Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Erken olan Early kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Early ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Early kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

"Come home early, Bill." "Yes, Mother."
"Bill, erkenden eve dön." "Tamam, anne."

The group left early in 1791.
1791'de grup erken ayrıldı.

The term ‘milonguero style tango’ was coined in the early 1990s to describe the style of dancing tango that was prevalent in the milongas of downtown Buenos Aires in the 1950s.
1950'li yıllarda şehir Buenos Aires'in milangolarında yaygın olan tangoyu dans etme stilini tanımlamak için 'Milonguero stili tango' terimi 1990'ların başında uyduruldu.

Early explorers used the stars for navigation.
İlk kaşifler navigasyon için yıldızları kullandılar.

They left early to catch the first train.
İlk trene yetişmek için erken ayrıldılar.

I got up early in order to catch the first train.
İlk trene yetişmek için erken kalktım.

I got up early enough to catch the first train.
İlk treni yakalamak için yeterince erken kalktım.

In spring, everyone wakes up early.
İlkbaharda herkes erken kalkar.

Man learned early to use tools.
İnsan araçları kullanmayı erken öğrendi.

Most people have great disinclinations to get out of bed early, even if they have to.
İnsanların çoğu bunu yapmak zorunda olsalar bile yataktan erken kalkma konusunda çok isteksizdirler.

He made an effort to get to the station early.
İstasyona erken varmak için çaba harcadı.

I went to the theater quite early with a view to getting a good seat.
İyi bir koltuk almak amacıyla tiyatroya oldukça erken gittim.

Go early in order to get a good seat.
İyi bir koltuk almak için erken gidin.

I went there early to get a good seat.
İyi bir koltuk almak için oraya erken gittim.

You have only to leave early to get a good seat.
İyi bir koltuk almak için sadece erken gitmek zorundasın.

I went to the theater early to get a good seat.
İyi bir koltuk almak için tiyatroya erken gittim.

All that you have to do to get a good seat is to leave early.
İyi bir koltuk almak için yapmanız gereken tek şey, erken çıkmaktır.

Tom showed up early so he could get a good seat.
İyi bir yer alabilmek için Tom erken geldi.

We went to the theater early to get good seats.
İyi koltuklar almak için tiyatroya erken gittik.

I always got up early in my childhood.
Çocukluğumda her zaman erken kalkardım.

I don't want to marry very early.
Çok erken evlenmek istemem.

I don't want to get married too early.
Çok erken evlenmek istemiyorum.

You arrived too early.
Çok erken geldin.

You've come too early.
Çok erken geldin.

I wake up very early.
Çok erken kalkarım.

We shouldn't have gotten up so early.
Çok erken kalkmamalıydık.

It is so early.
Çok erken.

He was very tired, so he went to bed early.
Çok yorgundu, bu yüzden yatmaya erken gitti.

I was very tired so I went to bed early.
Çok yorgundum bu yüzden erkenden yatmaya gittim.

I was very tired, so I went to bed early.
Çok yorgundum, bu yüzden yatmaya erken gittim.

The trees are budding early this year.
Ağaçlar bu yılın başlarında tomurcuklanıyor.

I want to arrive at Kennedy Airport early in the afternoon.
Öğleden sonra erken saatlerde Kennedy Havaalanına varmak istiyorum.

The teacher didn't permit me to leave early.
Öğretmen erken çıkmama izin vermedi.

The teacher allowed me to leave school early.
Öğretmen okuldan erken ayrılmama izin verdi.

You don't get up as early as your older sister, do you?
Ablan kadar erken kalkmazsın, değil mi?

My family are all early risers.
Ailem tümü erken kalkar.

Everyone in my family gets up early.
Ailemdeki herkes erken kalkar.

It's still too early to talk about this now.
Şimdi bundan bahsetmek için henüz çok erken.

Alice returned home early from work with a severe headache.
Alice şiddetli bir baş ağrısı yüzünden işten eve erken döndü.

In the first place it's necessary for you to get up early.
Öncelikle erken kalkman gerekiyor.

My mother never gets up early.
Annem asla erken kalkmaz.

My mother gets up early.
Annem erken kalkar.

My mother gets up early every morning.
Annem her sabah erken kalkar.

My mother does not always get up early.
Annem her zaman erken kalkmaz.

My mother always gets up early in the morning.
Annem her zaman sabah erken kalkar.

