Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Karar olan Decide kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Decide ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Decide kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

It rests with you to decide whom to choose for the job.
İş için kimi seçeceğine karar vermek sana kalmış.

Not being able to decide what the priority should be is the biggest problem.
Önceliğin ne olması gerektiğine karar verememek en büyük sorundur.

You don't have to decide right now.
Şu anda karar vermek zorunda değilsin.

You don't have to decide right now.
Şu anda karar vermek zorunda değilsin.

I can't decide unless you tell me your plan.
Bana planını söylemezsen karar veremem.

I could not decide which way to choose.
Ben hangi yolu seçeceğime karar veremedim.

What made Bill decide to be an engineer?
Bill'e bir mühendis olmasını karar verdiren nedir?

We'll decide.
Biz karar vereceğiz.

I can't decide which route to take to Boston.
Boston'a hangi yoldan gideceğime karar veremiyorum.

It's up to you to decide the matter.
Bu konuda karar vermek size kalmış.

This is a difficult problem, and it is not easy for anyone to decide.
Bu zor bir sorundur ve herhangi birinin karar vermesi kolay değil.

Who shall decide when doctors disagree?
Doktorlar aynı fikirde olmazsa kim karar verecek?

I can't decide whether to go or not.
Gidip gitmeyeceğime karar veremiyorum.

It's up to you to decide whether or not to go.
Gitmek isteyip istemediğinize karar vermek size kalmış.

I can't decide which car to buy.
Hangi arabayı alacağıma karar veremiyorum.

Whichever highway you decide on, it will be crowded with cars and trucks.
Hangi otoyola karar verirsen ver, arabalarla ve kamyonlarla dolu olacaktır.

When you decide which plan you want, please notify us in writing.
Hangi planı istediğine karar verdiğin zaman , yazılı olarak bizi bilgilendir.

I can't decide which to choose.
Hangisini seçeceğime karar veremiyorum.

Let's decide with a coin toss.
Haydi yazı tura ile karar verelim.

There are merits and demerits to both your opinions so I'm not going to decide right away which to support.
Her iki görüşün avantajları ve dezavantajları vardır bu yüzden hangisini destekleyeceğime hemen karar vermeyeceğim.

It's up to you to decide.
Karar vermek sana kalmış.

We must decide.
Karar vermeliyiz.

I'll let you decide.
Karar vermene izin vereceğim.

Let's draw lots to decide who goes first.
Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.

We cannot decide whether to go to college or not.
Koleje gidip gitmeyeceğine yönelik karar veremeyiz.

Now that you are grown-up, it is up to you to decide what to do.
Madem ki yetişkinsin, ne yapacağına karar vermek senin görevin.

Nancy can't decide anything for herself.
Nancy kendisi için hiçbir şeye karar veremez.

How did you decide?
Nasıl karar verdin?

Nobody could decide as to what to do.
Ne yapılacağına gelince hiç kimse karar veremedi.

I couldn't decide what to do.
Ne yapacağıma karar veremedim.

I can't decide what to do.
Ne yapacağıma karar veremiyorum.

I should talk to Tom before I decide what to do.
Ne yapacağıma karar vermeden önce Tom'la konuşmalıyım.

I have to decide what to do.
Ne yapacağıma karar vermeliyim.

I must decide what to do.
Ne yapacağıma karar vermeliyim.

It's up to you to decide what to do.
Ne yapacağına karar vermek sana kalmış.

It is up to you to decide what to do.
Ne yapacağına karar vermek size kalmış.

Let Tom decide what you need to do.
Ne yapmanız gerektiğine Tom karar versin.

How do you usually decide what to eat?
Ne yiyeceğine genellikle nasıl karar verirsin?

We must decide when to start.
Ne zaman başlayacağımıza karar vermeliyiz.

Let us know what you decide.
Neye karar verdiğini bize bildir.

What did you decide?
Neye karar verdin?

Why did you decide to buy this house?
Niçin bu evi satın almaya karar verdin?

Why did you decide to study French?
Niçin Fransızca öğrenmeye karar verdin?

Why don't you let Tom decide?
Niçin Tom'un karar vermesine izin vermiyorsun?

I can't decide whether to join that club.
O kulübe katılıp katılmayacağıma karar veremiyorum.

He is slow to decide, but he is quick to act.
O, karar vermede yavaş fakat eylem yapmada hızlıdır.

We have three hours to decide whether we're going to accept their offer.
Onların teklifini kabul edip etmeyeceğimize karar vermek için üç saatimiz var.

His vote would decide the issue.
Onun oyu sorunu belirleyecekti.

It's up to you to decide whether we'll go there or not.
Oraya gidip gitmeyeceğimize karar vermek sana kalmış.

We'll decide by voting.
Oylayarak karar vereceğiz.

Let's decide on the date for the picnic.
Piknik içi tarih kararlaştıralım.

I think that's for Tom to decide.
Sanırım o Tom'un karar vermesi içindir.

