla söyleyebilirler.

I can easily read Spanish.
İspanyolca'yı kolayca okuyabiliyorum.

It's foolish taking a taxi when you can easily walk to the station.
İstasyona kolayca yürüyebilirken bir taksiye binmek aptalca.

Children catch colds easily.
Çocuklar kolaylıkla üşütürler.

Wooden houses catch fire easily.
Ahşap evler kolayca tutuşurlar.

Wooden houses easily catch fire.
Ahşap evler kolayca yanar.

Woods burn easily.
Ahşap kolayca yanar.

Wood burns easily.
Ahşap kolaylıkla yanar.

We easily figured out the password.
Şifreyi kolayca çözdük.

My mother is easily moved to tears.
Annem kolayca gözyaşlarına boğulur.

She managed to get what she desired easily.
Arzu ettiğini kolaylıkla alabildi.

The troops easily put down the rebellion.
Askerler isyanı kolayca bastırdı.

I can easily touch my toes.
Ayak parmaklarıma kolayca dokunabilirim.

Mistakes like these are easily overlooked.
Böyle hatalar kolayca gözden kaçırılırlar.

You can find the Big Dipper easily.
Büyük Ayıyı kolayca bulabilirsin.

You can easily find the bank.
Bankayı kolayca bulabilirsiniz.

I don't cry easily.
Ben kolayca ağlamam.

I easily found his office.
Ben onun ofisini kolayca buldum.

He won't forgive me so easily.
Beni öyle kolay affetmeyecek.

Scientists can easily compute the distance between planets.
Bilimciler gezegenler arasındaki uzaklıkları kolayca hesaplayabilir.

The original and the copy are easily distinguished since the one is much more vivid than the other.
Biri diğerinden çok daha canlı olduğundan, orijinal ve kopya kolayca ayırt edilirler.

World War One did not end quickly or easily.
Birinci Dünya Savaşı, çabuk ve kolay sona ermedi.

This car handles very easily.
Bu araba çok kolay kullanılır.

This device made it possible to turn sea-water into fresh water easily.
Bu cihaz deniz suyunu kolaylıkla içme suyuna çevirmeyi mümkün kıldı.

This meat cuts easily.
Bu et kolayca kesiliyor.

This house will rent easily.
Bu ev kolayca kiralanır.

This house will let easily.
Bu ev kolayca kiraya verilir.

You should be able to read this book easily.
Bu kitabı kolaylıkla okuyabilmelisin.

It's easily done.
Bu kolayca yapılır.

This cloth tears easily.
Bu kumaş kolay yırtılır.

This fabric stains easily.
Bu kumaş kolayca lekelenir.

This material stretches easily.
Bu malzeme kolayca esner.

I can't figure out this mathematics problem easily.
Bu matematik problemini kolayca çözemem.

This room heats easily.
Bu oda kolayca ısınır.

We can solve this problem easily.
Bu sorunu kolayca çözebiliriz.

This may be because of a change in people's attitude toward marriage and the sharp increase of fast food restaurants and convenience stores which are open 24 hours a day and enable young people to live more easily.
Bu, insanların evliliğe karşı tavrındaki bir değişiklik ve 24 saat açık olan ve genç insanların daha kolay yaşamalarını sağlayan fast food restoranlar ve yerel dükkanlardan dolayı olabilir.

Glass breaks easily.
Cam kolayca kırılır.

Coolidge won the 1924 election easily.
Coolidge 1924 seçimini kolayca kazandı.

I found Mr Harrington easily because I had seen him before.
Daha önce gördüğüm için Bay Harrington'u kolayca buldum.

My skin burns easily.
Derim kolayca yanıyor.

My eyes get tired very easily.
Gözlerim çok kolay yorulur.

Next time don't give up so easily.
Gelecek sefer böyle kolayca vazgeçme.

The young adapt to change easily.
Gençler değişime kolayca uyum sağlarlar.

No matter which musical instrument you want to learn to play, the most important thing is not to make any mistakes from the beginning on, because mistakes are always imprinted on your mind more easily than everything you do right.
Hangi müzik aletini çalmayı öğrenmek istersen iste, en önemli şey başlangıçtan beri hiç hata yapmamaktır, çünkü hatalar doğru yaptığın şeylerden daha kolay akla yerleşir.

Anyone can do it easily.
Herkes bunu kolayca yapabilir.

