Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Düştü olan Dropped kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Dropped ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Dropped kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.

He dropped out when he was in the 7th grade.
7. sınıftayken okulu bıraktı.

He dropped out of school in his second year.
İkinci yılında okuldan ayrıldı.

He dropped out of college in the first year.
İlk yıl üniversiteden ayrıldı.

Chinese officials say economic growth has dropped to a three-year low because of the world economy.
Çinli yetkililer ekonomik büyümenin dünya ekonomisinden dolayı üç yıl içinde en düşük seviyesine düştüğünü söylüyor.

Your name was dropped from the list.
Adınız listeden çıkarıldı.

Your name has been dropped from the list.
Adınız listeden silindi.

I dropped my keys.
Anahtarlarımı düşürdüm.

I'm sorry, I dropped my knife.
Üzgünüm, bıçağımı düşürdüm.

She dropped the glass.
Bardağı düşürdü.

The glass dropped from his hand.
Bardak onun elinden düştü.

I almost dropped the plates.
Ben neredeyse tabakları düşürüyordum.

I just dropped in to say goodbye.
Ben sadece hoşça kal demek için uğradım.

He dropped in on me.
Beni ziyaret etti.

I was dropped from the baseball team.
Beyzbol takımından çıkarıldım.

I thought I'd dropped something.
Bir şey düşürdüğümü düşündüm.

You dropped something.
Bir şey düşürdün.

Someone dropped this.
Birisi bunu düşürdü.

Bob dropped in at his uncle's house.
Bob amcasının evine uğradı.

The stock market has dropped today.
Borsa bugün düştü.

Your friend from Boston dropped by to visit this afternoon.
Bostonlu arkadaşın bu öğleden sonra ziyaret etmek için uğradı.

A large cask of wine had been dropped and broken, in the street.
Caddede büyük bir şarap varili düşürüldü ve kırıldı.

I almost dropped my cellphone into the pool.
Cep telefonumu neredeyse havuza düşürüyordum.

The enemy dropped many bombs on the factory.
Düşman fabrikaya çok sayıda bomba attı.

The enemy dropped bombs on the factory.
Düşman fabrikaya bombalar attı.

Mr Mitsue dropped in on me yesterday.
Dün Bay Mitsue beni aradı.

She dropped in at my house yesterday.
Dün benim evime uğradı.

My aunt dropped in on me yesterday.
Dün teyzem beni ziyaret etti.

My uncle dropped in on me yesterday.
Dün, amcam beni ziyaret etti.

The dollar dropped to 125 today from 126 yen yesterday.
Dolar dün 126 yenden bugün 125 yene düştü.

It would break if you dropped it.
Eğer düşürürsen kırarsın.

I dropped my apple.
Elmamı düşürdüm.

My old friend dropped in at my house.
Eski arkadaşım evime uğradı.

An old friend of mine dropped in on me for the first time in ages.
Eski arkadaşlarımdan biri uzun süredir ilk defa beni ziyaret etti.

The price of meat dropped.
Et fiyatı düştü.

Prices dropped suddenly.
Fiyatlar aniden düştü.

Prices have dropped recently.
Fiyatlar son zamanlarda düştü.

Galileo dropped two iron balls from the top of the tower.
Galileo kulenin tepesinden iki demir top düşürdü.

The ship dropped anchor.
Gemi çapa attı.

I just dropped in.
Habersiz ziyaret ettim.

An atomic bomb was dropped on Hiroshima in 1945.
Hiroşima'ya 1945'te bir atom bombası atıldı.

Stock prices dropped.
Hisse senedi fiyatları düştü.

Jamie dropped his mobile, but a girl found it.
Jamie cep telefonunu düşürdü fakat bir kız onu buldu.

Jim dropped his pen and bent to pick it up.
Jim kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi.

My sister dropped her plate on the floor.
Kız kardeşim tabağını yere düşürdü.

You dropped your pencil.
Kalemini düşürdün.

He dropped his books on the floor.
Kitaplarını yere düşürdü.