Mother always gets up early in the morning.
Annem her zaman sabahleyin erken kalkar.

I don't get up as early as my mother.
Annem kadar erken kalkmam.

My mother gets up early in the morning.
Annem sabah erken kalkar.

My mother is an early riser.
Annem sabahçıdır.

Arthur was in his early fifties.
Arthur ellili yaşlarının başlarındaydı.

All the early flowers were bitten by the frost.
Bütün vakitsiz açan çiçekler soğuktan yandı.

My grandfather gets up early.
Büyük babam erken kalkar.

My grandfather is fond of taking a walk early in the morning.
Büyükbabam sabah erkenden yürüyüş yapmayı sever.

I had a bad headache. That's why I went to bed early.
Başım çok kötü ağrıyordu. Bu yüzden erken yattım.

The president left Washington in early September.
Başkan, Washington'dan Eylül ayının başlarında ayrıldı.

My father is an early riser.
Babam erken kalkan biridir.

My father gets up early.
Babam erken kalkar.

Does your father get home early?
Baban eve erken gelir mi?

Spring has come early this year.
Bahar bu yıl erken geldi.

I got up early this morning to go fishing.
Balık tutmaya gitmek için bu sabah erken kalktım.

I sometimes feel drowsy in the early afternoon.
Bazen öğleden sonra erken saatlerde uykulu hissediyorum.

I arrived too early.
Ben çok erken vardım.

I go to bed very early.
Ben çok erken yatarım.

I'm a little early.
Ben biraz erken geldim.

I got up early yesterday.
Ben dün erken kalktım.

I want to leave early.
Ben erken ayrılmak istiyorum.

I have to form the habit of getting up early.
Ben erken kalkma alışkanlığı edinmek zorundayım.

I'm not used to getting up early.
Ben erken kalkmaya alışkın değilim.

I make it a rule to get up early.
Ben erken kalkmayı bir kural haline getirdim.

I got up early.
Ben erken kalktım.

I went to bed early, for I was tired.
Ben erkenden yatmaya gittim, zira yorgundum.

I usually get up early in the morning.
Ben genellikle sabah erken kalkarım.

I'm really tired and want to go to bed early.
Ben gerçekten yoruldum ve erken uyumak istiyorum.

I always get up early.
Ben her zaman erken kalkarım.

I don't always get up early.
Ben her zaman erken kalkmam.

I got up early as usual.
Ben her zamanki gibi erken kalktım.

I got up early, so that I could catch the first train.
Ben ilk trene yetişebilmek için erken kalktım.

I got up early to catch the first train.
Ben ilk treni yakalamak için erken kalktım.

I've always fed my dogs in the early evening.
Ben köpeklerimi her zaman akşam erken saatlerde besledim.

I got up early in the morning.
Ben sabahleyin erken kalktım.

Bill got up so early that he caught the first train.
Bill çok erken kalktı ve ilk treni yakaladı.

Bill got up early in order to catch the first train.
Bill ilk treni yakalamak için erken kalktı.

Bill got up early so he could catch the first train.
Bill ilk treni yakalayabilsin diye erkenden kalktı.

Many children died at an early age.
Birçok çocuk erken yaşta öldü.

I know we're a little early.
Biraz erken geldiğimizi biliyorum.

Would you mind if I left a little early?
Biraz erken gidebilir miyim?

It's still too early in the morning to visit anybody.
Birini ziyaret etmek için sabahleyin hâlâ çok erken.

We ate lunch early.
Biz öğle yemeğini erken yedik.

We're a little early.
Biz biraz erkenciyiz.

We must leave early.
Biz erken çıkmalıyız.

We agreed to start early.
Biz erken başlamak için anlaştık.

We agreed on an early start.
Biz erken başlamaya karar verdik.

We had an early lunch.
Biz erken bir öğle yemeği yedik.

We got an early start.
Biz erken bir başlangıç yaptık.

We advised them to start early.
Biz onlara erken başlamalarını tavsiye ettik.

Bob met her grandfather early in the morning.
Bob sabah erken saatlerde büyükbabası ile buluştu.

Bob went to meet her grandfather early in the morning.
Bob sabah erkenden onun büyükbabasını karşılamaya gitti.

It's too early.
Bu çok erken.

It's very early.
Bu çok erken.

They get up early in this house.
Bu evde erken kalktılar.