Here's my driver's license.
Ahan da ehliyetim.
Nothing is the matter with the car. It's just that you are a bad driver.
Arabada sorun yok, sadece sen kötü bir sürücüsün.
I'm a truck driver.
Ben bir kamyon şoförüyüm.
I need a driver to take me to the station. It's raining.
Beni istasyona götürecek bir şoför lâzım. Yağmur yağıyor.
My wife is a poor driver.
Benim karım kötü bir sürücüdür.
You must have a driver's license before you can drive a car.
Bir araba sürebilmenden önce bir ehliyete sahip olman gerekir.
You're not old enough yet get to a driver's license.
Bir ehliyet almak için henüz yeterince büyük değilsin.
I had no idea you didn't have a driver's license.
Bir ehliyetin olmadığına dair hiçbir fikrim yoktu.
A Californian policeman pulled a car over and spoke to the driver.
Bir Kaliforniya polisi bir arabayı kenara çekti ve sürücüyle konuştu.
A driver was sleeping in the car.
Bir sürücü arabada uyuyordu.
She's too young to get a driver's license.
Bir sürücü belgesi alamayacak kadar çok genç.
Do you have a driver's license?
Bir sürücü belgesine sahip misin?
I cannot hire a driver. I don't have money for that.
Bir sürücü tutamam. Bunun için param yok.
The job of a driver is not as easy as it looks.
Bir sürücünün işi göründüğü kadar kolay değildir.
A driver's job is not as easy as it looks.
Bir sürücünün işi göründüğü kadar kolay değildir.
Even an expert driver can make a mistake.
Bir uzman sürücü bile bir hata yapabilir.
Are you seriously thinking about pursuing a career as a race car driver?
Bir yarış arabası sürücüsü olarak bir kariyeri sürdürmeyi ciddi olarak düşünüyor musun?
I used to dream about becoming a race car driver.
Bir yarış arabası sürücüsü olmanın hayalini kurardım.
Someone stole my driver's license.
Birisi benim sürücü belgemi çaldı.
This driver is too small and isn't very useful.
Bu sürücü çok küçük ve faydalı değil.
How did Barbara do on her driver's test yesterday?
Dün Barbara'nın sürücü testi nasıl geçti?
You are far from a careful driver.
Dikkatli sürücü olmakla alakan yok.
She could see the driver from where she stood.
Durduğu yerden sürücüyü görebiliyordu.
My driver's license expires on my birthday next year.
Ehliyetim gelecek yıl doğum günümde sona eriyor.
I lost my driver's license.
Ehliyetimi kaybettim.
Let me take a look at your driver's license.
Ehliyetine bakmama izin ver.
I've seen your driver's license.
Ehliyetini gördüm.
Having a driver's license is an advantage for this job.
Ehliyetinin olması bu iş için bir avantaj.
Could I see your driver's license?
Ehliyetinizi görebilir miyim, lütfen?
May I see your driver's license?
Ehliyetinizi görebilir miyim?
Who's your favorite race car driver?
Favori yarış arabası sürücün kimdir?
My driver's license will expire next week.
Gelecek hafta sürücü belgemin süresi dolacak.
The speeding vehicle skidded and crashed head-on into the rear-end of a truck before the driver could say Jack Robinson.
Hız aracı Jack Robinson diyemeden önce kaydı ve bir kamyonun arkasına direkt çarptı.
The last time we all went out drinking, I was the designated driver.
Hepimiz son kez içmek için dışarı çıktığımızda, ben belirlenen sürücüydüm.
His brother had been a truck driver for thirty years.
Kardeşi otuz yıl kamyon sürücülüğü yaptı.
Your account of the accident corresponds with the driver's.
Kaza tanımın sürücününkine uyuyor.
They blamed the driver for the accident.
Kazadan dolayı sürücüyü suçladılar.
For your own safety, never ride in a car with a drunk driver.
Kendi güvenliğin için, sarhoş bir sürücüsü olan bir arabaya asla binme.
I used my driver's license to identify myself.
Kendimi tanıtmak için sürücü belgemi kullandım.
My neighbor's son was killed by a drunk driver.
Komşumun oğlu sarhoş bir sürücü tarafından öldürüldü.
Please show me your driver's license.
Lütfen bana ehliyetini göster.
Now that you are eighteen, you can get a driver's license.
Mademki on sekiz yaşındasın, ehliyet alabilirsin.
Does Mary live next door to the bus driver that worked with John?
Mary John'la çalışan otobüs sürücüsüne bitişik mi yaşıyor?
Does Mary live next door to the bus driver who John worked with?
Mary John'la çalışmış olan otobüs şoförünün yan dairesinde mi oturuyor?