One thing I don't like about the iPad is that you can't easily install apps that aren't available through Apple's App Store.
iPad hakkında hoşlanmadığım tek şey Apple'ın Uygulama Mağazasında mevcut olmayan uygulamaları kolaylıkla kuramamandır.

James Monroe easily won the election.
James Monroe seçimi kolayca kazandı.

Girls cry more easily than boys.
Kızlar erkeklerden daha kolay ağlarlar.

Once you've formed a bad habit, you can't get rid of it easily.
Kötü alışkanlığa bir bulaşırsan, ondan kolayca kurtulamazsın.

A bad habit is easily acquired.
Kötü bir alışkanlık kolay edinilir.

Paper burns easily.
Kağıt kolayca yakar.

Paper catches fire easily.
Kağıt kolaylıkla tutuşur.

My wife catches colds easily.
Karım soğuk algınlığına kolayca yakalanır.

Cardboard boxes rip easily.
Karton kutular kolayca yırtılırlar.

The development of word-processors has enabled us to type Japanese easily.
Kelime işlemcilerinin gelişimi Japoncayı kolaylıkla yazmamızı sağladı.

Ken is not the type of person who loses his temper easily.
Ken öfkesini kolayca kaybeden insan tipi değildir.

I bleed easily when I am cut.
Kesildiğim zaman kolayca kanarım.

I don't like people who get angry easily.
Kolay öfkelenen insanlardan hoşlanmam.

I'm easily influenced.
Kolay etkilenirim.

Read such books as can be easily understood.
Kolayca anlaşılabilir olduğu için bu tür kitapları okuyun.

Read the kinds of books that you can easily understand.
Kolayca anlayabileceğin kitap türlerini oku.

Read the sort of books that you can easily understand.
Kolayca anlayabileceğin kitaplar türünü oku.

I'm easily amused.
Kolayca eğlenirim.

I don't scare easily.
Kolayca korkmam.

I'm easily bored.
Kolayca sıkılırım.

I can read Spanish easily.
Kolaylıkla İspanyolca okuyabilirim.

I get hysterical easily.
Kolaylıkla isteri olurum.

He was easily deceived and gave her some money.
Kolaylıkla kandı ve ona biraz para verdi.

Lead bends easily.
Kurşun kolayca bükülür.

Lead is easily bent.
Kurşun kolayca eğilir.

The machine is so delicate that it easily breaks.
Makine o kadar hassas ki kolayca bozuluyor.

Mary loses her temper easily.
Mary kolaylıkla öfkelenir.

Motorcycles are great. They can easily get through even in heavy traffic.
Motosikletler harika. Onlar yoğun trafikte bile kolayca ilerleyebilir.

He gets angry very easily.
O çok kolay öfkelenir.

He catches cold very easily.
O çok kolay bir şekilde üşütür.

He gets mad very easily.
O çok kolay kızar.

He can read English easily.
O kolayca İngilizce okuyabilir.

That may easily have been a mistake.
O kolayca bir hata olabilirdi.

I fly into a rage easily.
O kolayca birden sinirlenir.

She got off easily.
O kolayca indi.

He loses his temper easily.
O kolayca kontrolünü kaybeder.

He scares easily.
O kolayca korkar.

She easily catches cold.
O kolayca soğuk alır.

He catches colds very easily.
O kolayca soğuk algınlığına yakalanır.

He catches colds easily.
O kolayca soğuk algınlığına yakalanır.

She won't give up easily.
O kolayca vazgeçmeyecek.

He gets tired easily.
O kolayca yorulur.

He tires easily.
O kolayca yorulur.

She did it easily.
O onu kolayca yaptı.

He was beaten too easily.
O, çok kolay tenifi.

He could find her house easily.
O, evini kolaylıkla bulabildi.

He is not a man to admit his mistakes easily.
O, hatalarını kolayca kabul edecek bir adam değildir.

He is not the sort of guy who gives in easily.
O, kolay pes eden bir tip değildir.

He easily gets angry.
O, kolayca öfkelenir.

He was easily influenced.
O, kolayca etkilendi.

She is easily moved to tears.
O, kolayca gözyaşlarına boğulur.

She catches colds easily.
O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.

He answered my question easily.
O, sorumu kolayca yanıtladı.

He won the race easily.
O, yarışı kolayca kazandı.

He solved the difficult problem easily.
O, zor problemi kolayca çözdü.