Mayuko has dropped the ball.
Mayuko topu düşürdü.

You dropped your handkerchief.
Mendilini düşürdün.

I dropped a bomb on Moscow.
Moskova'ya bir bomba bıraktım.

He dropped a vase.
O bir vazo düşürdü.

He dropped in to see us.
O bizi görmek için uğradı.

He dropped in on me last night.
O dün gece bana uğradı.

He often dropped in on me.
O sık sık bana uğradı.

He dropped in on a friend.
O, bir arkadaşını ziyaret etti.

He dropped in at a bookstore.
O, bir kitapçıya uğradı.

He dropped in on me yesterday.
O, dün beni aradı.

He dropped in at my house last night.
O, dün gece benim evime uğradı.

He dropped in at my house.
O, evime uğradı.

He dropped the anchovies.
O, hamsileri düşürdü.

He dropped in at the bookstore.
O, kitapçıya uğradı.

He dropped the cup and broke it.
O, kupayı düşürdü ve kırdı.

He dropped out of high school.
O, liseden ayrıldı.

She dropped out of school.
O, okuldan kaydını sildirdi.

He dropped his voice.
O, sesini alçalttı.

He was dropped from the team for using drugs.
O, uyuşturucu kullandığı için takımdan ilişkisi kesildi.

He dropped her a line.
Ona iki satır yazdı.

They dropped an atomic bomb on Hiroshima.
Onlar Hiroşima'ya bir atom bombası attılar.

They dropped out of school.
Onlar okuldan ayrıldılar.

I dropped them off at Kanda.
Onları arabayla Kanda'ya bıraktım.

A person named Ono has dropped by to see you.
Ono adında bir kişi seni görmek için uğradı.

He dropped it.
Onu düşürdü.

I dropped her off at the airport.
Onu havalimanında bıraktım.

One of her shoes dropped off.
Onun ayakkabılarından biri düştü.

A coin dropped out of his pocket.
Onun cebinden madeni para düştü.

His customers dropped off.
Onun müşterileri azaldı.

A book dropped from the shelf.
Raftan bir kitap düştü.

The temperature has suddenly dropped.
Sıcaklık aniden düştü.

I think you dropped this.
Sanırım bunu düşürdünüz.

Tom dropped by Mary's home every day for lunch.
Tom öğle yemeği için her gün Mary'nin evine uğradı.

Tom dropped his knife.
Tom bıçağını düşürdü.

Tom dropped out of bartending school.
Tom barmenlik okulundan ayrıldı.

Tom dropped this.
Tom bunu düşürdü.

Tom dropped in on Mary last night.
Tom dün gece Mary'ye uğradı.

Tom dropped a coin into the beggar's cup.
Tom dilencinin kabına bir bozuk para koydu.

Tom bent down and picked up the pen that he'd dropped.
Tom eğildi ve düşürdüğü kalemi aldı.

Tom dropped his books on the floor.
Tom kitaplarını yere düşürdü.

Tom dropped out of high school.
Tom liseyi bıraktı.

Tom dropped Mary off at school.
Tom Mary'yi okulda bıraktı.

Tom dropped out of school.
Tom okulu bıraktı.

Tom dropped out of school to work full-time.
Tom tam zamanlı çalışmak için okulu bıraktı.

Tom dropped by to say thanks.
Tom teşekkürler demek için geçerken uğradı.

Tom dropped the ball.
Tom topu düşürdü.

Tom dropped out of the tournament.
Tom turnuvayı bıraktı.

Tom dropped his suitcase and ran away.
Tom valizini bıraktı ve kaçtı.

Tom dropped out of the competition.
Tom yarışmadan ayrıldı.

Tom dropped Mary off in front of John's.
Tom, Mary'yi John'un evinin önünde bıraktı.

I'll tell Tom you dropped by.
Tom'a uğradığını söyleyeceğim.

I dropped Tom off at daycare.
Tom'u kreşte indirdim.

The plane dropped bombs on the city.
Uçak şehrin üzerine bombalar bıraktı.