He is a very careful driver.
O çok dikkatli bir sürücüdür.
He is a bus driver.
O bir otobüs şoförü.
She wants to get a driver's license.
O bir sürücü ehliyeti almak istiyor.
Is she a taxi driver?
O bir taksi şoförü mü?
She is a taxi driver.
O bir taksi şoförü.
He is a bad driver.
O kötü bir sürücü.
That drunk driver is responsible for the accident.
O sarhoş sürücü kazadan sorumlu.
He is an expert driver.
O uzman bir sürücüdür.
She is a very poor driver.
O, çok kötü bir sürücü.
She doesn't have a driver's license.
O, bir ehliyete sahip değildir.
He works on the railroad as a driver.
O, bir sürücü olarak demir yolunda çalışır.
She bought him a car, but he didn't have a driver's license so he couldn't drive it anywhere.
Ona bir araba aldım, ama onun bir sürücü ehliyeti yoktu bu yüzden o onu hiçbir yere süremedi.
Their father is a taxi driver.
Onların babası bir taksi şoförüdür.
Her brother is a good driver.
Onun erkek kardeşi iyi bir sürücüdür.
Do you think he is a good driver?
Onun iyi bir sürücü olduğunu düşünüyor musun?
The bus driver warned the pupils not to stick their heads out the window.
Otobüs şoförü öğrencileri başlarını pencereden dışarı çıkarmamaları için uyardı.
The bus driver didn't see the pedestrian.
Otobüs şoförü yayayı görmedi.
The bus driver suffered minor injuries.
Otobüs sürücüsü hafif yaralara maruz kaldı.
The bus driver opened the door.
Otobüs sürücüsü kapıyı açtı.
The bus driver helped the old lady off the bus.
Otobüs sürücüsü yaşlı bayanın otobüsten inmesine yardımcı oldu.
The driver said that the first bus starts at 6:00 a.m.
Sürücü İlk otobüsün sabah saat 6:00 da hareket ettiğini söyledi.
The driver was so fortunate as to escape death.
Sürücü ölümden kurtulacak kadar şanslıydı.
The driver was charged with speeding.
Sürücü aşırı hızdan suçlu bulundu.
The driver accelerated his car.
Sürücü arabasını hızlandırdı.
The driver asked me which way to go.
Sürücü bana hangi yola gideceğimizi sordu.
I'm going to go and get my driver's license.
Sürücü belgemi almaya gideceğim.
I had my driver's license renewed last month.
Sürücü belgemi geçen ay yeniledim.
Do you have your driver's license?
Sürücü belgen var mı?
Your driver's license has expired.
Sürücü belgenin kullanım süresi doldu.
May I see your driver's license, sir?
Sürücü belgenizi görebilir miyim, efendim?
She's not old enough to get a driver's license.
Sürücü belgesi almak için yeterince yaşlı değil.
The driver advised us to fasten our seat belts.
Sürücü bize emniyet kemerlerimizi bağlamamızıı tavsiye etti.
The driver told us which bus we should take.
Sürücü bize hangi otobüse binmemiz gerektiğini söyledi.
Everyone on the bus was asleep except the driver.
Sürücü dışında otobüsteki herkes uyuyordu.
The driver turned the wheel to the right.
Sürücü direksiyonu sağa kırdı.
I hear you had your driver's license canceled.
Sürücü ehliyetini iptal ettirmişsin diye duydum.
When the bus swerved to miss a cat, the driver said, "That was a close call."
Sürücü kediye çarpmamak için yoldan çıktığında, kıl payı kurtuldu dedi.
My driver's license expires at the end of this month.
Sürücü lisansım bu ayın sonunda sona eriyor.
The driver maintained a high speed.
Sürücü yüksek bir hızda devam etti.
They demanded damages from the driver.
Sürücüden zararları talep ettiler.
The driver felt like taking a rest.
Sürücünün canı dinlenmek istedi.
Don't be a backseat driver.
Sürücüye müdahele etme.
I think Tom is a good driver.
Sanırım Tom iyi bir sürücü.
You're really a good driver.
Sen gerçekten iyi bir sürücüsün?
I finally got a driver's license.
Sonunda bir ehliyet aldım.
The problem is that Tom isn't a good driver.
Sorun Tom'un iyi bir sürücü olmamasıdır.
Tell the taxi driver to drive faster.
Taksi şoförüne daha hızlı sürmesini söyle.
Tom is a very careful driver.
Tom çok dikkatli bir sürücüdür.
Tom leaned forward and tapped the cab driver on the shoulder.
Tom öne doğru eğildi ve taksi şoförünün omzuna vurdu.
