Aranacak Kelime ›

Türkçe kelime anlamı Kesinlikle olan Certainly kelimesinin kullanıldığı toplam 19 adet cümle bulundu. Certainly ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.

Certainly kelimesiyle ilgili örnek Cümleler

"May I come in?" "Yes, certainly."
" İçeri girebilir miyim?" "Evet, kesinlikle. "

"Would you mind opening the window?" "Certainly not."
" Pencereyi açmanızın bir sakıncası var mı?" "Kesinlikle yok."

"Will you help me with my English homework?" "Certainly."
"İngilizce ödevime yardım edecek misin?" "Tabii ki de."

I think that as long as I don't overeat, I will certainly lose weight.
İnanıyorum ki çok yemediğim müddetçe, kesinlikle kilo vereceğim.

If he finds out, certainly he will be very angry.
Öğrenirse kesin çok kızacak.

That girl is certainly a hard worker.
Şu kız kesinlikle çalışkan bir işçi.

Prime Minister Koizumi is certainly not a cold-blooded man.
Başbakan Koizumi kesinlikle soğuk kanlı bir insan değildir.

Tom certainly wasn't making much noise last night when we passed his house.
Biz dün gece onun evini geçerken Tom kesinlikle fazla gürültü yapmıyordu.

Tom certainly wasn't dead when we saw him.
Biz onu gördüğümüzde, Tom kesinlikle ölü değildi.

Tom certainly wasn't crying when we left his house.
Biz onun evinden ayrıldığımızda Tom kesinlikle ağlamıyordu.

Bob will certainly attend the meeting.
Bob kesinlikle toplantıya katılacak.

There's no telling what kind of trouble this proposal might stir up. The result is certainly going to be something to see.
Bu önerinin ne tür bir sorun başlatacağını tahmin etmek mümkün değil. Sonuç kesinlikle görecek bir şey olacak.

This is certainly the most delicious juice I have ever drunk in my life.
Bu kesinlikle yaşamımda içtiğim en lezzetli meyve suyu.

You're certainly looking fit as a fiddle today.
Bugün gerçekten turp gibi görünüyorsun.

Today is certainly a pleasant day.
Bugün kesinlikle hoş bir gün.

Mary certainly is full of energy today.
Bugün Mary kesinlikle bol enerji var.

Tom certainly isn't shy when it comes to dancing.
Dansa gelince Tom kesinlikle utangaç değildir.

I will certainly need a car.
Elbette bir arabaya ihtiyacım olacak.

You can certainly swim in the lake, but there is no sense in doing so.
Gölde kesinlikle yüzebilirsin fakat öyle yapmanın anlamı yok.

This is certainly a glorious day.
Gerçekten muhteşem bir gün.

Of all the men that I dislike, my husband is certainly the one that I prefer.
Hoşlanmadığım tüm erkeklerden, kocam kesinlikle tercih ettiğimdir.

You certainly have a lot of questions.
Kesinlikle çok sorun var.

You certainly fooled me.
Kesinlikle beni kandırdın.

I certainly am going to miss Boston.
Kesinlikle Boston'ı özleyeceğim.

We'll certainly try.
Kesinlikle deneyeceğiz.

Certainly not, I don't agree with you.
Kesinlikle hayır, sana katılmıyorum.

You certainly play the piano well.
Kesinlikle iyi piyano çalıyorsun.

Certainly she is correct.
Kesinlikle o doğrudur.

You can certainly rely on him.
Kesinlikle ona güvenebilirsiniz.

There are certainly many interesting things you can learn from him.
Kesinlikle ondan öğrenebileceğin çok ilginç şeyler vardır.

I'm certainly glad to see you.
Kesinlikle seni gördüğüme memnum oldum.

I certainly wouldn't want to be seen with Tom.
Kesinlikle Tom'la görülmeyi istemedim.

You certainly fooled Tom.
Kesinlikle Tom'u kandırdın.

Tom certainly has a short fuse.
Kesinlikle Tom'un sigortası atmış.

He will certainly attend the meeting.
Kesinlikle toplantıya katılacak.

It certainly feels like it's going to rain.
Kesinlikle yağmur yağacak gibi hissettiriyor.

Certainly, I like playing cards.
Kesinlikle,kart oynamayı severim.

Tom certainly should be careful not to make Mary angry when she's holding a knife.
Mary bir bıçak tutuyorken onu kızdırmamak için Tom kesinlikle dikkatli olmalıdır.

Tom certainly wouldn't be pleased if Mary decided to go back to work.
Mary işe geri dönmeye karar verse, Tom kesinlikle memnun olmaz.

Tom certainly wouldn't be pleased if Mary went out on a date with John.
Mary John'la buluşmak için çıksa, Tom kesinlikle memnun olmaz.

Tom certainly knows why Mary left town.
Mary'nin kasabayı niçin terk ettiğini Tom kesinlikle biliyor.

Meros is certainly not a liar.
Meros kesinlikle bir yalancı değildir.

He'll almost certainly telephone tonight.
Neredeyse kesinlikle bu gece telefon edecek.

She'll almost certainly pass the test.
Neredeyse kesinlikle testi geçecek.

She certainly looks beautiful in a Japanese kimono.
O bir Japon kimonosunun içinde kesinlikle güzel görünüyor.

She is certainly above forty.
O kesinlikle kırkın yukarısındadır.

He certainly is smart.
O, kesinlikle akıllıdır.