Tom can't decide unless you tell him all the facts.
Sen bütün gerçekleri ona söylemezsen, Tom karar veremez.

What made you decide to come here now?
Senin şimdi buraya gelmene karar verdiren nedir?

It's for you to decide.
Size kalmış.

What has made you decide to work for our company?
Sizi bizim şirketimiz için çalışmaya ne karar verdirdi?

If we decide to hire you, you will hear from us.
Sizi işe almaya karar verirsek, bizden haber alırsınız.

Tom couldn't decide where to plant the tree.
Tom ağacı nereye dikeceğine karar veremedi.

Tom can't decide who he should ask to the prom.
Tom balo için kime ricada bulunması gerektiğine karar veremiyor.

Tom can't decide whether to buy a Toyota or a Ford.
Tom bir Toyota mı yoksa bir Ford mu alıp almayacağına karar veremiyor.

Tom needed to decide whether he would continue working in Boston.
Tom Boston'da çalışmaya devam edip etmeyeceği konusunda karar vermeliydi.

Tom will decide what we'll do this afternoon.
Tom bu öğleden sonra ne yapacağımıza karar verecek.

Tom can't decide what to do this evening.
Tom bu akşam ne yapacağına karar veremiyor.

Tom can't decide whether he should go.
Tom gidip gitmemesi gerektiğine karar veremiyor.

Tom couldn't decide what CD to listen to.
Tom hangi CD'yi dinleyeceğine karar veremedi.

Tom couldn't decide which camera to buy.
Tom hangi kamerayı alacağına karar veremedi.

Tom can't decide which camera to buy.
Tom hangi kamerayı alacağına karar veremiyor.

Tom couldn't decide what book to read.
Tom hangi kitabı okuyacağına karar veremedi.

Tom can't decide which approach to take.
Tom hangi yaklaşımı alacağına karar veremiyor.

Tom couldn't decide who to assign the job to.
Tom işe kimi atayacağına karar veremedi.

Tom will decide.
Tom karar verecek.

Tom can't decide.
Tom karar veremiyor.

Tom must decide.
Tom karar vermeli.

Tom was unable to decide who he should vote for.
Tom kime oy vermesi gerektiğine karar veremedi.

Tom couldn't decide who should get promoted.
Tom kimin terfi ettirilmesi gerektiğine karar veremedi.

Tom will let Mary decide.
Tom Mary'nin karar vermesine izin verecek.

Tom can't decide what to order.
Tom ne ısmarlayıp ısmarlamayacağına karar veremiyor.

Tom couldn't decide what to buy.
Tom ne alacağına karar veremedi.

Tom can't decide what to buy.
Tom ne alacağına karar veremiyor.

Tom must decide what to do right away.
Tom ne yapacağına hemen karar vermeli.

Tom couldn't decide what to do.
Tom ne yapacağına karar veremedi.

Tom can't decide what to do.
Tom ne yapacağına karar veremiyor.

Tom couldn't decide what to eat.
Tom ne yiyeceğine karar veremedi.

Tom couldn't decide when to begin.
Tom ne zaman başlayacağına karar veremedi.

Tom can't decide when he should leave.
Tom ne zaman gitmesi gerektiğine karar veremiyor.

Tom couldn't decide where to eat.
Tom nerede yiyeceğine karar veremedi.

Tom couldn't decide where to go.
Tom nereye gideceğine karar veremedi.

Tom can't decide where to go.
Tom nereye gideceğine karar veremiyor.

What did Tom decide?
Tom neye karar verdi?

Why would Tom decide not to go to Boston?
Tom niçin Boston'a gitmemeye karar verecekti?

Tom didn't decide to become a writer until he was thirty.
Tom otuzuna kadar bir yazar olmaya karar vermedi.

Tom and Mary couldn't decide whether to go to Boston or Chicago.
Tom ve Mary Boston'a mı yoksa Şikago'ya mı gidip gitmeyecekleri konusunda anlaşamadılar.

I had a feeling that Tom and Mary would decide not to buy that house.
Tom ve Mary'nin o evi satın almamaya karar vereceklerini hissediyordum.

Tom can't decide whether to buy a new computer now or wait for a couple of more months.
Tom yeni bir bilgisayarı şimdi mi alacağına ya da birkaç ay daha mı bekleyeceğine karar veremiyor.

Tom couldn't decide how to begin.
Tom, nasıl başlayacağına için karar veremedi.

Tom couldn't decide what to order.
Tom, ne ısmarlayacağına karar veremedi.

Tom couldn't decide when to leave.
Tom, ne zaman yola çıkacağına karar veremedi.

Tom couldn't decide where to begin.
Tom, nereden başlayacağına karar veremedi.

I helped Tom decide which car to buy.
Tom'a hangi arabayı satın alacağına karar vermesine yardım ettim.

I helped Tom decide where to put the sofa.
Tom'a kanepeyi nereye koyacağına karar vermesine yardım ettim.