That's certainly one possibility.
O, kesinlikle bir olasılıktır.

He is certainly not without courage.
O, kesinlikle cesaretsiz değildir.

She is certainly over forty.
O, kesinlikle kırk yaşın üzerindedir.

It's certainly a waste of time.
O, kesinlikle zaman kaybıdır.

Tom certainly wasn't at home when we went to visit him.
Onu ziyaret etmeye gittiğimizde, Tom kesinlikle evde değildi.

I'll certainly go and see him.
Onunla görüşmek için kesinlikle gideceğim.

Tom certainly had a point when he said we should allow more time to complete the project.
Projeyi tamamlamak için daha çok zaman ayırmamız gerektiğini söylediğinde Tom'un kesinlikle bir fikri vardı.

If you’ve only slept for three hours, you certainly won’t do well in the exam.
Sadece üç saat uyuduysan, kesinlikle sınavda iyi yapmayacaksın.

Tuesday was certainly cold.
Salı kesinlikle soğuktu.

Susan may not come, but Betty certainly will.
Susan gelmeyebilir, ama Betty kesinlikle gelecek.

Tom certainly didn't deserve the punishment he received.
Tom aldığı cezayı kesinlikle hak etmedi.

Tom certainly spends too much money buying things he never uses.
Tom asla kullanmadığı şeyler alarak kesinlikle çok para harcıyor.

Tom certainly knows what he should be doing now.
Tom şimdi ne yapıyor olması gerektiğini kesinlikle biliyor.

Tom certainly has had more than one job offer by now.
Tom şu ana kadar birden fazla iş teklifi aldı.

Tom certainly convinced me that I should lose some weight.
Tom biraz zayıflamam konusunda kesinlikle beni ikna etti.

Tom certainly knows a lot about Boston.
Tom Boston hakkında kesinlikle çok şey biliyor.

Tom certainly had plenty of opportunities to go to concerts while he was in Boston.
Tom Boston'da iken konserlere gitmek için kesinlikle çok fırsatı oldu.

Tom certainly understands that we all need to attend today's meeting.
Tom bugünkü toplantıya hepimizin katılması gerektiğini kesinlikle anlıyor.

Tom certainly made no attempt to stop the fight.
Tom döğüşü durdurmak için kesinlikle hiçbir girişimde bulunmadı.

Tom certainly wasn't too happy last night.
Tom dün gece kesinlikle çok mutlu değildi.

Tom certainly was drunk last night.
Tom dün gece kesinlikle sarhoştu.

Tom certainly worked hard yesterday.
Tom dün kesinlikle çok çalıştı.

Tom certainly has the right temperament for the job.
Tom iş için kesinlikle doğru mizaca sahip.

Tom certainly tries hard.
Tom kesinlikle çok çabalıyor.

Tom certainly works hard, doesn't he?
Tom kesinlikle çok çalışıyor değil mi?

Tom certainly brags a lot.
Tom kesinlikle çok övünür.

Tom certainly complains a lot.
Tom kesinlikle çok şikayet ediyor.

Tom certainly attracted a lot of attention.
Tom kesinlikle çok dikkat çekti.

Tom certainly knows a lot of French.
Tom kesinlikle çok Fransızca bilir.

Tom certainly talks a lot.
Tom kesinlikle çok konuşur.

Tom certainly deserves to receive the award.
Tom kesinlikle ödülü almayı hak ediyor.

Tom certainly deserves praise.
Tom kesinlikle övgüyü hakediyor.

Tom certainly is greedy.
Tom kesinlikle açgözlü.

Tom certainly knows a lot about trees.
Tom kesinlikle ağaçlar hakkında çok şey bilir.

Tom certainly looks intelligent.
Tom kesinlikle akıllı görünüyor.

Tom certainly is intelligent.
Tom kesinlikle akıllı.

Tom certainly is smart.
Tom kesinlikle akıllı.

Tom certainly didn't expect to inherit the house from his uncle.
Tom kesinlikle amcasından evi miras alacağını ummuyordu.

Tom certainly is good at making snap decisions.
Tom kesinlikle anlık kararlar vermede iyidir.

Tom certainly enjoys his wine.
Tom kesinlikle şarabını seviyor.

Tom certainly can make things happen.
Tom kesinlikle şeyler yaptırabilir.

Tom certainly is fat.
Tom kesinlikle şişman.

Tom certainly didn't expect anything like this.
Tom kesinlikle böyle bir şey ummuyordu.

Tom certainly looks nothing like his father.
Tom kesinlikle babasına hiç benzemiyor.

Tom certainly does a good job cleaning chimneys.
Tom kesinlikle bacaları temizleyerek iyi bir iş yapar.

Tom certainly is clumsy.
Tom kesinlikle beceriksiz.

Tom certainly fooled me.
Tom kesinlikle beni aptal yerine koydu.

Tom certainly hasn't inspired me to want to become a teacher.
Tom kesinlikle benim bir doktor olmam için telkin etmedi.

Tom certainly won't get my vote.
Tom kesinlikle benim oyumu almayacak.

Tom certainly is good at baseball.
Tom kesinlikle beyzbolda iyi.

Tom certainly is knowledgeable.
Tom kesinlikle bilgili.

Tom certainly looks like he wants to start a fight.
Tom kesinlikle bir döğüşü başlatmak istiyor gibi görünüyor.

Tom certainly deserves a round of applause.
Tom kesinlikle bir tur alkış hak ediyor.